'Köstence' -1-
Gezi Notları
Yine yeni bir yazı dizisine başlıyoruz bugün. Romanya’nın tatil cenneti olarak anılan, Karadeniz kıyılarına yaslanmış bir şehir; KÖSTENCE.
Burası aynı zamanda, Romanya’nın deniz ticaretinde de önemli bir limana sahip ola
Gezi Notları
Yine yeni bir yazı dizisine başlıyoruz bugün. Romanya’nın tatil cenneti olarak anılan, Karadeniz kıyılarına yaslanmış bir şehir; KÖSTENCE.
Burası aynı zamanda, Romanya’nın deniz ticaretinde de önemli bir limana sahip olan bölgedir. Burada 2’ncisi gerçekleştirilecek olan “Uluslararası Ahmet Yesevi’den Günümüze İnsanlığa Yön Veren Türk Büyükleri Sempozyumu”na, araştırmacı yazar, akademisyen Şevket Öznurla birlikte katılıp bildirilerimizi sunmakla birlikte, Köstence’yi de Gezi Notlarımıza eklemeyi ihmal etmedik.
Romanya; yakın geçmişe bakıldığında; Çavuşesku Dönemi ve ardından özellikle bazı bölgelerde “seks” ticaretiyle adını duyurmuş olsa da biliyoruz ki toplumların yakıştırma biçimlerinde “genelleme” ne yazık ki kaçınılmaz görülüyor. Bu açıdan “kötü intiba” ile anılan Romanya aslında kimsenin tahmin edemeyeceği kadar kültürel bir geçmişe sahiptir. İşte bu yerlere yapılan ziyaretlerimizde “farklı ve önyargılı” inanç ve değerlendirmelerin yanlışlığını hatta haksızlığını bizzat görme şansına sahip oluyor insan.
Balkanlara gidişlerde bizleri en çok zorlayan tarafı aslında uçak biletleridir. Şöyle ki daha önceki Makedonya, Kosova gibi bölgelere gidişlerde ödediğimiz bilet ücreti hemen hemen aynı oluyor; 420-470 EU... Bugün bazı turistik gezi ilanlarıyla bunu karşılaştırdığınızda ve konaklama ücretinin de dışında olduğunu bir yerlere not ederseniz, “pahalı” bir gidiş olduğunu herkes görür. Ama doğruya doğru, konaklama ücretleri ve yiyecekler gerçekten çok makuldür bizler için. Şöyle ki iyi bir restoranda kişi başı 10-15 EU ile içkinizle birlikte mükemmel bir yemek yiyebiliyorsunuz. Evet... yazı dizimiz içerisinde bu konulara daha detaylı girme fırsatımız olacaktır.
BÜKREŞ:
Yaklaşık 1 saat 15 dakikalık İstanbul-Bükreş uçuş süremizden sonra, Romanya’nın Bükreş Havalimanı’na inmiş bulunuyoruz. Bükreş Havalimanı gerçekten modern bir dizaynla hemen ilgi çeker niteliktedir. Düzenli pasaport kontrolüyle çok rahat bir şekilde giriş yapabilmektesiniz. Alt ve üst araç park yerleriyle, Avrupa Birliği’nin yoğun ilgisine cevap verebilecek nitelikte düzenlenmiş.
Balkanların her bölgesinde olduğunu gibi Romanya da tertemiz havasıyla karşılıyor bizi. Buradan Köstence’ye otobüsle yaklaşık 3.5 saatlik bir yolumuz var. Köstence’de yer alacak olan sempozyumun buradaki bir diğer organizasyon partneri Romanya Demokratik Türk Birliği’nin bizler için tahsis ettiği otobüsü beklemeye koyuluyoruz.
Bizlerle birlikte alanlarında önemli çalışmalar yapan araştırmacılar, akademisyenler, bölüm başkanlarıyla bizlere ayrılan ve yaklaşık 3.5 saatlik bir yol alacağımız otobüsümüze yerleşerek harekete geçiyoruz. İlk intibalar çok önemlidir. Buradaki temizlik ve çevreye verilen önem ilk bakışta bizlerden tam not alıyor. Elbette gelişmeye açık bir ülke ve Avrupa Birliği yardımlarını projeler yaparak almada biraz zorlandıklarını ileriki günlerde halktan insanlarla yaptığımız konuşmalardan anlıyoruz. Çünkü bilindiği gibi, AB Projelerine katkıyı ancak sizler de belli oranda katkı koyduğunuz takdirde alabiliyorsunuz. Zaten adı “katkı”. İşte bu noktada, ekonomik sıkıntı çeken ülkeler, söz konusu projelere katkı koyamadıklarından, katkı payı da alıp projelerini hayata geçiremiyorlar.
ROMANYA TARİHİ:
Romanya hakkında genel bir bilgi vererek yolculuğumuzun süresini kısaltalım dilerseniz.
Romanya, Avrupa’daki en eski insan fosillerinin keşfedildiği ülkedir. Romanya topraklarında kurulan ilk devlet, Trakların kurduğu “Daçya” Krallığıdır. bu devlet, 101-107 yılları arasında Roma İmparatoru Trajan’ın orduları tarafından işgal edilerek, Roma İmparatorluğunun bir eyaleti haline geldiler. Roma İmparatorluğunun çökmesinden sonra bu topraklar Gotlar, Hunlar, Avarlar ve Slavların istilasına uğradı. 9-11. yüzyıllar arasında ise Birinci Bulgar Devleti’nin bir parçası haline geldiler. Bu dönemi Macar, Peçenek, Kuman ve Tatar istilaları izledi.
Rumenler ilk defa 14. Yüzyıl’da kendilerine ait devletler kurmayı başlamışlar. Bu devletler 1310 yılında 1. Basarab tarafından kurulmuş Eflak Beyliği ve 1352 yılında Dragoş tarafından kurulmuş Boğdan Beyliği’dir. Günümüzde Romanya’nın bir parçası olan Erdel ise 10-16. yüzyıllar arasında Macaristan Krallığı’nın bir parçasıydı. 15 ve 16. Yüzyıllarda bu üç ülke de Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girdiler. Bu dönemde Eflak ve Boğdan tampon bölge idi. Ayrıca bu beylikler İstanbul’un yiyecek ihtiyacını karşılamakta önemli bir rol oynadı... Tarih bilgimizi biraz hızlandırıp yakın geçmişe gelelim... 1878 yılında yapılan Berlin Antlaşması’yla Eflak ve Boğdan Osmanlı Devleti’nden bağımsızlıklarını kazanarak “Romanya” adı altında birleşerek 1881 yılında Romanya Krallığı ilan edildi. Kral olarak ise 1. Carol yönetimi ele alır. Romanya 1. Dünya Savaşı’na itilaf devletlerinin yanında katılarak savaştan kârlı çıktı. Ancak II. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında yer alarak faşizme yöneldi. 1944 yılında Kızıl Ordu Romanya’yı işgal ettikten sonra 1947 yılında komünist Romanya Halk Cumhuriyeti ilan edildi. 1967 yılında ise Romanya yönetiminin yeni bir dönemi başlıyordu. Çavuşesku Dönemi...