1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kostis Ahniodis ve duvarların ötesi…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kostis Ahniodis ve duvarların ötesi…”

A+A-

Ulus Irkad, YENİDÜZEN için yazdı…

1989 yılında “Duvarların Ötesi” (Endos Don Devhon) adlı dergiyle ortaya çıkmıştı Kostis arkadaş. Bu anımsayabildiğim kadarıyla yaklaşık 40-50 sayfa civarında Güney Kıbrıs’ta çıkmakta ve Kıbrıslırum egemenleriyle elitlerine 1963-64 olaylarında yaptıkları hataları yazı ve fotoğraflarla yansıtmaktaydı. Oldukça da tepki toplamıştı Güney Kıbrıs’ta. Mesela Kıbrıslırum milliyetçilerinin görmek istemedikleri olayları dile getiriyordu, resimler yayımlıyordu. Limasol’da şehit olan babanın etrafında ağlayan Kıbrıslıtürk  hanımı ve çocuklarını yayımlayarak “Sizden Önce ağlayanlar da vardı” diye haykırmaktaydı. Gerek tanışmadan önce ve gerekse tanıştıktan sonra (o zamanlar Özgürlük Dergisi’nde yazmaktaydım) bana verilen bu dergilerin bir kısmını çevirterek bir gazetede “Güney Kıbrıs’taki Sol” diye birkaç haftalık bir yayın yapmıştım bir süre için. Tabi bu arada İşçi Demokrasisi adlı fraksiyon da yaptığı yayınlarda bayağı tepki toplayan bir başka ses oluyordu. Dergi onlara da seslerini duyurmaları için fırsat ve yer vermekteydi aynı zamanda. Kostis “Sosdyalisdigi Erfrasi” (Sosyalist Ses) adlı bir gruba da dergisinde yer vermekte ve devrimci  demokratlığını burada da ispat etmekteydi. Endos Don Devhon’da gene Kostis’in yayımladığı bir makale daha dikkatimi çekmişti. Orada AKEL öncesi Kıbrıs Komünist Partisi lideri Vadilyodis’in de, 1931 İsyanı sonrası Sovyetler Birliği’nde, nasıl AKEL’i kuran arkadaşlarının ihanetine uğrayarak, Stalin’e Troçkist diye ispiyonlandığı ve Kafkaslar’a sürülürerek orada yakalandığı bir hastalıktan ötürü ölmesini dile getirmişti. O sayıda Vadilyodis’in anti- enosisci ve anti- kiliseci, anti dinci görüşlerine de yer vermişti. Tabii bu bilgileri Kostis de Plutis Servas’tan almıştı. 2000 yılında, yaklaşık 100 yaşında ölen Plutis, hem Kıbrıs Komünist Partisi’nin hem de AKEL’in kurucularındandı ve seneler sonra AKEL’in yanlışlarını ortaya serip özeleştirisini yapacaktı. Plutis de AKEL politbürosu olarak anti- enosisci ve anti- milliyetçi ve de Piskoposluğa karşı olan Haralambos Vadilyodis’in bu şekilde kendileri tarafından tasfiye edilmesini vicdanına yediremeyerek Kostis’e itiraf edecekti. Bu arada son zamanlarda Güney’de çıkıp Khora yayınlarınca  da çevrilip kitaplaştırılan Yiannos Katsurides’in kitabında da (Kıbrıs Komünist Partisi Tarihi, 2014) bu tasfiyenin, kitap  çok dikkatle okunursa nasıl utangaç bir şekilde  itiraf edildiği anlaşılacaktır.

Kostis Ahniodis bir solcuydu, ama Stalinist Sovyet Bloku’na biyatkar kalan SSCB paralelinde bir solcu değil, kendini okuyarak geliştiren ve soldaki hataların hem  solda büyük bir gericiliğe, hem de soldaki dinamizme büyük bir darbe vurduğuna inanmaktaydı.1917 sonrası Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin yanlışlarla gelen bürokrasisi kanalıyla, Marksist-Leninist bazda düşünen birçok devrimciyi yanlış karar ve siyasetlerle ortadan kaldırdığını biliyordu. Ona göre  gerçek bir sol parti ancak kendi özeleştirisi ve eleştirisini yaparsa dinamizm kazanacaktı. Nitekim 1926 yılından sonra Rus Komünist Partisi içinde başlayan yanlışlar, 1990’larda SSCB’nin de sonunu getirecekti. Zaten Endos Don Devhon’un (Duvarların Ötesi’nin) bir misyonu da dünya sol dinamizminde görülen gerilemeyi, Troçkist (Marksist-Leninist) ve enternasyonalist bir eğilimle engellemek, sola eleştirel bakarak hataları görürken, bunları yansıtmak ve tekrar Sol içinde bir dirilişi başlatmaktı. Kıbrıs konusundaki bakış açısı da böyleydi. Ona göre Kıbrıslırum egemenleri gibi AKEL de Kıbrıs konusundaki duruş ve siyasetlerinde hatalar yapmışlar ve birlikte hareket etmesi gereken iki halk Kıbrıs’ta hem bölünmüş hem de bu bölünmeden sonra adanın kendisi de bölünmüştü. Kostis hem Troçkist (Marksist-Leninist) felsefe ile bu eleştirel dinamizmi Kıbrıs solunda başlatırken, Kıbrıs Solu’nun da günün birinde geçmişte yaptığı hataları ele alarak yeniden Kıbrıs’taki halkları birleştirerek tekrar adayı birleştireceğine inanmaktaydı. Kostis bu anlayışla gene olaylara eleştirel bakan ve solun dinamizmini sağlamayı hedefleyen İşçi Demokrasisi-Ergadigi Demokradiya adlı fraksiyonla da temastaydı (Aynı şekilde Sosyalisdigi Erfrasi’yi de unutmamak lazım). Bu fraksiyon Troçkist ve Marksist-Leninist görüşün bağımsız bir tahlilini yaparak bunların eleştirel duruşunu yansıtan, Stalinizme ve SSCB’ye eleştiriler getiren bir grup veya fraksiyondu. Sosyalisdigi Erfrasi, İngiltere’deki Tony Cliff paralelinde bir siyaset izlerken , Sosyalisdigi Erfrasi de yine İngiltere’de bir zamanlar İşçi Partisi içinde yer alan Ted Grant’ın  temsil ettiği “Minority International Grubu”nun (Enternasyonal Azınlık gurubu) paralelindeydi.  Kostis de eleştirel Marksist  ideolojisiyle sadece panel ve düşünce platformlarına değil, eylemlere ve her türlü aktivitelere de katılmaktaydı.

Onu 1989 yılında Berlin’de Kıbrıs’tan gelen aydınlarla , bir otelde Alman Yeşillerinin önderliğinde birlikte yaptığımız panel ve toplantılarda tanıdım. Bana Yılmaz Güney’i Türkiye’deki Bodrum’dan nasıl arkadaşlarıyla kaçırdığını da anlatmıştı. O günlerde 12 Eylül faşizmi yavaş yavaş Yılmaz Güney’e karşı, olmayan suçlar isnat etmeye ve onu astırmaya kadar varacak suçlamalara gitmekteydi. Sosyalist Enternasyonal’le birlikte onu Türkiye’den kurtarmak için , Yılmaz Güney’in o zamanlar adet olduğu üzere bir bayram iznine çıkmasını fırsat bilerek, Enternasyonal bir Ralli yarışmasının verdiği olanağı kullanarak, onu Avrupa’ya kaçırmasının öyküsünü dinlemiştim ondan. Kostis, koskoca cüssesine göre az konuşan ama söyledikleri akılcı olan ve daha fazla araştırmaya dönük konuşmalaıyla panel veya konferanslarımızda göz doldurmuştu. Kuzey Kıbrıs’tan Berlin’deki bu Konferans-Panel’de olanlar; rahmetli Arif Hasan Tahsin, Kemal Aktunç, Bektaş Göze, Ben ve Hürrem Tulga’ydı. Gene Güney’den de hatırladığım kadarıyla Zenon Pophaides,Panikos Chrysanthou, Yannis Ioannou, Christos Eliades , Kostis,Themos Dimitrou ve Andreas Andreou gibi arkadaşlar bulunmaktaydı. Bu arada İngiltere’den Zenon Stavrinides, Niyazi Kızılyürek ve Aydın Mehmetali de bulunmaktaydı. Bu toplantılardan sonra başkanlığını ve toparlayıcılığını Dr Ahmet Cavit An’ın yapacağı İki Toplumlu Bağımsız ve Federal Kıbrıs için Hareket oluşturulacak ve pek tabi ki Kuzey Kıbrıs’tan rejimin büyük engelleri ve kısıtlamalarıyla Ledra Palace’a geçişi bayağı engellenecekti.

Kostis Ahniodis’le daha sonraları birçok kez beraber oldum. 1990’lı yılların ortalarında Pile’de oluşturduğumuz Üç dilli “HADE” adlı derginin kurucuları ve editörleri arasında o da olacak ve önerileriyle dergiye hem bir düzen hem de konu sıkıntısını yenen açılımlar yapacaktı. Bu dergi de 2000’li yılların başlarına kadar yayın yapacak ve dünyanın dört bir tarafına gönderilecekti. 2003 sonrasında sınır kapıları açılınca Kostis gene dergiler çıkardı. Mütevvefa Jüs Bayada ile finanse ettikleri bir dergide ben de yazılar yazmıştım. Daha sonra Kostis, sendikamız KTÖS’le ortak çalışma ve eylemler yapacak bir öğretmenler sendikası kurmuş ve KTÖS’le birçok eylem ve aktiviteler yapmıştı. Ledra Palace’ta 2003 sonrasında düzenlenen bazı panelleri de KTÖS’le düzenleyecekti. Kıbrıslırum sendikalarının bazılarının KTÖS’le işbirliği yapmamasına ve gerçek bir birlikteliğin oluşmamasına, şovenizmin ve ırkçılığın bu gibi birlikte hareketleri öldürmesine oldukça karşıydı.

1989 yılında onunla Batı Berlin’de ilk karşılaşmamızda bana daha genç olmasına rağmen kalp ameliyatı geçirdiğini söylemişti ama o zamanlar gene tekrar sigara içmeye başlamıştı. Ona göre sağlık ikinci planda gelmekteydi. O, sola dinamizm kazandırmak, hem eleştirmek ve hem de gerçekler tartışılırken sol-emek paralelinde eylemler yapmak daha akılcı gelmekteydi. Bu yüzden  zamanını sağlığına harcayamadı. Son zamanlarında böbrek rahatsızlığı da çekmeye başlamış ve birkaç defa onu sorduğumda hastahanede olduğunu söylemişlerdi. Geçen gün öldüğünü duydum. 2003 yılında Mağusa’da Deniz Panayırı’nda birlikteydik. Tam o sırada babamın ölüm haberini almıştım. Sarsıldığımı görmüş ve beni eve götürmek istemişti. Ona yalnız başıma eve gidebileceğimi söylemiştim. Kaderin cilvesine bakın, şimdi de ben onun cenazesinde onu uğurlamaktayım.

Hayat böyle işte... İnsan gider ama yaptıkları ve düşünceleri geleceğe kalır. Kostis’in Kıbrıslı halkların ve de dünya halklarının sosyalist ve emekten yana mücadelesi için hayatı pahasına yaptıkları elbette unutulmayacaktır. Yıldızlar sana hep yoldaş olsun 30 yıllık arkadaşım ve yoldaşım. Sol eleştirel bazda muhakkak gene dinamizmini bulacak ve eşit paylaşımın olduğu bir dünyada, bölge halklarıyla dünya halklarının kardeşliği elbette  gerçekleşecektir. Hoşçakal...  

(ULUS IRKAD – NİSAN 2017)


BASINDAN GÜNCEL…

 

Kıbrıslırum televizyon ekibi Galatya kazısını filme aldı…

 

Kazıları izlemeye giden ekip, “kayıplar”ın bulunmasıyla çekime geçti…

 

Lefkoşa, 10 Nisan 2017 (T.A.K): Kıbrıslırum tarafından bir basın ekibinin, “Galatya” (Mehmetçik) köyüne giderek Kayıp Şahıslar Komitesi çalışmalarını izlediği bildirildi.

Simerini gazetesi, City Free Press adlı internet üzerinden yayım yapan haber portalı çalışanlarının, 5 Nisan tarihinde Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki üçüncü üye Paul-Henri Arni’nin danışmanı Florian von König eşliğinde Galatya göletinde yapılan kazıları izleyerek çalışanların görüşlerini, duygu ve düşüncelerini aldığını yazdı.

Basın ekibinin, tam da kazı çalışmalarını izlerken, Kayıp Şahsılar Komitesi ekibinin bir kaybın kalıntılarına ulaştığı ana tanık olduğunu kaydeden gazete, orada bulunanların sevinç, memnuniyet ve heyecanını aktardı ve derhal “kayıplar”ın bulunmasını televizyon çekimiyle saptadı ve daha sonra bu görüntüleri internette yayımladı…

Habere göre basın ekibi König eşliğinde Antropoloji Laboratuarını da ziyaret etti.

(TAK Ajansı Rumca Haber Bülteni’nden – 10.4.2017)

 


 

 Kayıplar Komitesi, “kayıp” arama çalışmaları konusunda farklı ülkelerden uzmanlara eğitim verecek…

 

Komite, Kızılhaç ve Arjantin Adli Antropoloji Ekibi’yle anlaşma imzaladı…

 

Lefkoşa, 10 Nisan 2017 (T.A.K.): Kayıp Şahıslar Komitesi, silahlı çatışma veya farklı olaylardan dolayı kayıp sorunu bulunan ülkelerdeki adli tıp uzmanları ile karar vericilerine yönelik eğitim sunma yönünde iki anlaşma imzaladı.

Kıbrıs’ta 1963-1964 ve 1974’te meydana gelen trajik olayların sonucunda kayıp olarak listelenen şahısların, gömü yerinden çıkarılması, kimlik tespiti ve kalıntılarının iadesi çalışmalarını yürüten Kayıp Şahıslar Komitesi, Uluslararası Kızılhaç Örgütü (ICRC) ve Arjantin Adli Antropoloji Ekibi (EAAF) ile işbirliği anlaşması imzaladı.

Komite’den yapılan açıklamada, Komite’nin ICRC ile işbirliğinin Komite’nin kurulmasıyla başladığını ve yeni işbirliği anlaşmasının, kayıp şahıs arama çalışması yürüten ülkelerin kullanabileceği en iyi uygulamalarda Komite’nin örnek olarak alınabileceğinin göstergesi olduğu kaydedildi.

Anlaşmayla, Komite tarafından adada yürütülen çalışmaları göstermek; psikososyal, adli arkeoloji ve antropoloji alanlarında eğitim sunmak için, kayıp sorunu bulunan ülkelerden karar vericilerin ve adli tıp uzmanlarının adaya getirilmesine yönelik işbirliği yapılacak.

EAAF’ın ise kayıp şahıslar alanında en tecrübeli adli tıp uzmanlarına sahip olan bir kurum olarak bilindiği, Kayıp Şahıslar Komitesinin bilimsel ve çalışma kapasitesinin geliştirilmesinde önemli rol oynadığı kaydedilen açıklamada, EAAF’ın Komite’nin ana bilimsel danışmanı olduğu da kaydedildi.

Orta Doğu, bölge ve bunun dışındaki ülkelerden adli tıp uzmanlarına yönelik adanın bir eğitim noktası yapılması için yapılan anlaşma ile atılan adımın, Komite ile EAAF arasındaki işbirliğinde yeni bir sayfa niteliğinde olduğu belirtildi.

ICRC ve EAAF’ın kayıp yakınlarında destek verme alanında eskiye dayanan bir işbirliğinin bulunduğu, Komite’nin de bu iki örgütün çalışmalarına destek vermekten memnuniyet duyacağı belirtildi.

(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 10.4.2017)

 

 

 

Bu yazı toplam 1760 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar