1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. KÖTÜDEKİ İYİ
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

KÖTÜDEKİ İYİ

A+A-

Dün gittiğim fizyoterapist:” Her şeyin bir nedeni vardır” dedi. Başıma gelenin bir biçimde hayatıma yeni bir yön oluşturacağını kast ederek. Ne yazık ki bu hafta da tek elle yazıyorum yazımı. Fena halde sıkılmış olduğumu anlayabilirsiniz. Moralimi elden geldiğince iyi tutmaya gayret ediyorum elbet. Eve mahkumsun bol bol okuyup yazarsın diyenler de yanılıyor. Bir yandan uykusuzluktan sersem olmuş bir kafa diğer yandan da yerlerde sürünen bir ruh. Yine de yazmak istedim. Yıllardır süren bu Cumartesi ritüelini es geçmek daha da moralimi bozacaktı çünkü. Böylesi durumlarda geçmişte değerini bilmediğin şeyleri sırala denir ya bu liste gittikçe kabarıyor ne yazık ki. Ya da listenin kabarık olması iyiye işaret. Düze çıktığımda bana hayatta önemsemediğim pek çok şeyin nasıl da önemli olduğunu anımsatacak. Daha önce kolumu da kırdım, bacağımı da. Kolum kırıkken dans ettim, şehri dolaştım, kırık kolu havada tutup denize bile girdim. Ayağım kırıkken zıp zıp zıplayarak pek çok işimi hallettim. En önemlisi oturduğum yerde tez yazdım. Bu yeni bir sınav. Koşulları sonuna kadar zorlasam da çaresiz hissettiğim anlar oluyor. Bu da geçecek elbet. Sonra yepyeni bir zaman gelecek. Kaybettiğim zamanı telafi edeceğim bir biçimde. Böylesi durumlarda daha kötüyü düşünüp teselli bulmak tavsiye edilir. Elbet öyle yapıyorum ben de. Geleceğe dair güzel hayallerim var. Ayaklanıp kanatlanınca kim tutar artık beni. Ayaktaki alçı bir ay daha duracak ne yazık ki. Kola yüklenemediğim için koltuk değneği de kullanamayacağım. Kişisel dertlerimle başınızı ağrıtmak istemem ama böylesi durumlarda başka türlü bir içtenlik bulamıyorum. Kafam sağlam olsa gerisi kolay ama ağrı, ilaç, uykusuzluk ve iç sıkıntısı engel buna. İlk günler biraz ciddi şeyleler okuyor, konferanslar filan dinliyordum ama son sıralar dikkatimi dağıtmak için dizi filmler izliyorum yalnızca. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ağrıyı puanlıyorum. Bu ağrı 10 değil 6 diyorum mesela. Bir de 10 olsaydı hapı yutmuştum diye seviniyorum.

Böylesi dönemler arkadaşlıklar için bir turnusol kâğıdı. Zaten morali bozuk birini görür görmez “sen de daha dikkatli olsaydın” demek ne Allah aşkına. Kimileri hiç halden anlamaz zaten. Belki de kötü niyetli değil de patavatsızlar yalnızca. Neyse geçelim onları.

Hayat ne getirirse getirsin onunla nasıl başa çıktığın önemli olan. Bazı şeyler yalnızca başkalarının başına gelir sanırız ama sonuçta her şey herkes için mümkün. Talihsizlikler de küçük mucizeler de hepimiz için mümkün. Üstelik başka durumlar düşünüldüğünde bu talihsizlik 10 değil 3.

Verimsiz geçen bu günler elbet telafi edilecektir yakında. Hayatın bana vermek istediği mesaj ne diye de düşüneceğim kafamı topladığımda. Belki de çok önemli bir deneyim bu yaşadığım. Bundan sonraki hayatıma ışık tutacak bir deneyim.

Öncelikle başkalarının değerini daha iyi anlayacağım gelecekte. Arkadaşlarımın nasıl da büyük birer ödül olduklarını unutmayacağım. Ben de onlara layık olmaya, onları üzüp düş kırıklığına uğratmamaya çalışacağım. İki elimi de kullanarak yazacağım köşe yazısının değerini bileceğim.

Şu an içimi acıtan Gazze’deki insanın nutkunu kesen kıyımın yanı sıra Rus muhalif Navalny’nin hunharca katledilişi. Eşinin söylediğine göre Assange’ın da fazla bir ömrü kalmamış. Nasıl da acımasız zamanlar bu yaşadığımız. Bunları düşününce benim durumum sıfır.

Haksızlığa uğramış, acılar içindeki herkes için çarpıyor kalbim.  Haksız yere hapiste tutulan bütün arkadaşlarım için. Ağrılarımın, şu geçici çaresizliğimin ne kadar da önemsiz olduğunu düşünüyorum o zaman.

Çok yakında kendi merkezimden uzaklaşıp başka konularla ilgilenebileceğimi umuyorum. Belki yakında ağrılar azalacak, belki iki elle yazmaya başlayacağım. Nekahet dönemi enerjisi üstüme gelince dağları devireceğim belki. Belki karşıma kötülerden çok iyi insanlar çıkacak bundan böyle. Acı çekenleri daha iyi anlayabileceğim belki. Daha iç açıcı yazılar yazacağım o zaman. Umarım canınızı sıkmadım dertlerimle. Haftaya bu kadar  benmerkezcil olmayan bir içerikle buluşmak dileğiyle

Bu yazı toplam 1840 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar