Kredi kartına “ek komisyon” suç!
Bakkala girdim, alış veriş yaptım, kredi kartını uzattım.
“2.5 lira da komisyon alacağım” dedi, genç arkadaş…
“Niye” diye sordum.
“Banka da bizden alıyor.”
“Ya kredi kartı kabul etme ya da üzerinden para isteme” dedim.
“Kusura bakma ama benim kazancım ne olacak” diyerek fazladan 2.5 lirasını aldı.
***
Merkez Bankası Başkanı Rifat beye danıştım, “Bu uygulama normal mi” diye…
“Suçtur” dedi.
“Hapisliğe kadar da yaptırımı var.”
İki buçuk lira için kimseyi hapse atmasınlar elbette…
En tepede milyonları götürenler kat, kravat gezerken orta yerde…
***
Yine de kredi kartı için ek komisyon istemek yasal değil!
Hatta pos cihazı kullanan bir satıcının “kredi kartı kabul etmiyoruz” demesi de suç kabul ediliyor.
Böylesi bir durumda Merkez Bankası’na yazılı şikayet yapılırsa soruşturma başlatıldığını öğrendim.
Hatta pos cihazını da kaybediyor işletmeci!
***
Çok yaygınlaştı bu uygulama…
Tüp gazda örneğin “kredi kartıyla satış yapmıyoruz” diyorlar.
Özellikle de küçük işletmeler kimi ürünlerde “ek komisyon” alıyor mutlaka…
***
Ortada yaygınlaşan bir “suç” var ama bunun sebeplerini de araştırmak gerekiyor.
Çünkü esnafın da “yaşamak” gibi bir gailesi var.
“Bankalara mı çalışacağız” diyorlar çoğu zaman…
Hem tüketiciyi korumak şart, hem de esnafı doğalında…
Bankalarımızın güçlü olmasını da istiyoruz, onlar da bizim…
Ancak kredi kartı komisyon oranlarının bir “insaf” sınırında olması şart!
***
Bankaların üye iş yerlerinden yüzde 3.5 gibi bir “komisyon” aldığını öğrendim.
Söz konusu oranı Türkiye’deki “Bankalararası Kart Merkezi”nin belirlediği “Takas Komisyonu” saptıyor.
O da TC Merkez Bankası’na bağlı!
Gördüğünüz gibi belirleyici yine Türkiye!
Adanın kuzeyinde var ama yok yapı yine karşımıza çıkıyor.
Türk Lirası’nın “değer kaybı” temel sebep…
Elbette enflasyon!
***
Kredi kartı kullanımı, kayıt dışılığı önleyen önemli bir unsur…
Buna rağmen “Maliye” çoğunlukla dolaylı vergilerle ayakta duruyor.
KDV gibi…
İletişime, akaryakıta ödediğimiz fonlar gibi…
Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, mart ayında kredi kartı ile pos cihazlarından 11 milyar TL’nin üzerinde işlem yapıldığını paylaşmıştı.
Ciddi bir rakam var ortada!
Toplam kredi kartı alacaklarının yalnızca yüzde 1’inin sorunlu olduğunu belirtmişti.
Öyle görülüyor ki bilinçsiz bir kullanım olmasa da kimi sorunlar yaşanıyor.
“Kredi kartına ek komisyon istiyoruz” yönünde başlayan uygulamanın çok yönlü sebepleri masaya yatırılmalı ve çözüm üretilmeli mutlaka…
Pahalılık yeterince canımızı yakıyor zaten…
“Al sana dünyanın en dürüst ve zor gerçeği…”
Kıbrıslı Türkler, sınırları aşmanın özlemiyle tutuşuyor.
Öylesine "kapalı" yaşıyoruz ki yıllardır, birileri, kabına sığamayarak içimizdeki sürgünü kırdığı zaman dünyalar bizim oluyor.
Hazar Ergüçlü'yü o nedenle çok seviyoruz.
Hem iyi bir oyuncu olduğu, hem de toplumsal meselelerde duyarlılık gösterdiği için!
En önemlisi de hapsedildiğimiz bu "kapan"dan kurtularak, gururlandırdığı için hepimizi…
***
"Timsah Ateşi" oyunu, Girne'de, hem de iki gece üst üste tümü dolu geniş bir salonda oynadı.
Tiyatro sevgisi değil bu yalnızca...
O seyirci çoğunlukla Hazar için oraya gitti.
***
"Timsah Ateşi" aile için cinsel istismar gibi zor bir meseleyi gündeme taşıyor.
Kara komediyle gerilimin iç içe geçtiği bir oyun...
Funda Eryiğit ve Hazar Ergüçlü, son derece uyumlu ve güçlü bir oyun ortaya koydu.
Hazar bedenini, tavrını, mimiklerini bir enstrüman gibi kullanıyor.
Özgürlüğü, özgünlüğü, rahatlığıyla, sahiciliğiyle seviliyor.
***
Evini ateşe vermiş, annesinin ölümüne sebep olmuş, babasının cinsel istismarıyla büyümüş, takıntılı, bunalımlı, dindar bir abla ve on altı yaşında yangını üstlenerek 8 yıl hapis yatmış, delidolu bir kız kardeş!
Kız kardeş hapisten çıkıyor ve yıllar sonra gecenin köründe paldır küldür evine dönüyor.
Önceleri çok durağan diyaloglar, sürükleyici bir hikayeye dönüşüyor zamanla...
“Ateş”in ortasında kalıyorsunuz.
Oyunu finali dışında çok beğendim.
Çok daha yaratıcı ve sarsıcı bir final beklerdim doğrusu, fazla "bilim kurgu" geldi sonu!
***
Aile içi şiddet ve istismarla önemli bir yüzleşme "Timsah Ateşi."
Sorunlu bir "ev"in tüm ağırlığı üzerinize çöküyor.
Bir sahne var, kuyunun içindeki "biz"i anlatıyor.
Çılgın küçük kız kardeş Fianna eve dönüyor ya…
Hapishaneye ve yalnızlığına öfkeyle…
Ablasına öfkeli…
“Senin üstlendiğin o yangın benim kaçışım olacaktı” diyor ablası ve ekliyor…
“Hapis mi istiyorsun? İşte burada… Kapana kısılmış bir halde… Al sana dünyanın en dürüst ve zor gerçeği…”
***
Kapana kısılmış bir halde…
Dünyanın en dürüst ve zor gerçeğiyle yüz yüzeyiz bizler de…
Hem de onca süs, püs, konfor, yalan, talan içinde…
:::
* [ Girne Belediyesi ve Birinci Global'in işbirliğine ve tüm destekçilerine teşekkürler… ]
** [ Fark ettim ki meslek ustamız, can abimiz Süleyman Ergüçlü de salonda bizimleydi, “eziyet” müthişti o nedenle… ]