“Kriterler doğru belirlenmeli”
Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dağlı, yurtdışından yatırımcı gelmesine karşı olmadıklarını ancak Güvercinlik Organize Sanayi Bölgesi’nde kimlere yer verileceği, hangi alanda yatırım yapılacağı gibi konuların detaylandırılması gerektiğini vurguladı...
Ödül AŞIK ÜLKER
Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Dağlı, yurtdışından yatırımcı gelmesine karşı olmadıklarını ancak son günlerde gündemde olan “Türkiye ile KKTC arasında sanayi yatırımlarının kolaylaştırılması anlaşması” içinde kimlerin yer alacağı, hangi alanda yatırım yapacakları gibi konuların detaylandırılması ve netleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Kriterleri doğru belirlersek, aslında bu, herkes için iyi bir proje olur. Kriterler yanlış olursa, o noktada sanayiciyi gerçekten sıkıntıya sokacak bir uygulama olacak” diyen Dağlı, kötü bir niyet olmadığını bildiklerini söyledi. Orhan Dağlı, sanayinin önemine vurgu yaparak, sanayiyi desteklemek adına hem girdi maliyetlerinin düşürülmesi, hem de yatırım için bazı kolaylıklar sağlanması gerektiğini kaydetti.
Türkiye’den gelen yatırımcıların yeni sektörlerde ve alanlarda yatırıma teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizen Dağlı, anlaşmada bu konuda da bir madde olmadığını söyledi.
Dağlı, “Gerek Türkiye’den veya başka yerlerden gelen üreticilerle, gerekse ithal ürünlerle rekabet edebilmemiz için, yabancı üreticilerin kendi ülkelerinden aldıkları teşviklerle eşit şartlarda bizim de destek alabiliyor olmamız gerekir. Aksi takdirde, yaşamamız mümkün olmaz. Enerji teşviklerinden, faiz desteklerinden, yatırım kolaylıklarından bahsettik. Bunlar yurtdışında üreticilere sağlanan imkanlar, ancak bizde yok. Adil bir rekabet içerisinde değiliz” diye konuştu.
“2024 kolay geçmedi”
Soru: 2024 yılı sanayi sektörü için nasıl geçti?
Dağlı: Kolay geçmedi, çünkü 2024 maliyetlerin arttığı bir yıl oldu ama alım gücü aynı oranda artmadı. Sanayici iş kapasitesini devam ettirmekte veya büyütmekte zorlandı. Benzer başka ülkelerdeki sanayicilerin bulduğu destekleri, teşvikleri bulamadığımız, kendi yağımızla kavrulmaya çalıştığımız için ekstra bir zorluk yaşıyoruz. Çok iyi bir yıl geçti diyemem.
“Beklediğimiz konularda bir gelişme olmadı”
Soru: Kasım ayında bir eylem yapıp, hükümetin sorunlarınıza duyarsızlaştığını söylemiştiniz. Eylem sonrasında hükümetle temasınız oldu, görüşmeler sonrasında bir sonuca varabildiniz mi? Sorunlarınızın çözümü yönünde gelişmeler var mı?
Dağlı: Eylemin öncesinde de temaslarımız hep oluyordu, sonrasında da oldu. Ancak henüz, elle tutulur bir gelişme olduğunu söyleyemem. Genel olarak uygulanan %50 sosyal sigorta prim desteğinin, sanayiciye özel olarak %70 verilmesi kararlaştırıldı. Onun dışında, henüz beklediğimiz konularda bir gelişme olmadı.
“En önemli konu, enerji maliyetleri”
Soru: Yerli üreticiyi koruyucu başka neler yapılabilir, beklentiniz nedir?
Dağlı: En önemli konu, enerji maliyetleri. Enerji maliyetleri herkes için çok yükseldi ama enerji, sanayi sektörü için önemli bir girdi maliyetidir. Şu anda, elektriğin kilowatt saati 9 lira seviyelerine ulaştı. Geçmişte, bununla ilgili her kilowatt saate on kuruş indirim yapılıyordu. Ama o zaman elektrik fiyatı 30-35 kuruş seviyelerindeydi. O zamanki oran, %30 civarlarında önemli bir destekti ve anlamlıydı. Ama bu, yıllar içerisinde güncellenmedi ve elektrik fiyatı arttıkça, şu anda 9 TL’de 10 kuruş, %1 seviyesinde, olmasa da olur tarzı bir noktaya geldi.
Başka bir yöntem de, yenilenebilir enerji, solar enerji üretmemiz için bize olanak sağlanmasıdır. Bazı sanayicilerimiz kendi başvurularıyla izinler alıp, kendi solar üretim panellerini kurdular. Ama izni alamayan, “yeterli kapasite kalmadı” diye izin verilmeyen birçok sanayicimiz de var. Bu sanayicilerimiz için, bundan faydalanma imkanı sağlanabilir. Bununla ilgili, odamızın SAN-HO projesi var, ancak o da sekteye uğradı. Üyelerimizin bu konuda ciddi bir beklentisi var, o projenin tamamlanması ve solar enerjiden faydalanamayan üyeler için toplu bir üretim yapılmasını istiyoruz. O konuda gelişmeleri bekliyoruz.
“Hem girdi maliyetleri düşürülmeli, hem de yatırım için bazı kolaylıklar sağlanmalı”
İkinci önemli maliyet unsuru da, son yıllarda artan faiz giderleridir. Her işletme kredi kullanır, ancak son dönemde faizler çok yükseldi. Yerli üretime destek anlamında verilebilecek önemli bir destek de, düşük faizli krediye ulaşım imkanıdır. Geçmişte, bu tip uygulamalar yapıldı. Örneğin, üretici aldığı hammadde faturaları karşılığında, Kalkınma Bankası destekli, düşük faizli krediler alabiliyordu. Ancak yıllardır böyle bir destek yapılmadı. Bu önemli bir destek olabilir.
Bunun dışında, yatırım yapmak isteyen sanayicilerimiz için, geçmişte verilen güzel yatırım destekleri vardı. Hibe şeklinde yatırım desteği yine yoktu ama, en azından yaptığınız yatırımları amortisman gideri olarak, hızlı bir şekilde muhasebenizde göstermenize ve oluşacak gelir vergisinden düşmenize yardımcı olan bir uygulama vardı. Örneğin geçmişte, yıllık asgari ücret tutarı kadar üretime yönelik bir harcama yaptığınızda, bu tutarın %50’sini birinci yıldan gider olarak gösterebiliyordunuz. Bu da güzel bir kolaylıktı. Daha sonra bu değişti ve yapmanız gereken minimum yatırım miktarı yıllık asgari ücret tutarının 20 katına yükseltildi. Hem rakam artırıldı, hem de gösterebileceğiniz amortisman gideri %20’ye düşürüldü. Takdir edersiniz ki, bu artık realitede faydalanılabilecek bir destek değil.
Başka ülkelerde, sanayi bölgeleri kuruluyor, yatırımcıya altyapısı hazır yerler veriliyor. Bizde sanayi bölgelerinde yer bulamazsınız, bulsanız altyapı yok. Siz yaptırmaya kalksanız çok zor. Kendi yağımızla kavrulma noktasına geliyoruz. Sanayi desteklemek adına hem girdi maliyetlerinin düşürülmesi için bir şeyler yapılmalı, hem de yatırım için bazı kolaylıklar sağlanmalı.
“Kötü bir niyet olmadığını biliyoruz ancak anlaşmayla ilgili bazı endişelerimiz var”
Soru: Son günlerde gündemde olan bir anlaşma var, “Türkiye ile KKTC arasında sanayi yatırımlarının kolaylaştırılması anlaşması”. Bu anlaşmaya göre, Türkiyeli sanayiciler KKTCli şirketlerle eşit muamele görecek. Oda olarak, bu konuya ilişkin bir açıklama yaptınız ve endişeleriniz olduğunu dile getirdiniz. Endişeleriniz nelerdir?
Dağlı: Bu anlaşma, TC’nin desteğiyle kurulacak olan organize sanayi bölgelerini kapsıyor. TC, KKTC’ye birçok konuda destek veriyor, bu çok değerlidir. KKTC insanı veya iş insanı bu destekleri görüyor ve takdir ediyor, teşekkür ediyor. Amaç, KKTC’nin kalkınmasıdır, bu KKTC ve TC’nin ortak amacıdır diye düşünüyorum. Burada kötü bir niyet olmadığını biliyoruz ancak bizim bu anlaşmayla ilgili bazı endişelerimiz var. Uygulamanın amaca hizmet etmesi için, ki bu KKTC’nin kalkınmasıdır, bazı önlemler ve tedbirler alınması gerekiyor. Görüşümüzü kamuoyuyla paylaşmak bizim görevimizdir.
“Önceliğimiz mevcut sanayi bölgelerimizin altyapı sorunlarının giderilmesi olmalı”
Yeni sanayi bölgelerine ihtiyacımız vardır, ama önceliğimiz mevcut sanayi bölgelerimizin altyapı sorunlarının giderilmesi olmalıdır, sanayicimizin beklentisi budur. Üyelerimizden, “Mevcut sanayi bölgelerinde yaşadığımız sorunlar var, altyapı sorunları var. Bunlar giderilmezken, yeni sanayi bölgesi konuşuluyor” gibi tepkiler aldık. Mevcut bölgelerin sorunlarının konuşulmaması ve çözülmemesi ciddi bir eksiklik. Hükümetten beklediğimiz, bu konunun ivedilikle gündeme getirilip, sorunlara çözümler bulunmasıdır.
“Yeni sanayi bölgelerine yerli sanayiciden de talep vardır”
Yeni sanayi bölgeleri açılacaksa, ki açılmalıdır, yerli sanayiciden de buna talep vardır. Bu, kamu imkanlarını yatırımcıya sunmak amaçlı yapılan bir projedir. Amacı, KKTC’nin kalkınması ve burada yapılacak yatırımların halka yansıması, üretim ve istihdam sağlanması, ekonomiye katkıda bulunmasıdır. Kamu imkanlarını kullanırken birkaç önemli konuya dikkat etmek lazım. Ülkemizde üretilen sanayi ürünleri ve bu ürünlerin üreticilerinin belli kapasiteleri vardır. Odamız kapasite belirleme çalışmasını da yapmıştır. Birçok sektörde kapasite fazlası vardır. Yani mevcut üreticilerin daha fazla üretme imkanı vardır ama kullanamıyorlar. Bir yatırım yapılacaksa ve bu yatırımı teşvik etmek için kamu imkanları kullanılacaksa, faydaya dönüşecek bir yatırım olması lazım. Halihazırda birçok üreticimizin üretim yaptığı ve kapasite fazlalığı bulunan alanlara ilave yatırım yapılmasının kamusal bir faydası yoktur.
“Yeni sektörlerde ve alanlarda yatırım teşvik edilmelidir”
Yeni sektörlerde ve alanlarda yatırım teşvik edilmelidir. Anlaşmada bununla ilgili bir madde yoktur. Bu anlaşmadan önce meclisten geçen bir OSB Yasası var, yasada bu konu yer alıyor ancak bu anlaşma, uluslararası anlaşma olduğu için o yasanın üstündedir, söz konusu maddeyi bertaraf eden bir konumdadır.
Kimlerin yer alacağına dair kriterler bu anlaşmanın içinde detaylandırılmalıdır. Yurtdışından gelen yatırımcıya açığız ve bu, ülke için de faydalıdır. Ancak yerli yatırımcıya öncelik hakkı tanınmasında fayda vardır. Yeni sektörlerde yurtdışından gelecek yatırımcılara yer verilirken, yere ihtiyacı olan mevcut yerli sanayicilerin dışarıda kalması doğru olmaz. Bu konu da anlaşma içinde net değildir.
“Adil bir rekabet içerisinde değiliz”
Gerek Türkiye’den veya başka yerlerden gelen üreticilerle, gerekse ithal ürünlerle rekabet edebilmemiz için, yabancı üreticilerin kendi ülkelerinden aldıkları teşviklerle eşit şartlarda bizim de destek alabiliyor olmamız gerekir. Aksi takdirde, yaşamamız mümkün olmaz. Enerji teşviklerinden, faiz desteklerinden, yatırım kolaylıklarından bahsettik. Bunlar yurtdışında üreticilere sağlanan imkanlar, ancak bizde yok. Adil bir rekabet içerisinde değiliz.
“Yüksek yatırım gerektiren ve bir fark yaratacak üretimler olmalı”
Soru: Anlaşmada, Türkiye’den gelecek yatırımcıların en az 3 milyon Euroluk yatırım taahhütü vermesi isteniyor. Bu rakamı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dağlı: OSB Yasası’nda bu rakam 20 milyon Euro’ydu ancak yapılan bu uluslararası anlaşmayla 3 milyon Euro’ya düşürüldü. Bu sınırın koyulma sebebi, küçük işletmeler veya yatırımlar değil, daha büyük, daha kapsamlı, gerçekten burada olmayan sanayi ürünleriyle ilgili yatırımlar yapılmasını sağlamaktı. 3 milyon Euro neye göre azdır, 20 milyon neye göre fazladır? Bunlar göreceli kavramlar. Buradaki sanayicilerin de belki 3 milyon Euroluk girişimleri olabilir ama 20 milyon Euro ile daha yüksek teknolojili işlere kapı açarsınız. Türkiye 80-90 milyonluk bir pazar. Bizim resmi nüfusumuz 300-400 bin, 1 milyon olduğu iddiaları da var. Sonuçta Türkiye’deki yatırımcının gücüyle, Kıbrıs’taki yatırımcının gücü eş değil. O yüzden 3 milyon Euro Türkiye’den gelecek yatırımcı için çok daha kolay bir rakam.
Bu yatırımcıya sunulacak bir kamu imkanıdır. O yüzden, doğru kullanılması gerekir. Aslında
ihtiyacımız olan, Kıbrıs sanayi sektörüne gerçekten değer katacak olan yüksek teknoloji üretimlerdir. Örneğin mikroçip veya elektronik cihaz üretimi düşünülebilir. Yüksek yatırım gerektiren ve bir fark yaratacak üretimler olmalı.
“Yerli üretimde iyi bir noktadayız”
Sanayi, bir ülkeyi kalkındıracak en başta gelen sektörlerinden biridir. Bu dünyada böyle kabul edilmiştir. Sanayisi gelişmiş ülkeler, diğer ülkelere göre refah seviyesi daha yüksek ülkelerdir. Yüksek teknoloji sanayisi gelişmiş ülkeler, toplumunun yaşam standardı en yüksek seviyede olan ülkelerdir. O yüzden, tercihen, eğer bir kamu imkanı kullanacaksak, bunu doğru şekilde kullanmamız lazım. Hafif sanayi dediğimiz ürünlerin üretimini yerli sanayici de yapabilir, ki yapıyor. Bütün imkansızlıklara rağmen, son yıllarda çok güzel girişimler var, yeni sektörlere atılımlar var. Bunlar genelde hafif sanayi ürünleridir. Avrupa’dan veya Türkiye’den gelen ürünlerden farkı olmayan ürünler üretilmektedir. Üretici kendini geliştiriyor, ihracat imkanları da arttıkça, uluslararası standartları öğrendik ve uyguluyoruz. Yerli üretimde iyi bir noktadayız.
“Kapasite raporları hazırlanmış 22 alt sektörümüz vardır”
Soru: Oda olarak kapasite belirleme çalışması yaptığınızı söylediniz. Türkiye’den gelecek sanayiciler hangi sektörlerde yeni yatırım yapmamalı?
Dağlı: Oda bünyemizde temsil edilen ve kapasite raporları hazırlanmış 22 alt sektörümüz vardır. Kahve, kuruyemiş, süt ve süt ürünleri, değirmencilik, içeçek, işlenmiş gıda, fırıncılık ve unlu mamüller, kimya, plastik, kağıt, mobilyacılık, taş-mermer işleme, inşaat ürünleri, reklamcılık, PVC-alüminyum-cam, matbaa ve tekstil sektörleri yerli sanayicinin faaliyet gösterdiği alanlardır. Bu sektörlerde üreticilerimizin talebi karşılayacak ve hatta fazlasına yetecek kapasitesi vardır. Türkiye’den gelecek sanayicilerin, olanın aynısını yapmak yerine, yeni iş alanlarına yatırım yapmasında fayda vardır. Bu alanlar mevcut sanayi tesislerimizin ihtiyaç duyduğu makine ekipman üretimi olabilir, örneğin gıda sanayimiz için dolum ve paketleme makineleri üretimi veya mevcut sanayi tesislerimizin yan ürünlerini değerlendiren sanayiler olabilir, örneğin süt ürünleri üretiminde ortaya çıkan peynir altı suların işlenmesi gibi.
Soru: Anlaşma imzalanmadan sizinle istişare yapıldı mı?
Dağlı: Genel olarak, hükümetle düzenli temasımız vardır. Bu temaslar farklı hükümet temsilcileri ve farklı oda yöneticileri arasında rutin olarak gerçekleşmektedir. Mutlaka bu görüşmelerde bu konu da gündeme gelmiştir. Ancak bu konu özelinde ilgili hükümet temsilcileri ile odamızın yönetim kurulu arasında bir toplantı gerçekleşmemiştir, böyle bir toplantı faydalı olacaktır.
“Görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak görevimizdir”
Soru: Güvercinlik Sanayi Bölgesi özelinde konuştuğumuz bu anlaşmaya ilişkin endişelerinizi dile getirdiniz, anlaşmaya imza koyan Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu da endişelerinizin yersiz olduğunu ve açıklama yapmadan önce kendisini arayabileceğinizi söyledi.
Dağlı: Hükümetle her zaman temastayız, temasta olmaya devam edeceğiz. Ancak oda olarak, her sivil toplum örgütü gibi, üyelerimizin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak görevimizdir.
Kaygılar yersiz midir, değil midir? Bugün yersiz olabilir, ancak yarının garantisini kimse veremez. Hem yerli sanayicinin, hem de toplumun menfaati için detaylandırılması gereken maddeler var, bunları işaret ediyoruz.
“Ne yapılacağı net olmalıdır, yazıya dökülmelidir”
Soru: Bakan, 11 kişilik Organize Sanayi Bölgeleri Komisyonu’nun karar vereceğinden bahsediyor.
Dağlı: Yasaya göre komisyon değerlendirmeyi yapar, ancak kararı bakanlık onaylar. İleride hassas konularda yükü komisyon üyelerine bırakmamak adına kurallar, maddeler şimdiden net olmalıdır. Art niyet olmadığını biliyoruz, iyi bir şey yapılmaya çalışılıyor ama ne yapılacağı net olmalıdır, yazıya dökülmelidir.
Üretim, bir ülkenin kalkınmasında önemli bir konudur. Üretimin, gerek istihdam sağlaması, gerek ihracatla ülkeye döviz girdisi sağlaması veya ithale ikame yapması sayesinde ülke ekonomisine katkısı vardır. Ülkeler, her yerde, yurtdışından yatırımcıya kolaylık sağlama eğilimindedir. Bu noktada yanlış bir şey yok ama kriterlerini doğru belirlememiz gerekir.
İhracata yönelik olacağı konusu da niyet olarak belirtiliyor ama bu konuda da yazılı bir şey yok. Kriterleri doğru belirlersek, aslında bu, herkes için iyi bir proje olur. Kriterler yanlış olursa, o noktada sanayiciyi gerçekten sıkıntıya sokacak bir uygulama olacak.
“Motivasyonun ne olduğunu bilemiyorum”
Soru: Türkiyeli yatırımcı, yatırımını Türkiye’ye yapmak yerine neden Kıbrıs’ın kuzeyine yapmayı tercih etsin? Türkiye’den buraya, girdi maliyetlerinin daha yüksek olduğu bir yere, hammadde getirip, ürettiklerini tekrar Türkiye üzerinden ihraç edeceğini düşünürsek, buraya yatırım yapmak neden cazip gelsin?
Dağlı: Türkiye, ihracat konusunda çok başarılı bir ülke, Avrupa’ya, Ortadoğu’ya Afrika’ya, dünyanın dört bir tarafına çok ciddi ihracatları var. İhracat odaklı bir uygulamadan bahsediliyor. Türkiye’den ihracat yapılması, Kıbrıs’ın kuzeyinden ihracat yapılmasından çok daha kolay.
Motivasyonun ne olduğunu bilemiyorum. İyi niyetle, “bir imkanı sağlayalım, yatırımcılar da gelsin yatırım yapsın” diye yola çıkılmış olabilir ama talep de olmayabilir. Gerçi basına yansıyan bazı talepler var. Biz de bunları basından öğrendik. Liste endişelerimizde haklı olduğumuzu gösteriyor. Burada, üretime yönelik teşviklerin çok sınırlı veya yoka yakın olduğunu düşündüğümüzde, yatırım yapmak için çok da cazip bir ülke konumunda değiliz.
“Devletimiz bu sektöre önem vermeli”
Soru: Kıbrıs’ın kuzeyinde sanayi stratejisi ne olmalı?
Dağlı: Küçük bir ülke olmamız sebebiyle, hizmet sektörleri her zaman ön planda oldu, turizm ve eğitim... Bu sektörlerde de yaptığımız hizmet ihracatıdır. Ülkeye önemli anlamda döviz girdisi sağlıyor. Belki sanayi hiçbir zaman bu sektörler kadar büyük olmayacak, ama desteklenip büyütülmesi, stratejik olarak önem verilmesi gereken bir sektördür. Ekonomiye sürdürülebilir bir büyüme kaynağı sağlar. Sanayiyi desteklemek gerekir. Sanayinin büyümesi, yatırım yapılması, rekabet edebilmesi için bazı şartları sağlamak lazım. İmkanlar doğrultusunda, altyapı sorunlarının giderilmesi lazım. Yeni sanayi bölgeleri gündemimizde. Türkiye’den de destek alınması lazım, ama kendi yönetimimiz, kendi devletimiz de bu sektöre önem vermeli, kolaylık sağlamalı ve bütçe ayırmalı.
“2025 kolay geçmeyecek”
Soru: 2025’e dair beklentiniz nedir?
Dağlı: 2025, belli başlı sektörler için zor geçecek. İnşaat sektöründe yaşanan sorunları biliyoruz, eğitimde yaşadığımız diploma skandalı imajımızı zedeledi. Otelcilik sektörü için de çok kolay bir yıl olmayacak. Maliyetlerin yüksekliği sebebiyle, rekabet edebilirliğimiz bayağı azaldı. Piyasanın küçülmesi gündemde, o yüzden 2025 kolay geçmeyecek, alım gücü de düşecek. Bu sıkıntıları aşmanın yolu altyapıya, sürdürülebilir ekonomiye yatırımdır. Sanayi de bunlardan biridir. Günübirlik tedbirlerden ziyade, daha uzun vadeli tedbirler düşünülmeli. Günü birlik tedbirler, bizi buraya kadar getirdi. Ülke ekonomisi için orta ve uzun vadeli planlar yapmamız lazım. Sürdürülebilirlik çok önemli.