KTHY binası kime kalıyor?
Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) kapatıldı, kapısına da kilit vuruldu. Lefkoşa’nın merkezinde yer alan binasının ise akıbeti Mahkemelik oldu.
KTHY binasının verilmesine yönelik açılan ihale bitti. İhale kutusuna en yüksek teklifi Vakıflar Bankası ve
Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) kapatıldı, kapısına da kilit vuruldu. Lefkoşa’nın merkezinde yer alan binasının ise akıbeti Mahkemelik oldu.
KTHY binasının verilmesine yönelik açılan ihale bitti. İhale kutusuna en yüksek teklifi Vakıflar Bankası verirken, ikinci büyük teklif Yakın Doğu Üniversitesi’nin oldu.
İhale Vakıflar Bankası’na kalmak üzereyken Yakın Doğu Üniversitesi’nin ara emir için Yüksek Mahkeme’ye başvurduğu konuşuluyor.
Zaten UBP hükümetinin de binayı Yakın Doğu Üniversitesi’ne verme niyeti olduğu iddia ediliyor.
Çünkü, memur maaşlarını ödemek için sürekli Yakın Doğu Bankası’nın kapısına dayanan ve borçlanan hükümetin, borçlarını kamu binalarından Yakın Doğu Üniversitesi’ne vererek, kapatacağı söyleniyor.
Şimdi konu mahkemede, mahkemenin kararı doğrultusundan KTHY binasının Vakıflar Bankası’na mı yoksa YDÜ’ye mi kalacak hep birlikte göreceğiz.
Hayali üyeler…
DP, 8 Ocak’taki Kurultayı’na hazırlanırken, geçtiğimiz hafta ilçe kongrelerini tamamladı. Ancak İskele İlçe Kongresi’nin ardından ilan edilen İlçe Yönetim, Kadın Kolları ve Gençlik Kolları üyelerinin bir kısmı bu duruma itiraz etti.
Çünkü bazı isimlerin DP ile yakından uzaktan ilgisi yoktu. Kim isimlerini listeye yazdırdı, onu da bilmiyorlar ama söyledikleri “hayali liste oluştu” oldu.
DP İskele Kadın Kolları üyeleri arasında Derya Orkoz’un da ismi yer aldı. Ancak Derya Orkoz’un eşi Niyazi Orkoz, “Bizim DP ile ilgimiz yok. Bizim CTP’li olduğumuz da biliniyor” diyerek tepki gösterdi.
DP yönetimi bu konuda bir açıklama yapar mı bilinmez ama ortada yapılmış bir yanlış var.
“Meclis’te sorunlar çözülmüyor”
Zaman zaman Meclis oturumlarına katılmayan, katıldığı zamanda konuşmasını yapıp Meclis’ten ayrılan DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, “Cumhuriyet Meclisi’nin artık işlevini yitirdiğini” açıkladı dün(!)…
Bunun yanında bazı tespitler de bulunan Denktaş, adeta ‘Kapatalım Meclis’i diyordu.
Artık kimsenin Meclis’te konuşulanları dinlemediğini ve Meclis’te hiçbir sorunun çözülemeyeceğini, Meclis veya hükümetin kendisinden bir şey beklemenin “abesle iştigal” olacağını savundu ve “Siyaset duvara vurdu” diye de ekledi...
Kürsüdeki işgalden sadece birkaç saat öncesinde
“3 yıla yakın bir süredir aynı siyasi partinin tek başına iktidarı var. Ancak bu siyasi parti kendisini 2004-2008 aralığındaki hükümetler ve siyasi partilerle kıyaslıyor. Bu kıyaslama sırasında tam olarak ne yaptığını örnekleyebilecek herhangi bir çarpıcı örneği yok. Sadece “enkaz devralmıştık” politikası ile tabir ediyor iktidar sürecini.
Bir iktidar tek kelimeyle ya da bir cümle ile izlediği politikayı da başarısını da tanımlayabilmeli.
Kendi dönemini tanımlamak için başka siyasi partileri ya da iktidarları hatırlatmak zorunda kalmamalı.
İyi bir iktidarın tek rakibi kendisidir. Hele ki de bu iktidar 30 yıldan fazla bir siyasi tecrübeye sahip ve siyasal tecrübesinin çok büyük bir bölümüne iktidarda geçirmişse…”
Çiğdem DÜRÜST
Kürsü mangası
Şu saatten sonra istediğiniz kadar “iç tüzük”, “hukuk”, “demokrasi” deyin. Kürsüdeki o trajikomik operasyonu sergiledikten sonra ciddiye alınacak bir tarafınız kalmadı.
İlk soru şu: Muhalif milletvekillerini kürsüden aşağıya niye ittiniz? Yanıtınız “iç tüzüğü çiğneyip kürsüyü işgal ettiler de ondan...” gibi bir şeyse, iç tüzük sizin için “çok mühim” demektir.
Öyleyse diğer soruyu yanıtlayın: Çeke çeke, ite ite kürsüden adam atmak, o tanrısal iç tüzüğünüze uygun mu? Uygun değilse sizi kim, nereden atsın?
Birkaç soru daha: TDP Başkanı Mehmet Çakıcı daha önce 10 saatin üzerinde konuşmuştu. O zamanki iç tüzük başka mıydı? Şu iç tüzük bu kadar mühimse niye her zaman uygulanmıyor?
Gürdal HÜDAOĞLU
UBP’nin başarılı çalışmaları!..
“Hükümet bu süreci iyi kullanabilirse, yani parti içi çekişmeler, hırslar, ihtiraslar ve Ali Cengiz oyunları bir tarafa bırakılabilirse ne ala!..
Aslında bu biraz da İrsen Bey’in elindeki kartlara bağlı.
Yani kozlara.
‘Erken seçime gider, hepinizi koltuktan ederim.’
‘Kabineyi değiştirir sizi etkisiz kılarım.’
‘Etrafınızı boşaltır, sizi pasifize ederim.’ vs.
Peki ama UBP’de bütün bunları göze alıp muhalefet bayrağını açmak doğru olur mu?
Bu çok akıllıca bir hareket olmaz.
Zaten UBP’de böylesi bir hareketi başlatacak bir dinamiğin oluşması hele bu şartlarda mümkün değildir.
Kimsenin koltuğu kaybetme gibi bir lükse de sahip olabileceğini açıkçası düşünmüyorum.
Hatta ona cesareti dersek daha doğru bir tanımlama yapmış oluruz.”
Derviş DOĞAN
“Sendikal Platform: "Karşı çıktığımız yasalardan biri dahi meclis gündemine gelirse SÜRESİZ GENEL GREVE GİDECEĞİZ..." (Ekim 2011)... Ve o yasa geldi, meclisten geçti bile... GREV açıklaması gören duyan oldu mu?..”
Mert ÖZDAĞ’ın profilinden
***
“13.maaş için kaynak tamammış...tüh, gene devrim yapamaycayık demek...”
Ulaş Barış’ın profilinden
“Meclis maalesef işlevini yitirdi. Kimse konuşulanları dinlemiyor. Özellikle ben son 3 aydır oldukça kısa konuşmaya çalışıyorum ‘belki dinlerler’ diye ama faydası yok... Dolayısıyla Meclis’te bir şey çözemeyiz..Birebir belki Başbakan’la konuşabilirsek belki bir yerlere varılabilir. O yönde girişim yaparız. Meclis’ten veya hükümetin kendisinden bir şey beklemek maalesef abesle iştigal olur. İş duvara vurdu yani siyaset duvara vurdu. Yine de bir uğraş verelim bakalım ne olacak…”
Serdar DENKTAŞ (DP Genel Başkanı)
“UBP Hükümeti, yine Kıbrıslı Türklerin geleceğini ipotek altına koyarak, çalışan kesimlerin nerede ise tamamını mağdur eden, haklarını gaspeden, sosyal güvenlik, Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı değişiklik yasalarını çalışanların, sendikaların, muhalefet partilerinin ve tüm sivil toplumun karşı çıkışlarına rağmen AKP Hükümeti’ne verdiği taahhüt nedeniyle adeta bir cinayet işler gibi sabaha karşı deyim yerindeyse ‘metazori’ Meclis’ten geçirdi”
Ahmet Kaptan (KTAMS Başkanı)
Serkan Sürek’in çizimiyle…