KTOEÖS maaş kesintisi davasını kazandı
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası, bin 165 öğretmenin maaşından kesintiye gidilmesi üzerine açtığı davaları kazandığını açıkladı.
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Haspolat Meslek Lisesi’nde ilahiyat alanı açılmasına tepki için Şubat 2012’de karne vermeme eylemi yapmasının ardından bin 165 öğretmenin maaşından kesintiye gidilmesi üzerine açtığı davaları kazandığını açıkladı.
“Dönemin Milli Eğitim ve Kültür Bakanı’nın hukuk dışı bir karar alarak, öğretmenlere cezai yaptırım uyguladığını” belirten KTOEÖS, 3 yıllık dava süreci sonunda, bu kararın uygulanmasına imza atan zihniyetin hukuk karşısında mahkum olduğunu belirtti.
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, ülkede kimsenin hukuk dışı karar alma hakkı olmadığını, hukuk dışı kararlarla devleti keyfi zarara uğratmış tüm siyasi ve yöneticilere gerekli cezaların verilmesi gerektiğini vurguladı.
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, “KTOEÖS’ün 2012 yılında yaptığı karne eylemi ile ilgili hukuki olmayan idari kararla hukukun katledilmesi ve sorumluları” konulu basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında sendikanın avukatı Öncel Polili ve KTOEÖS yetkilileri hazır bulundu.
EYLEM
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, Eylül 2011’de Haspolat Meslek Lisesi’nde ilahiyat alanı açılmasının ardından sendikalarının yaptığı karne vermeme eylemini anımsatarak, karne eyleminde dönemin Milli Eğitim ve Kültür Bakanı’nın hukuk dışı bir karar alarak, öğretmenlere cezai yaptırım uyguladığını anımsattı.
Eylem, bunun akabinde yıllar süren hukuk mücadelesinin kazanıldığını belirterek, bu kazanımın bu ülkeyi yönetenlere hukuk dışı keyfi kararlar alma hakları olmadığını bir kez daha gösterdiğini kaydetti.
Dönemin bakanı ve sorumlularının halkın sahip olduğu değerleri zarara uğrattığını ifade eden Eylem, kimsenin hukuk dışı karar alma hakkı olmadığını, hukuk dışı kararlarla devleti keyfi zarara uğratmış tüm siyasi ve yöneticilere gerekli cezaların verilmesi gerektiğini vurguladı.
POLİLİ: “3 DAVADA DA BAŞARILI OLDUK”
Basın toplantısında söz alan sendika avukatı Öncel Polili de, sürecin zor olduğuna işaret ederek, sendika üyelerini verdikleri mücadele için tebrik etti.
Eylemin ardından öğretmenlerden yapılan yasa dışı kesinti için 3 örnek dava açtıklarını anlatan Polili, bu 3 davada da başarılı olduklarını kaydetti.
Daha sonra davalı taraf olan Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’nı temsilen Başsavcılığın bu davaları istinaf ettiğini anlatan Polili, Yüksek Mahkeme’deki dava sona ermeden önce geriye kalan öğretmenlerin dava açma süresinin dolmak üzere ve davanın zaman aşımı olduğunu kaydetti.
Hal böyle olunca kendilerinin de ilgili bakanlıklarla görüşmeler gerçekleştirerek, önlerinde olan yaklaşık bin dava için bir protokol imzalama talebinde bulunduklarını anlatan Polili, devleti daha fazla zarara sokmamak adına yaptıkları önerinin kabul edilmediği anımsattı.
“ÖNERDİĞİMİZ ANLAŞMA YAPILSAYDI DEVLETİN ÖDEYECEĞİ MEBLAĞ DAHA AZ OLURDU”
Mahkeme sürecini anlatan Polili, davaları kazandıklarını, eğer önerilen anlaşma yapılsaydı devletin ödeyeceği meblağın daha az olacağını, ancak bunun yapılmadığını devlet hazinesinden daha fazla para ödeneceğini kaydetti.
Süreç içinde bir hukuksuzluk örneği yaşandığına işaret eden Öncel Polili, Öğretmenler Yasası’na göre öğretmenin okulda bulunduğu gün için maaşından kesinti yapılamayacağını, eğer bir yanlış yapmışsa disipline verilebileceğini ve Kamu Hizmeti Komisyonu’nca yargılanabileceği bilgisini verdi.
Keyfi yapılan kesintinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığına işaret eden Polili, yapılanların devleti zarara uğrattığını ve vatandaşın devlete olan güvenini sarstığını sözlerine ekledi.
Konuşmalar ardından KTOEÖS Mali Sekreteri Ozan Elmalı konu hakkındaki basın bildirisini okudu.
BASIN BİLDİRİSİ
KTOEÖS’ün basın bildirisinde, 2012 yılının Şubat ayında sendikanın ilahiyat alanı açılmasına karşı yaptığı karne eylemini okullarda gerçekleştirdiği ve bunun üzerine o dönemin Eğitim Bakanı ve yetkililerinin hukuka uygun olmayan bir uygulamaya imza atarak bin 165 öğretmenin maaşından kesinti yaptığını anımsatıldı.
Bilgi almadan, sormadan, öğrenmeden sadece bu eylemi yapanları kendi anlayışına göre cezalandırmayı hedef alan bu hukuksuz ve keyfi uygulamanın yapılmaması gerektiğine dair uyarılara rağmen “Ben Yaparım Olur” mantığı ile kesintinin yapıldığı belirtilen bildiride, “kamu kaynaklarının nasıl rahatça, hukuk tanımadan, öngörüsüz bir şekilde, savurganca kullanıldığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Bildiride şöyle denildi:
“2012-2015 yılları arasında sürdürülen dava süreci sonunda Eğitim Bakanlığı, daha doğrusu o dönemde bu kararın uygulanmasına imza atan zihniyet, hukuk karşısında mahkûm olmuştur.
Devletin uğratıldığı mali zarar ve ödemek zorunda bırakıldığı para bu insanların vicdanını sızlatır mı bilemiyoruz. Düşüncemiz odur ki bu konunun değerlendirilmesi, vicdana bırakılamaz. Okullarımızın, hastanelerimizin, yollarımızın bunca ihtiyacı, eksiği varken kamu kaynaklarını uyarılarımıza rağmen ısrarla, inatla keyfi bir şekilde tüketen, boşa harcayan, her kim olursa olsun, bu karara imza atan herkesten geri alınması ve bu insanların hukuk önünde yaptıklarının hesabını vermeleri şüphesiz beklentimizdir, talebimizdir ve gelecek kuşaklar için de yol göstericidir. Bu, ülkeyi yönetenlere bir ders olmalı ve hukuk önünde de cezası verilmelidir. Hukuki olmayan karar vererek devleti, vatandaşı zarara uğratan, Bakan dahi olsa işlediği suçun cezasını çekmelidir.”
Bildiride, adaletin sağlandığı, hukukun üstünlüğüne saygı duyulan, laik, insan haklarına saygılı, çağdaş bir toplumun en büyük talepleri olduğunu da belirtildi.