1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Küba nasıl başardı?
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Küba nasıl başardı?

A+A-

      

Bundan tam 4 yıl önce 1 Mayıs 2016’da Küba’nın başkenti Havana’daki 1 Mayıs kutlamalarına katılmıştım. Sabahın çok erken saatlerinde güneş doğumundan saatler önce meydanın ulaşabileceğimiz en yakın noktasında yerimizi almıştık. Yaklaşık 1.5 milyon Kübalının da bizim gibi meydan yakınında, birlikte şarkılar, marşlar söyleyerek beklediğini de hatırlatmam gerekir.

Miting saat tam 07.30’da Küba sendikalarının üst örgütü başkanının konuşmasıyla başladı. Yarım saatlik konuşmanın ardından kortejler yürüyüşe geçti. Meydanın bir ucundan girerek, öteki ucundan çıktık. Böylece 08.30-09.00 gibi her şey bitti.

Benim bu kısacık gezi sırasında Küba’da dikkatimi çeken birkaç önemli nokta olmuştu.

Öncelikle yoksulluk. Küba gerçekten çok yoksul. Küba’nın devrimden önceden kalan meşhur arabaları gibi neredeyse ülke de devrimden önceki gibi yoksulluk problemini çözememiş.

Buna rağmen örgütlü bir toplum olduğu için yaşamsal ihtiyaçları sosyalist devlet tarafından bir biçimde karşılanıyor. Her aile yaşamsal ihtiyaç kadar gıda maddesini karne ile ama çok ucuza temin edebilir.

Küba devleti iki şeye çok fazla önem veriyor.

Sağlık ve Eğitim.

Sağlıkta gerçekten çok ilerideler. İstisnasız herkese parasız ve kaliteli sağlık hizmeti veriyorlar. Ayrıca uzun yıllardır dünyaya doktor ve sağlık personeli ihraç ediyorlar. Özellikle dost ülkeleri, örneğin benim orda bulunduğum 2016 yılında büyük oranda Venezüella’yı bu anlamda destekliyorlardı.

Eğitim de aynı biçimde çok ileride. Bütün ülkede eğitim de zorunlu ve parasızdır. İstisnasız herkese okuyabildiği kadar parasız eğitim veriliyor. Ülkenin yoksulluğuna rağmen okullarında gördüğüm gençler pırıl pırıl giysiler içinde ve disiplinli biçimde okullarına devam ediyorlar.

Dikkatimi çeken bir diğer nokta da yoksulluğa rağmen yankesicilik, hırsızlık vb. kriminal suçlar neredeyse yok. İnsanlar alçak gönüllü ve cana yakın.

*****

Bugünlerde bütün dünyayı saran covid-19 pandemisi elbette Küba’yı da etkiledi. Ama herkesin kabul ettiği gerçek Küba’nın pandemi ile mücadelede çok kısa sürede çok büyük başarı sağladığı ve başka ülkelere de bu konuda destek vermeye başladığı gerçeğidir.

Peki Küba nasıl başardı?

 Bu konuda “Sol.org.tr” sitesinde yayınlanan “Koronavirüsle mücadelede Küba örneği” başlıklı yazının bir bölümünü aktarmak istiyorum.

Küba’da bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele, Küba Halk Sağlığı Bakanlığı bünyesinde bulunan Ulusal Epidemiyoloji Müdürlüğü’nün sorumluluğundadır. Bu Müdürlük bir yandan Küba’da eyaletler ve belediyeler düzeyinde örgütlenmiş Hijyen ve Epidemiyoloji Merkezleri ve Birimleri aracılığı ile sürveyans çalışmaları yürütürken, diğer yandan dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektedir.

Küba bu amaçla enfekte olmuş, bedenlerinde virüs taşıyan ve muhtemelen farkında olmadan hastalığı başkalarına bulaştıran Kübalıları “tespit” etmek için, “birinci basamak” sağlık kurumlarına yardımcı olmak üzere Küba’daki tıp fakültelerinde eğitimlerine devam etmekte olan 28 bin tıp fakültesi öğrencisini görevlendirmiştir. Tıp fakültesi öğrencileri “bütün” Küba’da, “bütün” evleri teker teker dolaşarak, enfekte olmuş bireyleri tespit etmeye başlamışlardır.

Küba’da her mahallede, mahallenin sağlığından sorumlu bir Consultorio (Sağlık Ocağı) vardır. Salgın patlak verince tıp fakültesi öğrencileri, hocalarıyla birlikte enfekte bireyleri tespit etmek için Sağlık Ocaklarına dağıtılmış ve Sağlık Ocağı hekiminin yönetiminde ev ev dolaşmaya başlamışlardır.

Evlere giden öğrenciler, bireylerle fiziksel temas kurmadan ve sosyal mesafe bırakarak COVID 19 tespiti için geliştirilmiş anket sorularını sormakta ve anketleri Sağlık Ocağı hekimine vermektedir. Sağlık Ocağı hekimi anketleri değerlendirerek, her birey için ayrı ayrı hangi tedbirin alınması gerektiğine karar vermektedir. Solunum sistemi yakınmaları olan bireyler tespit edildiğinde Sağlık Ocağı hekimi bizzat hastaların evine giderek test yapmaktadır.

Küba’da Sağlık Ocakları’nda 30 dakikada sonuç alınabilen “hızlı test” uygulanmaktadır. Testi pozitif çıkan bireylerin durumu Sağlık Ocağı hekimi tarafından değerlendirilmekte ve sevk protokolü çerçevesinde hastaneye sevk edilmesi gereken bireyler hastaneye sevk edilmekte, diğerleri evlerinde “izole” edilmektedirler.

Sağlık Ocağı hekimi evlerinde izole edilen bireyleri her gün ziyaret ederek sağlık durumlarını değerlendirir. Evlerinde izole edilen bireylerin isim ve adresleri “mahalli” Halk Konseyi’ne (Consejo Populares) bildirilir ve bunların bütün gereksinimlerinin karşılanmasını Konsey örgütler.

Testi pozitif çıkan bireyin yakınları ve son iki hafta içinde temas kurduğu bireyler belirlenerek, bu bireylere de herhangi bir solunum sistemi yakınmaları olmasa da test uygulanır.

Görüldüğü gibi Küba’nın yürüttüğü kononavirüs mücadelesinin omurgasını, diğer ülkelerden ve Türkiye’den farklı olarak hastaneler değil, Sağlık Ocakları oluşturmaktadır. Yine şimdiye kadar aktarılanlardan görebildiğimiz ikinci önemli fark, Küba’da diğer ülkelerde ve Türkiye’de olduğu gibi insanların hastalanarak hastanelere gelmelerinin beklenmemesi, “bütün” evler teker teker dolaşılarak “hasta aranmasıdır”.

Diğer ülkelerde ve Türkiye’de salgınla mücadelenin Sağlık Ocakları üzerinden yürütülememesinin nedeni, Küba’nınki kadar güçlü bir Sağlık Ocağı sistemine sahip olmamalarıdır.

Küba’nın salgın hastalıklarla mücadele organı olan Ulusal Epidemiyolojik Sürveyans Ağı, 14 Eyalet ve 169 Belediye’de örgütlüdür. Bu düzeylerdeki Hijyen ve Epidemiyoloji Merkezleri’nde bulunan Epidemiyolojik Sürveyans Birimleri’nde (Unidades de Análisis y Tendencias en Salud) epidemiyolog, biyoistatistikçi, coğrafyacı, psikolog, sosyolog, veteriner, matematikçi ve bilgi-işlem uzmanından oluşan bir ekip görev yapmaktadır.

Bu birimlerin altında ülkenin her köşesine eşit olarak dağılmış, 15 – 30 bin nüfusa hizmet sunan bir Poliklinikler ağı bulunmaktadır. Poliklinikler, kendilerine bağlı “sağlık bölgesi” içinde bulunan Consultorio’ların (Sağlık Ocağı) yürüttükleri çalışmalardan sorumludur.

Sağlık Ocakları da, her biri 150 kadar aileye hizmet sunan birinci basamak sağlık kurumlarıdır. Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele, esas olarak bu kurumlar tarafından yürütülmektedir. Bütün ülkeye yayılan 10 binden fazla Sağlık Ocağı’nda, her biri hizmet sunduğu mahallede oturan 13 binden fazla aile hekimliği uzmanı hekim ve hemşire ile hizmet sunmaktadır.

Salgınlarla mücadele reaktif değil, proaktif bir mücadeledir. Salgınla mücadele Küba’da olduğu gibi salgından “önce” örgütlenmeli, salgın patlak verdiğinde zaten hazır olan altyapı ile “anında” yanıt verilmelidir. Küba dünyadaki en güçlü birinci basamak sağlık örgütlenmesiyle COVID 19 salgınına “anında” yanıt verebilen tek ülkedir.

Bu bilgilendirici yazıyı sizlerle paylaşmak istememin nedeni bugünlerde hemen herkesin Kuba’yı örnek göstermesidir. Öyleyse nasıl başardıklarını da bilmek gerekir.

Bir ülkede sağlık ve eğitime gerekli yatırım yapılmadan o ülkede hiçbir gelişme olmaz.

İşte Kuba. Pandemi gelmeden bütün ön önlemleri aldığı için başardı.

 

kuba-002.jpg

1 Mayıs 2016 Havana-Kuba

Bu yazı toplam 2708 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar