“Küçük bir ada olarak birlikte çalışmanın gücü daha da önemli”
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu Projesi’nde proje bilimci olarak yer alan ve NASA Genel Merkezi’nde Bilim Misyonu Direktörlüğü için Stratejik Mesajlaşma ve Etkileşim Lideri olarak görev alan Dr. Alexandra Lockwood YENİDÜZEN’e konuştu.
Aygün Bahar ÖKMEN
Kıbrıs’ın ABD Büyükelçiliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu tarafından adaya davet edilen Lockwood, James Webb Teleskobu ve son dönem keşifleri hakkında bir konuşma gerçekleştirdi.19-24 Mayıs tarihleri arasında adada bulunan Lockwood, Webb Teleskobu’nun bize evrendeki en uzak galaksileri göstererek, kayalık dış gezegenlerdeki atmosferleri keşfederek ve yıldız ile gezegen oluşumu sürecine yeni bakış açıları getirerek astronomide devrim yarattığını dile getirdi. Lockwood konuşmasında, Webb Teleskobu’nun “büyük aynaları ve hassas kızılötesi aygıtları ile, gökbilimcilerin yalnızca yeni nesneler bulmasını sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda çeşitli dalga boylarında özel spektrograflar kullanarak bunların kimyasal bileşimlerini gerçekten anlamalarını da sağladığını” belirtti.
NASA’nın takip etmekte olduğu bilim ve keşif kombinasyonunun kendisini heyecanlandırdığını ifade eden Lockwood, Cyprus Business News’a vermiş olduğu röportajında ise “Önümüzdeki on yılda ve sonrasında yapılacak keşifler bize evrenimiz hakkında yeni bir bakış açısı kazandıracak” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs’ın ABD Büyükelçiliği tarafından adaya davet edilen Dr. Alexandra Lockwood, James Webb Teleskobu’nu ve Kıbrıs’ta geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen CSEO ve New Horizon etkinliğini YENİDÜZEN ile konuştu. Lockwood, iki toplumlu çabaların insanları birbirine bağlamak, heveslendirmek, kendimizi ve evrenimizi anlamak ve evrenin içerisinde yer alan Dünya’mızı keşfetmek gibi aynı hedefler doğrultusunda çalışma çabalarının sunabileceği şeyi en iyi şekilde temsil eden bir etkinliğin gerçekleşmiş olduğunu ifade etti.
Dr. Lockwood, okuyucularımıza Kıbrıs’ı sebebi ziyaretinizi ve geçtiğimiz gün yapılan CSEO ve New Horizon etkinliğinin nasıl geçtiğinden bahseder misiniz?
Merhaba Bahar, öncelikle teşekkür ederim. Kıbrıs’ı, uzayın, insanlığı bir araya getirmesi açısından ne denli önemli bir faktör olduğunu özümseyen Amerikan Büyükelçiliği’nin daveti üzerine ziyaret ediyorum. Kıbrıs’ın halihazırda gelişmekte olan uzay teknolojileri ve araştırmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için burada bulunuyorum. Burada bulunduğum süre içerisinde, senin de bahsetmiş olduğun CSEO ve New Horizon organizasyonlarının rehberliğinde, buradaki tüm olanaklar ve gelişen uzay ekonomisi hakkında pek çok bilgi edindim. Geçtiğimiz akşam çok güzel bir katılımla gerçekleşen ve iki toplumlu çabaların insanları birbirine bağlamak, heveslendirmek, kendimizi ve evrenimizi anlamak, aynı zamanda bilgi yaratmak ve evrenin içerisinde yer alan Dünya’mızı keşfetmek gibi aynı hedefler doğrultusunda çalışma çabalarının sunabileceği şeyi en iyi şekilde temsil eden bir etkinliğimiz oldu. Bu etkinlikte, katılımcılarla James Webb Teleskobu hakkında konuşma fırsatım oldu, CSU ofislerinde bir sergi gezdik ve herkesin birbiri ile etkileşime girme, konuşma fırsatı bulduğu bir ortam yakaladık. Bir teleskop etkinliği de yapılacaktı ancak hava (tozlu ve bulutlu hava koşulları nedeni ile) pek uygun değildi ve bu astronomide ne yazık ki sıkça karşılaştığımız bir durum (gülüyor).
Ziyaretimden gördüğüm kadarı ile önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Kıbrıs’ta uzay ile ilgili inanılmaz çalışmalar yapılacağını ve bunun ancak iki toplumlu çabalar ile gerçekleşeceğini düşünüyorum çünkü birlikte çalışmanın önemi halihazırda ortada iken, küçük bir ada olarak birlikte çalışmanın gücü daha da önemlidir.
James Webb Teleskobu Projesi’ndeki rolünüzü bize kısaca anlatabilir misiniz?
James Webb’deki rolüm bilim iletişimine liderlik etmekti. James Webb Teleskobu’nun güzel görüntüleri ve spektrumlarından ilk veriler ortaya çıktığında bu verileri alarak bu görüntüleri yaratan ve tüm verileri ortaya koyarak haber bültenlerini yayımlayan yaklaşık 25 kişilik bir ekibin liderliğini yaptım. Bunun bir parçası olabilmek muhteşem bir şeydi. Bu, biliminsanları ve iletişimcilerin de içerisinde yer aldığı uluslararası ve ABD’deki farklı kuruluşlar arasındaki işbirlikleri ve beraber çalışma ruhu sayesinde mümkün oldu. Bu nedenle böyle bir şeyin parçası olmaktan onur duydum.
Bu soruyu sık sık aldığınızdan eminim ancak bize erkeklerin dünyasında, başarılı bir biliminsanı olmayı tarif edebilir misiniz? Kendinizi bilim alanına yönelmek isteyen genç kadınlara rol model olarak görüyor musunuz? Biliminsanı olmak isteyen ve TED Talk’ta yer alan sunumunuzda bahsetmiş olduğunuz önemli soruları soran genç kadınlara rol model ve ilham kaynağı olmak nasıl bir duygu?
Genç kadınlara bir ilham kaynağı ve rol model olmaktan onur duyuyorum. Matematik veya fizikle yeterlilikleri ne olursa olsun birçok farklı açıdan çok değerli katkıları olduğunu görebilsinler isterim. Kadınların matematikte bilimsel ve teknik açıdan erkekler kadar yetenekleri olmalarına inanmamın yanısıra, kadınların aynı zamanda insanları biraraya getirme konusunda da eşsiz bir yetenekleri bulunuyor ki bu çok önemli. Bilimde ilerledikle kendimizi disiplinlerarası aktivitelerin ve disiplinlerarası bilimin olduğu alanlarda bulacağız ve bunun bir kısmı büyük soruları sormak ve onları cevaplayacak güçte hissetmek ancak bu büyük ve önemli soruların cevaplarını bireysel olaral elde edemeyiz. Bu, ancak işbirliği ve pekçok farklı insanın aracılığı ile mümkün. Bu şekilde, bilime ilgi duyan her genç kadın, ekip çalışmasında bulunarak, yalnızca bu önemli soruları sormakla kalmayıp bilime katkı sunma ve bu sorulara çözüm üretme konusunda da eşsiz yeteneğini bulabilir.
James Webb Teleskobu projesi için pekçok kurum ve kuruluş ile pekçok insanın biraraya gelerek birlikte çalıştığını söylemiştiniz. Spesifik olmak gerekirse, yine TED Talk sunumunuzda “14 ülke ve binlerce insan”dan bahsetmiştiniz. Okuyucularımıza farklılıklarımızı bir kenara bırakarak büyük resmi görebilmek adına birlikte çalışmanın öneminden bahseder misiniz?
Şu anda önümüzde bulunan pekçok gerçek sorun var. Hepimiz aynı matematik, kimya ve fen dilini konuştuğumuzda ortak bir dilde konuşmuş oluyoruz, böylece bunu birbirimizle konuşmak ve birbirimizle çalışmak için kullanabiliriz. Bugün karşıkarşıya kaldığımız en büyük sorunlar ve sorular; ister uzayı nasıl keşfedeceğimiz olsun, ister çevremizi nasıl koruyacağımız, ister bir başka pandemi yaşamayacağımızı nasıl garantileyeceğimiz olsun, pekçok farklı alanı bir araya getiriyor. Bu sorular herhangi ‘bir’ kişiden daha büyük. Hepimiz için işe yarayan çözümü çeşitli uzmanlıkların ve çeşitli bakış açılarının biraraya gelmesi ile bulacağını anlamalıyız. Bunlar hepimizin, insanlık olarak, karşıkarşıya kaldığı problemler ve bu problemleri cevaplayabilmek ve böylelikle holistik, kalıcı ve hepimizin gurur duyabileceği bir çözüm üretebilmek adına birlikte hareket etmeliyiz.
James Webb Teleskobu’nun aynası, Hubble’ın aynasının altı katı ve NASA’nın bir önceki infared (kızılötesi) teleskobu olan Spitzter’ın elli katı büyüklüğünde olduğundan bahsetmiştiniz. Evrenimizi anlamlandırmamız açısından bu veriler bize neyi ifade ediyor?
James Webb Teleskobu’nun Hubble ile aynı çözünürlükle ancak daha uzun dalga boyları olan kızılötesi dalga boylarını ölçebilmesi için daha büyük bir teleskop olması gerekiyordu. Yani daha uzun dalga boylarını ölçmesine karşın Hubble gibi güzel ve net fotoğraflar çekebilmek için daha büyük bir teleskoba ihtiyacımız vardı. (Ve bu yalnızca temel fizikten kaynaklanıyor). Bu aynı zamanda, evrendeki yeni yapıları görebildiğimiz; su, amonyak ve metan gibi gerçekten önemli molekülleri daha net ve gerçek anlamda ilk kez kızılötesi dalga boylarını kullanarak inceleyebileceğimiz anlamına geldi. James Webb gezegenleri ve galaksileri daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde, neye benzedikleri ve nelerden oluştukları, bileşenlerinin neler olduğu hakkında ayrıntılarla inceleyebiliyor ve böyle bir şeyi ancak büyük bir kızılötesi teleskop ile yapabilirsiniz.
James Webb Teleskobu sayesinde galaksilerin içine dalıp, bildiğimiz kadarı ile limitleri bile olmayan evrenimizin içine bakma şansınız oldu. Bu, neredeyse büyülü bir deneyim şeklinde tanımlanabilir. Yıldızları ve galaksileri incelerken geçmişin gözlerinden bakma şansı bulmak ve evrenimizin büyüklüğü karşısında dünyamız son derece küçük hissettiriyor olmalı. Ve biz burada, Akdeniz’in ortasında, ikiye bölünmüş küçük bir adadayız. Kıbrıs hakkındaki gözlemlerinizi bizimle yaylaşabilir misiniz? Bir biliminsanı olarak dünyayı nasıl gözlemliyorsunuz? Toplumlar olarak doğru soruların peşinden mi koşuyoruz?
James Webb Teleskobu’nun evrenin genişletilmiş görüntüsünü bize sunması ile evrende ne denli küçük olduğumuzu, Dünya’nın ve Dünya içerisinde yer alan zeki yaşam formları olan bizlerin ne kadar değerli olduğunu, olduğumuzu anlamamızı sağladığını düşünüyorum. Bunun bize, kendimizi ve gezegenimizi gözetme, özen gösterme sorumluluğu verdiğini düşünüyorum. Bence bunlar, gelecek nesillerin bu güzel gezegende var olmasını nasıl sağlayacağımızla ilgili sorular çünkü bildiğimiz kadarı ile çok nadiriz. Yani evrende küçük olabiliriz ama çok önemli ve özeliz. Ve birlikte, ancak birlikte ilerlemeli, sorun değil çözüm üretmete odaklanmalıyız. Kıbrıs adası çok güzel. İnsanları çok güzel. Yalnızca lider ve örnek olmakla bu kadar çok şeyin değişebileceği bir dünyada Kıbrıs, inanılmaz derecede önemli bir nokta ve umarım uzay, Kıbrıs’taki insanların bir araya gelip daha büyük soruları yanıtlaması ve yalnızca çözüm bulmaya çalışmaları için onlara doğal bir alan sunar. Burada olduğum için gerçekten çok mutluyum. Kıbrıs’ta birkaç yıl içerisinde yaşanacak gelişmeler konusunda gerçekten heyecanlıyım ve bunun her seviyeden ve her türden insanı gerektireceğini düşünüyorum. Şimdiden çok sayıda iki toplumlu çaba gördüm. İnsanların iradesi, halkın zekası ve çalışkanlığı ortada. Gerçekten yalnızca bilim ve uzayla konuşabiliyorum ancak ilerisi çok umut verici görünüyor. Umarım bu ivme büyüyerek devam eder.