Küçük'ün sözleşmesi yenilenmedi, ayrılıyor
Kayıp Şahıslar Komitesi Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki görevinden ayrılacağını açıkladı.
Kayıp Şahıslar Komitesi Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, sözleşmesi uzatılmayacağından 2006 yılından beri görev yaptığı Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki ayrılacağını açıkladı.
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Küçük, “Eski Cumhurbaşkanlarından Sayın Mehmet Ali Talat, Sayın Derviş Eroğlu ve Sayın Mustafa Akıncı, bana güvenerek görev süreleri boyunca beraber çalıştıklarından dolayı teşekkürlerimi bir kez daha sunmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yeni atayacağı ekibine başarılar diliyorum” dedi.
Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki pozisyonundan, 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren sözleşmesinin uzatılmayacağının kendisine bildirilmesinden ötürü ayrılacağını belirtti. Küçük, nendisiyle beraber 2006 yılında göreve başlayan asistanı Mine Balman’nın da görev süresi uzatılmadığından Kayıp Şahıslar Komitesi’nden ayrılacağını kaydetti.
“BİLİMSEL KURALLARDA VE ULUSLARARASI KALİTEDE BİR MERKEZ KURDUK”
Gülden Plümer Küçük açıklamasında, 2006 yılından itibaren sorumluluğunu taşıdığı bu pozisyonda kendisine verilen görev ve sorumluluk çerçevesinde kayıpların insan haklarını yerine getirebilmek ve ülke şartlarında eşitlik değerlerine dayanan bir mekanizmayı en iyi şekilde kurduğuna inanç belirtti. Küçük, bunu da, bilimsel kurallarla ve uluslararası kalitedeki Genel Kazı Kimliklendirme ve Kalıntıların İadesi projesini ekibiyle yaptıklarını kaydetti.
Küçük, “2006 yılından günümüze Kıbrıs adasındaki kayıpların yarısının bulunarak kimliklendirilmesini başardık. Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum ve BM Üyeleri tarafından eşit söz sahibi olarak iki toplumlu çalışan komite, kayıp ailelerine yarım asırdır bekledikleri cevapları siyasi bir anlaşma olmayan adamızda vermeyi başarmış; bilimsel ve uluslararası platformlarda saygınlık kazanarak, bilir kişi olmuştur” ifadelerini kullandı.
Küçük açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Kıbrıslı Türk kayıpların ailelerini temsil eden dernekler ve kayıp yakınları çalıştığımız süreçte bizlere en çok destek veren kurumlar ve kişiler olmuştur.. Çalışmalarımızın yürümesi için destek veren tüm otoritelere ve Kayıp Şahıslar Komitesi bilim insanlarına ve çalışanlarına verdikleri hizmetler ve destekler için teşekkürlerimi bildiririm. 2006 yılından günümüze sürdürdüğüm görevimi prensiblere dayalı bilimsel uluslarası standartlara dayalı ülkeme ve kayıp ailelerine hizmet etmek için en iyi şekilde yaptığım inancı ile gönül rahatlığı ile ayrılıyorum. Tüm kayıp ailelerin acılarını paylaşır şehitlerimize rahmet dilerim”
Kayıp Şahıslar Komitesi üyelerinden Mine Balman da görevden alındı:
“Kayıp Şahıslar Komitesi politize edildi, kurumsal hafızası yok sayıldı”
“Bugün, Mayıs 2006 tarihinden beri çalışanı olduğum Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki görevimin, 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren sözleşmemin yenilenmeyeceğinden ötürü sona ereceğini bizzat Cumhurbaşkanı’nın imzaladığı ve gönderdiği bir yazı ile öğrendim.
Öncelikle, bu kadar yıllık emeğin, kayıplarımız bulunsun diye mesai mevhumu gözetmeksizin ortaya konulan özverinin bir kağıt parçası ile sona erdirilmesinin ayıbını kendilerine iade ediyorum.
Eski Cumhurbaşkanlarımız Sayın Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı insancıl değerler temelinde kayıplarımızı bulmak için Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Genel Kazı, Kimlik Tespiti ve Kalıntıların İadesi projesini desteklemişler, politize edilmesine izin vermemişlerdir. Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bugüne kadar görülmemiş şekilde politize edilmesi ve yeni Cumhurbaşkanı’nın kararı ile tüm idari kadrolarının görevden durdurulması, aynı zamanda tüm kurumsal hafızasının yok sayılması anlamına da gelmektedir.
2006 yılından itibaren birlikte çalıştığım Sayın Gülden Plümer’e kalpten teşekkürlerimi sunarım. Birlikte inanılmaz ve anlatılmaz bir deneyim yaşadık. Stresli zamanları daha çoktu ama yine de bütün aksaklıkların birlikte üstesinden gelebildik.
Kıbrıslı Rum Üye, Birleşmiş Milletler Üyesi ve tüm Asistanlara, çözümsüzlüğün zemininde, politik hassasiyetleri gözeterek, insani görev bilinci ile birlikte verimli mesai harcadığımız için teşekkürlerimi sunarım.
İnanılmaz bir heyecan ve adanmışlık ile birlikte görev yaptığım iki toplumlu araştırma görevlileri, arkeologlar, antropologlar, genetik uzmanları, psikologlar, ofis, arazi ve laboratuvar çalışanlarına da teşekkür ederim. Bizler, topraktan bir kemik kalıntısı çıktığında birbirine sarılıp mutluluktan ağlayan ve bu hislerimizi belki de sadece bizlerin gerçekten anlayabildiği insanlarız.
Yaklaşık on beş yıllık görev sürem içerisinde, beni yaptığım işe gönülden bağlayan ve motive eden esas unsur Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıp yakınlarıydı. Onlardan çok şey öğrendim. Savaş yaşamayan bir neslin ferdi olarak, savaşın gerçekte ne olduğunu, yıkıcı ve kalıcı etkilerini onlardan öğrendim. Umut etmenin ne demek olduğunu ve umut ile yaşamanın insanı ne kadar güçlü kıldığını öğrendim. İşe başladığımda 22 yaşındaydım, şimdi 37 yaşımdayım. Kişiliğim, sizlerin hiçbir okulda öğretilemeyecek katkılarıyla yoğruldu, şekillendi.
Ve kayıplarımız… Sizleri bir portre fotoğrafınızla, kısacık hikayenizle ve ailelerinizin anlattıklarıyla tanımış olsam da, her biriniz tek tek kalbimdesiniz ve görev başında olmasam da sizlerin mezarlarınıza kavuşuyor olmanızı takip etmeye devam edeceğim…
Son olarak şunu söylemek isterim; yaratılan koşullar ne kadar kötü olursa olsun ne geçmişte, ne şimdi, ne de gelecekte doğruluktan ve doğru için mücadeleden geri durmayacağımı açık yüreklilikle belirtmek isterim.”