1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Küçük Kaymaklı’nın “By-pass” yolunda…1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Küçük Kaymaklı’nın “By-pass” yolunda…1

A+A-

 

“O zamanlar 0rada, az ileride bulunan ağaç bir şemsiye gibiydi, dalları yere kadar iniyordu… O büyük ağacın altında gizleniyorlardı… Biz onları görünce koşarak kaçmışlardı. Geceydi ve etraf karanlıktı… O gece hatırlarım, eve gidip yemek yemiş, sonra da buraya dönmüştüm…”

Bir zamanların meşhur “By-pass” yolundayız Küçük Kaymaklı’da, okurumuz, şahidimiz bize öyküsünü anlatıyor, ağacın bulunduğu yeri işaret ediyor…

Bugün bu okurumuzdan buraya gelerek bizimle buluşmasını istedim, bildiklerini Kayıplar Komitesi’nin yetkilileriyle paylaşmasını…

Yıllar önce bana yaşadıklarını, gördüklerini, tanık olduklarını anlatmıştı ve bunları bu sayfalarda yazmıştım ancak sözünü ettiği noktaya hiç gelmemiştim.

İşte bu nedenle okurumdan bu noktaya gelmesini istedim, o da kocaman bir insan yüreği olduğu ve insani bir konuda, “kayıplar” konusunda yardımcı olmak istediği için geliyor ve buluşuyoruz. Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis ve Kayıplar Komitesi’nin genç araştırma görevlilerinden Halil Sayın bizimle birlikte…

Günlerden 14 Haziran 2016, Salı sabahı…

Bulunduğumuz bu noktaya daha önce 25 Mayıs 2016 tarihinde de gelmiştik, bir başka okurumla birlikte ve Kallis ile Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Okan Oktay’a bu okurum, üç “kayıp” Kıbrıslırum’la ilgili bildiklerini paylaşmıştı…

Ancak bu üç “kayıp” Kıbrıslırum’la ilgili esas şahidin – okurumun – Kayıplar Komitesi yetkilileriyle buluşmasını istedim çünkü bu üç “kayıp” Kıbrıslırum’u tutuklayan bu okurumdu, bu üç “kayıp” Kıbrıslırum’dan birisinin öldürülmesine tanık olmuş ve oradan kaçarken, diğer ikisinin de öldürüldüğünü gösteren silah seslerini duymuştu. Okurumun bu olayın esas görgü tanığı olarak Kayıplar Komitesi’ne bu bölgede aranmakta olan bu üç “kayıp” Kıbrıslırum’la ilgili bildiklerini anlatmasını ve böylece araştırmaların derinleştirilmesine yardımcı olmasını istiyorum. O da beni kırmıyor ve bunu yapıyor… Çünkü çekinecek bir şeyi yok, son derece insancıl bir arkadaşımız…

Okurum anlatmaya devam ediyor:
“Ertesi günü bu bölgede, bu sokaktaki evlere teker teker girip kontrol etmeye başlamıştık. Oradaki eve girdik… Onlar meğer bu evde saklanıyordu… Bir odanın kapısını açmaya çalıştım ancak arkasına bir dolap yerleştirmişlerdi. Biraz itince dolap yerinden oynadı ve kapı aralaındı… O zaman onları gördüm… Ellerini havaya kaldırdılardı… Üç genç Kıbrıslırum’du bunlar… Üst kısımları çıplaktı… Herhalde o evde sivil giysi arıyorlardı, bu yüzden üst kısımlarında bir şey yoktu. Onları savaş esiri olarak aldım. Bu üç genç Kıbrıslırum, üniversite öğrencileriydiler, Yunanistan’da okuyorlarmış, Kıbrıs’a tatile döndüklerinde 1974 savaşı çıkınca, savaş nedeniyle askere gitmek durumunda kalmışlardı… Onları aldım ve bu üç gençle birlikte, o günlerde “karargah” olarak kullandığımız şu karşıki eve doğru yürüdük. Onları komutanımıza götürdüm. Komutanımız bir Kıbrıslıtürk’tü, oldukça tanınan bir şahsiyettir ve halen da hayattadır…”

Durup karşımızdaki binayı işaret ediyor bize…

“O günlerde bu bölgede bu binayı “karargah” olarak kullanıyorduk. Alt kısmında bir bodrum vardı… Ben komutana giderek üç esir aldığımı, onları ne yapmam gerektiğini sordum. Komutan derhal silahını çıkararak bu üç gençten birini oracıkta vurdu. Ben o kadar şoke olmuştum ki koşarak dışarıya çıktım, komutan ateş etmeye devam ediyordu. Bu gençlerin üçünü de orada öldürdü sanırım… Silah seslerinden bunu anladım…

Bu yolun üzerinde, bizim ekipte olan birisi bir başka Kıbrıslırum’u sokak ortasında öldürmüştü… İleride o köşede… Ve buradan aşağıya doğru gittiğinizde ve sola döndüğünüzde bir ev var, orada bir Kıbrıslırum kadın vardı, herhalde yatalak olduğu için geride kalmıştı, yatakta yatıyordu…

Aynı şahıs, bu Kıbrıslırum kadını da orada, yatağında öldürdü…

Az ileride kilisenin içerisinde tutulan 15 Kıbrıslırum asker vardı…

Ben size bunun hangi kilise olduğunu göstereceğim… Bu 15 Kıbrıslırum asker de öldürüldü – bunu da gördüm… Daha sonra bana bu kilisenin kapılarına plaka çakmamı söylediler, böylece kimse içeri girip bakamayacaktı… Ben de tahta plakalar alarak kilisenin kapısına çaktıydım…”

Bu Küçük Kaymaklı’daki Ayios Dimitrianos kilisesiydi… Şimdi askeri bölge içerisindedir ancak Lefkoşa’yı Mağusa yoluna bağlayan, son dönem sivil araç trafiğine açılmış olan “kontrollü yol”dan geçerken bu kiliseyi görebiliyoruz… Bu kilise, yolun başlarındadır…

Okurum anlatmaya devam ediyor:
“Daha sonra bu bölgeden savaşta ölen, öldürülen insanları toplama görevi bize verilmişti… Yüzlerimize peşkir ya da mendil bağlamıştık… Bu yolda, ekibimizden birisinin yol içerisinde öldürmüş olduğu o Kıbrıslırum’u aldık… Aynı şahsın yatağında öldürmüş olduğu yaşlı Kıbrıslırum kadını da aldık… Kilisede bulunan 15 Kıbrıslırum askeri da aldık… Bize üstten açılan, o dönem belediyenin kullandığı çöp arabaları verilmişti… Bu bölgeden ölüleri topluyor ve bu çöp kamyonlarına koyuyorduk… Ancak şu anda karşısında durduğumuz bu binada öldürülen o üç genç Kıbrıslırum’u, benim tutuklamış olduğum o üç Kıbrıslırum genci almadık buradan… Belki de onları bu binanın bodrumuna gömmüşlerdi… Ama topladıklarımız arasında onlar yoktu. Ölüleri bu bölgeden toplarken onların bedenlerini hiçbir yerde görmedim, onun için derim ki belki da bodruma gömdülerdi kendilerini… Bu yola gelmiş, buradan başka ölüleri toplamıştık ancak komutanımızın öldürdüğü o üç kişi burada değildi…”

Karşımızdaki binanın alt katında bir kuyu olabileceği, bu kuyunun nerede olabileceği konusunda geçen gelişimizde binanın dışından keşif yapmaya çalışmıştık… Çünkü bu üç gencin binanın bodrumuna gömülmüş olduğu yönünde söylentiler vardı…

Ancak bu binanın bitişiğinde de boş bir arsa var ve orada da bir gömü yeri olabileceği söylentileri bulunuyor…

Bundan önce buraya gelişimizde Kallis ve Okan Oktay’la birlikte binanın içine ya da bahçesine girmeden, çevresinde dolaşmıştık, Kallis bu binanın kuyusunun nerede olabileceğini bulmaya çalışmıştı… Şimdi garaj olarak kullanılan noktada olabileceğine kanaat getirmişti.

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1859 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar