Küçük ülke insanları
Küçük ülke insanları, küçük ülkede büyük adam olma peşindedir her zaman.
Ulaş Gökçe
Küçük ülke insanları kıyıda olmayı, merkezde olmamayı kendilerine ceza görürler: “Kısıldık bu ülkede işte…” Küçük ülkelerin insanlarının hayali büyüktür. Küçük ülkedekiler, memleket minnacık olmasa çok büyük işler yapacaklarına inanırlar.
-Amerika’da olsak bu yaptığımızla milyoner olurduk.
-Gitsene Amerika’ya.
-Bu yaz abimin düğünü var.
* * *
Küçük ülkelerin insanları, büyük ülkelerin insanlarının takdirini her şeyden fazla severler ve ararlar. Büyük bir ülkede bir şey olmak hayatidir.
-Oğlum Höntbörn’de profesör oldu.
-Aman tanrım! Höntbörn’de profesör mü oldu? İnanılmaz. Muhteşem. Çocuk dahi. Bu arada Höntbörn nerede?
-Grönland’da.
* * *
Küçük ülke gazetelerinden
“Belgin Onursal Uzakdoğu, Yakındoğu, Orta Asya turnesine çıktı”
“Küçük Ülke Paris’i mest etti”
“İstanbul bir kez daha Küçük Ülke’ye hayran kaldı”
“Uzun yıllar büyük ülkelerde çeşitli sanat çalışmalarını yürüten ve dünya çapında üne kavuşan Fikri Dönüşsel, Ayyorgi Belediyesi’nde kültür-sanat genel süpervayzörü görevine atandı”
“Ayguruş Halk Dansları Ekibi Şili’de gerçekleşen dans yarışmasında birinci oldu”
“Dünya Küçük Ülkeliyi konuşacak: Tonguç, babutsadan uçak yakıtı yapacak”
* * *
Küçük ülke insanları, küçük veya orta derece hayaller ve planları sevmezler. Mutlaka dev, devasa, büyük planlar peşindedir.
-Dünyanın enginar merkezi olmak için çalışıyoruz.
-Türkiye, Yunanistan, Fransa ve İtalya ile turizmde rekabet etmek için hazır olmalıyız.
-Bu ülke tümden serbest bölge olup yılda 780 milyar dolar yatırım çekebilecekken biz hala uyuyoruz.
-Şehirlerarası metro projesi hazır. Bakanlık 2020’de ihaleye çıkıyor.
-AB dönem başkanı olacağız.
-Mağusa dünya yat merkezi olacak.
-Güzelyurt’a araba fabrikası kurulması gündemde.
* * *
Küçük ülke insanları, küçük ülkede büyük adam olma peşindedir her zaman. Ülkenin minikliği bir kompleks olmuş, bir patlamayla kendini göstermiştir. Herkes liderdir, herkes teori ve pratik dehasıdır. Her küçük ülke insanı başkan olamadan ölmeyi kâbus görür. Görür ve mutlaka başkan olur. Küçük ülke insanının bu ruh hali evine ve arabasına yansımıştır: büyüktür, pahalıdır. Büyük ülke insanı, dev ülkede ve dev dünyada minik bir yerle yetinebilir. Dünyayla ve ülkeyle baş edemeyeceğini bilir, bu büyük dünyada küçük bir yer bile ona göre başarıdır. Küçük ülke insanı dev dünyada olabildiğince büyük yer elde ederek var olmaya çalışır. Dünya onun üzerine gelir adeta. Dünya büyük, onun ülkesi küçüktür. O zaman var olmak büyüklükten geçer.
* * *
Küçük ülke insanları, kocaman dünyanın minnacık köşesinin onlara kalmasını haksızlık kabul ederler. Bu nedenle mağdur görürler kendilerini. Hayatın ve doğanın ve tarihin onları teğet geçtiğine inanırlar. Mağdur ve mağrurdurlar. Dünya onlara borçludur. Küçük ülke ada olsa da fark etmez. Dünya, ondan coğrafyayı çalmıştır. Mağdurdur. Böyle hüzünlü ve talep eden gözlerle bakar dünyaya. Herkes ona borçludur.
* * *
Küçük ülkenin başkanları büyük hedeflere sahiptir. Hedef ne kadar büyükse, başkan o kadar büyür. Küçük ülke sendika başkanlarının savaşsız-sömürüsüz dünya hedefi olur. Bir bakarsın Fransa’da, bir bakarsın Kanada’da. Dünyada verilen mücadelede o da yer alır. Her başkanın bir sendikası olduğundan bin sendika vardır. Başkanlar bu sendikaları birleştirmek yerine dünyada savaşsız-sömürüsüz bir düzen için mücadele ederler. Küçük hedefler itibar görmez. Küçük ülke parti başkanları “Hedefimiz tüm devlet dairelerini 4 yıl içinde boyamak ve evsiz kedi kalmamasını sağlamak” gibi bir hedef güdemezler. Gütseler taşlanırlar. Hedef mutlaka büyük olmalıdır. Sonuçta evsiz kediler çoğalır, daireler dökülür. Ama hedefler hep büyük kalır.
* * *
Küçük ülkelerin insanları, büyük ülkelerdeki sorunları bile kıskanır ve onlara öykünür.
-Bu şehir üzerime geliyor Emirali
-Hangi şehir Münüre?
-Lefke
-Lefke şehir değil kasabadır, "Kasaba üzerime geliyor" ise olmaz.
-O zaman üzerime gelen nedir?
-Molehiyayı fazla kaçırmışsın