KÜÇÜK’ÜN KÜÇÜK ZAFERİ, BÜYÜK UBP’Sİ
UBP’nin yılan hikayesine dönen kurultayı nihayet sona erdi.
Oy oranlarına bakılırsa çok zor ve büyük bir mücadele ve müdahale ile de olsa, Başbakan Küçük, Genel Başkanlık ipini göğüsledi.
Ama bu zaferin çok da alnı açık bir zafer olduğunu söylemek zor.
Nitekim sadece iki kurultay arasında bile yüzlerce istihdam yapıldı, delege listelerine atamalar yapıldı.
Türkiye en üst düzeyde her an bu kurultayın ana aktörü konumuna geldi.
Bütün bunlara rağmen, İrsen Küçük’ün Erdoğan’ın istediği aday olarak, ikinci turda sadece 7 oy farkla kazanması düşündürücüdür. Üstelik bu aranın ilk turda 14 oy olmasına rağmen, ikinci turda 7’ye indiğini de hatırlatmakta fayda var.
Sadece bu sonuç bile, bütün o hukuki süreçlere gidilmeden, tüzükte işaret ettiği gibi hemen bir hafta sonra ikinci tur yapılsaydı, Küçük’ün sandıkta kalacağının da kanıtıdır.
Yine de kurultay sonucunu derin güçlerin arasındaki iktidar kavgasından ayırmamak gerekiyor.
Geleneksel ve yeni kurumsallaşan derin güçler…
AK Parti, Türkiye’nin on yıllardır kaderine yön veren gelenekselleşmiş derin iktidarına karşı savaş açarak, yerleşti koltuğuna. Türkiye’de sivilleşme alanında hayati adımlar attı.
Ne var ki, bunu yaparken, kendine özgü ayrı bir derin güç yarattı.
Şimdi Kıbrıs’ın Kuzey’inde o gelenekselleşmiş derin güçlerin son kalesini devirdi, AK Parti.
Benzer yöntemler ve benzer bir anlayışla…
UBP içindeki iktidar kavgası, kurultay sonrasında da devam edecek. Bizzat Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bu yıkıntıyı tevekkülle kabul etmeyeceği de düşünülebilir.
Ama UBP yönetimi artık çok daha açık bir şekilde resmen AK Parti hükümetinin elindedir.
Bundan sonraki süreçlerde parti içi dengelerin kurulmasında da bu güç kendini gösterecektir. Belki yeni transferlerin de parti içinde daha aktif ve ön planda olacağı, yeni bir başka dönem bekliyor, UBP’yi.
Büyük UBP projesinin aslında temelinin biraz da bu tabi olma durumuna odaklandığı ortada.
AK Parti’nin UBP üzerinden Kuzey Kıbrıs’ın iç siyasetinde bu kadar açık ve aktif bir rol oynamasının, bundan sonraki sürece etkisini ve bedelini ise, toplum olarak birlikte ödeyeceğiz.