Küflü nefes
Tam da yazmaya başlamışken, mizah ustası Metin Akpınar’ın sözleri içimi burktu.
“Çocuklarınızı sakın ‘bu dünyada iyiler kazanır' diye büyütmeyin, onlara deyin ki; ‘Dünyada hep arsızlar, çığırtkanlar, kötüler ve ikiyüzlüler kazanır ama sen onursuz bir kazancın, onurlu bir kaybedişe asla ulaşamayacağını bil ve hep iyi kal..."
* * *
Ülkemde de “haysiyet” kazanmıyor her zaman...
İyiler, hak ettiği hayatı yaşamıyor.
“Dürüstlük” iş yapmıyor.
Olsun!
Böyle de bir beklenti olmamalı zaten...
* * *
Adam gazete taşlamış.
Yurdumun hoşgörü kültürünü çiğnemiş, ayrımcılık ateşine benzin dökmüş, körük tutmuş; insanları kırdırmış birbirine, yobazlığın iğrenç ve küflü nefesini yüzümüze üflemiş.
Özgürlüklerin canına kastetmiş.
“Protokol”e oturtmuşlar.
O adam değil mesele...
Tam aksine...
O protokol koltuklarına oturan diğerleri!
Ya da... Belki o “diğerleri” var diye, böylesine büyüyor içimizde “yurtsuzluk” halleri...
* * *
“Tamam da bu geleneksel etkinlikte tezgahını kuran, yüreğini açan, terini akıtan emekçinin ne suçu var.”
O üreten insanların suçu yok.
Ama birileri bu ayıbı üstlenmeli.
Bu etkinlik eğer Kıbrıs kültürü için organize ediliyorsa...
Dayanışma şöleniyse adeta...
Bu adanın kültüründe fikrini söyleyene zulmetmek yoktur.
Taş atılmaz, boğazı sıkılmaz, canına kast edilmez konuşanın, düşünenin, yazanın...
Bunu yaparsa “kalleşler” yapar!
“Maşalar” yapar bunu...
* * *
O nedenle çocuklar...
“İyiler” kazanmasa dahi...
Yalakalığa ve ikiyüzlülüğe inat...
Siz yine de haysiyete selam durunuz, seviniz tertemiz insanlığı...
Hem bunca kokuşmuşluk içinde kaybetsek ne olacak, kazansak ne!