“Kültür” ve “ürün” festivalleri
“Kültür” ve “ürün” festivalleri
Ersin Kaşif
Kış mevsiminde olduğumuza bakmayın, zaman öyle çabucak akar ki bir de bakmışsınız deniz mevsimindeyiz. Başlıktan da anlaşılacağı gibi festival zamanı. Her köyde, kasabada, şehirde yapılmaya başlanan ve sayıları her geçen gün artan festivaller. Andante dergisinde, Türkiye’nin tanınmış müzikoloğu Ersin Antep’in Kasım 2012 tarihli bir makalesi bu konuda yalnız olmadığımızı gösteriyor. Ersin Antep konuya geniş olarak şöyle yer vermiş “Ülkemizde kültür, edebiyat, opera, bale, tiyatro, caz, rock, koro, şiir, film, piyano, klarnet, flüt ve karikatür festivallerinin yanı sıra pişmaniye, tulum, domates, salatalık, kavun, karpuz, soğan, sarımsak, pırasa, portakal, şeftali, kayısı, zerdali, kiraz, çilek, dut, üzüm, lale, gül, karanfil, zeytin, süt, ayran, kaşar, yoğurt, pekmez, tuz, baklava, sardalye, hamsi, kangal, koyun, kuzu kırpma, kuzu göbeği, oğlak, güvercin, kavurma, fasulye, nohut, pilav, şarap, turşu, mesir, ot, göl, cam, arıcılık, kilim, halı, alışveriş, motosiklet, vosvos, yayla, çoban, roman festivalleri düzenleniyor.” diyor Ersin Antep ve ekliyor. “Müzik Yazarı Önder Kütahyalı, festivalleri “şehirlerin dışarıya açılan pencereleri” olarak tanımlar. Özel zamanlara göre planlanarak, çoğunlukla o yörenin bir ürününü veya yönünü ortaya çıkarmak, belirginleştirmek, hafızalara nakşetmek üzere düzenlenir.
Festival programları
Festival programlarına bakıldığında, benzer şekilde oluşturulduğu anlaşılır. Yöresel nitelikte ve ürün telaffuz edilerek düzenlenen festivallerin programlarına dikkat edelim; Programların gündüz saatleri, çoğunlukla o ürüne yönelik çalışmalara ayrılır. Gece ise, popüler şarkıcılar konser verir. Örnek olarak sardalye balığının bolca avlandığı ve en beğenildiği yer olan Gelibolu’da düzenlenen festivali irdeleyelim: Her festivalde olduğu gibi ilk olarak, programda yer alan grupların, özellikle sokak eğlencelerini gerçekleştirecek olan animasyon ekiplerinin, şehrin önde gelen protokolü ile diğer konuk ekiplerin bulunduğu festival korteji, belli bir güzergâhta ve mesafede yürüyüş yapar. Adet haline geldiği üzere yurtdışından konuk edilen folklor ekipleri, yürüyüş esnasında mini gösteriler düzenler ya da kendi halk şarkılarını seslendirir. Ardından, ulaşılan festival alanında protokol konuşmaları yapılır ve sponsor teşekkür şiltleri sunulur. Sonrasında kurulan mangallarda ücretsiz olarak balık ızgara yapılır ve ikram edilir. (Diğer yörelerde de hangi ürünün adı zikrediliyorsa, o üründen bolca dağıtılır. Örneğin; mesir macunu) Ünlü şarkıcının konseri öncesinde, şehirdeki gösterileri gerçekleştiren gruplara, programın başında sahnede yer verilir. Sonrasında yerel müzisyenler, dinleyicileri hazırlar. En son, enerjik bir parça eşliğinde, ışık ve sis uygulamalarıyla işitsel açıdan etkileyici hale getirilen bir görsellikle, popüler şarkıcı sahneye çıkar. O dakikadan itibaren basın objektiflerine, genç kızlar başta olmak üzere izleyicilerin eğlendiği kareler yansıtılarak, bir vesileyle ulusal yayın yapan TV kanallarının haber bültenine girecek görüntülere “detay” eklenmiş olur. Şarkıcıya festivalde sahneye çıktığından dolayı belediye başkanı tarafından plaket verilir. Festival programları oluşturulurken, işin püf noktasında, festivale ayrılan bütçe ile organizatörlerin önerdiği davet edilebilecek gruplar ile popüler şarkıcılara dair maliyet teklifinin örtüşmesi vardır. Festivali düzenleyenler ne kadar ödeyebilecekse, organizatör boş günü olan ve ödenebilecek ücrete uygun olan şarkıcıları önerir.
Eğlence festivali… Kültürel festival…
Eğlencenin ön plana çıktığı festivallerle, kültürel etkinliklere ağırlık verilen festivaller arasında hitap ettiği çevre, amaç, yöntem ve içerik farklılığı bulunmaktadır. Eğlence festivalleri, şehre maddi veya kültürel getiri sağlamazken, kültür festivalleri hem yörede yaşayanlara bu sayede geliştirmeyi, onların yeni bakış açılarına ve bilgilere kavuşmalarını, yeni diyaloglar sayesinde iş ilişkileri ve dostluklar kurulmasını sağlamaya da yarar. En önemlisi dışarıdan gelenleri bulundukları şehri geliştirdiklerine inandırarak, müdavimleri olmalarını da sağlar. Bodrum Turgutreis D-Marin Klasik Müzik Festivali, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Bodrum Bale Festivali, Ankara Müzik Festivali, İstanbul Müzik Festivali, İstanbul Caz Festivali, İKSEV İzmir Festivali, Çanakkale Troia Kültür Festivali, Assos Athena Festivali, Kahramanmaraş Şiir Festivali, gibi örnekler; dışarıdan gelenler katılımcıların sayı ve nitelikçe artmasını sağlayarak, şehirlerinin kültür hayatlarını olumlu yönde etkilemektedir. Bodrum’daki festivaller için Yunan adalarından günübirlik gelip konser izleyenler, İstanbul veya İzmir’deki konserler için plan yapıp uluslararası sanatçıları uygun bilet fiyatlarıyla dinleme olanağı yakalayan yabancı izleyiciler, edebiyatçı, felsefeci, ve sanatçı buluşmalarına tanıklık etmek üzere Çanakkale ve Assos’a akın edenler, örnek olarak verilebilir.
Festivaller ve amaçları
Şehir sakinlerinin, festivallerinin kalitesinin ve niteliğinin değişmesi anlamında talepkâr olması, sürekli fikri destekle katılımda bulunması, düzenleyenleri yönlendirmesi, daha doğrusu festivale sahip çıkması, hatta festivalin sahibi olması gerekir. Avrupa’daki festival programları birer kültür, yüksek düzeyli zevk, eğitim ve bilgilenme fırsatı, yenilenme olanağı olarak görülür ve en az 3-4 yıl öncesinden planlanarak katılımcılarla anlaşmalar yapılır. Bu yıl İstanbul Müzik Festivali’nin benimsediği “Umut ve Kahramanlar” teması benzeri örneklerle, dünyanın çeşitli yerlerinden gelecek dinleyicilere hitap etme ve doğru ulaşma zamanına kavuşulur. Eğlence, günübirlik bir ihtiyaçtır. Eğitim, yüksek düzeyli zevk, bilgilenme, bilinçlenme ve kültürlenme ise, kalıcı bir ihtiyaçtır. Programlarında bu farklılığın tespit edildiği festivallerin, algılanması ve faydalanılması daha kolaydır. Bir buluşma zemini olanağı sunan kültürel festivallerin insanlara ve şehirlere katkısı tartışılmaz! İçinde eğlence unsurunun da belli oranda yer alması gereken kültürel festivallerin, bu sayede sıkıcılıktan ve tekdüzelikten kurtulacağı, izleyenleri daha rahat takip etme olanağına kavuşturacağı unutulmamalıdır! Festival konusunda dikkat edilmesi gerek iki husus işe şöyledir: Birincisi; “uluslararası” ibareli festivallerde yurtdışından davet edilen sanatçı/yorumcularla, izlemeye gelen dinleyicilerin genel oranı, şayet genel katılımın ve programdaki etkinliklerin yarısından azsa, bu ifadenin tercih edilmemesi daha doğru olacaktır. İkincisi; 10 yıldan az sürede ve hatta ilk defa düzenlenen festivallerin isimlerinde “geleneksel” ibaresinin bulunması, etik açıdan doğru değildir. Festivallerin başarısının ölçümü, sona erdikten aylar ve hatta yıllar sonra, şehirde ve insanlarında bıraktığı izlerle ortaya çıkar. Bu anlamda festivaller gerçekleştiği coğrafyaya mutlaka katkı sağlamalı, ardında uzun vadeli faydalar bırakmalıdır!” diyor Ersin Antep.