Kuraklığın resmi
YENİDÜZEN’e konuşan çevre örgütlerinden temsilciler, Gönyeli’deki barajın kurumasının, iklim krizinin en bariz örneklerinden biri olduğuna dikkat çekti, iklim değişikliği ile ilgili ciddi politikalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
- Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan: “Sulak alanların kurumasının sebebi iklim krizi. Ciddi bir çevre politikasına ihtiyacımız var.”
- Biyologlar Derneği Eski Başkanı Hasan Sarpten:“Türkiye’den borularla su geldi, biz taşıma suyla bu değirmeni döndüreceğimizi zannediyoruz.”
- Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir: “Suyu tutmaya yönelik politikalar geliştiremedik. Göletlerimizin bakımlarını da yapamadık. Onları da yönetemedik.”
Serap ŞAHİN
Gönyeli’deki göletin kuruduğunu gösteren fotoğrafların sosyal medyada yayılmasının ardından küresel iklim değişikliğinin “Kıbrıs’ta da etkili olduğu” yeniden hatırlandı.
Göletin kurumasıyla ilgili yetkililerden herhangi bir açıklama gelmezken, çevreci örgütler, Gönyeli’deki görüntünün, buzdağının görünen yüzü olduğuna dikkat çekti.
YENİDÜZEN’e konuşan çevre örgütlerinden temsilciler, Kıbrıs’ın kuzeyindeki doğal yaşamın ve yer altı su kaynaklarının alarm verdiğine dikkat çekerek, iklim değişikliği ile ilgili ciddi politikalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Çevreciler, Türkiye’den gelen su nedeniyle pervasızca su tüketimi yapıldığını ve doğal kaynaklara bakım yapılmadığını belirterek, “Türkiye’den gelen suyun kaynağının da günün birinde tükenebileceğini” hatırlattı.
Biyologlar Derneği Eski Başkanı Hasan Sarpten, Kıbrıs’ın kuzeyinde iklim değişikliğinin önemsenmediğinin altını çizerek, “Bu konuda yeterli girişimler yapılmıyor” dedi. Borularla ülkeye su getirmenin su sorununun çözmeyeceğini ve ciddi bir kuraklık problemi ile karşı karşıya kalınacağını kaydeden Sarpten, “Birçok uzman bu konuda görüşlerini ortaya koyuyor. Sadece borularla su taşımakla bu ülkedeki su sorunu çözülemez, ciddi bir kuraklık problemi ile karşı karşıya olacağımız aşikâr” dedi.
Mevsimin değişememesi ve sulak alanların kurumasının sebebinin iklim krizi olduğuna işaret eden Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan, “Bizim ülke olarak bir çevre politikasına ihtiyacımız var.
Benan; hava sıcaklığının hala daha yüksek olması, gece ile gündüzün arasında sıcaklık farkı olduğunu, iklim değişikliğinin mevsimlerin zamanını kaydırdığını, çölleşmeye ve kuraklığa sürüklediğini kaydetti.
Benan, “Bu şekilde devam ederse çok kurak bir kış geçireceğiz” dedi.
“Küresel iklim değişikliği eskiden senaryoydu artık içinde yaşıyor durumdayız ve bir kriz halindedir “ diyen Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, ülke olarak bunun farkında olunmadığını belirtti.
Sahir, “Bu konuda ne politik bir karar ürettik, ne de tasarrufa yönelik bir çalışmamız var. Türkiye’den su geliyor nasıl olsa diye rahatlıkla istediğimiz kadar su harcarız gibi bir bonkörlük içindeyiz. Bu nedenle suyun yönetiminde de başıboşluk var” şeklinde konuştu.
Ülkedeki sulak alanların dolmadığına işaret eden Sahir, “Çünkü biz suyu tutmaya yönelik politikalar geliştiremedik. Göletlerimizin bakımlarını da yapamadık. Onları da yönetemedik. Onların da kurumamasına yönelik önlemler alınması gerekiyordu, onu da yapmadık” ifadelerini kullandı.
Biyologlar Derneği Eski Başkanı Hasan Sarpten
“İklim değişikliğini önemsemiyoruz”
Ülkede iklim değişikliğini önemseyen bir politika olmadığını belirten Biyologlar Derneği Eski Başkanı Hasan Sarpten, “İklim değişikliğini önemsemiyoruz. Bizim dışımızda bir olaymış gibi davranılıyor. Bu konuda yeterli girişimler yapılmıyor. Türkiye’den getirilen su şu an Geçitköy barajında bulunuyor. Oradaki suya bakarak aslında ülkemizde su sorunu olmadığını zannediyoruz. Ancak ciddi anlamda su sorununu yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi. İlerleyen yıllarda Türkiye’den gelen suyun kaynağında da kuraklık sorunlarının yaşanacağına dikkat çeken Sarpten, “Birçok uzman bu konuda görüşlerini ortaya koyuyor. Sadece borularla su taşımakla bu ülkedeki su sorunu çözülemez, ciddi bir kuraklık problemi ile karşı karşıya olacağımız aşikâr” dedi.
Her yıl birkaç gölette kuruma görüldüğünü belirten Sarpten, tüm bunların bir uyarı olduğunun altını çizdi. Doğal yaşamın, yeraltı su kaynaklarının da ciddi bağlamda alarm verdiğine işaret eden Hasan Sarpten, “Türkiye’den borularla su geldi, biz taşıma suyla bu değirmeni döndüreceğimizi zannediyoruz. 10 yıl öncesinden bunun uyarılarını defalarca yaptık. Bunun ülkemizdeki susuzluğa hiçbir şekilde çare olmayacağını öngörmüştük ve söylemiştik. Yoğun da eleştiriler almıştık bu konuda. Ancak zaman kimin haklı çıktığını gösteriyor. Bundan 5 yıl sonra, bugün yaşadığımız sorunlar kat ve kat artarak devam edecektir” ifadelerine yer verdi.
“Yağış rejimine uygun, su çekimlerinin kontrol altına alınması gerekiyor”
Ülkede 35 tanesi yasa ile korunan 40’ın üzerinde sulak alan olduğunu belirten Sarpten, birçoğundan tarımsal amaçlı su çekimi yapıldığını ve kontrolsüz yapılan su çekimleri nedeniyle göletlerde bozulmalar meydana geldiğini kaydetti.
Sarpten; Kanlıköy, “Gönyeli ve Değirmenlik göletleri gibi yıllar içerisinde bakımlarının yapılmaması hem dipte aşırı bir tortu birikmesine neden oldu hem de bunların yapısında da bozulmalar gerçekleşmiştir” dedi. Bütünlüklü bir planın ele alınması gerektiğini ifade eden Hasan Sarpten, “Sadece kuruduğu zaman değil, sürekli bir plan çerçevesinde gerekli temizliklerinin, bakımlarının da yapılması; aynı zamanda yağış rejimine uygun olarak su çekimlerinin de kontrol altına alınması gerekiyor. Birçok gölette tamamen kuruma olduğu gibi birçok gölette de çok az su kalmış durumda olabiliyor. Bu nedenle doğal yaşam, balıklardan kuşlara kadar etkileniyor” şeklinde konuştu.
“Yer altı kaynakları yeterli beslenemiyor”
Ülkenin kurak bir iklimde yer aldığını işaret eden Hasan Sarpten, uzun bir süredir de tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği sonuçlarının en önemli etkisinin Doğu Akdeniz bölgesine olduğunun da birçok araştırmalarla ortaya konduğunu kaydetti. Sarpten, iklim değişikliğinin yağış rejimlerindeki değişiklikler ve kuraklık olarak karşımıza çıktığını belirterek, “Buna bağlı olarak son yıllarda sıkıntılar zaten yaşanmaktadır. Totalde yağış miktarında kayda değer bir azalma henüz görülmese de düzensizlikler büyük boyuttadır. Bir yılda yağan yağmur, örneğin birkaç günde yağmaktadır ve bu da sel baskını gibi başka sorunları beraberinde getirmektedir. Buna bağlı olarak yer altı kaynakları yeterli beslenmemekte, doğal hayat bundan olumsuz etkilenmektedir” şeklinde konuştu.
Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan
“Bizim ülke olarak bir çevre politikasına ihtiyacımız var”
Mevsimin değişememesi ve sulak alanların kurumasının sebebinin iklim krizi olduğuna işaret eden Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan, “Bizim ülke olarak bir çevre politikasına ihtiyacımız var. İklim krizi hareket planına ihtiyacımız var. Sorunun temel çözüm noktası aslında budur. Belediyelerin insiyatifle yapabileceği şeyler değil aslında. Ülke olarak genel bir politikaya ihtiyacımız var. İklim krizine uyum, adaptasyon gibi planlarımızın olması gerekiyor. Bireysel ya da bölgesel, yerel geçici çözümlerle değil” şeklinde konuştu.
“Bu şekilde devam ederse çok kurak bir kış geçireceğiz”
Benan; hava sıcaklığının hala daha yüksek olması, gece ile gündüzün arasında sıcaklık farkı olduğunu, iklim değişikliğinin mevsimlerin zamanını kaydırdığını, çölleşmeye ve kuraklığa sürüklediğini kaydetti.
“Bu şekilde devam ederse çok kurak bir kış geçireceğiz demektir. Bu da tarıma kötü şekilde yansıyacak” diyen Hatice Benan, gölet sularının yanlış şekilde kullanılması ve yönetimin doğru yapılamaması ile birlikte göletlerde kurumalar ortaya çıktığını vurguladı.
Sulak alanlarla ilgili belediyelerin uzman sivil toplum örgütlerinden destek alması gerektiğine dikkat çeken Benan, “Kullanımının doğru şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bazı belediyeler göletleri tarım için kullanıyor. Bunun düzenlenmesi ve yönetiminin doğru yapılması gerekiyor. Göletlerin kirlilikten, çöpten kurtarılması gerekiyor” dedi.
Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir:
“Küresel iklim değişikliği eskiden senaryoydu artık içinde yaşıyoruz”
“Küresel iklim değişikliği eskiden senaryoydu artık içinde yaşıyor durumdayız ve bir kriz halindedir “ diyen Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, ülke olarak bunun farkında olunmadığını belirtti.
Sahir, “Bu konuda ne politik bir karar ürettik, ne de tasarrufa yönelik bir çalışmamız var. Türkiye’den su geliyor nasıl olsa diye rahatlıkla istediğimiz kadar su harcarız gibi bir bonkörlük içindeyiz. Bu nedenle suyun yönetiminde de başı boşluk var” şeklinde konuştu. Küresel iklim değişikliğinin ülkeyi etkilediğine işaret eden Sahir, “Aşırı sıcaklardaki adamız dünyanın en çok etkilenecek noktalarından Doğu Akdeniz’in tam da göbeğinde. Böylesi bir etki altındayken kendi tedbirlerimizi hiç almadık ve almakla ilgili de herhangi bir politika üretmedik. Oysa meclise sorduğumuzda ‘Biz Paris anlaşmasını imzaladık diyorlar ama eğer imzaladıysak bunun içerisinde yapılması gerekenler var” dedi.
“Suyu tutmaya yönelik politikalar geliştiremedik”
Ülkedeki sulak alanların dolmadığına işaret eden Sahir, “Çünkü biz suyu tutmaya yönelik politikalar geliştiremedik. Göletlerimizin bakımlarını da yapamadık. Onları da yönetemedik. Onların da kurumamasına yönelik önlemler alınması gerekiyordu, onu da yapmadık” şeklinde konuştu.
Göletlerin içerisinde canlı yaşamlarının da söz konusu olduğuna işaret eden Doğan Sahir, “Doğa canlıların da yararlandığı bir ortam, biz onları da dikkate almıyoruz. Bazılarıyla tarım yapmak adına, bazılarıyla da golf sahası sulamak adına emerek tüketiyoruz. Bu plansızlık içerisinde göletlerimiz de kuruyor” dedi.