KURTULUŞ YOLU
“Hellimde AB pazarına girmeyi başardığımız gün, hayvancılık sektörü kurtulur.”
Bu kadar açık. Bu kadar kesin. Bu kadar net.
Bu cümle Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu’na ait…
Yeni yönetimin ilk 100 günde yaptıklarını ve bundan sonraki hedeflerini paylaşmak üzere dün basınla buluşan Kamacıoğlu ve ekibi sektörel konulara dair önemli bilgiler verdi.
2022’yi ‘üretim ve ihracat yılı’ ilan eden Sanayi Odası yönetiminin şeffaflık, hesap verebilirlik ve ölçülebilirlik gibi kriterlere özel önem verdiği anlaşılıyor.
Mesela envanter çıkarma üzerinde duruyorlar. Böyle hedefleri var.
Sanayi bölgelerine giriş çıkışların kontrol altına alınması gibi öngörüleri var.
Üretimde standartlaşma gibi gaileleri var.
Bunlar son derece önemli, hatta kritik hedefler…
Çünkü KKTC’de bunların tam da tersi yapılıyor!
Kayıt dışılığın hakim olduğu, ‘sorma-gir hanı’ diye tabir edilen bir ülkede yaşıyoruz biz…
İstatistiki bilgilerin tutulmadığı ya da güven vermediği bir kamu yönetimimiz var.
Standartlar konusunda ise en az yüz fırın daha ekmek yememiz gerekiyor.
İşte tam da bu manzara nedeniyle Sanayi Odası gibi önemli bir sivil toplum örgütünün vizyonu değer kazanıyor.
Politikacı-bürokrat-Ankara/Elçilik kontrolündeki devlet ve özellikle ekonomi yönetiminin ‘doğru vizyon’u bulabilmesi, böylesine güçlü kurumların ittirmesi ve yönlendirmesiyle sağlanabilir.
Yoksa devletin bu konularda kafası çok karışıktır ve bu yüzden otomobil bir yere gitmiyor, gidemiyor.
Biri önden ittirirken, diğeri arkadan kaktırıyor, berikiler yan taraflardan…
***
Hellimin AB’ye girişi meselesi buna örnektir ve Ali Kamacıoğlu’nun kurduğu cümle önemli bir tespittir:
“Hellimde AB pazarına girmeyi başardığımız gün, hayvancılık sektörü kurtulur.”
Durum budur.
Ambargo ve izolasyonlardan mustarip Kıbrıslı Türklerin önünde altın bir fırsattır Hellim-Halloumi tescili…
Kamacıoğlu’nun verdiği bilgilerle de açık ve sarihtir ki şimdi yapılan hellim ihracatının çok üzerinde bir fiyatlandırma olacak ve ülkeye giren döviz miktarı o oranda artacaktır.
Sadece hellim üreticileri değil, hayvan yetiştiricileri ve sektörün paydaşları için ‘kurtuluş yolu’ budur.
Yapılması gerekenler de bellidir: Küçükbaş süt miktarını kademeli olarak artırmak. Laboratuvarsızlık meselesini çözmek. Standart ve kaliteden ödün vermemek…
Sonrası ver elini Avrupa…
Üstelik hellim ihracatı bir ilk olarak başka ürünlerin önünü de açabilecek. Türk-Rum ve Avrupalı işletmelerin işbirliği yeni fırsatlar açacak.
Bunlar orta, hatta kısa vadede öngörülebilir, gerçekleşebilir hedefler olarak önümüzde duruyor.
Yeter ki kafası karışık olan yönetim kadroları da bu vizyona göre hareket etsin, katkı koysun, destek versinler.
Ya da -en azından- gölge etmesinler!..