1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. “Kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!”
“Kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!”

“Kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!”

“Kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!”

A+A-

 

Mustafa Ongun
[email protected]

Elektrik fiyatlarına yapılan zamma birçok tepki ve akabinde bir o kadar da reaksiyon gösterildi. Negatif tepki gösterenler şöyle bir söylemle kaşı karşıya kaldı: “öyle kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!”. Bu yazıyı ele almamın sebebi bahsi geçen söylemin direk anlamı dışında bir başka manaya daha geldiğini düşünmemdir.

Bu mananın ne olduğuna gelmeden önce söylemin direk anlamının da önemli olduğunun altını çizmekte yarar var. Muhalefet yapmak sadece eleştirmekle olmaz. Anlamlı ve etkili bir muhalefet yapılacaksa aynı zamanda alternatif de üretilmeli.
Nitekim benim görebildiğim kadarıyla elektrik zammında ortaya konulan tepkilere karşı geliştirilen malum söylem, bundan çok daha farklı bir boyut aldı. Daha spesifik olmak gerekirse, “kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin!” söylemi, modern toplumdaki siyasetçi ve yurttaş arasındaki iş bölümü konusunda kafaların karışık olduğu mesajını verdi.

Bu bağlamda anlatmak istediğimi daha iyi nakletmek için tamamen yüzeysel bir biçimde de olsa birkaç noktaya parmak basmam gerekiyor. Günümüz siyasetçilerinin profesyonel olduklarını, yani işlerinin politika üretmek olduğunu söyleyerek başlayalım. Yine aynı derecede basit bir gerçek olarak oy veren yurttaşların ise doktor, avukat, garson, vs. gibi meslek sahibi olduğunu not edelim.

Bu iki basit gerçeği düşünmek bile modern toplumda siyasetçi olmayan yurttaşın direk olarak politika üretemeyeceğini, kapsamlı politikaların ancak siyasiler, uzmanlar ve pratiğin içinde yer alanlar tarafından oluşturulabileceğini göstermektedir.
Peki, yurttaşın göveri sadece oy vermek midir diye sorulabilir. Hayır değildir. Yurttaşın politika üretimine direk olarak katkı koyacağı yer öncelikle kendi pratik alanıdır. Örneğin sağlıkta yapılacak olan reformlara doktorlar/hemşireler gibi sağlık personelleri siyasetçi olmasalar bile katkı sağlayabilirler.
Tabi bu, pratik dışında kalan yurttaşların katkı koyamayacağı anlamına da gelmez. Yine aynı örnek üzerinden devam edecek olursak, geriye kalan yurttaşlar (yani doktor, uzman, hemşire vs. olmayanlar) kamusal alan aracılığı ile katkı koyabilirler. İdeal bir demokraside geliştirilen politikalar kamusal alana sunulur ve tartışmaya açılır. Böylece yurttaşlar yeni politikaların ne olduğunu öğrenir ve bu politikaları eleştirir. Siyasilerin ve uzmanların eleştirileri dikkate alması durumunda ise farklı alternatif politikalar üzerine düşünülür.

Ancak neredeyse hiçbir zaman, profesyonel anlamda günde 8-9 saat inşaat mühendisliği yapan birisi sağlık politikası üretmez/üretemez. Sağlık politikalarını –maaşlı- profesyonel politikacılar ve uzmanlar yapar (veya yapması gerekir). Politika üretiminde siyasiler ve yurttaşlar arasındaki iş bölümü az çok bu şekilde ortaya çıkar.

Tam bu nedenle, “kuru eleştiri yapmayın, alternatif üretin” söyleminin yurttaşa yönelmesi kafaların oldukça karışık olduğunu gösteriyor. Üstelik sadece politikacılarımızın değil genel olarak toplumumuzda da yurttaş-siyasetçi arasındaki iş bölümünü anlamayanların olduğuna da işaret ediyor. Enerji (veya elektrik gibi) karmaşık ve teknik bir konuda bile toplumumuzda bir anda herkesin enerji uzmanı kesilmesi bunun doğruluğuna işaret ediyor diyebiliriz.

Belki ben yanılıyorumdur ama kanımca enerji konusu oldukça teknik bir konudur. Bu nedenle enerjide ve özellikle de elektrikte alternatif politikalar üretmesi gereken taraf profesyonel siyasetçiler, uzmanlar ve pratiğin içinden gelenler olmalıdır, inşaat mühendisleriyle piyano hocaları değil.
Fakat bizde işler biraz farklı yürüdüğü için doktorlar enerji politikası uzmanı, siyasetçiler ve enerji uzmanları ise alternatifsiz bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Neden mi diye sorarsanız, cevap sanırım bizim modern bir toplum olmaktan ziyade büyük bir cemaat olmamız…

Bu haber toplam 1378 defa okunmuştur
Gaile 240. Sayısı

Gaile 240. Sayısı