1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kuyruğundan çekilen sene!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kuyruğundan çekilen sene!

A+A-

Bir yılın daha sonuna geldik.
Hepimizi biraz daha eskitti zaman ve ruhlarımızla yarışını sürdürdü.

Dünyanın pek de bilinmez, umursanmaz, görünmez köşesinde kendi oyunumuzu yineledik durduk…
Kendimizi kandırdık çoğunlukla…

Günü ve kendini kurtaran yığınların genelde kurulu düzeni cilaladığı bir koşuşturmadan geriye, elbette yine umutlar kaldı.
Umutsuz yaşanmıyor!

Kim bilir belki değiştirebiliriz.
Hatta değişebiliriz, kim bilir…

***
Yılı anımsayalım biraz!
Pek de bir değişiklik yok.
Bildik haller…

Tatar, bir timsahı kuyruğundan tuttu ve en fazla ses getiren “dış temas” bu oldu (!)
Diplomasi adına yılın fotoğrafı buydu bence…

***
“Meclis Başkanı”, 25 “hayır”a karşılık 23 “evet”le seçim kazandığını iddia ederek, matematik dâhisi olarak dünya tarihine geçti.
Yılın aptallığı da bu olsa gerek!

Üstel’in Başbakanlığında yıllık enflasyon hesabı yapılamadı.

Yıl içinde “Hayat Pahalılığı” hesabının yanlış yapıldığı da Meclis Araştırma Komitesi Raporu’na yansıdı zaten…
Hesapsız bir seneyi daha geride bıraktık böylece…

***
Peki, seneye hangi kavram damgasını vurdu?
Sahtelik ve hile!

Sahte reçete!
Sahte diploma!
Sahte unvan!
Sahte kimlik!
Sahte yurttaşlık!
Sahte demokrasi!


Hem Oxford yılın sözcüğü “beyin çürümesi” hem de TDK yılın sözcüğü “kalabalık yalnızlık” ikisi de son derece uygun düştü bize…

***
“İktidar” milletvekili üniversiteye gitmeden “lisans” diploması aldı, kendini akladı; TRT temsilcisi doktora tezinin konusunu hatırlamadı, “istesem bir günde mezun olurdum” dedi, Özel Kalem Müdürlerinden biri öyle yaptı, okula kayıt yaptırdığı gün, dört senelik bölümden mezun oldu (!)

Siyasette, orduda, poliste, sarayda, hastanede, bakanlıkta “sahte diplomalar” birbiriyle çarpıştı.
Tümüne sahte diploma sunan üniversiteye dokunan olmadı, yeni öğrencilerin kaydını yaptı hatta…

***
Eski bir Eğitim Bakanı, ellerinde kelepçe yargılandı, üstelik, sahteci üniversitenin iznini veren de kendisiydi…

Sahte diplomacılardan bazıları gün doğmadan mahkemeye çıkarıldı.
“Başbakan” müsamahalı bu özel muameleyi ne yargı kabul etti, ne polis!

Bazıları ayrıcalıklıydı (!)

***
Bu senenin başka enteresan gelişmeleri de oldu.

Et bulamadık bir ara…
Bir ara patates!

Gün geldi bir kamyon portakalı sokağın ortasına döktü üretici…
“Al, suyunu da çıkart” diyemediler!
Bunu başarabilsek iş başka olurdu zaten…

Unutmadan, portakalı geri çeviren Türkiye’ydi!
Ada’nın güneyinden “müşteri” bulundu ancak bunu almaya gelen işçileri de “kaçak” diye polis tutukladı.


Yılın üretim masalları da bunlar oldu.

***
Bir de “mal, mülk” meselemiz var.
Masalların masalı!

Mülkiyette “Türkleştirme” operasyonu yapıldı; yabancılara sınırlama getirildi, TC yurttaşlarının hakkı üçe katlandı.
Sektör çöktü!

***
Yıl boyunca öğrenemediklerimiz vardı…
Nüfus gibi…
Kaç yurttaşlık verildiği gibi…
Yeni” denilen siyasetin ne anlattığı gibi…
Mamasına alkol karıştığı için kaybettiğimiz bebeğin ardından bu rezil sistemi kimin kurduğu gibi…

***
Öyle, böyle geçti sene…
Bir bağırma, bir çağırma, bir hengâme…

Kapıyı kıran anlaştı…
Hayvan üreticileri…
Kamuda örgütlü sendikalar…

***
Yılın komiğine gelince…
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda üçüncü kez “KKTC’yi tanıyınız” çağrısı yapıldı ya!

İlk tepki dost Özbekistan’dan geldi (!)

Girne Limanı manzaralı bir görselle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu kutladı.

timsah.jpeg

Tatar, bir timsahı kuyruğundan tuttu ve en fazla ses getiren “dış temas” bu oldu. Diplomasi adına yılın fotoğrafı buydu bence…


Yılın hüznü: İSAS

O yıkımın ardından meleklerimizi hiç unutmadık ve yıl boyunca adalet aradık.
İsias Davası duruşmalarında bir annenin sözü çıkmadı aklımdan…

“O gün iki ceset aldım ben, birini toprağın altına, diğerini toprağın üstüne gömdüm.”

"Gezi Davası"
nda 18 yıl hapse mahkum edilmişti, hak arayan bir hukukçu olarak,
Can Atalay…

İsias Otel’in sahibine de 18 yıl verdiler, 72 canı alan…
9 yıl yatacak en fazla…
Dahası bu yalan projeyi onaylayan, denetlemeyen, onca ihmale göz yumanlar ortada yok.
O nedenle yılın hüznü…

isias-007.jpg


Gençlik unutulmasın!

Yıla damgasını vuran bir rapor vardı ve yeterince konuşulmadı.

“Kıbrıs Türk Gençlik Kongresi Raporu” önemli mesajlar verdi.


Gençler, toplumun çoğunluğu gibi seçimlere inancını yitirdi.
“Verdiğiniz oyların bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz” sorusuna yüzde 57 “hayır” dedi.
Her dört gençten yalnızca biri inanıyor, verdiği oyun sonuç verdiğine…


Soru: Kıbrıs Türk kültürünün yakın gelecekte yok olma tehlikesinde olduğunu düşünüyor musunuz?

Karar: Katılımcılar oy çokluğu ile Kıbrıs Türk kültürünün yakın gelecekte yok olma tehlikesinde olduğuna karar vermiştir.

Oy dağılımı: Evet: %88 - Hayır: %6 - Çekimser: %6

Gençler unutulmasın!
Gençlik unutulmasın!


genclik.jpeg


Yılın seyircisi

“O defter kapandı” diyorlar ya…
Federal çözüm için…
Açık olan defterde Kıbrıslı Türkler yok!
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye var.

Kıbrıslı Türkleri uluslararası toplumunun dışında tutan zihniyet, geride bıraktığımız yılda küflü bir aynadan kendini gösterdi.

 

11 Şubat 2024!

İstanbul Ataköy Atletizm Salonu’nda 21 farklı ülkeden toplam 241 sporcu mücadele etti.

Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti vardı seremonide…
“Seyirci” koltuğunda izlerken bizler…

bayrak.jpeg


Buse “yüksek” atladı!

Gözyaşı, çığlık, heyecan…
Yüksel Buse…
Uç…
Hade!

Kafesin kapısı açıldı adeta ve bir kuş göğe havalandı.
İçimizden gökyüzü geçti.

“Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda milli atlet Buse Savaşkan, kadınlar yüksek atlamada finale kaldı”

Türkiye adına yarışsa da…
Kıbrıslı Türkler adına yılın gururuydu.

buse-003.jpg

Bu yazı toplam 1118 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar