Kuzey Kıbrıs Permakültürle tanıştı
Emet Değirmenci: “Bir an önce yağmur suyu hasadına başlayın... Kurak alan bitkilerini tercih edin... Okaliptüs Kıbrıs’a hiç uygun değil, harnup uygun, hem karbondioksit emisyonunu çok iyi emer”
Uzman Emet Değirmenci, seminer ve uygulamalı eğitimler için KTOEÖS’ün davetlisi olarak adaya geldi
“Kendine yeterli toplum oluşturmak için ekolojik yaşam biçimi tasarımı” diye tanımlanan ve “yeryüzünü koru, insanı koru, ürettiğin gereksinim fazlasını paylaş” temel ilkelerine dayanan permakültürle, Kuzey Kıbrıs da tanıştı. Birçok ülkede ekoloji aktivisti olarak faaliyetleriyle tanınan Türkiyeli uzman Emet Değirmenci’nin, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS) davetiyle geçen hafta geldiği KKTC’de verdiği seminer ve uygulamalı eğitimler ilgi gördü. Sınırlı olmalarına rağmen hoyratça tüketilen dünya kaynaklarının farkına son yıllarda daha fazla varan insanların dünyaya verilen zararı onarma girişimlerinden biri olarak da nitelenebilecek permakültür için “insanlığın selameti için seçebileceği çok az yoldan biri” deniyor.
Emet Değirmenci’nin verdiği KTOEÖS lokalindeki seminerlerin ardından Büyükkonuk’ta Kemerli Konak’ta düzenlenen teorik eğitime değişik meslek ve yaş gruplarından kişiler katıldı. Ardından Ay Phodios Ekolojik Otel’de yağmur hendeği ve kompost uygulamaları gerçekleştirildi. Jenkins yöntemiyle sıcak kompost uygulaması, bir metreküp boyutunda azot ve karbon seviyeleri oluşturularak yapıldı. Ayrıca 10 metrelik bir yağmur hendeği de hazırlandı ve üzerine meyve ağaçlarıyla çok yıllık bitkiler dikilerek gıda ormanı örneği oluşturuldu.
Büyükkonuk’taki çalışmaların ikinci gününde ise kardeş bitkiler ekim prensibiyle Mandala Bahçesi uygulaması yapıldı. Bu sırada cam şişe, karton kutu ve mutfak atıkları kullanıldı.
Katılımcılar ekolojik ayak izlerinin (karbon ayak izlerinin) nasıl azaltılacağı konusunda da bilgilendirildi.
10 Yıldır Permakültür tasarımıyla uğraşıyor
Kıbrıs’a ilk kez gelen ve TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Emet Değirmenci, 10 yıldır permakültür tasarımları yapıyor.
Jeofizik mühendisi olan ve bir süredir ABD’nin kuzey batısındaki Seattle’da yaşadığını belirten Emet Değirmenci, 14 yıl İTÜ’de çalıştıktan sonra sürdürülebilir insan yaşamı tasarımları konusunda çalışmaya başladığını ve 1998’de Avustralya’ya göç ettiğini, İstanbul’daki ekoloji aktivistliğini Avustralya’da da sürdürdüğünü anlattı.
Aborjinlerin topraklarında uranyuma karşı sürdürdükleri kampanyalara o zamanlar henüz küçük olan oğluyla birlikte katıldığını belirten Emet Değirmenci, Melbourne Üniversitesi’nde kadın ve cins konularında yüksek lisans eğitimi aldığını ve 7 yıl sonra Yeni Zelanda’ya göç ederek göçmen ve sığınmacı kadınların öncülüğündeki projelere katıldığını söyledi.
Çok kültürlülüğe önem verdiğini ve yerlilerin de katıldığı bir proje hazırladıklarını belirten Emet Değirmenci, “Beyaz adam bu toprakları çok tahrip etti. Artık bu toprakların tedaviye ihtiyacı var. Şu kadar bitkimiz kayboldu. İnanıyoruz ki sizin projeniz kültürel, ekolojik ve sosyal çeşitliliği geri getirecektir” diyen yerlilerden kabul gördüklerini dile getirdi.
11 ülkeden kadınlarla beraber zorlukları aşarak başardıkları projeyle, Wellington’un göbeğinde kurdukları parkta her düzeyde öğrencilere eğitim verdiklerini, uluslararası master ve doktora öğrencilerinin araştırma yaptığını kaydeden Değirmenci, şimdi de ABD’nin Seattle kentinde yaşadığını ve ekolojik kültür ve yaşam tasarımı projesinde çalıştığını anlattı.
Permakültür tanımı
Emet Değirmenci, permakültürü kendine yeterli toplum oluşturmak için ekolojik yaşam biçimi tasarımı diye tanımlayarak örneğin en acil ihtiyaç suysa, tasarım yapılacak alanlarda suyun odak alındığını vurguladı.
(Özgül G. Mutluyakalı TAK)