1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kuzey Kıbrıs’ta Yabancılara Taşınmaz Mal Satışı: Bir Toplumsal Güvenlik Sorununun Doğuşu
Kuzey Kıbrıs’ta Yabancılara Taşınmaz Mal Satışı: Bir Toplumsal Güvenlik Sorununun Doğuşu

Kuzey Kıbrıs’ta Yabancılara Taşınmaz Mal Satışı: Bir Toplumsal Güvenlik Sorununun Doğuşu

Yabancılara yapılan taşınmaz mal satışı ve yarattığı etkilerden doğan sorunlar ile Kıbrıs Türk toplumunda toplumsal güvensizlik hali ve yükselen endişe günden güne gittikçe artmaktadır.

A+A-

Oğuz Ufuk Haksever

[email protected]

Bundan kısa zaman önce cumhurbaşkanı Ersin Tatar, müteahhit ve yatırımcılarla bir araya geldiği bir etkinlikte “ne emirname, ne imar planı; biz sizin arkanızdayız!” çıkışı ile gündeme gelmişti.[1] Tatar’ın bu sözleri, uzun zamandır halk ve muhalafet arasında dillendirilen gayrimenkul alanında yaşanan patlamaya bağlı rahatsızlığa karşı bir destek niteliğindeydi. Son beş yılda özellikle İskele, Yeniboğaziçi, Esentepe ve yakın zamanda Geçitkale bölegelerinde inşaat projesi sayılarında yaşanan artış, toplumu bir çok açından hayli rahatsız etmiş durumdadır. Her ne kadar bu gelişme iktidar ve gayrimenkul çevreleri tarafından bir ‘kalkınma’ veya ‘yatırım’ olarak görünse de, son yıllarda inşaat sektöründe yaşanan bu gelişmeler farklı sosyal, kültürel ve siyasi boyutlarda sorunlara yol aşmaktadır. Bu yazımda, Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan inşaat sektöründeki gelişmeleri ve yabancı yatırımcılara satılan taşınmazların sayısında yaşanan artışı toplumsal güvenlik sorunu bağlamında ele alacağım.

 

Eleştirel Bir Güvenlik Perspektifi Olarak Sosyal ve Toplumsal Güvenlik Algısı

Soğuk Savaş’ın da bitişi ile 1990’larda ortaya çıkan güvenliğe eleştirel yaklaşımlar, devlet odaklı bir güvenlik algısından sıyrılıp, güvenliğin ana aktörü olarak (referrent object) diğer aktörleri çalışmaya başlamışlardır. Bu dönemde insani güvenlik, sosyal ve toplumsal güvenlik, çevre güvenliği, kimlik güvenliği, vb. güvenlik yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın sonlarına doğru Fransız düşünürler ve siyaset bilimciler tarafından yapılan çalışmalarla ortaya çıkan Paris Okulu (École de Paris), sosyal bilimlerde geniş bir güvenlik algısı yaratarak, güvenliğe geniş ve bütüncül bir perspektiften yaklaşmayı amaşlamıştır. Bu güvenlik okuluna göre, güvenlik olgusu, yalnızca askeri boyutta ele alınmakla kalmayıp; ekonomik, çevresel, toplumsal ve insani faktörler de güvenlik olgusunun bir parçası olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra, sosyal ve toplumsal güvenliği önceleyen bu yaklaşıma göre, güvenlik devlet seviyesiyle kalmamakta, derinleşerek, topluma ve toplumun bireylerine ulaşması gereken bir olgu olarak görülmektedir. Bu yaklaşıma göre, güvenlik, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik tehditlerden arınmış bir toplumun var olması durumda gerçekleşebilir. Paris Okulu, ekonomik, sosyal, kültürel veya politik konularda tehdit altında olan bir toplumun ‘güvensizlik’ (insecurity) olduğunu ileri sürer. Bu nedenle, güvensizlik halinden güvenliğe geçiş için gerekli olan, toplumun kendini sadece devlet seviyesinde değil, diğer seviye ve alanlarda da güvende hissetmesidir.

Bu yazıda, Kuzey Kıbrıs’ta inşaat sektöründe yaşanan patlama sonucu yabancı yatırımcılarla yapılan taşınmaz mal satışnın artışı ile birlikte baş gösteren sorunları Kıbrıs Türk toplumunun bir güvensizlik hali olarak tanımladığını ve bu nedenle bir tehdit olarak algıladığını ileri sürerek değerlendireceğim.

 

Kuzey Kıbrıs’ta Yabancılara Yapılan Taşınmaz Mal Satışı

Rakamlara göre, Kuzey Kıbrıs’ta, Ocak 2021’den Ağustos 2023’e kadar toplamda 6,958 yabancıya taşınmaz mal satın alma hakkı verildi.[2] Bu son iki yıllık rakam, önceki yıllara kıyasla büyük bir atrış göstermiş durumda. Öyle ki, gayrimenkul sektörü, on yıllardır Kuzey Kıbrıs’ın marka yüzü olarak gösterilen ve ada yarısını tanıtan sektör olarak görülen turizm ve yükseköğretimin de önüne geçmiş gibi görünüyor. Son yıllarda yabancılara mal satışını arttırmak ve piyasayı tanıtmak için web sayfasında gerçekleşen çevrimiçi bir ‘müzayede’ ve eski Ercan’da düzenlenen ‘inşaat fuarı’ durumun ciddiyetini anlatır mahiyette.[3] Yabancı yatırımcıların arasında hem Türkiye’den gelen birey ve şirketler, hem de dünyanın farklı yerlerinden bu ‘tanınmayan’ ada yarısından gayrimenkul almaya gelen kişiler yer alıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan yabancı yatırımcı patlamasının ekonomik ve politik nedenlerinden de bahsetmek gerekiyor. Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı, her ne kadar gayrımenkulun kendisi döviz cinsinden olsa da, daha ucuz bir hayatı çekici kılıyor. Bunun yanı sıra, bölgede yaşanan politik gelişmeler de yabancıları Kuzey Kıbrıs’a yapılan inşaat projelerine yatırım yapmayı tercih haline getiriyor. İsrail, Rusya, ve Ukrayna başta olmak üzere, bu uyruklardan yabancı yatırımcılar ülkelerinde yaşanan çatışamalardan uzaklaşmak ve yatırımlarını ‘güvenli bir limana’ yapmak isterken tercihlerini Kuzey Kıbrıs’tan yana kullanıyorlar. Her ne kadar Kuzey Kıbrıs’ta yabancıların taşınmaz mal satın alımı yasayla sınırlandırılıyor olsa da, artan talep ve yabancı yatırımcının önlenemez artışı konuyu bir sorun haline getiriyor. Özellikle, Kuzey Kıbrıs’a yapılan ve döviz cinsinden milyonları bulan yatırımlar işin kriminal boyutu ile de büyük soru işaretleri yaratıyor.[4] Bu nedenle, her ne kadar parlayan inşaat projeleri ve artan yabancı yatırım ile Kuzey Kıbrıs’ın ‘kalkınıyor’ ve ‘gelişiyor’ olduğu öne sürülse de, bu durum toplumsal seviyede bir ‘güvensizlik’ hali yaratmaya başlıyor.

 

Kuzey Kıbrıs’ta Yabancılara Taşınmaz Mal Satışının Güvensizlikleştirilmesi

Kuzey Kıbrıs’ta yabancıların mal alımına bağlı olarak artan nüfusları sonucunda ortaya çıkan sorunlar, Kıbrıs Türk toplumununun sosyal açıdan tehdit altında hissetmelerine yol açmaktadır. Bu argümanımla, Kıbrıs Türk toplumun yabancı düşmanlığı geliştirdiğini öne sürmemekteyim. Burada var olan bir ırkçılık veya yabancı karşıtlığı değil, plansız bir şekilde gelişen bir sektörün yarattığı sorunlar karşısında yönetenlerin (hükümet edenlerin) gerekli çözümleri bulmamalarından kaynaklanan bir endişenin varlığıdır. Her ne kadar başbakan Ünal Üstel inşaat sektöründe yaşanan gelişmeler sonucunda doğan “kaygı ve kuşkuları” gidereceklerini öne sürse de,[5] yapılan düzenlemeler toplumun gündelik endişelerini karşılamaktan ve çözümlemekten oldukça uzak halde.

Kıbrıs Türk toplumu, artan yabancı yatırım nedeni ile ortaya çıkan koşullar altında kendilerini farklı boyutlarda tehdit altında hissediyorlar. Bu boyutların başında ekonomik güvensizlik geliyor. Yabancı yatırımdan artarak gelen talep ve yerli sermayenin arzı bu yatırımcı tipine göre belirlemesi emlak fiyatlarını uçurmuş durumda. Yakın geçmişten bir haber, daire fiyatlarının son 3 yılda  İngiliz Pound’u bazında %92 arttığını ileri sürüyor.[6] Artan taşınmaz mal (konut, arsa, vs.) fiyatlarından ötürü, Kıbrıs Türk toplumu, yakın bir gelecekte mülk sahibi olamama endişesi duyuyor. Bireysel mülk edinimin bu kadar yüksek olduğu bir topumda, aileler, çocuklarına bir gelecek kurmanın zorlaştığı bir durumla karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle, Kıbrıslı Türk toplumu için yabancıların adaya gelişlerinden ziyade, emlak piyasasında artan ekonomik varlıkları ve aktiviteleri kendi ekonomik gelecekleri ve refahları için bir güvensizlik hali yaratıyor.

Bu güvensizlik halinin yansıdığı bir diğer boyut ise sosyal boyut. Gayrımenkul yatırımı ile birlikte Kuzey Kıbrıs’ta sakin haline gelen yabancılar, nüfus artışına da neden oluyor. Bu nüfus artışı ise sosyal hayatın farklı alanlarına negatif bir şekilde tezahür ediyor. Bir haberin iddiasına göre, yabancı yatırımın incisi İskele bölgesinde yabancı oranı %25 seviyelerine kadar yükselmiş durumda.[7] Tabi bu artan nüfusta, gündelik sosyal hayatta yeni sorunlar yaratıyor. Artan trafikten tutun da, kamu ve özel kurumlarda yaşanan yoğunluğa kadar uzanan sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra, kamu sektörüne de oldukça fazla yük biniyor. Hali hazırda düzensiz, yetersiz ve sorunlarla dolu olan Kuzey Kıbrıs kamu sistemi bu kadar fazla yükü kaldırmaz oluyor. Eğitimde artan yabancı öğrenci sayısına karşı devletin hiç bir önlem almayışı ciddi bir sorun teşkil ediyor.[8] Bu durum, kalitesiz bir eğitimi de beraberinde getiriyor. Kamu da bir diğer sorunda sağlık sisteminde baş gösteriyor. Hali hazırda plansız ve eksik bir sağlık sistemin artan nüfusla baş etmesi imkansız bir hal alıyor. Bu nedenlerden dolayı, Kıbrıs Türk toplumu giderek kendini sosyal anlamda da güvensiz hisseder hale geliyor.

 

Kısa Bir Değerlendirme

Yukarıda da bahsettiğim üzere, buradaki husus Kıbrıs Türk toplumun (veya bu yazıyı yazan benim) yabancı düşmanlığı geliştirmesi değil. Bu bağlanmda Kıbrıs Türk toplumuna güvensizlik endişesi doğuran ve tepkilerin odağında olanlar yatırım yapan yabancılar değil, sektörü sınırsızca, alabildiğine büyütmeye çalışan gayrımenkul sermayesi ve buna altyapı hazırlamamakla beraber, durumun doğurduğu toplumsal sorunlara çözüm üretmeyen hükümet edenlerdir. Bu nedenle, aslında Kıbrıs Türk toplumunda güvensizlik algısı yaratan şey, yabancıların ‘mal alımı’ değil, yabancı yatırımcılara yapılan sınırsız ve düzensiz ‘mal satışı’dır.

Yabancılara yapılan taşınmaz mal satışı ve yarattığı etkilerden doğan sorunlar ile Kıbrıs Türk toplumunda toplumsal güvensizlik hali ve yükselen endişe günden güne gittikçe artmaktadır. Hükümet edenler, Kıbrıs Türk toplumunun kaygı ve endişelerini çözüme kavuşturmak ve kendilerini sosyal bir tehdit altında hissetmelerini önlemek için sadece yabancı yatırımcılara yapılan mal satışını düzenlemekle kalmayıp (son yapılan göstermelik yasal düzenlemeden değil, gerçek ve samimi anlamda bir düzenlemeden bahsediyorum), bununla beraber doğan sosyal sorunlara da kalıcı çözümler üretmelidir.

 

[1] Yenidüzen, “Ne Emirname, Ne İmar Planı; Biz Sizin Arkanızdayız!”, 12 Şubat 2023, https://www.yeniduzen.com/ne-emirname-ne-imar-plani-biz-sizin-arkanizdayiz-161132h.htm.

[2] Ertuğrul Senova, “6 Bin 958 Yabancıya Taşınmaz Mal Hakkı”, Yenidüzen Gazetesi, 18 Ağustos 2023, https://www.yeniduzen.com/6-bin-958-yabanciya-tasinmaz-mal-hakki-165721h.htm.

[3] Cenk Mutluyakalı, “Müzayede İle Toprak Satışı ve Yabancılara Mal Artışı”, Yenidüzen Gazetesi, 21 Mayıs 2023, https://www.yeniduzen.com/muzayede-ile-toprak-satisi-ve-yabancilara-mal-artisi-22050yy.htm ; Yenidüzen Gazetesi, “Kıbrıs’ın Kuzeyi Ercan’da Pazarlanacak”, 6 Haziran 2024.

[4] Mert Mapolar, “Yabancı Yatırımlar KKTC’de Neden Artıyor?”, Kıbrıs Postası, 13 Ocak 2023, https://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j1443/a39870-yabanci-yatirimlar-kktcde-neden-artiyor.

[5] Kıbrıs Postası, “Ünal Üstel: İnşaat Sektörünün Gelişmesiyle Birlikte Oluşan Kaygıları Gidermek İçin Yasal Düzenleme Hazırlanıyor”, 8 Aralık 2023, https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n498265-unal-ustel-insaat-sektorunun-gelismesiyle-birlikte-olusan-kaygilari-gidermek-icin-yasal-duzenleme-hazirlaniyor.

[6] Cenk Mutluyakalı, “Daire Fiyatları 3 Yılda Sterlin Bazında Yüzde 92 Yükseldi”, Yenidüzen Gazetesi, 1 Temmuz 2024, https://www.yeniduzen.com/daire-fiyatlari-3-yilda-sterlin-bazinda-yuzde-92-yukseldi-22209yy.htm.

[7] Yenidüzen Gazetesi, “İskele Yüzde 25 Yabancılaştı”, 4 Ağustos 2023, https://www.yeniduzen.com/iskele-25-yabancilasti-165442h.htm.

[8] Kıbrıs Postası, “Burak Maviş: yabancı Öğrencilerin Eğitimi İle İlgili Ciddi Bir Boşluk Var”, 22 Mayıs 2023, https://www.kibrispostasi.com/c91-EGITIM/n472494-burak-mavis-yabanci-ogrencilerin-egitimi-ile-ilgili-ciddi-bir-bosluk-var.

Bu haber toplam 2349 defa okunmuştur
Gaile 512. Sayısı

Gaile 512. Sayısı