‘Kuzey’ Lefkoşa imar planı
Genelde bilinmez, bilenler de bazen unutur, aslında Lefkoşa İmar Planı sadece Kuzey’in değil aynı zamanda Güney Lefkoşa’nın da imar planıdır. Lefkoşa’nın ortak imar planı 1977 yılında iki belediyesinin öncülüğüyle başlamıştır.
Bir anlaşma olması halinde bir elmanın iki yarısını bir araya getirme hedefi taşır bu plan. Böylece şehir federal bir çözümde kaosa sürüklenmeyecek ve aynı tasarımın iki makine parçası olarak beraber çalışacaktır.
Maalesef hedef bu iken belli bir noktada bu pratik terk edilmiştir. Artık federal bir çözüm olması durumunda bir elmanın iki yarısının değil, yarım bir elma ile yarım bir armudun birleşeceğini söylemek yanlış değildir.
Zaman içinde bu planın iki yarısı vizyon olarak birbirinden ayrılmıştır. Ve üzülerek söylemem gerekir ki Güney Lefkoşa daha Avrupai yaklaşımlar ile şehrin ekonomisini kamu yararı için yönlendirmeyi başarırken, Kuzey Lefkoşa maalesef yatırımcılar ve planlamacıların birbirleriyle mücadelesi ekseninde varoşlaşmıştır.
Kemal Sunal’ın efsane filmi Tosun Paşa’daki Tellioğulları ile Seferoğlulları çekişmesine benzeyen bu mücadele Yeşil Vadi’yi kurutmuş ve Lefkoşa’nın kuzeyinde planın başarısını sakatlamıştır.
Halbuki 2017 yılında Lefkoşa’nın Güney’inde inisiyatif alan plan, “Business” yani ticaret odaklı yatırımlara kendisini açmış ve bu sayede kamusal alanların güçlendirilmesini finanse edebilmiştir.
Bu vizyon değişikliği güneyde Elefteria Meydanı, Pedios Deresi, Makarios Caddesi, kentsel parklar ve bisiklet yolları dahil birçok açılıma vesile olmuştur.
Yiğidi öldürüp hakkını vermek gerekirse, son imar planı değişiklik önerisinde Lefkoşa Türk Belediyesi tarafından çalışılan özel imar alanında da benzer bir deneme vardır.
Fakat, bu çalışma güneydeki uygulamanın ruhunda olan katma değer yaratma ve bu katma değeri kamu ile paylaştırma konusunda eksik kalmıştır.
Kuzey örneğinde katma değer yaratma yerine, “dün onayladığını elinden alma ve arından da elinden aldığının yarısını bazı kıstaslar ve kamuya ödemelerle satma” yöntemi tercih edilmiştir.
YATIRIM ORTAMI, ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK ve İSTİKRAR istediğinden bu yaklaşımın katma değer yaratmaktan çok uzak olduğunu söyleyebiliriz
Tabii, “yatırım ortamı da Lefkoşa’da olmayı versin canım” diyebilirsiniz. “Önemli olan yaşanabilir şehirlerdir değil mi?” diye de ekleyebilirsiniz.
İşte tam da bu noktada Güney Lefkoşa’nın başarısını irdelememiz gerekir. Güney, imar teşviklerini yatırım ortamını güçlendirmek, bu sayede kamusal projeleri finanse etmek ve en nihayetinde de yaşanabilir şehirler yaratmak için bir araç olarak kullanır.
Eğer devlet dengesizce davranırsa, dün verdiğinin üstünü bugün çizer, yarın aldığının yarısını size satmaya çalışırsa, orada ne kadar imar teşviği verirseniz verin yatırım ortamını yaratmanız ve böylece katma değeri kamu ile paylaşmanız mümkün olmayacaktır.
Tabii, “yasakçı” olarak tabir edilen yaklaşımın da uygulanabilir bir yöntem olduğu söylenebilir. Bu yöntemin başarısını değerlendirmek için imar planının bizdeki başarısına bakmamız gerekiyor.
2012 yılına kadar kuzey yarım ‘armudu’ yukarıdan sıkıştırılmıştır. Yani, Lefkoşa’nın kuzeyinin yükselmesi engellenmiştir. Özellikle Annan Planı’ndan sonra pek çok insan Lefkoşa’nın güneyinde yüksek katlı binaları görmüş ve bunu kendi taraflarında da talep etmişlerdir. 2017 yılında güneydeki merkezin kat sınırını tamamen kalmasıyla bu talep daha da artmıştır.
Normalde sadece merkezde yükselme pratiği uygun iken, 2012 yılında İrsen Küçük Hükümeti Lefkoşa’nın büyük bir kısımda 12 kat izni vermiştir.
Lefkoşa’nın hiçbir yerde yükselmemesini sağlamaya çalışan yaklaşım maalesef ters tepmiş ve birçok bölgenin yükselmesi için siyasete geçerli bir sebep vermiştir.
Biliyorum bu yazdıklarıma çok kızan teknik büyüklerim olacak fakat eğer Lefkoşa’da geleceğimizi tasarlamak istiyorsak, hatalarımızla yüzleşmemiz ve bu hatalardan ders çıkarmamız önemlidir.
Bu bağlamda yapılan imar planı değişikliğini 7 madde ışığında güçlendirmemiz gerektiğine inanmaktayım:
- ‘BODUR’ LEFKOŞA İMAR PLANI OLMAMALI
Kuzeyde Lefkoşa’yı 6 kat ile sınırlandıran imar planının güneyde 36 katlı binalar ile aynı şehri tanımlaması sadece garip değil, aynı zamanda trajikomiktir.
Bu durumda aynı planı paylaşan şehrin iki yarısı olmaktan çok, kuzeyde ‘Bodur Lefkoşa’ ve güneyde onun abisi ‘Büyük Lefkoşa’ olarak konumlandığımız söylenebilir.
Özel imar bölge çalışması bunu kırmak istese de yeterince güçlü adım atamamakta ve hatta mevcut durumdan geriye gitmeyi önleyememektedir.
- TANJANT 55 BİZİ 100 YIL GERİYE GÖTÜRÜR
Tanjant 55, 1946 yılında yollar ve binalar için yazılan Fasıl 96’nın içinde bina yüksekliğini belirleyen bir maddedir. Bu maddenin 2023 yılında imar planına konulması kelimenin tam anlamıyla ayıptır.
Bir şehrin mimarisini açıkça öldüren, binalarındaki estetiği törpüleyen ve yükselen piramitleri teşvik eden bu metot ülkemizdeki binalar 2 veya 3 katlı iken uygulamaya geçmiş bir metodudur. 8-10 katlı binalara uygulanmaya çalışılması abestir.
Belki de artık 77 yıl sonra imar planları yazarken şehrin mimarisini sakatlamayacak yöntemler kullanmamızın zamanı gelmiştir.
- BANLİYÖLEŞME TRAFİK SIKIŞIKLIĞINI ARTIRIR
Kısa ve orta vadede beni en fazla korkutan konu banliyöleşmedir. Banliyöleşme, şehrin hemen dışında konut bölgelerinin yaratılmasıdır.
Hamitköy ile başlayan banliyöler yaratma geçmişimiz, ardından Gönyeli’yi ve Alayköy’ü de içine katmış ve hızla Mesarya bölgesine doğru ilerlemiştir.
Şehrin dışında kalan insanların sabah işe giderken ve akşam eve dönerken trafiği felç etmesi belki de yoğun banliyöleşmenin en büyük tehlikesidir.
Lapta’dan Bellapais’e kadar bu şekilde gelişen Girne’de trafik sorununun başlıca sebeplerinden biri de budur. Bugün, Lefkoşa da aynı hatayı yapma yolunda ilerlemektedir.
Şehrin merkezinden uzağa altyapı götürmenin maliyetinden dolayı pahalı bir pratik olan banliyöler aynı zamanda toprağı hoyratça harcamasından dolayı da çevreye zararlıdır.
Planın yaptığı 170 bin nüfus öngörüsünü banliyölere ağırlıklı vererek yerleştirmesi bu şehrin trafiğini zamanla kilitleyecektir.
- KONUT İHTİYACI KARŞILANMALI
Lefkoşa’nın merkezindeki konut ihtiyacı artık günümüzdeki aile yapısı da göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.
Toplumdaki evlilik yaşı ortalaması ve boşanma istatistik bilgileri çıkartılarak yalnız yaşayacak erişkinler için de 40-50 metrekarelik dairelerin pratikte önünü açılmalıdır.
Bu adımlar göstermelik olmamalıdır.
- YEŞİLE SOMUT TEŞVİKLER YAZILMALI
Dünyanın artık doğa ile binayı birleştiren mimariye doğru yönelmektedir.
Bu bağlamda cephelerinde sarmaşıklar, çatısında bahçeler, balkonlarında çiçekler ve bahçesinde ağaçlar bulunduracak tasarımlar somut imar teşvikleri ile ödüllendirilmelidir.
Her ne kadar plan önerisi bu inisiyatifi almaktan bahsetse de bu teşvik muallak olmamalı ve çocuğun adı konulmalıdır.
- KUZEY LEFKOŞA GÜNEY LEFKOŞA’NIN BANLİYÖSÜ OLUR
Eğer bugün atılacak adımlarda Lefkoşa’nın kuzeyindeki yatırım ortamı öldürülür, yapılarımız bodurlaştırılır ve banliyölere yayılırsak şunu bilmemiz önemlidir:
Olası bir federal çözümde Kuzey Lefkoşa fiilen Güney Lefkoşa’nın banliyösü haline gelecektir.
- TOPLU TAŞIMASIZ İMAR PLANI OLMAZ
İnanıyorum ki toplu taşıma çalışmayan imar planı sakattır. Ulaşımı kontrol edemez.
Bir şehrin ulaşımı hesaplamadan, toplu taşıma ile sıkışık trafik alanlarını rahatlatmadan o şehri gerçek anlamda yönetmek ve tasarlamak bana göre mümkün değildir.
Belki de bu yüzden Aga Han ödüllü ilk Lefkoşa İmar Planı zamanında minibüsler ile Lefkoşa’nın kuzeyinde bir toplu taşıma sistemi kurulmuştur.
Gönül istiyor ki 12 yıl aradan sonra yapacağımız imar planı yaşadığımız şehrin kalitesini çok daha ileriye taşısın.
Bu bağlamda plana ciddi emek döken uzman arkadaşlarıma öncelikle teşekkür ederim.
Bu teşekkürden sonra da yukarıdaki 6 maddeye bir şans vermeleri umudumla bilgilerine sunarım.