“Kuzeyin ilk ‘Tekno-Startup Festivali’ni düzenlemeyi hedefliyoruz”
Kıbrıs’ın kuzeyinin ilk ‘Teknoloji Startup Festivali’ni düzenlemeyi hedeflediklerini dile getiren Garip, teknolojinin büyük bir hızla geliştiğine ve değiştiğine vurgu yaparak, yeni dönemi yakalamamız gerektiğini ifade etti.
Aygün Bahar Ökmen
CIU Startup Studio (CIUSS) CEO Tamer Garip YENİDÜZEN’e konuştu, ‘startup’ların ülke ekonomisi ve gelişimine vurgu yaptı. Kıbrıs’ın daha çok startupa ihtiyacı olduğunu ifade eden Garip, toplumun hızlı bir şekilde startup fikirleri düşünmesi için teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kıbrıs’ın kuzeyinin ilk ‘Teknoloji Startup Festivali’ni düzenlemeyi hedeflediklerini dile getiren Garip, teknolojinin büyük bir hızla geliştiğine ve değiştiğine vurgu yaparak, yeni dönemi yakalamamız gerektiğini ifade etti.
“Startuplar ülkelerin ekonomilerini ve güçlerini ciddi anlamda etkiliyor anlayacağınız. Startupları olmayan hiçbir ülke gelişemeyecek” diyen Garip, “Kuzey Kıbrıs’ı kalkındırmak için startup ekosistemini kurmamız mecburidir” ifadelerini kullandı.
- Öncelikle okuyucularımıza Dünya’da startup alanında ne gibi gelişmeler yaşandığını aktarabilir misiniz?
“Startupları olmayan hiçbir ülke gelişemeyecek”
Bu soru için teşekkür ederim çünkü şu anda Dünya’da belki de en önemli gelişmeler Startup dünyasında yaşanıyor. Dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor ve değişim hiç bu denli hızlı yaşanmadı. Şöyle söyleyelim, tüm sektörlerin startuplar tarafından yıkıma uğratıldığı bir döneme girdik. Eskiden startup’lar kurulurdu,yeni bir servis sunardı ve işimizi kolaylaştır veya alanda daha verimli olunması sağlanırdı. Şimdi ise startuplar sektörleri yerle bir ediyor.
Örneğin UBER, herhangi bir taksiye sahip olmayan bir şirket olmasına karşın Dünya’da en fazla taksi kullandıran şirket konumunda. Airbnb, herhangi bir oteli veya evi olmamasına rağmen Dünya’nın en büyük otel şirketi oldu. Bu durum tüm sektörlerde gerçekleşiyor.
ABD şu anda startuplar konusunda dominant konumda. Startupların en çok çıktığı ülke. Bu kültürel dominasyon Hollywood sayesinde yaşanıyor. Hepimizin CocaCola’yı, Jeans’i benimsemesi ve benzeri örnekler medyanın gücü sayesindedir ve Hollywood bu gücü çok iyi kullanmaktadır. Ancak yaşanan yeni gelişmeler Hollywood’un da hegemonyasının sonuna gelindiğini gösterir nitelikte. Geçtiğimiz günlerde Çin’de şu anda günde 400 milyon kullanıcısı olan yapay zeka modeli Kling ile 1080p kalitede, 30fps’de, 2 dakikalık video üretimi mümkün kılındı. Bu bir startupın sonucunda ortaya çıktı. Programa nasıl bir ortamda, hangi karakterler ile nasıl bir video istediğinizi söylüyorsunuz ve size 2 dakikalık bir video hazırlıyor. Hollywood kalitesinde iş üretebilen bir AI’dan (yapay zeka) söz ediyoruz. Bu süre yakın gelecekte 30 dakika olacak, 60 dakikaya çıkacak ve böyle devam edecek. Bunun anlamı, Hollywood sektörü artık sektör olarak gücü elinde tutamayacak. Çin, bir startup ile Hollywood sektörünü bitirmiş olabilir. Aynı şekilde ABD’de de OpenAI, Sora mevcut. Bunlar da bu alanda uğraşıyorlar. Alanda ciddi bir yarış var. Startuplar ülkelerin ekonomilerini ve güçlerini ciddi anlamda etkiliyor anlayacağınız. Startupları olmayan hiçbir ülke gelişemeyecek.
- ‘Startup’ın ne olduğu pekçok farklı şekilde açıklanırken sanıyorum ki en temel anlamı ile “tüketicinin problemlerine ve ihtiyaçlarına çözüm bulmak için bütün teknolojik imkânları kullanarak yapılan girişim” olarak karşımıza çıkıyor. Dünya’da Airbnb, Uber, Trivago, Dropbox gibi ve Türkiye’de Getir, Trendyol, Martı, Insider gibi örnekler mevcut. Kıbrıs’ın kuzeyinde ne gibi startuplar mevcut? Toplumumuzun ne gibi girişimlere ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz?
“Kuzey Kıbrıs’ı kalkındırmak için startup ekosistemini kurmamız mecburidir”
Daha önce de bahsettiğim üzere bu gelişmeler artık çok hızlı şekilde yaşanıyor. Bunu çok iyi anlamamızda fayda var. Ben bu gelişmelerin ivmesini anlatırken bir grafik kullanıyorum.
Demirin bulunması, tekstil fabrikalarının kurulması, su pompaları derken 1. Dalga 60-70 yıl civarında sürüyor. Bu sürede yeni bir icat, yeni bir teknolojik gelişme görmüyoruz 60-70 yıl sonrasına dek. 1800’lü yılların ikinci yarısına doğru, trenlerin icat edilmesi, buharlı makinaların ortaya çıkması gibi gelişmeler ile 2. Dalga geldi ve bu da 55 yıl sürdü. 1900’lere gelindiğinde elektiriğin bulunması, kimyasalların kullanımı gibi çeşitli örnekler ile 3. Dalga geldi. Bu da 50 yıl sürdü. 4. Dalga 1950’lerde geldi. Petrol şirketlerinin, elektronik şirketlerinin ortaya çıkması, havacılık sektörünün gelişmesi gibi yenilikler yaşandı. Bu dalganın süresi ise 40 yıl kadardı. 1990’larda internetin yayılmaya başlaması ile yeni bir dönem başladı. 30 yıl kadar sürdü ve 5. Dalga da bitti. Şimdi yeni bir dönemdeyiz. 6. Dalga’dayız. Şimdi yeni startupların zamanı. 6. Dalga çok daha kısa sürecek. Tahminler 5-10 yıl arası süreceği yönünde. 5-10 yılın ardından Artificial General Intelligence (AGI- Yapay Genel Zeka) dediğimiz bilgisayarların çıkması ile Dünya’daki en zeki varlıklar olarak yerimizi robotlara bırakacağız. Şu anda hangi ülke startuplara yatırım yapıyorsa, hangi ülke startupları destekliyorsa, hangi ülkede startuplar çoğalıyorsa, onlar bir sonraki dominant ulus olacaklar. Bizim Kuzey Kıbrıs’ı kalkındırmak için startup ekosistemini kurmamız mecburidir. Teşvik edilmesi, anlatılması ve öğretilmesi lazımdır. Kuzey Kıbrıs 90’lı yıllarda yaşanan 5. Dalga’yı kaçırdı. 2007 yılına gelindiğinde hala 90 devrimini yakalamamız gerektiğini anlatıyorduk. 2011’e kadar uğraştım ancak devrim artık kaçırılmıştı. Şimdi yeni bir döneme girdik. 2020’den itibaren çalışmalara başladık. Bu yeni dönemi, bu yeni dalgayı kaçırmamalıyız. Geçtiğimiz hafta bilişim workshop u yapıldı. Bu konu orada da konuşuldu. Bu yeni dönemi kaçırmamayı umuyoruz.
Bizim neye ihtiyacımız olduğunu sormuştunuz. Bize en çok benzeyen örnek İrlanda. İrlanda da 90’ı kaçıran ülkelerdendi. 2000’lerin başında teknoloji işine girmezlerse İrlanda’nın geri kalmış bir ülke olacağını fark ettiler. 20 sene içerisinde öyle bir noktaya geldiler ki her teknoloji şirketinin oraya gittiği, yerleştiği ve bugün bu konuda en önde gelen ülkelerden biri oldular. Bu da demektir ki 15-20 yılda yapılabiliyormuş. Peki bunu nasıl yaptılar? Startup stüdyoları devlet kurdu. Bu yolculuğa çıktığımda UKÜ ile görüştük ve ‘bunu biz yapmak zorundayız çünkü şu anda bu konuda atılan bir adım yok’ dedim. Boşluk işte burada şu anda. İhtiyacımız olan şey startup stüdyolar. Böylece bir startup kurmak isteyenlere neyi, nasıl, ne şekilde, kimlerle yapabileceğini öğretebilecek, onları yatırımcılar ile buluşturabileceğiz. Toplumun hızlı bir şekilde startup fikirleri düşünmesi için teşvik edilmesi lazım.
Startuplar verimliliği, büyümeyi arttırır, ülke ekonomisine katkı verir ve başka ülkelere de uyarlanabilir. Geçtiğimiz sene 12 tane startuptan 2 tanesi Finlandiya’da her sene yapılan Slush etkinliğine katıldı. Finansını da Finlandiya Büyükelçiliği sağladı. Deniz altını inceleyen ve çözümleyen bir denizaltı startupımız var mesela AI tabanlı. Ahmet Bilgen’e ait. Şu anda patent bekliyor. Denizin altındaki her şeyi, deniz canlılarını, kirliliği, vb., görüyor, tanımlıyor ve haber veriyor. Bir başka AI tabanlı startupımız X-ray ile ağızdaki hastalıkları okumak üzerine. Telefon üzerinden, kaza yapan arabaların AI’a gösterilmesi ile arabanın analiz edilmesi ve durumun sigortaya ve servise bildirimi üzerine bir başka startup mevcut. Bunlar gibi çeşitli projeler ülkemizde gerçekleştiriliyor. Şahsen ilgilendiğim 12 tane proje var. Bunlar belirli aşamalara gelmiş olan projeler. CIU Startup Stüdyo’nun açılması ile birlikte yeni projeler de gelmeye başladı. Umut vadeden çalışmalar var. Projelerin gelmeye başlamış olması sevindirici. Bizim ihtiyacımız olan, devletimizin teknoloji bakanlığı açması ve bakanlığın da teknolojinin hızı ile uyumlu olmasıdır. Hızlı hareket edebilen ve karar alabilen bir yapılanma bu noktada elzemdir.
- Startupların hayatta kalabilmeleri ve büyüyebilmeleri için nelerin gerekli olduğunu düşünüyorsunuz?
Öncelikle Startup Stüdyo gibi stüdyolar gerekmektedir. Devletimizin bu alanda açılımlar yapması gerekmektedir. Startup stüdyoların kısa dönemde bir getirisi olmadığı ancak uzun vadede ülke ekonomisine ciddi katkılar sundukları bir gerçektir. Ustalık, geleceği görebilmektir. Türkiye bu anlamda teşvikler veriyor. Teknoloji yasaları var. Yine Türkiye’de ODTÜ’de Teknopark var. Yani devletin bu konulardan anlayan, teknolojiyi anlayan, seven ve hızlıca bu kararları alarak uygulamaya sokabilecek, yürütecek yapılanmalara, kişilere ihtiyacımız var. Burada aranan şey projeye, projelere finansal destek değildir. Ancak yapıları ve yapılanmaları, çalışma ortamlarını, bağlantıları sağlaması gerekmektedir. Networkler startuplar için çok önemlidir. Bir yandan girişimcilerin bir yandan da yatırımcıların eğitilmesi de önem arz eder. Zira yatırımcıların da eğitimden geçmeleri gerekmektedir. Çünkü ‘startup’a yatırım yapmak diğer yatırım alanlarına yatırım yapmaktan çok farklıdır. Eski dönemde kuluçka ve hızlandırma şeklinde yatırım yapılıyordu. Yeni dönem ise stüdyoları getirdi. Stüdyoların sistemi ise çok daha kompakt. Şu anda Dünya’da 1000 tane stüdyo var ve biz de ilk 1000’in içerisindeyiz.
- Innovasyon ve girişimciliği teşvik etmek adına Kıbrıs’ın kuzeyinde bir ilke imza attınız. İlk kez bir üniversitemiz kendi girişim stüdyosunu başlattı. Profesyonel girişimciler ve danışmanlarla başarı ihtimalini arttıracak bir yapılanmadan söz ediyoruz. İnsan kaynağı, sermaye ve fikir bileşenlerinin oluşturacağı farklı yapılar mevcut. UKÜ Startup Stüdyo’dan neler bekleyebileceğimizi okuyucularımızla paylaşır mısınız? Startup Stüdyo’nun fikirleri ile başvuranlara rehberlik yapacağını ve söz konusu fikirleri yatırımcıya hazır hale getirebileceğini dile getirmiştiniz. Bu ifadenizi başvurmayı düşünen girişimciler için detaylandırabilir misiniz? Startup Stüdyo ne gibi imkanlar sunuyor? Kimler başvurabilir? Kabul edilenler bu imkanlardan ne şekilde yararlanabilir?
Öncelikle Startup Stüdyo’nun nasıl bir şey olduğundan bahsedelim. Fikri olan bir kişi Startup Stüdyo’ya geldiğinde hemen kabul edilmese bile kendilerine yardımcı oluyoruz. Fikrin kabul edilebilir hale gelmesine ve geliştirilmesine destek oluyoruz. Fikir, proje, kabul edilirse kişi bizim partnerimiz haline geliyor. Biz ona her türlü desteği sağlıyoruz. Örneğin çok iyi bir pazarlamacı, iyi bir fikirle geldi kapımızı çaldı. Çeşitli testlerin ardından, bir kurucu ortak daha bulmasını istiyoruz. Aynı örnekten devam edecek olursak, kapımızı çalan kişi pazarlamacı ise teknolojisine destek olacak, programını yazacak bir ortak bulmasını istiyoruz mesela. En az iki kişi olunmasının ardından ofis, bilgisayar, finansman, hukuki işlemler, patent gibi neye ihtiyaç varsa biz yapıyoruz. Burada hazır bir ekip var. Akıl hocaları, en profesyonel avukatlar, muhasebeciler Böyle olduğunda girişimin başarı şansı çok daha yüksek oluyor elbette. Başvuran ve kabul edilen kişiden, ekipten, tek beklediğimiz ürününü, projesini, geliştirmesi ve buna odaklı olması.
Bu imkanları yalnızca UKÜ öğrencilere ya da akademisyenlerine sağlamıyoruz, adada legal olarak bulunan herkes, nereli olduğu, nereden geldiği fark etmeksizin başvuruda bulunabilir. Biz başvuruda bulunanları çağırıyoruz. Fikri paylaşıyorlar. Bir puanlama yapıyoruz. 85 puana ulaşılana kadar gidip geliniyor. Ta ki proje o aşamaya gelsin. Bu puanlama fikir, finans, pazar ile rekabet ve takım üzerinden yapılıyor. Ancak bir girişimde en önemli şey bunu gerçekleştirebilmek adına, takımdır. Para dert değil, fikir desen fikirden bol bir şey yok. Takımların oluşumu ise bu alanda çok elzem çünkü bu yolculuk uzun süreli ve engebeli bir yolculuk. Kararlılık çok önemli. Adaptasyon, yeniliğe açıklık çok önemli. En zor şey takım kurmak o nedenle.
Gerekli eğitimleri alabilecek, öğrenmeye açık olunması gerek. Kıbrıs’ta da takımlar var ancak eğitim verecek stüdyolar olması gerek. Bu eğitimleri tecrübeli insanların vermlesi lazım. Hala iş planından bahseden var. Artık iş planı bile yapmıyoruz. Vakit yok çünkü. Değişim çok hızlı.
- Startup Stüdyo olarak hedefleriniz nelerdir?
Daha önce de belirttiğim gibi her yıl Dünya’nın en büyük yatırımcı ve startup buluşması oluyor Finlandiya’da. Bu buluşma Kasım ayında gerçekleşiyor. Biz CIU Startup Stüdyo olarak Temmuz ayında iki gün sürecek olan, adadaki herkese açık bir bootcamp yapmayı ve bu eğitimin sonucunda çıkan iyi projeleri Finlandiya’daki yarışmaya göndermeyi hedefliyoruz. Böylece yatırımcılarla tanışma fırsatı ve Dünya’da neler olduğunu takip etme fırsatı sunalım. Bunun başvuru şartları da web sitemizde yayınlanacak. 25-26 Temmuz’da bu kampı gerçekleştirmek ilk hedefimiz.
İkinci hedefimiz bir hackathon yarışması düzenlemek. 48 saat boyunca burada yaşayacak ve 48 saat boyunca yarışacaklar. Bu nedenle ekipler 3-4 kişi olması gerekir ki biri uyarken diğerleri çalışmaya devam etsin.
En çok yapmak istediğimiz şey ise Limasol’daki gibi bir festivali burada düzenlemek. Üniversitemiz ile görüştük. Yazın, iki günlük bir organizasyon düşünüyoruz. KKTC’nin ilk tekno startup festivalini yapmayı hedefliyoruz.
- Son yıllarda yapay zeka, e-ticaret ve şehir içi taşımacılık alanlardaki startup sayılarında artış olduğunu dile getirebiliriz. Ülkemizde bu gibi alanlara yönelik girişimlerin pazar hacmi nedir? Ulaşılabilir pazar büyüklüğünü nasıl değerlendirirsiniz?
Şimdi çok güzel bir yere geldik. Kuzey Kıbrıs’ın pilot ülke olarak kullanım potansiyeli çok büyük. Ne demektir bu? Buranın maksimum nüfusu diyelim 1 milyon. Bu, bir girişimin dünyaya açılmadan önce kendisini denemesi için ideal bir büyüklüktür. Girişimin başarılı olup olmayacağı burada denenebilir. Kar yapabilineceğinin gösterilmesinin ardından dünyaya açılınabilir. Bu alanda ambargo da bulunmaz. Yani piyasa küçük olduğu için pilot kısmında kar elde edilmese bile, girişimin kendini ispatlamasının ve dünyaya açılmasının ardından hem teknolojisini dünyaya satmış olmak, hem de buradan gelen ekonomik kaynak ile yine ülkemize katkısı olacak. Üretebilinirse, yapılabilirse neden bir Malta örneği, İrlanda örneği olmayalım? Burada muazzam bir potansiyel var.
İsveç’ten müracatlarım var. Startup kurmuşlar İsveç’te, sonra Kıbrıs’a gelmişler, çok sevmişler ve startuplarını da buraya taşımaya karar vermişler. Şu anda İsveç ile diyalog halindeyiz. Burada yaklaşık 20 tane startupın kurulumunun sağlanabileceği daireler ve ofislerin olduğu bir yer düşünüyoruz. Dışarıdaki ülkelerden de adamıza startup taşıyabiliyoruz.
Limasol da buna güzel bir örnek. 850 startup ve 2000 tane şirket var orada. Orada da her sene teknoloji ve girişim festivali düzenleniyor. Benim de hedefim, ilk etapta UKÜ (CIU) bünyesinde olmak üzere böyle bir festival düzenlemek. Devletteki gerekli kurumları, belediyeleri ikna edebilirsek belki ileride bizim de artık bir teknoloji festivalimiz olur. Dünyanın dört bir yanından yatırımcıları katılıyor bu festivallere. Bu memlekette bunu yapmak zorundayız.
Güney Kıbrıs 2030-2035’e kadar turizm gelirleri ile teknoloji gelirlerini eşitleme kararı aldı. Hedefleri teknoloji gelirlerini de turizm gelirleri seviyesine yükseltmek. Bunun nedeni ise herhangi bir politik, jeografik, pandemi gibi ekstrem durumda turizm gelirleri düşse bile teknolojiden elde edilen gelir ile ekonominin çökmesinin önüne geçilebilecek olmasıdır.
Bizim ekonomimiz de turizm ve eğitime bağlıdır. Herhangi ekstrem bir duruma karşı hazırlıklı olabilmek adına teknoloji sektörüne eğilinmesi şarttır.
- Harvard Bussiness School’un yaptığı 2019 tarihli bir araştırma tüm startupların yüzde 75’inin başarısızlıkla sonuçlandığını gösteriyor. Bu ve bu gibi istatistikler neden girişimcileri korkutmamalı?
Harvard insanları korkutmasın diye böyle dedi herhalde. %98’si başarısızlıkla sonuçlanıyor. Başarı şansı %2’dir. Girişimci bu işe girerken şunu bilecek; yolda karşısına pekçok şey çıkabilir, başarısızlık ihtimali çok yüksek ama orada alınan tecrübe ve eğitim kendisini aranan, rağbet edilen bir pozisyona taşıyacak zamanla. Çünkü başarısızlıktan bir ömürlük tecrübe edinir insan. Yeniden bir startup kurabilir, danışmanlık yapabilir, eğitimci olabilir. Yurt dışında, örneğin Amerika’da eğer başarısızlığı tecrübe etmişseniz veya ne kadar çok tecrübe etmişseniz daha çok ve o kadar çok rağbet görürsünüz. Çünkü bu başarısızlıktan ders almışsınızdır. Öğrene öğrene, başarısız ola ola başarılı oluyor insan. Başarısızlıktan ders alıyor.