1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi davaları sona ererken, bunlardan nasıl bir ders çıkarabiliriz?”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi davaları sona ererken, bunlardan nasıl bir ders çıkarabiliriz?”

A+A-

Emine Dizdareviç - BIRN

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’den Emine Dizdareviç’in 23 Haziran 2021 tarihinde yer alan “Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi davaları sona ererken, bunlardan nasıl bir ders çıkarabiliriz?” başlıklı yazısını, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik.

Emine Dizdareviç, özetle şöyle yazıyor:

***  1996 yılının Mayıs ayında, Boşnak Sırp askeri Drazen Ermedoviç, Eski Yugoslavya için oluşturulan Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Srebrenika’da yakaladıkları Boşnak erkekler ve oğlan çocuklarının öldürülmesine katıldığın itiraf eden ilk kişi olmuştu.

***  Erdemoviç, Birleşmiş Milletler savaş suçları mahkemesine, Boşnaklara ateş açmayı, tehdit edilmiş olduğu için kabul ettiğini söylemişti: “Bunu yapmayı reddettiğim zaman bana, “Eğer onlara acıyorsan, geç onların yanında dur da seni de onlarla birlikte öldürelim” demişlerdi” diyordu.

***  Erdemoviç, uluslararası ceza mahkemesi tarafından Srebrenika katliamlarına karışması nedeniyle ilk mahkum edilen şahıs olmuştu, ona beş yıl hapislik cezası verilmişti. Hapsolduktan bir sene sonra ise erken tahlike edilmişti ve daha sonra Yugoslavya Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’in davasında tanıklık etmişti.

*** Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi 2017 yılının sonunda kapanırken, geriye kalan davalara (ki buna Boşnak Sırp politikacı ve askeri liderler Radovan Karadziç ve Ratko Mladiç de dahildi), Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması MICT tarafından bakılmaya başlanmıştı...

***  Mladiç’e ilişkin nihai karardan birkaç saat sonra, BM Güvenlik Konseyi’ne hitaben Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması Başkanı Carmel Agius, bu mahkemenin savaş suçlarındaki dokunulmazlıkları ele alan önemli adımlar atmış olduğuna dikkati çekmişti.

***  Agius, “Mladiç davasında nihai kararın açıklanması, eski Yugoslavya’da ve başka yerlerde işlenmiş savaş suçlarının kurbanlarına nihayetinde bu tür suçları işleyenlerin adalet önüne çıkarılacağı, pozisyonları ya da kendilerini ne kadar güçlü ve dokunulmaz hissetseler dahi, bunun yapılacağı mesajını vermiştir...” diyordu.

***  30 Haziran tarihinde ise MICT, eski Yugoslavya savaş suçları mahkemesinde Sırp Devlet Güvenlik yetkilileri Jovica Sanisic ve Franko Simatoviç hakkında kararlarını açıklayacaklar...

***  Bugüne kadar Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi ile Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması, 90 kişiyi toplam 1,311 yıl hapse mahkum etmiştir, ayrıca yedi ömürboyu hapis cezası da vermiştir – tüm bunları eski Yugoslavya’da işlenmiş savaş suçları nedeniyle vermişlerdir.

***  İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da işlenmiş en korkunç savaş suçlarının bazılarını yargılamakta önemli bir rol oynamış olsalar dahi (ki buna Srebrenika soykırımı dahildir) ve ayrıca savaş esnasında işlenmiş tecavüz suçlarının insanlığa karşı suçlar arasında sayılacağı yeni hukuki standartlar geliştirmiş olsalar dahi, eski Yugoslavya’dan bazı hükümetler, bu mahkemenin kararlarını kabul etmeyi hala reddetmektedirler.

***  Sırbistan’daki ve Bosna’nın Sırp ağırlıklı Sırp Cumhuriyeti’ndeki siyasi liderler, Srebrenika katliamlarının soykırım olarak tanımlanmasını reddediyorlar. Sırbistan ayrıca mahkeme tarafından aranmakta olan iki milliyetçi politikacıyı tutuklamayı da reddediyor.

***  bazı ülkeler ise cezalarını çektikten sonra serbest bırakılan bazı savaş suçlularını evlerine dönüşte resmi olarak organize edilen kutlama törenleriyle karşılıyorlar ve kimi zaman da bunlar kamuda önemli pozisyonlara atanıyorlar.

*** Mahkemede bir irtibat görevlisi olan Amir Ahmiç, “Günümüzde bu mahkemenin kararlarının uygulanmaktan kaçınılmasıyla değil yalnızca ancak devletlerin bu suçları inkar etmesi ve savaş suçlularını göklere çıkarmalarıyla da karşı karşıyayız” diye konuşuyor.

***  2001 yılında Boşnak Sırp askerler Dragolyup Kunaraç, Radomir Kovaç ve Zoran Vukoviç’le ilgili kararlarında, mahkeme savaş esnasında işlenen tecavüzlerin insanlığa karşı suç olduğunu tanımlayan Avrupa temelli ilk uluslararası mahkeme olmuştu.

***  Bu çerçevede Kunaraç farklı tecavüz suçları işlemekten ve Bosna çatışmaları esnasında Foça’da iki kadını esir olarak tutmaktan 28 yıl hapse mahkum edilmişti. Bu senenin başlarında Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması MICT, cezasının üçte ikisini çekmiş olduğu ve buna hakkı olduğu halde Kunaraç’ın erken tahliye talebini reddetmişti. Yargıç Agius, Kunaraç’ın “rehabilitasyon ve suçlarının ağırlığını yeterince sergileyemeyişini” buna gerekçe olarak göstermişti.

***  Mahkeme, cinsel şiddet suçlarından yargılanan sanıkların üçte birinden fazlasını mahkum etmiş olmayı en büyük başarılarından biri olarak gösteriyor. Mahkeme böylece savaş esnasında uygulanan cinsel şiddetle ilgili kovuşturmaların, “tüm dünya çapında bu tür suçların daha sağlam biçimde hükme bağlanmasının yolunu açtığına” inanıyor.

*** Srebrenika’dan Boşnaklar’a karşı soykırım suçunun işlendiğini belirleyen mahkemenin ilk kararı, Boşnak Sırp Ordusu’nda Drina askerlerinin savaş esnasında komutanı olan Radislav Krstiç’e karşı davada verilmişti.

***  Mahkeme,  1995 yılının Temmuz ayında Srebrenika’dan 7 bin erkek ve oğlan çocuğunun bir dizi katliamla öldürülmesi ve kadınlarla çocukların da oradan kovulmasıyla, bölgede bir etnik grup olarak Boşnaklar’ın bir bütün olarak ya da bir bölümünün Boşnak Sırp kuvvetleri tarafından yok edilmesi  niyetini sergilediklerini karara bağlamıştı.

***  “Mahkeme, Srebrenika katliamını doğru adıyla tanımlamaktadır: Bu da soykırımdır. Bundan sorumlu olanlar bu damgayla anılacaklar ve gelecekte böylesi korkunç bir eyleme başvurmayı düşünenlere karşı da bir uyarı olacaktır bu” demişti – bu duyuruyu Krstiç davasında nihai kararı okuyan hakim Theodor Meron okumuştu. Sene 2004 idi.

***  Nihayetinde, eski Boşnak Sırp siyasi ve askeri liderler Karadziç ve Mladiç ve diğer bazı Boşnak Sırp ordu yetkilileri de Birleşmiş Milletler mahkemesi tarafından Srebrenika soykırımına karışmakla mahkum edilmişlerdi.

***  Soykırım suçunun yanısıra Karadziç ve Mladiç, savaş esnasında Boşnaklar’la Hırvatlar’ı kovuşturmaktan, Saraybosna nüfusunu kentin kuşatması esnasında terörize etmekten ve BM Barış Gücü askerlerini rehin tutmaktan da mahkum edilmişti. Her iki adam da ömürboyu hapse mahkum edilmişti...

***  Hırvatistan’la ilgili en önemli Uluslararası Ceza Mahkemesi davası ise Hırvat generaller Ante Gotovina, Mladen Markaç ve İvan Çermak’a karşı açılan davaydı, bunlar Hırvat Ordusu’nun 1995’te gerçekleştirdiği “Fırtına Operasyonu” esansında işlenmiş olan savaş suçlarına karşı açılan davaydı.

***  Bu süreç bir hukuki ve siyasi dramaya dönüşmüş ve Yugoslavya’ya ve Sırp isyancılara karşı adil ve savunmacı bir savaş verilmiş olduğu yönündeki anlatıya dayanan genç Hırvat devletinin temellerini sarsmıştı.

***  İddianame, Hırvatistan’ın savaş sırasındaki tüm siyasi ve askeri liderliğini, Sırplar’a karşı bir etnik temizleme kampanyası planlayıp organize etmekle suçluyordu... 2011 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi Gotovina’yı 24 yıl, Markaç’ı 18 yıl hapse mahkum etmiş, Çermak’ı ise serbest bırakmıştı. Bu da özellikle siyasi elitler ve savaş gazisi grupları arasında öfkeli bir isyana yol açmıştı. Ancak bunu izleyen yıl içerisinde Uluslararası Ceza Mahkemesi temyiz bölümü Gotovina’yla Markaç’ı bu suçlamalardan beraat ettirmişti. Yurtlarına dönen Gotovina ve Markaç kutlamalara katılarak bunun Hırvatistan’ın savaş esnasındaki rolünün herhangi bir suç içermediğinin nihai kanıtı olarak gördüklerini duyurmuşlardı.

***  Mahkeme, büyük ölçekli suçlar işlenmiş olduğunu kanıtlayarak Hırvatistan’ı bunları kovuşturmaya çağırırken, Hırvatistan devlet mahkemeleri bu operasyon esnasında işlenmiş suçlara yönelik ancak tek bir karar almayı başarabilmişti.

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi çalışmalarını uzun zamandır izlemekte olan emekli profesör Zarko Puhovski, mahkemenin generalleri beraat ettirmesinin Hırvatistan devleti için önemli olduğunu çünkü “Hırvat topraklarında Hırvat askerleri tarafından savaş suçlarından hiç kimsenin mahkum edilmediğini” teyit ettiğini belirtiyor.

***  Slobodan Miloseviç, uluslararası mahkeme tarafından savaş suçlarıyla suçlanan ilk devlet başkanı olmuştu. Ancak mahkemenin kararını duymaya ömrü yetmemiş ve Lahey’de tutuklu olduğu esnada2006’nın Mart ayında, davası henüz sonuçlanmadan önce bir kalp krizi geçirerek ölmüştü.

***  Miloseviç, Kosova savaşı esnasında yüzlerce Kosovalı Arnavut’un öldürülmesinden ve 800 bin kadar Kosovalı Arnavut’un da sınırdışı edilmelerinden sorumlu tutularak suçlanmaktaydı. Aynı şekilde Hırvatistan savaşı esnasında da Hırvat sivillerin öldürülmesi ve tutuklanmasından ve ayrıca Bosna savaşı esnasında Boşnak sivillerin ve diğer Sırp olmayan şahısların öldürülmesinden ve tutuklanmasından da sorumlu tutulmaktaydı.

***  Miloseviç’in 1990’lı yıllardaki savaştan mirası, Sırbistan üzerine hala gölge düşürüyor... Ölümünden iki yıl sonra Miloseviç’in Sosyalist Partisi, Sırbistan’da hükümetteki koalisyonun küçük ortağı olmuş ve bugüne kadar da iktidarı paylaşmaya devam ediyor.

***  2018 yılında Sırp Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuciç (ki kendisi 1990’lı yıllarda Miloseviç hükümetlerinin birinin enformasyon bakanı idi), Miloseviç’i “büyük bir Sırp lider” olarak tanımlayarak, onun “iyi niyetlerinden” söz etmiştir.

***  2001 yılında Miloseviç’i tutukladıktan sonra Sırbistan, Lahey’deki mahkemenin savaş suçlarından ötürü aramakta olduğu diğer savaş suçlularını tutuklamak için on yıl kadar bir zaman harcamıştı, bunlar Sırbistan’da saklanmakta olan suçlulardı.

***  En son tutuklanan şahıs, Hırvatistan Sırp isyan lideri Goran Hadziç olmuştu, o da insanlığa karşı savaş suçu işlemekten ve 1991 ile 1993 yılları arasında Hırvatistan savaşı esnasında yasaları ve savaşa ilişkin gelenekleri çiğnemekten aranmaktaydı.

***  Ancak Hadziç de, 2016 Temmuzu’ndaki davasının kararını duyamadan ölmüştü... Savaş kurbanları temsilcileri, ne Miloseviç’in, ne de Hadziç’in mahkum edildiklerini duyacak kadar uzun yaşamayışından üzüntülerini ifade etmişlerdi...

***  Hadziç’in ölümü ardından Vukovar Savaş Kurbanları Anneleri Örgütü’nden Manda Patko, BIRN’e yaptığı açıklamada, “Layık olduğu şekilde mahkum edilmeden ölmüştür Hadziç, o bize göre bir savaş suçlusudur, her zaman öyleydi ve her zaman da öyle olacaktır” demişti.

***  Sırbistan’ın en üst düzeydeki askeri ve polis yetkilileri, Kosova savaşı esnasında etnik Arnavutlar’a karşı işlenen suçlardan ötürü tutuklanmış ve hapse atılmışlardı – bu dava esnasında yalnızca işlemiş oldukları korkunç suçlar değil, aynı zamanda gizli toplu mezarlara gömdükleri kurbanların cesetlerini saklamak için ne tür gizleme operasyonları yaptıkları ve bunun boyutları da sergilenmişti...

***  Hakkındaki karar açıklanmadan ölen Miloseviç’in yanında bir de savaş esnasında Sırp Cumhurbaşkanı Milan Milutinoviç vardı ki o da, suçlamalardan kaçınabilmişti... Tutuklanıp hapse mahkum edilenler arasında savaş esnasında Yugoslav Ordusu’nun genelkurmay başkanı olan Dragolyup Oydaniç, Yugoslavya Başbakan Yardımcısı Nikola Sainoviç, Yugoslav Ordusu generalleri Neobysa Pavkoviç ve Vladimir Lazareviç ile Sırp Polisi generali Sreten Lukiç olmuştu.

*** Oydaniç, 2013’ün Ocak ayında işlediği suçları itiraf etmiş ancak bu tarihten sekiz ay sonra, mahkumiyetinin üçte ikisini tamamlayıp da serbest bırakılınca, itirafını geri çekmişti.

***  Sainoviç ve Lazareviç de serbest bırakılıp da Sırbistan’a geri dönünce kahramanlar olarak karşılanmışlar, Kosovalı Arnavutlar’a karşı işlenmiş savaş suçlarıyla ilgili mahkemenin ortaya koyduğu verileri reddetmeleri için geniş medya olanakları kendilerine sağlanmıştır.

***  Öbür yandan mahkemenin suçladığı 1998-99 Kosova Savaşı esnasında Kosova Kurtuluş Ordusu’nun en bilinen gerillaları ise savaş dönemi gerilla komutanları olan Fatmir Limaj ile Ramuş Haradinaj, bu suçlardan beraat etmişlerdir.

***  Ancak alt düzeyde bir Kosova Kurtuluş Ordusu savaşçısı olan haradin Bala, Sırplar’la Yugoslav yetkilileriyle işbirliğinden kuşkulandığı Arnavutlar’a karşı savaş suçu işlemekten mahkum edilmiş ve 13 yıl hapse mahkum edilmiştir.

***  Pek çok diğer Kosova Kurtuluş Ordusu komutanı gibi hem Limaj, hem de Haradinaj savaştan sonra Kosova’nın siyasi liderleri olmuşlar ve hükümette bakan olarak görev almışlardır. Duruşmaları, görgü tanıklarının taciz edildiği iddialarıyla gölgelenmiştir. Öyle ki Haradinaj’ın mahkeme kararında çok sayıda görgü tanığının mahkemede tanıklık etmesinde “önemli zorluklar yaşandığını” not etmiştir. Mahkeme kararı “Pek çok şahidin, korku nedeniyle mahkemeye çıkıp ifade vermekten kaçındıklarını ifade ettiklerini” de belirtmiştir. Çok sayıda görgü şahidi, her iki mahkeme esnasında ifadelerini değiştirmişler, bazıları esrarengiz koşullarda ölmüş ve her iki davada da şahitlere müdahale edildiği yönünde kanaat belirtilmiştir.

***  Kosova’da savaşla ilgili davalardaki tanıkların korunmasıyla ilgili devam eden sorunların ciddiyetini gösteren bir diğer şey de, yakın geçmişte oluşturulan Lahey’deki Kosova Özel Mahkemesi’nin Kosova’nın eski Cumhurbaşkanı Haşim Taci’yi ve diğer bazı üst düzey Kosova Kurtuluş Ordusu yetkililerini savaş suçları nedeniyle yargılayacakları davalarla ilgili olarak yaptığı uyarıdır – daha şimdiden Kosova’nın içinden bazı çevrelerin bu mahkeme sürecini sabote etmeye çalıştığı ve bunun da görgü tanıklarının hayatını tehlikeye atabileceği bu özel mahkeme tarafından belirtilmiştir.

***  2017 Kasımı’nda, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı son kararda altı siyasi ve askeri Hırvat yetkili, 1992 ile 1994 yılları arasında Boşnaklar’a karşı savaş suçu işlemekten toplam 111 yıl hapse mahkum edilmişlerdi.

***  Yardanko Prliç, Bruno Stoyiç, Slobodan Pralyak, Milivoj Petkoviç, Valentin Koriç ve Berislav Pusiç, Zagreb yetkilileriyle birlikte Bosna-Hersek’te bir Hırvat varlığı oluşturmak ve bunun “daha büyük bir Hırvatistan’ın parçası olması için” ortak bir suç örgütlenmesine katılmaktan suçlu bulunmuşlardı.

***  Bu mahkumiyetlere mahkemede yaşanan bir dram gölge düşürmüştü çünkü Pralyak, hakim kendisiyle ilgili kararı okurken zehir içmiş ve daha sonra hastanede ölmüştü. Öldükten sonra onun adına Hırvatistan’da anma etkinlikleri yapılmış ve bir kez daha savaş suçlularının kahramanmış gibi göklere çıkarılmasından ötürü kaygı duyulmuştu.

***  Zarko Puhovski, Pralyak’ın intiharının kendisini Hırvatistan’da bir “halk kahramanı”na dönüştürdüğüne dikkat çekiyor. Ancak bu altı kişiyle ilgili dava önemliydi çünkü Hırvatistan’ın da doğrudan Bosna savaşına karıştığı ortaya konuyordu.

***  Ancak Ahmiç, Sırbistan ve Hırvatistan’da milliyetçi siyasi elitlerin, kendi ülkelerinin 1990’lı yıllarda uluslararası çatışmalara karıştığına ilişkin mahkeme kararlarını hiçbir zaman kabul etmeyeceklerine inanıyor ve “İşte bu nedenle geçmişle yüzleşme ve yeniden uzlaşma konusunda ciddi bir ilerleme kaydedilemiyor” diyor.

***  Belgrad’daki haber dergisi Vreme’nin yazı işleri sorumlusu Filip Svarm ise, Sırp kamuoyunda artık bu tür davalara karşı pek az ilgi olduğunu söylüyor... “Sırbistan’da insanlar 1990’lar hariç herşeyden söz eder... Sanırım kollektif bir bellek kaybına uğradık. Bir kez tüm bunlar bittiğinde, bu bellek kaybı daha da derinleşecektir” diyor.

***  Lahey’deki mahkemenin belge ve kanıtlardan oluşan arşivinin yanısıra kayıt altına almış olduğu veriler de, araştırmacılar için büyük bir hazinedir. Ancak adaleti arayışının eski Yugoslavya’daki yerel mahkemeler tarafından devam ettirilip ettirilmeyeceği ise kuşkuludur.

***  Hollanda’da Utrecht Üniversitesi’nde tarihçi olan Iva Vukusiç, mahkeme işini tamamlarken, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan üzerinde, halen kovuşturulmamış savaş suçlarının düzgün biçimde soruşturulması için yeterince baskı olmadığına dikkati çekiyor.

***  Vukusiç kamuoyunun yetkililer üzerinde adaletin yerine getirilmesi için baskı oluşturması gerektiğine inanıyor ve “Savaş suçlularıyla çevrili biçimde yaşamak istemiyoruz” diyor.

***  Mahkeme savaş sonrasında yeniden yakınlaşma için daha fazla şey yapmalı mıydı sorusu hala yoğun bir tartışmaya sahne oluyor ancak milliyetçi siyasi liderler, tüm Balkanlar’da bölücü etnik gündemlerini ileri götürmeye devam ediyorlar.

***  Ahmiç ise mahkeme başkanlarının her zaman “yeniden uzlaşma ve barış için mahkemeye görev verilmemiş olduğunu hatırlattıklarını” söylüyor.

*** Lahey’de Slobodan Miloseviç’i kovuşturan ekipteki ana araştırmacı olan Novenka Tromp, böylesi büyük hukuki süreçlerin hiç ortaya çıkmamasının da olağan olabileceğine dikkat çekiyor, “Savaşlardan ve çatışmalardan sonra, ille de bu konularda uluslararası bir ceza mahkemesi kurulması olağan değildir” diyor... Ve tüm eksikliklerine karşın bu mahkeme ardından savaş suçlularının kendi ülkelerinde yerel mahkemelerin bu suçları kovuşturup adaleti sağlayıp sağlamamaktan sorumlu olduklarını ifade ediyor.

***  “Bu mahkeme olmamış olsaydı, o zaman Zagreb’te, Belgrad’da ve Saraybosna’da “kendi” savaş suçlularımızı yargılamak hiç mümkün olmayacaktı ki...” diyor Novenka Trump...

gg-127.jpg

https://balkaninsight.com/2021/06/23/hague-tribunal-leaves-uncertain-legacy-as-last-trial-nears-end/

(BALKAN INSIGHT’ta 23 Haziran 2021’de Emina DİZDAREVİÇ’in yazısını derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1288 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar