"Laik düzene sahip çıkma zamanı"
Tel, kamusal, nitelikli, ücretsiz ve eşit eğitimin yanı sıra laik, modern, kamusal ve ilkeli bir düzen için birlikte hareket etme çağrısında bulundu.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Başkanı Emel Tel, kamusal, nitelikli, ücretsiz ve eşit eğitimin yanı sıra laik, modern, kamusal ve ilkeli bir düzen için birlikte hareket etme çağrısında bulundu.
Toplum olarak laik yaşam düzenine ve laik kurumlara sahip çıkma zamanının geldiğini söyleyen Tel, “Kıbrıs Türk toplumu üzerinde oynanan oyunları, safları sıklaştırarak, parti rozetlerini bir kenara bırakarak, laik yaşam düzenine taraf olarak, toplumsal varlığımıza sahip çıkarak birlikte bozabiliriz. Bizim yaşayacak başka bir adamız veya ülkemiz yoktur” dedi.
KTÖS bugün eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili basın toplantısı düzenledi. Genel Sekreter Şener Elcil’in kısa bir konuşma yaptığı KTÖS’teki toplantıda, yazılı açıklamayı Tel’in yanı sıra, Yönetim Kurulu üyeleri Burak Maviş, Uğur Erilen ve Mebrure Diren okudu.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın yaz döneminde, yeni eğitim yılında sorunların yaşanmaması adına sorunları çözmek için çalışmalar yapması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını savundu.
Öğretmenlerin çalışacağı okulların belirlenmesi, çalışma saatleri, ders müfredatı, altyapı eksikliklerinin giderilmesi gibi konularda yaz boyunca çalışma yapılması gerektiğini söyleyen Elcil, bunların yapılmadığını ileri sürdü.
Elcil, ülkenin en büyük ve önemli dairelerinden olan İlköğretim Dairesi’ne müdür atanmadığını söyleyerek, tüm sorunların yerinde durduğunu savundu.
TEL: “ÇÖZÜM ÜRETİLMİYOR”
KTÖS Başkanı Emel Tel, sendikanın, alt yapı eksikliklerinin yetersiz olduğu okullarla öğrenci nüfusundan dolayı öğretmen eksikliği yaşanması öngörülen okulların yanı sıra, AÖA ile ilgili hassasiyetlerini ve eğitimin geleceğine yönelik alternatif, laik, bilimsel önerilerini Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı yetkilileri ve hükümetle paylaştığını ancak çözüm üretilmediğini savundu.
Tel, “Geldiğimiz noktada bakanın ‘ben bilirim, ben yaparım’ edası ile saygıdan uzak ve uzlaşmaz tavırlar sergilemesi, ortaya koyduğumuz tüm önerilerin sağlıklı bir ortamda tartışılmasının önüne geçmiştir” iddiasında bulundu.
“TÜM VAKTİNİ CEMAAT VE DİNİ DERNEKLERE HİZMET ETMEK İÇİN KULLANDI”
Eğitimin gelişimi için hazırladıkları alternatif önerilerin, hazırlanan yasa ve tüzüklerin ve eğitim şurası kararlarının bakanlık tarafından “görmezden gelindiğini” savunan Tel, “Bakan yaz aylarındaki tüm vaktini cemaat ve dini derneklere hizmet etmek için kullanmıştır” iddiasında bulundu.
Okullara bütçe ayrılması için uzlaşı olmasına rağmen, bakanlığın her okula bütçe verilmesini sakıncalı bulduğunu ileri süren Tel, okul kantini işletilmesinin rant haline getirildiğini, kantinlerinin kimlere verildiğinin “devlet sırrına dönüştürüldüğünü” iddia etti.
“OKUL YERİNE İLAHİYAT”
Tel, UBP-DP hükümetinin özellikle Girne bölgesinde ve adanın diğer bölgelerinde oluşan toplamda 6 yeni okul yapma projesini hayata geçirmek yerine, ikinci ilahiyat koleji için hazırlık yaptığını savundu. Emel Tel, “Okul ve hastane için para bulamayanlar, ilahiyat kolejleri için açık çek imzalamaktadır. Bakanlığın Girne bölgesi için yeni okul önerisi olmamakla birlikte, çağdışı bir anlayışla müzik, resim ve İngilizce odalarının sınıflara dönüştürülmesini ve öğretmenlerin daha çok çocukla sınıf içerisinde ders yapılmasını talep etmektedir” diye konuştu.
MAVİŞ: “HAKSIZLIĞA TARAF OLMAYACAĞIZ”
KTÖS Yönetim Kurulu üyesi Burak Maviş, eğitimin değerlendirilmediği, rehberlik edilmediği ve denetlenmediğini savundu.
Maviş, şunları kaydetti: “Eğitim Bakanlığı var olan MEDDYK Yasası’nı işletmemekte ve bu yasanın yerine yenisini hazırlayarak yetkiyi tek başına kullanmak istemektedir. Var olan yasa Bakanı dahi denetlerken, kendi hazırladığı yasa ile Bakan siyaseten herkesi denetler duruma gelmek istemektedir. Ciddi anlamda denetmen eksikliği olmasına rağmen, yeni denetmenler atanmamaktadır. Eğitim Bakanı’nın niyeti okullarımıza Türkiye’den denetmek getirmektir. Eğitim Bakanlığı’nın eğitim uzmanı kadroları da eksiktir. Bu kadrolar da elçilik tarafından atanmak istenmektedir. Elçilik, Genel Orta Öğretim Dairesi, rehberlik hizmetleri ve özel eğitim alanlarında Eğitim Bakanlığı içerisinde personel görevlendirmiştir”
Öğretmen kadrolarının tamamlanarak, yeni münhal yerlerinin öğretmene duyurulması ve ardından da oluşacak boşlukların ivedilikle KHK’ya bildirilmesi gerektiğine işaret eden Maviş, “Bilinsin ki sendikamız herhangi bir haksızlığa taraf olmayacak ve gerekirse nakilleri imzalamayacaktır” dedi.
Yönetici ve özel eğitim öğretmenliği için açılan kadroların yetersiz olduğunu dile getiren Maviş, “Bu çağda öğretmen yardımcısı ve okul psikoloğu kadrolarının oluşturulmamasının kabul edilebilir yanı yoktur. Özel eğitim kadroları ve okul psikoloğu kadroları bilinçli doldurulmamakta, bu alanın öğretmenleri elçilik tarafından okullara gönderilmek istenmektedir. Bizim insanımızın işsiz bırakıldığı ve elçiliğin okullar içerisinde örgütleneceği bu anlayışa hizmet edenler karşısında bizleri bulacaktır” diye konuştu.
Maviş, taşımacılık, öğrenci nüfusu yoğunluğu, kolej giriş sistemi, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, ayrımcı eğitim sistemi modeli, ilahiyat koleji, alt yapı yetersizlikleri ve öğretmenler arasındaki ekonomik eşitsizliklerin başlıca sorunlar olarak devam ettiğini söyleyerek, kolej giriş sisteminin de değişmesi gerektiğini kaydetti.
ERİLEN: “CAMİ SAYISI OKUL SAYISINI GEÇTİ”
KTÖS Yönetim Kurulu üyesi Uğur Erilen, ülkede cami sayısının okul sayısını geçtiğini, söyleyerek, “Merkezileştirme adı altında köyler okulsuz bırakılırken, ekonomik akıl bahane edilerek daha fazla okulun kapatılması gündemdedir. 162 okula karşılık 212 cami vardır” diye konuştu.
Son 17 yılda 46 yeni cami inşa edilmesine rağmen, 1974’den günümüze 15 yeni okul inşa edildiğini belirten Erilen, “Haziran ayında belirlediğimiz 48 tane okulumuzun tadilat tamirat işleri ile ilgili yeterli bir çalışma yapılmamıştır. Birçok okula teknolojik yatırım yapılmamakla birlikte, okullara ihtiyaçları için sponsor bulmaları önerilmiştir. Camiye, ilahiyata, hacıya, hocaya, cemaate para bulan devlet, kendi okulunun inşasına, tamiratına, yeterli öğretmen kadrosuna para bulamıyor” dedi.
Akademik çalışma takvimi ve okulların çalışma saatlerinin halen oluşturulmadığını dile getiren Erilen, hükümet şimdiden önerisini açıklaması ve kamuoyu vicdanı ile uzlaşması gerektiğini belirtti.
Erilen, Atatürk Öğretmen Akademisi konusunda Milli Eğitim ve Kültür Bakanının yaptığı açıklamaların çelişkili olduğunu iddia etti.
Erilen, “Göreve geldiği günden beri eğitimden anlamadığını her icraatıyla ortaya koyan Bakanın şuursuzca AÖA’yı kapatma gayretinin arkasında toplumun yaşam algısı üzerinde yapılan mühendisliğin izleri vardır. AKP’nin imamları Öğretmen Akademisini kapatıp, toplumun varlığını sonlandırmak istemekte, Bakan da koltuk hesapları ile buna hizmet etmektedir” iddiasında bulundu.
DİREN: “YAŞAM LAİKLİK ÜZERİNE KURULMUŞTUR”
KTÖS Yönetim Kurulu üyesi Mebrure Diren, Çanakkale gezisinde yaşananları eleştirerek, ziyaretin “laiklikle alası olmadığını” savundu.
Ülkede hazırlanan 1. sınıf ve 4. sınıf ders kitapları ile ilgili sendikanın 35 sayfalık rapor hazırladığını ve kitapların içeriğinin bu rapora göre yeniden değerlendirmesini istediğini belirten Diren, bakanlığın kitapları hazırlayıp hazırlamadığını, okullar açılmadan önce bu kitapların basılıp basılmayacağını, öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitim programının ne zaman düzenleneceğini sordu.
Diren şöyle devam etti: “Türkiye’de eğitim sendikaları ve Eğitim Bakanlığı Evrim Teorisi’nin biyoloji dersinden kaldırılıp felsefeye aktarıldığını, Atatürk ile ilgili konuların azaltıldığını ve cihat kavramının müfredata dâhil olduğunu açıkladı. Lise kitapları da 1 yıl içerisinde yeni müfredata göre yazılacak. ÖSYM’nin düzenlediği sınavların içeriği bu kitaplardan olacağına göre, toplum olarak başka bir baskı ile karşı karşıya kalacağız. Eğitim Bakanlığı’nın bilimsel değerleri ayaklar altına alacak bu uygulamaları şimdiden reddetmeye davet ederiz. Çözüm olarak ise Milli Eğitim Yasası'nın 22. Maddesi (1) ve (2) fıkraları bir an önce yürürlükten kaldırılmasını ve kitapların bizim yetiştirdiğimiz alan uzmanları tarafından adamızda yazılmasını öneririz”
Kıbrıslıların yüzyıllardır, herkesin din ve vicdan özgürlüğüne hoşgörülü ve saygılı olduğunu dile getiren Diren, “Kıbrıs Türk toplumu doksan yıl önce din içeriğini merkez olmaktan çıkarıp, yaşamı laiklik üzerine kurmuştur. Bu ülkeyi yurt bilen ve gelip yerleşen herkes de aynı duyguları paylaşmıştır” dedi.
Eğitim sistemi, devlet düzeni, hukuk sistemi, kurumlar, siyaset ve yaşam felsefesinin laik temeller üzerine inşa edildiği belirten Diren, “Laiklik perspektifi, kişinin din ve vicdan özgürlüğü anayasa ile koruma altına alınmıştır. Türkiye'de laik sistemi yıkmaya çalışıp, her şeyin merkezine dini koyarak, Türkiye halklarını karanlığa götürmek isteyenlere alkış tutanlar, adanın kuzeyinde de aynı emelleri taşıdığını açıkça ifşa etmiştir” iddiasında bulundu.
Diren şöyle devam etti: “Camiler, TC Lefkoşa Elçiliği ve diyanet işleri tarafından kirası ödenen evler, gelirleri nerden olduğu belli olmayan dernekler dinsel propaganda ve toplum mühendisliği merkezlerine dönüştürülmüştür. İmamlar, toplum içinde söz sahibi edilmeye çalışılmakta, bazı siyasetçiler emirleri imamlardan almaktadırlar. Daha çok cami yapılmasının sebeplerinin başında, imamların daha çok yaygınlaştırılması ve daha çok propaganda yapabilmelerinin sağlanması gelmektedir. Çocuklar ile gençlerin faaliyetler ve gezilere yönlendirilmesi karşılığında bazı ailelere TC kaynaklı ekonomik yardımlar yapılmaktadır”