‘LAİKLİK’ İSTEMEK BİLE ‘AYIP’
KKTC’deki üniversitelerin öğretmen yetiştiren bölümlerinde okuyan ve okullarımızda staja giden kimi öğrencilerin ‘türban’la derse girme talebi hakkında Cuma gün bu köşede çıkan yazı çok yankı yaptı. Konu hakkında sürekli bilgiler geliyor, manzaranın boyutları daha da ortaya çıkıyor.
O yazıda da vurguladığım gibi, konu eğitim kurumlarımız bakımından ‘yeni bir sorun’ eğilimi gösteriyor. Birçok öğretmen bundan rahatsız... Devlet okulları ve özel okullarda yönetimlerin olumsuz tavrı karşısında stajyer öğrencilerin TC Büyükelçiliği’ni devreye sokması işin tadını daha da kaçırdı.
Bu arada –en azından bir özel okulda- türbanlı bir öğretmenin halihazırda görev yapmakta olduğu bilgisi de geldi. Stajyer de değil yani!..
“Bizim çocuğun din dersi öğretmeni zaten türbanıyla ders yapıyor” dedi bir arkadaşım.
Memlekette eğitimle ilgili yasaları uygulamakla görevli bir bakanlık varsa eğer, bu bilgiyi ihbar kabul etseler iyi olacak!..
* * *
Lakin bir başka durum daha ortaya çıktı.
‘Okullarda türbanlı eğitim dönemi’ başlıklı yazıya gelen tepkiler, ‘mahalle baskısı’nın yönelimi üzerine ciddi ipuçları verdi.
Sosyal medya üzerinden gerek doğrudan bana gönderilen mesajlardan, gerekse yazıyı paylaşan site ve platformlarda paylaşılan görüş, tepki ve eleştiriler arasında dikkat çekici olanlar var.
Laik eğitimi benimsemiş, Anayasası ve yasaları buna göre düzenlenmiş Kıbrıs Türk eğitim sistemine ‘türban’ı sokmanın sakıncalarına işaret eden, bu tür girişimlere sert tepkiler koyanların sayısı azımsanamayacak kadar fazla…
Lakin okullarda ‘türban’ı savunan, bunu ‘özgürlük’ ya da ‘hak’ gibi kavramlarla izah edenler de az değil!
Türbandan yana görüş iletenlerin bir kısmının ‘sahte profil’ ya da teknik ismiyle ‘trol’ olduğu kesin… Ancak gerçek profil olduğu belli olan birçok şahıs da türbana sahip çıkıyor. Dahası, o trollerin neden bu tür polemiklerde ‘amigoluk’ yaptığını da düşünmek gerekiyor.
* * *
Öyle laflar sarf edilmiş ki, insanın aklı şaşar!
Birkaç örnek aktarayım…
“Ne oldu rahatsız mı oldun? Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gurur duyuyoruz. Mini etek giyen öğretmen gelse sesiniz çıkmaz…”
“Tabii, g… bacağı görünen öğretmen lazım türban olmaz!”
“Türbanı sorun olarak göstermeyin, türban özgürlüktür.”
“Kimsenin sakalına saçına karışılmadığı gibi bunada karışmayın saygı duyun.”
“Çözüm kolay. Güneye geçerlerse türban sorunları olmaz.”
“Allahın emidir edepli giyinmek. Alah boşuna söylememiş edepli giyinin diye. Allah öyle boy pos açtığınız bacak ve dekoltelerinize bakmaz. Kalplere bakar kalplere…
“Okullarda mini etekli askılı bluzlu dekolteli öğretmenlerden daha kötü örnek olacağını sanmıyorum türbanlı öğretmenlerin. İnşallah burda da türbanlılar her işte serbest çalışabilir...
“Böyle düşünenleri Türkiye’de gömdük sıra KKTC’de…
* * *
Daha bunlar gibi bir yığın mesaj geldi. Aralarında çok ağır küfürler, hakaretler, hatta tehditler de var.
Mesela bir tanesi “Mikroplar insanların içine sızmaya çalışıyor. Sen de gazeteciyim diye geçiniyorsun. Mikropluk yapma” diyor bana!..
Bir diğeri ağza alınmayacak küfürler savurduktan sonra “bir çukur kazıp geberin” falan diyor, bana!..
‘Bana’ derken, şahsi tehdit ve küfürleri sahiplerine iade ediyorum. Ama tehdit ve küfürlerin asıl hedefi toplumu ta kendisi…
Koro şeklinde bir ekip var, dediğim gibi çoğu ‘trol’ muhtemelen… Ama trol olmayanlar da var.
Bakar mısınız geldiğimiz noktaya?
‘Laiklik’ istemek bile ‘ayıp’ haline geldi!
‘Mahalle baskısı’ giderek artıyor bu topraklarda…
Türkiye’de uzunca süredir gösterilen film Kuzey Kıbrıs’ta da vizyona girdi.
Soru şu: İzlemekle mi yetineceğiz?
Öyleyse ‘hayırlı’ seyirler!..