1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Lakadamya’da da, Tekke Bahçesi’nde de “aynı film” çevrildi, “kayıp” yakınları boşu boşuna yıllarca yanıltıldı, bekletildi... – 1 -
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Lakadamya’da da, Tekke Bahçesi’nde de “aynı film” çevrildi, “kayıp” yakınları boşu boşuna yıllarca yanıltıldı, bekletildi... – 1 -

A+A-

 “Kayıp” yakını Gürol Ruso, Lakadamya mezarlığına gömülü Kıbrıslırum “kayıplar”la ilgili olarak derlediği notları bizlerle paylaştı...

“Kayıp” yakını Gürol Ruso, Lakadamya mezarlığına gömülü bazı Kıbrıslırum “kayıplar”la ilgili olarak derlemiş olduğu notları bizlerle paylaştı.

Geçtiğimiz günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, Lakadamya mezarlığına ailesinden habersiz gömülen ve aileye hiçbir bilgi verilmeyerek “kayıp” addedilen Paşas ailesine Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından 60 bin Euro tutarında tazminat ödenmesi kararı, bu konuyu yeniden gündeme taşıdı. Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti Parlamentosu’nda İnsan Hakları Komitesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhine Paşas ailesi lehine almış olduğu 31 Ağustos 2021 tarihli kararı görüşerek bu komiteye tüm ilgili tarafları davet etti ve gazeteci arkadaşımız Andreas Paraskos da komiteye elindeki bilgileri sunarak, Lakadamya mezarlığında gömülü olan “kayıplar” hakkında “kayıp” yakınlarına bilgi vermeyen, bunu senelerce gizleyen tüm yetkililerle ilgili cezai kovuşturma açılması önerisini yaptı.

 

TEKKE BAHÇESİ’NDE DE AYNI DURUM VARDI...

Bizde de tıpkı Tekke Bahçesi’nde ve belki de başka diğer şehitliklerde/mezarlıklarda yaşanan “kayıplar”la ilgili “karmaşalar” mevcuttu ve özellikle Tekke Bahçesi’ne Kıbrıslıtürk yetkililer tarafından yapılan sessiz sedasız gömüler ve ailelerin bunlardan haberdar edilmemesi, insanların yıllarca “kayıpları”nı beklemelerine, onları başka yerlerde aramalarına yol açmıştı.

Lakadamya mezarlığındaki durum da, Tekke Bahçesi’ndeki durum da birbirinin neredeyse aynısı...

Lakadamya’da da, Tekke Bahçesi’nde de “aynı film” çevrildi, “kayıp” yakınları boşu boşuna yıllarca yanıltıldı, bekletildi. Ta ki kuzeyde YENİDÜZEN’de “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler” başlıklı bu yazı dizisinde biz, güneyde de Andreas Paraskos yani kısacası gerçeğin peşindeki medya her iki mezarlığı da gerçeği öğrenmek ve ailelerin acılarına son vermek için araştırmaya girişsin... Böylelikle hem Tekke Bahçesi’nin, hem de Lakadamya’nın çevresindeki “gizlilik” tuzla buz olurken, gerçekler de ortaya dökülmeye başlanmıştı...

 

“KAYIP YAKINLARI” DA ISRARCI OLDU...

Tekke Bahçesi’ne 1964’te ve 1974’te, Lakadamya mezarlığına ise 1974’te çeşitli gömüler yapılmıştı... Kıbrıs’ın kuzeyinde YENİDÜZEN olarak bizim, Kıbrıs’ın güneyinde gazeteci Andreas Paraskos’un ve her iki tarafta da “kayıp” yakınlarının ısrarları olmamış olsaydı, Tekke Bahçesi de, Lakadamya da kazılmayacak ve bu konular “gizli” kalmaya devam edecekti... Tekke Bahçesi’nin kazılabilmesi ve isimsiz mezarlara gömülmüş olan “kayıplar”ın kimliklendirilebilmesi için en az on yıllık bir mücadele vermiştik bu sayfalarda ve belgelerle ve görgü tanıklarıyla, Tekke Bahçesi’nde yaşanmış olanları okurlarımıza ve kamuoyuna aktarmaya çalışmış, Kayıplar Komitesi’ni de bilgilendirmiştik... Nihayetinde Mustafa Akıncı döneminde Tekke Bahçesi’ndeki mezarların bir kısmı sınırlı biçimde kazıldı ve gerçek ortaya çıkkmaya başladı... Tekke Bahçesi’nde henüz yapılması gereken çok iş var ve umarız önümüzdeki dönem de bu bölgedeki kazılara devam edilebilir...

 

DUYARLI BİR “KAYIP” YAKINI: GÜROL RUSO...

Lakadamya mezarlığına ilişkin olarak Gürol Ruso’nun bize göndermiş olduğu notları paylaşmak istiyoruz okurlarımızla...

Gürol Ruso’ya da bu duyarlılığı ve konunun takipçisi olması nedeniyle çok teşekkür ediyoruz.  Gürol Ruso da bir “kayıp” yakını, amcası Hüseyin Ruso “kayıp” idi ve Tekke Bahçesi kazılarında, ondan geride kalanlar “kayıp” Hüseyin Yalçın’a ait mezardan çıkarılmıştı... Yine halasının kızının eşi olan eniştesi İbrahim Latif de “kayıp”tı ve ondan geride kalanlar da, Lefkoşa Şehitliği’nde kendi ismini taşıyan mezardan çıkarılarak kimliklendirildi ve yine aynı mezara defnedildi. Ancak senelerce ailesine onun orada gömülü olduğu söylenmemişti. Tıpkı Hüseyin Ruso’nun Tekke Bahçesi’nde gömülü olduğunun söylenmemesi ve gizlenmesi gibi...

s1-288.jpg

PALMA DAVASI VE BELGELER...

Gürol Ruso’nun “Palma davası”yla ilgili bizimle iki belge paylaştı. Bunlardan biri, Andrulla Palma’nın, araştırmacı gazeteci-yazar Makarios Druşodis’le 1998 yılında yaptığı, FİLELEFTHEROS gazetesinde yayımlanan ve o günlerde TAK Ajansı tarafından Türkçe’ye çevrilen bir röportaj...

Gürol Ruso ayrıca bize, Andrulla Palma’nın davası hakkında kendi tuttuğu bilgi notunu da gönderdi... Bunları okurlarımızla paylaşmak istiyoruz...

Andrulla Palma, Lakadamya mezarlığında bizzat kazı yürütmüş bir “kayıp” yakını ve onun söyledikleri kulağımıza küpe olmalı hepimizin... Çünkü “kayıplar” konusunu manipüle ederek bundan kendine “pay” çıkarmaya, “kayıp” yakınlarını karanlıkta bırakıp onları oyalamaya çalışanlara karşı her daim, her iki toplumun da uyanık olması gerekiyor... Medyanın ortaya çıkarmış olduğu gerçekler, yetkililere bu konularda güvenilemeyeceğini tekrar tekrar ispatlamış durumda... Bunun herhangi bir gerekçesi de olamaz çünkü sözkonusu olan bu “kayıplar”ın yakınlarının hayatlarının felce uğraması, onların dönüşünü bekleyerek ömürlerini geçirmeleri, akibetleri hakkında hiçbir bilgiye sahip olmaksızın onlarca yıl ölü mü, sağ mı, ölüyse nerede gömülü bilmeden sonsuz ve ızdıraplı seneler geçirmeleri...

Gürol Ruso’ya buradan tekrar teşekkür ediyoruz...

s2-249.jpg

“BİZİ LİMON KABUĞU GİBİ SIKTILAR, ŞİMDİ DE ÇÖPE ATACAKLAR...”

Gürol Ruso’nun bizimle paylaştığı ilk belge, FİLELEFTHEROS gazetesinden Makarios Druşodis ile “kayıp” yakını Andrulla Palma’nın 12 Nisan 1998 tarihli röportajı. Bu röportaj, TAK Ajansı tarafından 14 Nisan 1998 tarihinde Türkçe’ye çevrilerek yayımlanmış. Röportaj şöyle:

“Andrulla Palma, kayıp onbaşı Haralambus Palmas’ın eşidir. Bayan Palma 1974’ten beri eşinin kayıp olduğunu düşünüyordu ve kızını da babasının geri döneceği umutları ile besliyordu. Ancak 3 yıl önce bu umutlar söndü. Kayıplar Dairesi Bayan Palma’ya eşinin ölü olduğu ve Lakadamya askeri mezarlığında gömülü olduğu bilgisini verdi. Bayan Palma o zamandan beri eşine, vatanı için mücadele edip ölen bir askere yakışır bir cenaze töreni yapmak için eşinin naaşının kendisine verilmesini talep ediyor ancak yanıt alamıyor. Andrulla Palma bugün kendini devlet tarafından ihanete uğramış hissediyor ve devletin ucuz politika için kayıplar konusunu istismar ettiğini düşünüyor. Andrulla Palma kendi yaşadığı tecrübeden, kayıplar konusunun Türkiye aleyhindeki bir konudan, büyük bir fiyaskoya dönüştüğü görüşünde…

 

Soru: Eşinizin ölü olduğunu ne zaman öğrendiniz?
Palma:
Yaklaşık 3 yıl önce beni Kayıplar Servisi’nden arayarak eşimin ölü ve Lakadamya Askeri Mezarlığı’nda gömülü olduğunu söylediler.

Soru: Nerede öldürüldü?
Palma:
Lefkoşa’nın Ay. Pavlo bölgesindeki ‘Palluca’ mevzisinde görevliydi. Bölge Türkler tarafından alındığında diğerleriyle birlikte esir düştü. 17 Ağustos 1974’te diğer 6 kişiyle birlikte işkence yaparak öldürdüler.

Soru: Onu askeri mezarlığa kim götürdü ?
Palma:
Türklerle bir uzlaşmaya varıldı ve ölüler toplandı. Onu aldılar ve kimlik tesbiti yapmadan gömdüler.

Soru: Bunları size Kayıplar Servisi’nden mi söylediler?
Palma:
Dalga mı geçiyorsunuz. Bana hiçbirşey  söylemek istemediler. Tek başıma araştırma yaptım ve bilgi topladım.

Soru:  Nasıl oldu da bu kadar yıl sonra eşinizin ölü olduğunu söylemek için sizi çağırdılar ?
Palma:
Kayıp dosyalarını BM Barış Gücü’ne vermek amacıyla değerlendirmeye başladıkları zamandı. Dosyasında, 1974’ten beri orada gömülü olduğunu gösteren bazı şahadetler bulmuş olacaklar.

Soru: O zamana kadar eşinizin ölü olduğuna dair hiçbir bilginiz yok muydu?
Palma:
Geri dönmeyince, hastane ve mezarlıklarda araştırmalar yaptım. Mezarlıktan getirilen fotoğraf ve kişisel eşyaları aradım ancak, eşime ait hiçbirşey bulamadım. Böylece, hayatta olduğu umuduna kapıldım.

Soru: Neden mezarlıklara gittiniz? Onun biryerlerde gömülü olduğunu mu söylediler?
Palma:
Teşhis için hastahaneden geçmemiş ölüler bulunduğunu öğrendim ve mezarlıkları araştırmaya başladım.

Soru: Evet, ama hiçbir bilgi olmadan mezarını nasıl ayırt edecektiniz?
Palma:
O zamanlar öyle düşünmüyordum. Kayınvalidemle birlikte, belki teşhis edebiliriz diye mezarları açmaya gittik.

Soru: Öylece körü körüne mi?
Palma:
Aynı şeyi yapan başka kadınlar da vardı. Eşinin Lakadamya mezarlığında gömülü olduğunu bir şekilde öğrenen başka bir kayıp eşi Angeliki Kiprianidi, mezarı tek başına açtı, eşini buldu  ve cenaze töreni yaparak gömdü.

Soru: Onu nasıl teşhis etti?
Palma:
Trajedinin hemen sonrasıydı  ve kimliği ile diğer özel eşyalarını bulmuştu.

Soru: O zaman eşinizin ölü olduğu  düşüncesine kapıldınız mı?
Palma:
Hayır, umutsuzca tek başıma, gerçeği öğrenmek için yapabileceğim herşeyi yapmaya çalıştım.

Soru: İstediğiniz bilgiler, eşinizin dosyasında mıydı?
Palma:
Yeterli bilgiler olmasa bile, eşimin ne zaman  ve nerede kaybolduğunu bilen şahitlerin isimleri vardı.

Soru: Siz bu dosyayı gördünüz mü?
Palma:
Pek çok maceradan sonra, evet.

Soru: Ne tür maceralar?
Palma:
Eşimin ölü olduğunu söylediklerinde dosyasını görmeme izin vermediler. Avukatımın da yardımıyla yaptığım pek çok baskılardan sonra dosyayı görebildim. Sanki gizlemek istedikleri birşeyler varmış gibi davrandılar.

Soru: Eşinizin ölü olduğunu söylediklerinde ne hissettiniz?
Palma:
Çok acı bir tecrübeydi.

Soru: Ama en azından gerçeği öğrenmiştiniz?
Palma:
Gerçeğin bir bölümünü öğrendim.Çünkü eşimin kemiklerini bana vermediler. Kemikleri vermeyi reddettikleri sürece rahatlamam sözkonusu değil.

Soru: İstediniz ve onlar ret mi etti?
Palma:
Ölü olduğunu öğrendiğim andan beridir istiyorum. Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides’e kadar gittim. Klerides bana, siyasi nedenlerden dolayı mezarların açılmasının çok zor olacağını söyledi.

Soru: Bu zorluğu anlamıyor musunuz?

Palma: Bu kabustan kurtulabilmem için, Denktaş’ın işbirliği yapmaya karar vermesini beklemem gerektiğine katılmıyorum.

Soru: Pratikte, mezarların açılması kolay mıdır?
Palma:
Elbette ki. Kendi olayımda, mezarlığın planı, mezarlar ve gömülme yerlerini gösterdiler.           

Soru: Daha sonra siz, mezarın mümkün olduğunca çabuk açılmasını mı istediniz ?
Palma:
Tabii ki....Ayrıca DNA metoduyla kimlik tesbiti yapmalarını da istedim. 24 yıl gerçeği bizden saklamakla hata ettiler. En azından şimdi bu hatalarını düzeltsinler.

Soru: Yetkili birimin, eşinizin 1974’ten beridir ölü olduğunu bildiğinden ne derece eminsiniz?
Palma:
Mağdur ve gerekli imkanlara sahip olmayan bir kadın olarak ben, dosyadan aldığım bilgilerle araştırma yaptım ve bütün ayrıntıları öğrendim.

Soru: Ne tür araştırmalar yaptınız ?

Palma: Eşimle birlikte olan kişilerle görüştüm. İsimleri dosyadadır. Kendi imkanlarımla Yunanistan’a gittim ve eşimin öldürülüşünü görmüş bir kişiyle görüştüm. Resmi devlet bunları yapamaz mıydı?

Soru: Eşinizle birlikte öldürülen diğer 6 kişinin yakınlarına bilgi verildi mi?
Palma:
Andreas Palma olayı dışında, sanmıyorum. Andreas Palma eşimin kuzeniydi. Ayni mevzide öldürüldü.

Soru: O da evli miydi ?
Palma:
Hayır, nişanlıydı.Nişanlısı hamileydi, doğurdu ve çocuğa babasının adını koydu. O zamanlar 19 yaşında bir kızdı ve bugüne kadar kayıp nişanlısını bekleyerek evlenmedi. Ona daha önce söyleselerdi, hayatını bir düzene sokabilirdi.

Soru: Siz de o zamandan eşinizin ölü olduğunu öğrenseydiniz, kendinize yeni bir hayat kurarmıydınız?
Palma:
Elbette. O zamanlar 27 yaşındaydım. Çocuklarıma da destek çıkacak birisiyle evlenebilirdim. Eşimin anısını onurlandırırdım, ancak hayatım değişik olurdu.

 

(Devam edecek)

 

 

Bu yazı toplam 1200 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar