Lapatozlu Kıbrıslıtürkler'in hayatını kurtaran adam
1974’te Muratağa-Atlılar-Sandallar (Maratha-Sandallaris-Aloa) katliamı ardından Arnadi (Kuzucuk) köyünden bir başka EOKA-B timinin köye gelerek katliam yapacağı yönünde haber alıp bunu engelleyen ve karma bir köy olan Lapatoz’daki (Boğaziçi) K
1974’te Muratağa-Atlılar-Sandallar (Maratha-Sandallaris-Aloa) katliamı ardından Arnadi (Kuzucuk) köyünden bir başka EOKA-B timinin köye gelerek katliam yapacağı yönünde haber alıp bunu engelleyen ve karma bir köy olan Lapatoz’daki (Boğaziçi) Kıbrıslıtürkler’in savaş sırasında zarar görmesine engel olan o günlerin Lapatoz Muhtarı Andreas Hristodulu’yu görmeye gidiyoruz...
Larnaka’da, Türk mahallesinde yaşıyor...
Eşiyle ve Milya köyünden komşuları Andriana’yla birlikte karşılıyor bizi...
Milya (Yıldırım) köyünden komşuları Andriana, “iğnecilik” yaptığı için Atlılar (Aloa) köyüne çok gidermiş ve orada samimi arkadaşları varmış... Katliam öncesinde köye gidip 40 Kıbrıs Liralık un ve yiyecek götürdüğünü anlatıyor... Katliamı aylar sonra, ancak güneye geçtikten sonra duyduğunda günlerce ağlamış... Katliamda öldürülen Mualla’dan, Mualla’nın yeni doğmuş bebeğinden, Mualla’nın kaynanası Ayşe Hanım’dan söz ediyor bana, burada Larnaka sahilinde denizi gören bu evde tüylerim diken diken oluyor... “Mualla yeni doğum yaptıydı, bebeği toplu mezardan çıkarıldığında üstünde kurşun izi yoktu, bebeği diri diri gömdükleri söyleniyordu bu yüzden” diye anlatıyor...
Lapatoz Muhtarı Andreas Hristodulu, İngilizce bilmediği için, “kayıp” yakını Andreas Sizinos’la birlikte gidiyoruz Larnaka’daki evine. Andreas, muhtarla röportajımızda gönüllü tercümanlığı üstleniyor. Eşi de, kendisi de siyahlar giymişler... Bir evlatları kansere yenik düşmüş, bu yüzden yas tutuyorlar... Evladından söz etmek onun için zor: Bu uzun boylu, yapılı, sert adamın gözleri yaşarıyor toprağa verdiği evladından söz açılınca...
Lapatoz’un muhtarı Andreas, Kıbrıslıtürkler arasında çok büyük saygı gören bir kişi... Çünkü ondan iyilikten başka bir şey görmemişler... Kıbrıslıtürkler’in katliamına engel olduğunu bana anlatanlar da Lapatozlu Kıbrıslıtürkler’di... Ne yazık ki böylesine insani hareketler de toplumlarımızdan gizleniyor, bir insanın başka bir insanı ya da Lapatoz muhtarının yaptığı gibi koca bir köyü katliamdan kurtarmış olması ne kuzeyde, ne güneyde “takdir” görmüyor, bu da “tabu”laştırılıyor ve sanki de öyle bir şey olmamış gibi davranılıyor... Toplumlarımız birbirlerine yaptıkları kötülükleri öne çıkarmayı konuşmakta herhangi bir sakınca görmüyor oysa yapılan iyiliklerden fısıltıyla söz ediliyor, sanki de iyiliklerden söz etmek, bizi eksiltecekmiş gibi!... Bu ne kadar da acı bir şey...
Bu sayfalarda kötülükler gibi iyilikleri de kaleme almaya çalışıyoruz çünkü bu topraklarda kötülükler gibi iyilikler de var olmuş hep...
Kendi hayatını tehlikeye atıp başkalarının hayatını kurtarmaya çalışan bir insan Andreas Hristodulu... Tüm saygınlığını, tüm ağırlığını, kendisinkinden farklı bir toplumu, Lapatozlu Kıbrıslıtürkler’i korumak için ortaya koymuş...
Lapatozlu Kıbrıslıtürkler eminim ki ona teşekkür etmişlerdir ancak böylesi insanlara bu adanın toplumları olarak da bir teşekkür borçluyuz diye düşünüyorum: Özellikle fanatizme, milliyetçiliğe, aşırı tepkilere taviz vermeyen, savaştan önce nasılsa, savaş sırasında ve savaştan sonra da yüreğindeki iyiliğe hiçbir gölge düşmesine izin vermeyen böylesi insanlar, Kıbrıs’ta heykeli dikilmesi, ders kitaplarına konularak tüm çocukların hayatlarını öğrenmesi gereken insanlardır...
Böylesi iyilik dolu insanlar sayesindedir ki “Kıbrıs’ta insanlık ölmedi” diyebiliyoruz...
Kıbrıslıtürkler’i katliamdan kurtaran Lapatoz Muhtarı Andreas Hristodulu’yla röportajımız şöyle:
SORU: Kaç yaşındasınız Bay Andreas?
ANDREAS HRİSTODULU: 74 yaşındayım...Lapatoz’da doğup büyüdüm... Babamın adı Mihalis’ti... Ona “Şailos” da derlerdi... Annemin adı Galliseni idi. Dört kardeştik, şimdi hayatta kalan üç kardeşiz. İki kız, iki erkek kardeştik. Ben üçüncü çocuktum... En büyük kardeşimiz vefat etti... Üç kardeş kaldık hayatta...
SORU: Karma bir köy olan Lapatoz’da doğup büyüdünüz... Siz çocukken, ilişkileriniz nasıldı Kıbrıslıtürkler’le?
ANDREAS HRİSTODULU: Lapatoz’daki tüm Kıbrıslıtürkler, Rumca konuşabiliyordu, hiçbir ayırımcılık, hiçbir fark yoktu, hepimiz aynıydık... Sadece beş Kıbrıslıtürk Rumca bilmiyordu...
SORU: Komşularınızdan, arkadaşlarınızdan hatırladıklarınız kimler var?
ANDREAS HRİSTODULU: Herkesi tanırdım Lapatoz’da, Kıbrıslıtürkler’le aramızda yalnızca üç ev vardı... Lapatoz’da Türk mahallesi vardı, Rum mahallesi vardı ama bizi üç ev ayırırdı Kıbrıslıtürkler’den. Kadiris, Fikris Ali, Fikris Şevki, Memedis... Çok insan tanırdım, herkesi tanırdım... Lapatoz’da okula gittim, ilkokula gittim yalnızca. Babam yapıcıydı, babamla birlikte yapıcılığa gitmeye başladım ilkokul bittikten sonra.
Trikomo’da ortaokulun müdürü köyümüze gelerek babamı ziyaret etmiş ve beni ortaokula göndermesini istemişti. Çünkü matematikte çok iyiydim...
Fakat babamın cevabı, “Hayır, bırak yapıcılığı öğrensin, temiz hava alır hem” demişti müdüre.
O dönemlerde ailelerdeki erkek çocuklar, kızkardeşlerinin çeyizine yardım etmek durumundaydı, adet böyleydi.
SORU: 1955’te EOKA’ya katıldığınızı anlattıydınız bana...
ANDREAS HRİSTODULU: Evet...
SORU: EOKA kurulduktan sonra bu durum köydeki ilişkileri nasıl etkilemişti?
ANDREAS HRİSTODULU: Nisan 1956’da katılmıştı Lapatoz’daki Kıbrıslırum erkekler EOKA’ya, yani EOKA kurulduktan bir yıl sonra... Köyde küçük bir tim oluşturulmuştu, sonra bu tim çalışarak büyüdü... İngilizler’e karşıydı bu mücadele...
Sonraları TMT’ciler Lapatoz’u ziyaret ederek, Lapatozlu Kıbrıslıtürkler’in köyden ayrılmaları için baskı yapmaya başlamıştı.
SORU: Bu, herhalde 1958’den sonraydı...
ANDREAS HRİSTODULU: 1956’daydı...
SORU: 1956’da TMT yoktu henüz...
ANDREAS HRİSTODULU: TMT üyesi miydi bunlar, emin değilim ama başka yerlerden bazı Kıbrıslıtürkler geliyor ve Lapatozlu Kıbrıslıtürkler’in köyden ayrılması yönünde telkinde bulunuyordu...
SORU: Hangi köyden geliyordu bu Kıbrıslıtürkler?
ANDREAS HRİSTODULU: Hayır, bilmiyorum... O dönem muhtar olan Ahmet Emirali’ye gelmişlerdi... Kıbrıslıtürkler’in o dönem muhtarı olan Ahmet Emirali, çok sakin, çok kibar, çok iyi bir insandı. O dönemin Kıbrıslırum muhtarı, benim amcam Yakumis Hacıhristodulu idi...
SORU: Köyden ayrılmalarını söyleyen Kıbrıslıtürkler’e, Ahmet Emirali ne söylemişti?
ANDREAS HRİSTODULU: O dönem Ahmet Emirali, muhtar olan amcam Yakumis’le bir toplantı yapmıştı... Ahmet Emirali, başka köylerden bazı Kıbrıslıtürkler’in geldiğini, kendisini ziyaret ederek köyden ayrılmalarını istediklerini, “EOKA nedeniyle tehlikedesiniz” dediklerini amcama söylemişti. Kıbrıslırum muhtar Yakumis de, bazı temaslarda bulunmak üzere bir gün izin istemişti Kıbrıslıtürk muhtardan. “Yarın sana tam olarak ne yapılması gerektiğini söyleyeceğim” demişti Ahmet Emirali’ye.
(Devam edecek)