Lapta, Ilgaz ve Kördemen’de yeni kazılar...
Kayıplar Komitesi, Lapta ve Kördemen’de yeni kazılara başladı... Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, Kayıplar Komitesi Lapta’da yeni bir kuyu kazısına başlarken, Kördemen’de de (Kondomenos/Kılıçaslan) askeri bölge içerisinde bir diğer yeni kazıya başladı. Ilgaz köyünde de yeni bir kazıya başlandığı öğrenildi.
Kayıplar Komitesi’nin Lapta yöresinde Balyosofo’da (Malatya) bir diğer kazısı da devam ediyor.
Kayıplar Komitesi’nin kazıları adamızın kuzeyinde ve güneyinde kesintisiz biçimde sürdürülüyor. Bu kazılarda 1963-64 ve 1974’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerleri aranıyor... Kayıplar Komitesi’ne bu konuda en büyük desteği Avrupa Birliği veriyor çünkü Avrupa Parlamentosu her yıl Kayıplar Komitesi’ne birkaç milyon Euro’luk bütçe sağlıyor. Kayıplar Komitesi’ne ayrıca çeşitli ülkeler de bağışlarda bulunarak araştırmaların, kazıların, kimliklendirmelerin devam etmesini sağlıyorlar. Kayıplar Komitesi’nin biri Kıbrıslıtürk, biri Kıbrıslırum, biri de Birleşmiş Milletler tarafından atanan üç üyesi bulunuyor. Kararlar konsensüsle alınıyor ve Kayıplar Komitesi çalışmaları da iki toplumlu olarak yürütülüyor. Kazılarda Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum arkeologlar yanyana, birlikte çalışıyorlar. Kayıplar Komitesi’nin ara bölgede, Lefkoşa eski Uluslararası Havalaanı yakınındaki laboratuvarında çalışan bilim insanları da (antropologlar, genetikçiler) yine iki toplumlu ekipler şeklinde çalışmalarını sürdürüyorlar...
KAZILARDA SON DURUM...
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:
*** Lefkoşa/Lefkosia: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un, hapishane yanındaki arazide gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları devam etmektedir.
*** Alsancak/Karava: MNI:0 1974 kaybı 5 Kıbrıslırum'un Alsancak-Karaoğlanoğlu (Karava-Ayyorgi) sınırında bir kuyu içerisinde gömülü olabilecekleri bilgisi ile başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Lapta/Lapithos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un Lapta'da bir kuyu içerisinde gömülü olabilecekleri bilgisi ile kazı çalışmalarına başlanmıştır.
*** Atlılar/Aloda: 1974 yılında Atlılar toplu mezarına gömülen 37 Kıbrıslıtürk, yine aynı yıl içerisinde Atlılar Köyü'ndeki Şehitliğe nakledilmiştir. Atlılar Şehitliği'ndeki kalıntıları kimliklendirmek amacıyla başlatılan sistematik kazı çalışmaları halen devam etmektedir. 31 Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşıldı ve kazı sürüyor.
*** Değirmenlik/Kythrea/Cirga (askeri bölge): 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un zeytin ağaçlarının bulunduğu araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tamamlanmış, herhangi bir kalıntıya ulaşılamamıştır.
*** Kılıçarslan/Kondemenos/Kördemen (askeri bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un yola yakın bir noktada tarlaya gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmalarına başlanmıştır.
*** Kızılay/Trahona: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'a ait insan kalıntıların Lefkoşa Kızılbaş bölgesinde bir evin avlusunda görüldüğü bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmalarında dağınık insan kemiklerine ulaşılmıştır. Kazı çalışmaları tamamlanmış ve kazı kapatılmıştır.
*** Ilgaz/Fteriha: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un, badem ağacının altındaki bir çukura gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmalarına başlanmıştır.
*** Malatya/Palaiosofos/Balyosofo: 1974 kaybı bir veya iki Kıbrıslırum'un, Girne Dağları'nın kuzeye bakan cephesinde, ormanlık bir arazide gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Kalavasos/Kalavason: 1974 kaybı bir veya birden fazla Kıbrıslıtürk'ün Kalavason-Mari bölgesinde kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
Biz de Kayıplar Komitesi kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
Lefkonuk’ta bulunan “kayıplar”, kimliklendirilmeye başlandı...
Lefkonuk dışında (Geçitkale) toplu olarak gömülü vaziyette bulunan ve Kayıplar Komitesi’nin kazılarıyla bulundukları gömü yerinden çıkarılarak kimliklendirilmeye gönderilen Kıbrıslırumlar’dan ikisinin kimliklendirilmiş olduğu öğrenildi.
Buna göre Sergios Prodromos Haralambu kimliklendirildi ve ailesi bilgilendirdi. Ailesi tarafından yapılan açıklamada, Sergios Prodromos Haralambu’nun seferi asker olarak 1974’te 361inci Piyade Birliği’nde görevlendirildiği ve en son 15 Ağustos 1974’te Tripimeni bölgesinde görüldüğü belirtildi.
Aile tarafından yapılan açıklamada, Sergios’un babası ve annesinin ve bir kızkardeşinin de evlatlarının akibetini öğrenemeden vefat ettikleri, onu hayatta bulunan diğer kızkardeşlerinin defnedeceği belirtildi.
Kimliklendirilen bir diğer “kayıp” ise George Haralambus Hristofi oldu. O da seferi bir asker olarak en son 15 Ağustos’ta görülmüş. Aslen Potamidissa köyündenmiş ve ailesinin yaptığı açıklamaya göre, cenaze töreni 16 Mart 2024’te köyündeki Panaya Kilisesi’nde yapılacak, sonra da köy mezarlığına defnedilecekmiş.
Lefkonuk’ta dere kenarında bulunan bu gömü yerinde Kayıplar Komitesi kazı yürütürken bu alanı ziyaret etmiştik... Bu kazıda dört “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlar bulunmuştu...
*** GİDENLERİN ARDINDAN...
Mehmet Guddis’in ardından...
Ulus IRKAD
Ona Baf’ta 1974 yılında “Guddis” veya “Kurtiz” derlerdi. Yaşı da fazla büyük değildi hani… 1974 yılında 14 yaşındaydı. 14 yaşındaydı ama iri yarı olmasından dolayı bayağı büyük gösterirdi yaşını. Yaz aylarında Kral mezarlarında kendinden büyük olanları güreşe davet eder ve çoğu kendinden büyük olanları da yenerdi. 1964 yılında Yoğurtçu Nefis ablaların ve Şaban Dayı’nın evlerini kiralamıştı babaları… Ramadan Atay’ların evlerinin bulunduğu sokak, hemen Orhan Menteş’lere komşu o iki katlı, tuvaleti avlunun ortasında sadece bir delik olan o eve gitmiştik. Önceleri Mutallo’daydık, ev sahibi çıkmamızı isteyince, önce Yeşil Hat üzerinde bulunan Sağır’ın evi denilen eve gitmiş ama daha sonra da mahallede Fuat Komutan vurulunca mecburen korkudan da olacak, çünkü babamızın vurulma durumu olabilirdi, öyle tehdit de almıştık, Nefis ablaların karşısındaki Enver Bayramların evlerine taşınıp yerleşmiştik, diğer eşyalarımızı ve babamın kitaplarını akrabalara emanete bırakarak. Sanırım bir veya iki sene sonra onlar da gelmişti mahalleye. Mehmet Guddis’in ailesinden bahsediyorum… Nefis ablaların bitişiğindeki eve kiracı gelmişti Kemal Polis veya ben ona Kemal abi derdim.
ÇOCUKLARIN EN BÜYÜĞÜYDÜ...
Mehmet çocuklarının en büyüğüydü. İki kızkardeşi vardı ve oldukça da küçük yaşlarına rağmen olgun çocuklardılar, sesleri çıkmazdı. Geldiklerinde Mehmet, altı yaşında vardı ama gerçekten gene iri yarı, iri kıyım bir çocuktu ve tabii ki yaramaz bir çocuktu da… Bazen uslu uslu bizimle oyuna dalar ama daha sonra oyunu bozar, kavga çıkarır ve pek tabii ki aramızdan da atılırdı.
Bir gün ne olmuşsa olmuş, halim salim oynuyorduk ama nasıl olmuşsa gene Mehmet’in yaramazlığı tutmuştu. Galiba elindeki taşı bana fırlatmış ve bu taş da kafama gelmişti. Artık çocuk öfkesi olacak, ben de hemen yerden bir taş alıp evine doğru koşmakta olduğu için ona savurmuştum. Şansa bakın siz, tam taş havada evlerinin kapısına doğru havadan giderken bu sırada evlerine gelen ve misafirliği bitirip çıkmakta olan iki kadından birinin tam yüzüne gelmişti. Ben telaşla oradan ayrılmıştım ama tabii ki şikayet de hemen anneme ve nineme yapılmıştı. Daha sonraları biz o mahalleden o günlerde ayrıldık. Gavur İmam Sokağı’na yerleştik.
ONU OKULDA GÖRÜRDÜM...
Mehmet’i sadece okulda görmeye başlamıştım. Kardeşim Hamza ile arkadaştı. İri yarı olmasına rağmen ilkokulda o zamanlar kendi akranlarıyla düşer kalkardı. O yaramazlıkları kaybolmuş muydu bilmem ama İri kıyım olmasından dolayı çocuklar arasında adı ya Guddis veya Kurtiz’di. Mehmet Guddis veya Mehmet Kurtiz derlerdi ona. İlkokuldan sonra ortaokula gitmiş miydi? Veya gitmişseydi belki de liseye gitmemişti sonraları. 1974 yılı ve savaşı geldiğinde kardeşim Hamza gibi 14 yaşındaydı…
MEVZİLERDE HEP ÇOCUKLAR VARDI...
1974 yılında savaş bittiğinde onu diğer kendi yaşlarındaki çocuklarla ellerinde silahlarını Birleşmiş Milletler askerlerine verirken görmüştüm. Mevzilerde hep bu çocuklar vardı zaten. Zaten az sayıda mücahit olduğunu da belirteyim Baf’ta.
Bir yıl Baf’ta kaldık 1974 ve 1975 yıllarında. Babası polis olduğu için (İkinci Harekatta polis ve Mücahit komutanları esir alınıp Yeroşibu Kampı’na götürülmüşlerdi), İkinci Harekat sırasında tutuklanmıştı. Çok halim selim, hanımefendi bir annesi vardı. Babası Kemal abi de daima yüzü gülen bir insandı. İki kızkardeşlerinin daha fazla annelerine benzediğini de hatırlamaktayım.
SON GÖRDÜĞÜMDE FELÇ GEÇİRMİŞTİ...
1974 sonrası Omorfo’ya yerleştiklerini biliyorum. Zaten babası Kemal abi’yle Omorfo’da birkaç defa karşılaşmış ve aileme, babama selam da göndermişti. Daha sonraları öldüğünü duymuştum onun. Mehmet’i de belki 1974 sonrası birkaç defa görebildim. Son gördüğümde felç geçirmiş, yürüyemeyen koltuk değnekleri ile zar-zor hareket eden kötürüm bir adamdı, kırklı ellili yaşlarda… O Baf’taki iri kıyım neşeli ve yaramaz çocuktan bir şey kalmamıştı geriye. Birkaç yıl önce, beklemediğim anda şok gibi geldi haberi... Ölüm ilanıyla karşılaştım. Muhakkak birşeyler yazmalıyım dedim onun için. Baf’ın Mehmet Guddis’i de son zamanlarda kaybettiğimiz çoğu arkadaşımız gibi çekip gitmişti aramızdan...