1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Lapta’da cennetten bir köşe… Eşsiz bir bahçe ve sanat atölyesi…
Lapta’da cennetten bir köşe… Eşsiz bir bahçe ve sanat atölyesi…

Lapta’da cennetten bir köşe… Eşsiz bir bahçe ve sanat atölyesi…

Kıbrıs’a özgü 70 çeşit çiçek, 16 çeşit yabani orkide, 22 çeşit orman ağacı, 8 çeşit diken, 6 yabani sarmaşık, 22 çeşit meyve ağacı, 6 çeşit yabani sarmaşık ve 500 çeşit kaktüs… Tüm bunları, Lapta’da Hikmet Uluçam’ın eşsiz botanik bahçesinde görmek mümkün.

A+A-

Birçoğu Kıbrıs’a özgü 70 çeşit çiçek, 16 çeşit yabani orkide, 22 çeşit orman ağacı, 8 çeşit diken, 6 yabani sarmaşık, 22 çeşit meyve ağacı, 6 çeşit yabani sarmaşık ve 500 çeşit kaktüs… Tüm bunları, Lapta’da Hikmet Uluçam’ın eşsiz botanik bahçesinde görmek mümkün.

Hikmet Uluçam’ın “7. Cyclamen+” Peyzaj ve Seramik sergisini ziyaret etmek için artık son günler. Zira 19 Mart’ta başlayan sergi, 10 Nisan’da son bulacak.

Deniz ve dağ manzaralı Lapta’daki bahçe, bugünlerde adanın iki tarafından ziyaretçi akınına uğruyor. Kıbrıs’ta yaşayan yabancılar da Uluçam’ın bahçesinin müdavimleri… Her yıl olduğu gibi bu yıl da çiçeklerin açmasıyla rengarenk bir örtüye bürünen bahçeyi gezenler, Hikmet Uluçam’dan bilgi alıyor, bol bol fotoğraf çekiyor.

Uluçam’ın adeta cennetten bir köşe olan bahçesi, ilkbaharda Kıbrıs’ın dağlarını ve ovalarını yansıtıyor. Özellikle bu dönemde bahçeye adım attığınızda sizi rengarenk çiçekler karşılıyor.

Hikmet Uluçam, Lapta yamaçlarındaki bahçeye ilk tohumları 1985’te bu bahçe içindeki eve taşındığı zaman atmış. “Çok kolay değil, buraya yerleştiğimde kuru bir bahçeydi. Ağaçlarla başladım. 36-37 senede bu hale geldi” diyor... Bu Uluçam’ın da hayatının yaklaşık olarak yarısı…

İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde “grafik tasarım” bölümünden mezun olan Hikmet Uluçam, içindeki doğa sevgisinin çiftçi olan babasından geçtiğini söylüyor ve ekliyor:

“Başta amacım kaktüs bahçesi kurmaktı. Daha sonra Kıbrıs’a özgü tüm bitkileri de bahçeye taşımaya başladım. Ağaçların yanı sıra, çalılar, azganlar da ektim. Şu anda adaya özgü ağaçların yüzde 95’ini burada bulmak mümkün. Özellikle nesli tehlike altında olanları burada yetiştirmeye, korumaya ve çoğaltmaya çalışıyorum.  Son dönemde örneğin ‘Değirmenlik adaçayı’ olarak bilinen adaçayı türünü bahçede yetiştirmeyi başardım.”

 

Tavşankulakları ve laleler

Bahçeye ilk girdiğinizde yerden fışkıran tavşankulakları (siklamen) ile Kıbrıs’a özgü Medoş laleleri ve genellikle ormanlık bölgelerde bulunan doğal lale türleri (anemmon) göz alıyor.

İlk tavşankulaklarını soğanlardan eken Uluçam, daha sonra kendi bahçesindeki tohumları ekerek şimdi binlercesine sahip olmuş. “Ancak laleler için daha uzun bir süreç gerekiyordu. Metin Münir’in önerisiyle lalelerin tohumlarını ektim. Onları tohumlardan çoğalttım. Ama tohum olarak ektiğinizde ilk birkaç yıl çiçek açmazlar. Olgunlaşıp öyle açarlar” diyor.

Uluçam’ın bir diğer ilgisi de özellikle İngiliz döneminde okul bahçelerinde ekilen keten çiçeği, Girit çiçeği, şebboy gibi çiçekler. Bu çiçekleri de bahçesinde yetiştirmeyi başarmış.

Bahçeyi ziyaret edenler, tabii ki şaşırıyor. Uluçam, “Kıbrıs’ta böyle bir bahçe olabileceğine inanamıyorlar. ‘Rum’dan mı kaldı bunlar’ diye soruyorlar. ‘Yok’ diyorum, bunların hepsini ben yetiştirdim” diye anlatıyor.

 

Tohum karşılığı Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne bağış

Bahçeyi kişisel fedakarlıklarla bu hale getiren Hikmet Uluçam, adeta bir kamu hizmeti veriyor. Zira zadece nesli tükenme riski bulunan bitkileri korumakla kalmıyor, tohumlarını da isteyen ziyaretçilere veriyor. Tek bir şartı var, o da tohum alanların Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne yardım yapmaları.  Kendi bunun karşılığında bir para talep etmiyor. “Her lale kapsülünden 200-250 tohum çıkar.  Herkes gitsin bahçesine eksin, bu çiçekler böylece çoğalsın” diyor.

Uluçam, nergis ve lale gibi çiçeklerin toplanmasının yasaklanmasının ve artık yol kenarlarında satılmamasının da bu türleri korumaya yönelik önemli bir adım olduğunu belirtiyor.  

Yalnız artık bu bahçeye sığamıyor. “Nereye kazma vursam, altından bir soğan çıkıyor” diyor.

 

“Kaktüs fuarına bile gittim”

Hikmet Uluçam’ın bir diğer tutkusu da kaktüsler. Yalnız diğer bitkilerden kaktüsleri ayıran bir özellik var, o da babutsa dışındaki türlerin Kıbrıs’a özgü olmaması. Uluçam’ın bahçesinde boy boy, çeşit çeşit kaktüsleri görmek mümkün. Bunların birçoğunu yabancı ülkelerden getirmiş. Hatta pandemi öncesinde Belçika’da bir kaktüs fuarına dahi gitmiş. O fuarda aldığı 100’e yakın türü, getirip bahçesine dikmiş. 

 

Yılanlar, sürüngenler ve kuşlar

Uluçam’ın bu güzel bahçesi, elbette diğer canlılara da ev sahipliği yapıyor. Bahçede 6 çeşit yılan, 6 çeşit de sürüngen tespit etmiş Uluçam. Ayrıca devamlı yaşayan 9 çeşit kuş, 4 de göçmen kuş bahçenin müdavimlerinden. Onları Uluçam getirmemiş, bahçede yaşamayı onlar kendileri seçmiş.

 

Yaprak fosili bulunan taşlar

Bahçede ağaç yaprağı fosillerinin bulunduğu kaya parçaları da mevcut. Uluçam, defne, çınar, incir ve üzüm yaprağı fosillerinin bulunduğu kaya parçalarının 30 bin yıllık olduğunu vurguluyor.

Alayköy taş ocağından çıkmış ve üzerinde deniz kabuğu fosilinin bulunduğu kaya parçasına da işaret eden Uluçam, bunun Kıbrıs’ın büyük bir bölümünün bir zamanlar deniz altında olduğunun göstergesi olduğuna işaret ediyor.

 

Fosil takı sergisi

Kaktüs bahçesinin bulunduğu parselde Hikmet Uluçam’ın seramik sergisi de bulunuyor. Atölyesinde, bahçesindeki ağaçların yapraklarını kullanarak ürettiği seramik takılar sergileniyor.

Eserlerin sergilendiği binaya da değinen Uluçam, binanın 1930’da inşa edildiğini ve bir dönem Mısırlı Kral Faruk tarafından da kullanıldığını anlatıyor.

Uluçam, halktan gördüğü ilgiyi yerel yöneticilerden ve siyasetçilerden görmediğini söylüyor. Ama azimle çalışmaya devam ediyor. “Bu işler uğraş ister, emek ister, tutku ister. Umarım ömrümüz yeter de bu bitkiler daha fazla çoğaltırız. Bir şey ektiğimde ve tutuğunu gördüğümde çok mutlu olurum” sözleriyle tutkusunun sırrını da vermiş oluyor.

hikmet-ulucam-roportaj-1-ero-15.jpg

hikmet-ulucam-roportaj-1-ero-11.jpg

hikmet-ulucam-roportaj-1-ero-6.jpg

hikmet-ulucam-roportaj-1-ero-1.jpg

Haber: İbrahim Diran -Fotoğraf: Erol Uysal (TAK)

Bu haber toplam 3465 defa okunmuştur
Etiketler :