1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Lapta’dan hatıralar…1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Lapta’dan hatıralar…1

A+A-

Eşi “kayıp” edildiğinde henüz iki aylık bir bebeği olan Laptalı Yeorgia Pandehi Panduri anlatıyor…

Laptalı Yeorgia Pandehi Panduri’nin öyküsü aslında pek çok Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakınınkine çok benziyor…

Tıpkı onun gibi pek çok Kıbrıslıtürk kadın, kucaklarında minik bebekleriyle yapayalnız kalmışlar 1963 veya 1974’te… Kimi bebek babasını hiç hatırlamıyor – ister Kıbrıslırum, ister Kıbrıslıtürk olsunlar bu minik bebekler öksüz kalmışlar, babaları “kayıp” olarak büyümüşler ve sonuçta onları sadece fotoğraflarından tanıyabilmişler…

Pek çok “kayıp” yakını kadın gibi, Yeorgia Pandehi Panduri de iki aylık bebeğiyle başbaşa kalmış savaş rüzgarları durulduğunda…

1974’te savaş başladığı zaman, 20 Temmuz’da Lapta’nın girişindeki evlerinden ayrılıp bir mağaraya sığınmışlar… Evden ayrılmadan önce Yeorgia bir çanta hazırlamaya çalışmış: bebeğin sütünü, bebeğin suyunu, biraz çörek koymuş çantaya… Eşi Kostas Panduri’yle birlikte mağaraya gittikleri zaman Yeorgia, iki aylık Grigoris bebeğin biberonunu evde unuttuklarını fark etmiş. Eşi Kostas Panduri, “Alıp gelirim hemen” demiş… Eve dönmüş, evden bebeğin biberonunu, askerlik için gerekli belgelerini falan alarak geri dönmüş… Yeorgia’yı ve bebeği öpmüş, “Bebeğimize iyi bak” demiş… Bu, onu son görüşleri olmuş…

40 yıl boyunca Kostas Panduri’yle birlikte 20 Temmuz’daki çatışmalara katılan ve sağ kalan silah arkadaşları susmuş…

Yeorgia’ya ancak 40 yıl sonra tam olarak neler olup bittiğini anlatmışlar…

Kaynıları 1974’te Girne’den Omorfo’ya gitmişler ve orada tutuklanarak savaş esiri olarak Adana’ya götürülmüşler…

Kayınlarından birisi, Adana’dan ayrılıp Kıbrıs’a dönecekken herkesin kıymetli evraklarının konmuş olduğu bir çantanın içerisinde, kardeşi Kostas Panduri’ye ait bazı belgeler görmüş. Bunları almak istemiş ama izin vermemişler… Bunu Yeorgia’ya anlattığı zaman, Yeorgia tereddüde düşmüş: Belki de Adana’da esirliği sırasında dövülmüş olan kaynının bazı şeyleri yanlış hatırladığını, karıştırdığını sanmış. Ona pek inanmak istememiş…

Ancak bir süre sonra son savaş esiri de Adana’dan geri döndükten sonra bir gün bir subay kendini ziyaret etmiş ve bu belgelerden söz etmiş… Yeorgia Kayıplar Komitesi’ne giderek bu subayın Adana’dan getirmiş olduğu belgeleri görmüş – üzerinde kan varmış, kocasının kanı…

Bu belgelere test yapılmasını istemiş, kan testi yapılmış ve kocasının kan grubu olan “A” kan grubundan kan olduğu ortaya çıkmış bu belgeler üzerinde…

“Çıkarma plajı” diye bilinen yerin karşısında, Ayyorgi’deki “Bikronero”da “kayıp” edilmiş sevgili eşi… Kocasıyla birlikte aynı yerde olan ve hayatta kalan bazı askerlerle ve bazı “kayıp” yakınlarıyla birlikte burasını ziyarete gittiği zaman, “Keşke burasını 40 yıl önce görmüş olsaydım” diye düşünmüş… “Çünkü burada, bulundukları bu noktada, Türk askerlerine karşı hiçbir şansları olamazdı hayatta kalmak için” diye konuşuyor… “40 yıl önce burasını görmüş olsaydım, o zaman öldürülmüş olduğunu anlardım” diyor…

Yeorgia Pandehi Panduri, bizi ortak bir arkadaşımız, sevgili Kleopatra Bayada aracılığıyla buluyor, onun evinde buluşuyoruz, oturup konuşuyoruz… Bana öyküsünü anlatıyor, Lapta’yı, savaşı ve kocası “kayıp” edildikten sonra yaşadıklarını… 40 yıl boyunca nasıl da karanlıkta bırakılmış olduğunu… Bana üzerinde kocasının kanı olduğuna inanılan, “kayıp” kocasının üstünden alınmış o belgelerin fotokopisini de veriyor… “Gerçeğini dosyasında görsen, kan olduğunu anlarsın renginden” diyor…

Röportajımız tamamlandığında, birlikte Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis’e gidiyoruz ve eşinin “kayıp” edilmesiyle ilgili olarak bir süre Kallis’le konuşuyorlar…

Bir süre sonra, Yeorgia’nın eşinin “kayıp” edilmiş olduğu bölgede olası bir gömü yeri göstermiş olan bir Kıbrıslırum şahitle de buluşuyoruz ve onunla da röportaj yapıyoruz… Bu röportajı da ilerleyen günlerde yayımlayacağız…

Eşi “kayıp” edildiğinde henüz iki aylık bir bebeği olan Yeorgia Pandehi Panduri’yla röportajımız şöyle:

SORU: Yeorgia Pandehi Panduri hanım, birazcık tanıyalım sizi…
YEORGİA PANDEHİ PANDURİ:
Panduri, “kayıp” eşimin soyadıdır… Pandehi ise babamdan gelen soyadımdır. Babamın adı Kostas Pandehis’tir. Annemin adı Eleni Andoniu…

SORU: Lapta’da dünyaya geldiniz…
YEORGİA PANDEHİ PANDURİ:
Evet… Annemle babam Laptalı’ydı…

SORU: Babanız ne iş yapardı?
YEORGİA PANDEHİ PANDURİ:
Babam yapıcıydı… Henüz 43 yaşındayken vefat etmişti. Babam öldüğü zaman ben 12 yaşlarındaydım… Biz üç kardeşiz, bir erkek kardeşim, bir de kız kardeşim vardır.

SORU: Babanız öldükten sonra nasıl hayatta kaldıydınız? Nasıl geçindiydiniz?
YEORGİA PANDEHİ PANDURİ:
Annem tarlalarda çalışırdı, biraz ekşi ağaçlarımız vardı, elinden gelen her şeyi yapıyordu bizi besleyip yetiştirmek için…

SORU: O dönemlerde Lapta nasıl bir yerdi?
YEORGİA PANDEHİ PANDURİ:
Zor zamanlardı… Ancak her yıl hayat biraz daha iyiye gidiyordu… Ben 1947’de dünyaya gelmiştim…

DEVAM EDECEK


 

KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…

Ayyorgi/Karava, Düzova ve Mağusa’da yeni kazılar…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden edindiğimiz bilgilere göre, Kayıplar Komitesibiri Ayyorgi (Karaoğlanoğlu)/Karava (Alsancak), biri Mağusa, diğeri de Düzova’da (Eksomedoş) olmak üzere üç yeni kazı başlattı.

Ayyorgi/Karava bölgesinde başlatılan kazıda, yıkık bir evin avlusunda olası bir gömü yeri aranıyor… Gönyeli’de, Voni’de (Gökhan), Galatya’da, Kondomenos’ta (Kılıçaslan) ve Mari’de (Tatlısu) de kazılar sürdürülüyor.

Kazafana’daki (Ozanköy) kazı ise tamamlanmış bulunuyor.

Kayıplar Komitesi adamızın her iki tarafında gerek 1963, gerekse 1974 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerini aradığı kazıları sürdürüyor… Kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz…

 


BASINDAN GÜNCEL…

Aşşalılar’dan Akıncı’ya çağrı:
“Kayıp kalıntılarını taşıyanlardan bunları nereye gömdüklerini göstermelerini talep ediniz…”

Lefkoşa, 24 Ağustos 2017 (T.A.K): Aşşa (Paşaköy) kökenli Kıbrıslırumlar’ın, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya, “söylenenlerin icraata dökülmesi” ve “Ornithi”deki ve diğer bölgelerdeki “kayıp kalıntılarının yerini değiştirenlerden, kalıntıların şu anki yerlerini göstermelerini talep etmesi” çağrısında bulunduğu bildirildi.

Fileleftheros gazetesinin haberine göre “Aşşa Kayıp Yakınları Komitesi ve Aşşa Muhtarı Yeorgios Yoannu, yaptıkları açıklamada, kayıplar konusundaki gelişmeleri ve Ornithi’de öldürüldüğünü belirttiği ve akabinde bilinmeyen bir bölgeye taşındığını söylediği 70 Aşşa kökenli kayıpla ilgili söylenenleri ilgiyle ve endişeyle takip ettiklerini kaydetti.

Yoannu ve komite, açıklamasında ayrıca, Politis gazetesinde 2016 yılının Şubat ayında çıkan habere dayanarak, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin, kalıntıların bulunduğu düşünülen olası bölgelerde kazı çalışmalarını 18 aydır askıda bıraktığını da belirtti.

Gazeteye göre açıklamada, Kıbrıslırum gazeteci Andreas Parashos’un, 13 Ağustos’ta, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Kıbrıslırum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, “kayıplar” konusunun yeni bir zemine oturtulması ve konunun bir an önce çözülmesi maksadıyla öncelikler arasında alınması konusunda yazdığı köşe yazısına da atıfta bulunuldu.

Açıklamada, sözlerin icraata dökülmesinin beklendiği ve Akıncı’nın, kalıntıları taşıyanlardan, yeni gömü yerlerini göstermelerini isteme imkanı bulunduğu ifade edildi.

Komite ayrıca, “Kıbrıs halkının, tarihin prangalarından kurtulabilmek ve bir şeylerin iyiye doğru gittiğini görebilmek için bu gibi eylemlere ihtiyaç duyduğunu” da ifade etti.

(TAK Ajansı Rumca Haber Bülteni’nden – 24.8.2017)

Bu yazı toplam 4061 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar