Laptalı yaşlı çömlekçi, Aristidis Paktauros Angeoplasti…
Dört yıl önce Kayıplar Komitesi’ne bir okurumuzla birlikte göstermiş olduğumuz Lapta Yavuzlar Lisesi avlusunda yapılan kazılarda bulunan “kayıp” şahıstan geride kalanlar DNA testleriyle kimliklendirilerek defnedildi
Dört yıl önce, 24 Haziran 2015’te Kayıplar Komitesi yetkililerine bir okurumuzla birlikte göstermiş olduğumuz Lapta Yavuzlar Lisesi avlusunun köşesinde ve devamındaki kaldırımda kazılar yapılmış ve bu alanda bir “kayıp”tan geride kalanlar bulunmuştu… Bu Kıbrıslırum “kayıp” şahıstan pek az kalıntı bulunabilmiş ve Kayıplar Komitesi tarafından yaptırılan DNA testleri sonucu kimliği saptanabilmişti…
Biz bunu yeni öğrendik: Bu alanı bir okurumuz göstermiş olduğu halde bu konuda bize herhangi bir bilgi ulaştırılmamıştı… Tesadüfen Leymosun’un göçmen bölgesinde yaşayan bir Kıbrıslırum okurumuzdan öğrendiğimiz bilgilere göre, okurumuzun göstermiş olduğu alanda bulunan “kayıp” şahıs, Laptalı yaşlı çömlekçi, Aristidis Paktauros Angeoplasti imiş… Ailesi onu geçen yıl Leymosun’da göçmen bölgesi Ayios Athanasios’ta düzenlenen bir cenaze töreniyle Leymosun’daki Falanyiotissa mezarlığında 28 Nisan 2018’de toprağa vermiş…
Laptalı yaşlı çömlekçi, Lapta’da öldürüldüğü zaman 82 yaşındayımış… “Angeoplasti”, “seramikçi, çömlekçi” anlamına gelen lakabı imiş…
Bu Laptalı yaşlı çömlekçinin torunlarından birisini bulduk ve o da bize, ailesinin seramikçilik-çömlekçilikle uğraştığını, dedesinin de, amcasının da geleneksel Kıbrıs seramikleri yaptıklarını anlattı. 1974 sonrası güneye göç ettikten sonra, amcası çömlekçilik işini yapmayı bir süre daha sürdürmüş…
Neoptolemos Kotsabas’ın “Girne Düştü-Kerynia Ealo” başlıklı Rumca ve Türkçe olarak yayımlanan kitaplarında da Aristidis Paktauros Angeoplasti’den söz ediliyor… Lapta’da öldürülerek “kayıp” edilen Kıbrıslırumlar’ı anlatırken, Kotsabas, Aristidis Paktauros Angeoplasti’nin 6 Ağustos 1974’te evinin dışındaki Lapta’daki “Helen Ortaokulu”na giden yolun kenarında öldürüldüğünü ve gömme ekipleri tarafından öldürüldüğü yolun yanına gömülmüş olduğunu anlatıyor…
Okurumuza insaniyetini ortaya koyarak bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine 24 Haziran 2015 tarihinde Laptalı “kayıp” Aristidis Paktauros Angeoplasti’nin gömü yerini göstermiş olduğu için çok teşekkür ederiz. Kayıplar Komitesi, aynı yıl içerisinde, Ağustos-Eylül 2015’te göstermiş olduğumuz alanda yürüttüğü kazılarda, ondan geride kalanları bulmuştu…
Kayıplar Komitesi yetkililerine, kazı ekibine ve laboratuvarda bu yaşlı Laptalı “kaybın” analizlerini yürüten antropologlarımıza, genetikçilerimize ve diğer çalışanlara da yürekten teşekkür ederiz…
Laptalı “kayıp” çömlekçi Aristidis Paktauros Angeoplasti’nin torunuyla da anlaştık: Leymosun’a gittiğimiz zaman birlikte Falanyiotissa Mezarlığına giderek dedesinin mezarını ziyaret edeceğiz ve çiçekler bırakacağız… Artık bir okul avlusunun köşesinde değil, üstünde adı olan bir mezarda yatıyor bu yaşlı çömlekçi ve torunları onu ziyaret edebiliyor… Işıklarda olsun…
“LAPTA’DAN AYYORGİ’YE…”
8 Temmuz 2015’te bu sayfalarda “Lapta’dan Ayyorgi’ye…” başlıklı yazımızın ilk bölümünde, okurumuzun bize göstermiş olduğu Lapta Yavuzlar Lisesi’nin okulunun köşesiyle ve okurumuzun anlattıklarıyla ilgili olarak şöyle yazmıştık:
“24 Haziran 2015 Çarşamba sabahı Ayyorgi’ye giderek iki “kayıp” Kıbrıslırum’un olası gömü yerini bize gösterecek olan şahidi almaya gidiyoruz, bu şahit benim okurlarımdan biri ve onu alıp Lapta’ya gideceğiz… Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Antropolog Okan Oktay ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis’le gidiyoruz Ayyorgi’ye…
Ayyorgi’deki okurum – şahit – bize kahve ikram ediyor ve oturup birlikte kahve içiyoruz. Böylece Kayıplar Komitesi yetkililerine, bana daha önce anlattığı ve bu sayfalarda yayımladığım öyküsünü aktarabilecek.
Okurum 1974’ten birkaç yıl sonra yaşadığı yere yakın bir noktada bazı insan Kalıntılarına rastlamıştı… Şiddetli yağmurlar ardından bazı insan kemikleri açığa çıkmıştı Lapta’da… Bir okulun köşesindeydi bu ve okula yakın bir yerde de 1974’te bir mevzi ya da askeri bir karargah bulunmaktaydı…
Bir komşusuyla birlikte büyük kemikleri toplayıp bunları dereye atmışlar fakat el ve parmak kemiklerine, kaburgalara ve küçük kemiklere dokanmamışlar, onları buldukları yerde bırakmışlar…
Bu okurum bir akşam bana bu öyküyü anlatmıştı…
“O senelerde bu konularda herhangi bir duyarlılık yoktu şimdiki gibi” demişti, “ama şimdi yardım etmek istiyorum… Eğer göstereceğim noktayı kazıp toprağı elerlerse, büyük olasılıkla iki “kayıp” şahıstan geride kalanları bulabilecekler…”
İşte bu nedenle bugün onunla buluşmaya geldik, bizi sözünü ettiği noktaya götürebilsin diye…
Lapta’ya gidiyoruz, okulun köşesinde iki “kayıp” şahıstan geride kalanları gördüğü noktayı gösteriyor bize…
“Ancak kafatasları yoktu biz onları bulduğumuzda” diye anlatıyor.
Okulun karşısında bir derecik var – oraya mı atmışlardı büyük kemikleri?
Tam olarak hatırlayamıyor bu büyük kemikleri nereye attıklarını…
“Ancak geriye kalan kemikler buradadır… Onları tam olarak burada bulmuştuk” diyor.
Böylesine insani bir konuda bize yardımcı olmaya çalıştığı için bu okuruma teşekkür ediyoruz ve Okan Oktay onu tekrar Ayyorgi’ye bırakmaya gidiyor. Biz de Lapta’da, Londra’da yaşayan arkadaşımın annesini bulmaya çalışıyoruz, arkadaşımın annesi de bize olası bir gömü yeri gösterecek…”
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler… Sevgül Uludağ – 8 Temmuz 2015)
“BİR DEĞİL, İKİ KAYIP VARDI…”
1 Eylül 2015’te ise yine bu sayfalarda şöyle yazmıştık:
“Lapta’da Lapta Yavuzlar Lisesi avlusunda bir okurumuzun bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine geçtiğimiz Haziran ayında göstermiş olduğu yerde bir “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşıldı…
Dün akşam arayıp teşekkür ettiğimiz okurumuz, bu noktada bir değil iki “kayıp” şahıstan geride kalanların bulunması gerektiğini belirtti.
Okurumuza sonsuz teşekkürler ederken, Kayıplar Komitesi kazı ekibine de “Çok kolay gelsin” diyoruz.”
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler… Sevgül Uludağ - 1 Eylül 2015)