LASTİK ÇOKTAN PATLAMIŞ
Bir fotoğraf vardı geçenlerde...
“Devlet”in fotoğrafı!
Tüp gaz kamyonu...
Hem de yüklü...
Ve şoför koltuğunda oturan adam, çıplak ayaklarını pencereden dışarıya uzatmış, sigarasını tüttürüyor.
"Ateşle yaklaşma" yazıyor muhtemelen, aracın ardında bir yerde!
Aracın durduğu yer, caddenin ortası...
Lastiği patlamış!
Dikkat çekmek için de yolun içerisine bir tüp gaz bırakılmış (!)
* * *
"Devlet"in hali dedik ya!
İnfilak etmek üzere...
Yönetenler, tam da şoför gibi...
Yalın ayak!
Pencereden uzatmışlar!
Tüttürüyorlar!
"Ateşle yaklaşma" durumu!
“Patlamaya hazır” mesele bolca...
Lastik çoktan patlamış (!)
* * *
Bu fotoğrafın altına ‘KKTC’ yaz, as duvara.
Şıp demiş, burnundan düşmüş...
Bir kere "başıboş"...
Umursamaz bir kaptan, direksiyonda!
Ne kural takan var, ne yasa.
Kimselerin "aidiyet" duygusu kalmamış.
Her krizde ateşe benzin döküyor, tüp gaza çakmak çakıyor yöneten de yönetilen de...
Pespayelik diz, hoyratlık insan boyu...
* * *
Sorumluluk duygusunu güveler kemirmiş, delik deşik... Kendi gündemiyle meşgul ahali, kendi cebiyle... Maskelerin ardına gizlenmiş yüzler... Ortak bir özne yok... Ortak bir tasa...
Kamyon yüklü; dertle, yalanla, riyakarlıkla, sahtelikle, hırsla, entrikayla, egoyla...
İşgal ettiği koltuğa eğreti onlarca müdür!
Hak edilmeden kazanılmış makamlar, alın teri dökülmemiş zenginlikler, toplumsal gaile içermeyen sloganlar, söze ters pratikler...
Sevgisizlik köpürmüş, bencillik çıldırmış, akıl tutulmuş...
* * *
"KKTC" bu işte!
Dün de bugün de...
Peki yarınları ne olacak?
Temelsiz, harçsız, projesiz, izinsiz, kaçak, bilinçsiz inşa edilmiş her binanın sonu gibi, çökecek...
Başka bir ihtimal var mı sizce?