1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Lefke’nin Ermenileri…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Lefke’nin Ermenileri…”

A+A-

Aleksandr-Mihail Hacılira – Araştırmacı/akademisyen

lefke-003.jpg

Araştırmacı-akademisyen Aleksandr-Mihail Hacılira’nın “Lefke’nin Ermenileri” üzerine yaptığı araştırma son derece ilginç geldi bize çünkü bu konuda bugüne kadar herhangi bir şey duymamıştık… “Gibrahayer Dergisi”nde çıkan bu yazıyı okurlarımız için özetle Türkçeleştirdik.

Aleksandr-Mihail Hacılira özetle şöyle yazıyor:

***  1921 yılında Lefke, ağırlıkla Kıbrıslıtürkler’den oluşan bir belediye idi, Omorfo’nun güneybatısında, 16 kilometre kadar uzağındadır Lefke. Burada 1091 Müslüman ile 171 Hristiyan yaşamaktaydı. Yakınlardaki Mavrovuni yerleşiminde (Karadağ – ki bu da bu belediyeye bağlıydı) 84 Müslüman ve 107 Hristiyan vardı 1921 yılında. Lefke, Lefke nahiyesinin başkenti idi. Toplam alanı 2,748 hektar idi.

***  Ermeni bağlantısı:

Elbette, Lefke’ye Ermeni soykırımından göçmen olan bir dizi Ermeni’nin yerleştirilmesinin nedeni Mavrovuni (Karadağ) madeni idi – bu madem 1916 yılında çalıştırılmaya başlamıştı. Burada pek çok iş olanağı vardı – sadece madenci olarak değil, Kıbrıs Maden Korporasyonu (Cyprus Mines Corporation CMC) pek çok insanı hemşire, kantin personeli ve şöför olarak da istihdam etmekteydi.

***  Buna ilaveten, Lefke ağırlıkla Türkçe konuşulan bir kentti. Çok iyi bilinen bir şeydir ki Ermeni göçmenler, Osmanlı Türkçesi konuşabiliyordu çünkü Osmanlı İmparatorluğu’ndan kaçmaktaydılar – aslına bakılacak olursa, bunlardan bazıları da Adana, Kayseri, Maraş ve diğer yerlerden gelenler, yalnızca Türkçe konuşabiliyorlardı çünkü başka bir dil konuşmaları yasaktı.

***  Sözlü tarih bilgisi:

Ben, bir zamanlar Lefke’de yaşayan bazı Ermeniler’in listesini yaptım, 1920 ile 1963 yılları arasını ele aldım. Bana yardımcı olan şu kişilere teşekkür etmek isterim: Vazken Aynabliyan, Artin Ayvazyan, Şnork Bahaduryan, Anahid Eskiciyan ve Elsi Ütüciyan. Oluşturduğum liste kısmidir ve tamamlanmış değildir, bunun nedeni Lefke’de yaşayanların ya ölmüş veya göç etmiş olmaları veya oradan ayrıldıkları zaman çok küçük yaşta olmalarıdır. Umarız ki daha ileri araştırmalar yapılarak bu toplumun tarihinin bu neredeyse hiç bilmeyen bölümüyle ilgili daha fazla bilgi edinilebilinir.

***  Nişan Terziyan bir ayakkabıcıydı ve eşi Agnes de Dimciyan olarak dünyaya gelmişti. İki çocukları vardı, Takuhi-Arda ile Yervant. Takuhi, 1957-58 yıllarında Amerikan Akademisi’ne yatılı olarak gitmişti. Bir Kıbrıslıtürk komşuları onlara yanaşarak yakında çatışmaların çıkacağını söylemiş ve dükkanlarını 400 Kıbrıs Lirası’na satın almayı kendilerine teklif etmişti, bunun üzerine o dönemde (1957-58) Lefke’den ayrılıp Lefkoşa’ya yerleşmeye gittiler.

*** Meryem ve ikinci kocası Abraham Kazanciyan vardı. Bunlar Hadjin’dendiler fakat Silifke’den, Meryem’in kızı Beatrice’le birlikte gelmişlerdi ve 1930’lu yılların başlarında Lefke’ye yerleşerek 1934’te burada bir ev inşa etmişlerdi. İkinci dünya Savaşı sonrasına kadar da burada kaldılar. Abraham, CMC’de madenci olarak çalışıyor, aynı zamanda yollarda tekstil ürünleri satıyordu.

***  Rosig ve kocası Hakçig vardı. Hatçig, Lefke ve civarında yani Ksero, Pendaya, Omorfo, İspilya ve Platanya’da tekstil ürünleri satmaktaydı.

***  Boğos Gökciyan ise Lefke’de “Cable and Wireless” yani “Telsiz-Telgraf”ın müdürü idi. Zeytun’dan geliyordu ve Lefke’de annesiyle yaşıyordu. Evlenmemişti… Girne’den Lefke’ye gelmişti – 1950’lerde ona “Mavi Boğos”  (“Blue Boghos”) diyorlardı çünkü gözleri maviydi…

***  Esas Adapazarı’ndan ve sonra da Filistin’den olan Yevkine Ayntabliyan, Kıbrıs’a 1948’de üç çocuğuyla birlikte gelmişti: Suzy, Vazken ve Varuj… Kızkardeşi, bekar Polin Tokatliyan da vardı. Yevkine duldu (kocası Boğos, Kudüs’te 1948’de bir bombanın patlaması sonucu ölmüştü). Hem Yevkine, hem de Polin, CMC’de hemşire olarak çalışıyorlardı ve 1960 yılına kadar orada kaldılar.

*** Dimiciyan ailesi. Missak, Sarkis ve Setrag, Agnes’in erkek kardeşleriydi ve 1922 yılında Silifke’den Kıbrıs’a gelmişlerdi. Bir noktada ondan sonraki birkaç yıl içerisinde (1925’te Sarkis’in ölümünden önce) bir dükkan açmışlar ve burada tekstil ürünleri ve kaşmir dahil, giysiler satmaktaydılar. 1950’li yılların sonlarına kadar veya 1960’lı yılların başlarına kadar Lefke’de yaşadılar.

***  Bahaduryan ailesi (bunlar Dimciyan ailesine akraba idiler).

Şnork ve Varteni Baharduryan, Kıbrıs’a 1921’de Silifke’den gelmişler ancak 1930’lu yılların başlarında Lefke’ye yerleşmişlerdi. Çocukları Manug, Tovmas ve Hagon idi. Bunlar da kaşmir ve giysiler/tekstil ürünleri satıyorlardı, aynı zamanda bir noktada ayakkabı da satmaktaydılar. Pek çok EOKA’cının arkadaşıydılar ve Markos Drakos’la da komşu idiler. Çocuklardan bazıları 1958’de Lefke’den ayrılarak Lefkoşa’ya gittiler ancak torunlardan birisi 1963 yılına kadar Lefke’ye ziyarete gittiklerini hatırlıyor.

***  Bazı Ermeniler ise Pendaya’da yaşıyor ve CMC için çalışırken, Lefke’yi de iş icabı ziyaret ediyordu:

***  Aynı zamanda kızkardeş olan iki hemşire, Sirvart ve Nvart Çopuryan. Her ikisi de Adana’dandı. Sirvart başhemşire idi.

***  Bir mühendis vardı, soyadı Sultanyan idi, Amerika’dan Kıbrıs’a gelmişti. Sonra CMC’den ayrılarak kendi işyerini kurmuştu.

***  Lütfik Yeğeyan, herhalde Adanalı’ydı ve Sona Yeğeyan’ın erkek kardeşi idi. Elektrik mühendisi idi.

***  Bir nörs daha vardı ki adı Armen idi ve Pendaya hastanesinde 1974 yılına kadar çalıştı, daha sonra da Melkonyan Eğitim Enstitüsü’nde hemşire olarak çalışmaya devam etti. Silifke’den geliyordu.

***  Bedros Horozyan, motosiklet mühendisi idi.

***  İki kızkardeş daha vardı ki bunlar da hemşire idi, Elbis ve Hripsime Gövelekiyan… Oradaki hastanedeydiler, en azından İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren 1950’li yıllara kadar oradaydılar, sonra Elbis Lefkoşa’ya yerleşti. Hripsime ise 1950’li yılların sonlarına ya da 1960’lı yılların başlarına kadar orada kaldı.

***  Çok az bilinen bir şey daha vardır ki 1939 ile 1942 yılları arasında, İkinci Dünya Savaşı esnasında okulların boşaltıldığı ve taşındığı dönemlerdi bunlar – küçük bir Ermeni okulu, CMC tarafından Mavrovuni’de (Karadağ) çalıştırılmaktaydı. Garabed Çağiciyan öğretmendi – kendisi 1939 ve 1942-1948 yılları arasında Amiyanto’daki okulda öğretmen idi ve sonraları da Leymosun’daki Ermeni okulunda öğretmenlik yapmaya gidecekti…

***  Yine ilginç bir nokta, Vahe Nigoğosyan’ın Ksero/Karavostasi’de (Gemikonağı) bir sinemasının bulunmasıdır. Vahe’nin annesi yerel bir Ermeni idi, babası ise İstanbul’dan 19ncu yüzyıl sonlarında Kıbrıs’a gelmişti. Vahe (1910-1999) sinema ekipmanını ve makinelerini Kıbrıs’a ilk getiren şahıstı ve ilk sinemasını Lefkoşa’da açmıştı. Ksero ve Karavostasi, CMC’nin operasyon alanlarının parçasıydılar, ithalat ve ihracat için kullanılan ana liman buradaydı.

***  Nüfus sayım bilgisi:

Nisan 1921’de Lefke nahiyesinde yaşayan herhangi bir Ermeni yoktu. Nisan 1931’de ise Lefke nahiyesinde yaşayan 42 Ermeni bulunmaktaydı – bunlardan 25’i erkek, 17’si kadındı. 1935 yılında Başpiskobos Bedros Saraciyan’ın yaptığı Ermeni nüfus “sayımı”nda, 25 Ermeni’nin burada yaşadığını gösteriyor.

***  Kasım 1946’da Lefke kentinde 40, Mavrovuni’de (Karadağ) 46 kişi yaşıyordu, bunlar ne Rum Ortodoks, ne de Müslüman’dı. Ne yazık ki bunlardan kaçının Ermeni olduğunu bilemiyoruz. Aralık 1960’ta resmi nüfus ve tarım sayımı, Lefke’de tek bir Ermeni erkek ve tek bir Ermeni kadın yaşadığını gösteriyor.

(GİBRAHAYER Dergisi - Aleksandr-Mihail Hacılira – Derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)

 


Kıbrıs’ın ilk detaylı haritasını çizen adam: Herbert Horatio Kitchener…

Lefkoşa’nın Geçmiş Yılları sosyal medya sayfasında yazan George Mesaritis, Kıbrıs’ın ilk detaylı haritasını çizen adamı anlatıyor: Herbert Horatio Kitchener’i…

Mesaritis özetle şöyle diyor:

***  Kitchener, Britanya askeri yetkilisi olarak zaman zaman üst düzey görevlerde bulunuyordu sömürgelerde. İrlanda’da Haziran 1850’de dünyaya gelmişti ve 1916’da ölümüştü. Woolwich Kraliyet Akademisi’nden 1868’de mezun olmuştu. Orduda mühendisti ve ordudaki rütbesi ise teğmen idi 1871 yılında.

***  1874 yılında Orta Doğu’ya gönderilmiş ve Kıbrıs ve Filistin’de topografik ve kartografik çalışmalar üzerinde mihendis subay olarak da çalışmıştı. 1883 yılında hala Kıbrıs’ta iken yüzbaşılığa terfi ettirilmişti. Daha sonra Mısır’da görev yapmış ve 1886 yılında da Suakin, Sudan’da komutan olarak görevlendirilmişti – buradaki savaşa katılmış ve ciddi biçimde yaralanmıştı.

***  1892’de Mısır’daki ordunun başına getirilmiş ve Sudan’a karşı operasyonlar yapmıştı. 1896’da tümgeneralliğe yükselmiş ve “Hartum Baronu” ünvanını almıştı. 1900 yılında ise İngiliz kuvvetlerinin Güney Afrika savaşının liderliğini üstlenmişti. 1902 yılında savaşın sonunda Kitchiner’e “Lord” ünvanı verilmiş ve Hindistan ordusunun başına getirilerek burada yedi sene görev yapmıştı.  Daha sonra da Akdeniz’deki İngiliz ordusunun genel liderliğine yükselmişti.

***  Kıbrıs’la ilişkilerine gelince: Kitchener, henüz genç ve talihsiz bir subayken bir mühendis olarak Kıbrıs’la ilişkideydi. Eylül 1878’de Kıbrıs’a gelmiş, Andrew Scott-Stevenson’un eşi Esma Scott-Stevenson’a eşlik ediyordu. Kitchener’e Kıbrıs’ın haritasını çıkarması görevi verilmişti, yeni bir Britanya sömürgesiydi bu… ancak adanın ilk komutanı Sir Garnet wolsley’le bu haritalandırma konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve ancak Garnet’in yerine Sir Robert Bindalf geçtikten sonra (Haziran 1879) işi devam edebilmişti.

***  Kitchener binlerce taslak çizmiş ve bu çalışmaları üç sene sürmüştü. O kadar detaylı haritalandırma çalışmaları yapmıştı ki, her bir köyü haritada işaretlemiş, en küçük yerleşimleri dahi atlamamış ve nüfusla ilgili bilgileri de işlemişti bu notlara.

***  Bu üç sene süresince Kitchener Kıbrıs’ın en ücra yerlerini dahi ziyaret etmişti. En sonunda 1883 yılında Kıbrıs’ın detaylı bir haritasını çıkarmış ve bu harita 1885 yılında yayımlanmıştı. Kıbrıs’tayken Kitchener, Tapu ve Kadastro Kayıt Dairesi’nin yöneticiliğine getirilmişti.

***  Kitchener, arkeolojiye de ilgi duyuyordu ancak bu alanda ne kadar bilgisi olduğunu bilmiyoruz. Ancak Kıbrıs Müzesi’nin kurulmasına öncülük etmiş ve ilk küratörü olmuştu. Şubat 1883’te Kıbrıs’tan ayrılmıştı… 5 Haziran 1916 tarihinde bulunduğu gemi bir Alman mayınına çarpmış ve bir patlama olmuş ve boğulduğu düşünülüyor. Naaşı hiçbir zaman bulunamamıştı.

***  Kitchener’in kaldığı ev Haydar Paşa Sokağı, 1 Numara’da idi. 24 Haziran 1927 tarihinde (77nci doğumgününde) o günlerde Kıbrıs Valisi olan Sir Ronald Stors, bu eve bir anı plaketi çakmıştı. Kıbrıs Cumhuriyeti de onun anısına bir pul çıkarmıştı Ekim 1979’da.

***  Kıbrıs Devlet Arşivleri, 2013 yılında “Kitchener 1878-1883” başlıklı bir kitap yayınlamış bulunuyor.

(POLİGNOSİ’den aktaran George Mesaritis – Özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)

 

 

 

 

Bu yazı toplam 3127 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar