1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. LEFKOŞA-ANKARA
Sami Özuslu

Sami Özuslu

LEFKOŞA-ANKARA

A+A-

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün yapacağı kısa ziyaret Ankara-Lefkoşa ilişkilerinin restorasyonu için bir başlangıç olabilir mi?
Niyet varsa neden olmasın?
Önce bir ‘durum değerlendirmesi’ yapılmalı.
‘Taraflar’ neyi nasıl gördüklerini, kendi açılarından ortaya koyabilmeli.
‘Değerlendirilecek bir şey yok ki, her şey yolunda gidiyor’ deyip topu avuta atabilirsiniz.
TC-KKTC ilişkilerini ‘etle tırnak’, ‘ana ile yavru’, ‘su ile toprak’ benzetmeleriyle edebi tasavvurlara beleyip öyle anlatabilirsiniz.
Ancak durum öyle değil.
TC-KKTC ilişkilerinde sıkıntılar var.
Ve bu durum ne Lefkoşa’nın, ama ne de Ankara’nın lehinedir.

*  *  *

TC-KKTC ilişkilerini yalnızca ‘ekonomik protokoller’ üzerinden okumak yetersizdir.
Ama içinde onlar da vardır.
Özellikle ilişkilerin bu yönü ‘muhtaç olan-yardım eden’ anlayışından kurtarılmalıdır.
Zira gelinen nokta bir ‘sonuç’tur ve bu sonuçta taraflardan birinin diğerinden daha az sorumluluğu yoktur.
Geçmişten bugüne yapılanların uzun listesi tarih sayfalarından birer birer masaya yatırılmazsa eğer, bugünü anlamanın imkanı olmaz.
Dahası, böyle bir ilişki biçiminin dünyada Kıbrıslı Türkleri ‘zavallı’ haline düşürdüğünü akılda tutmak gereklidir.

*  *  *

Diğer yandan ‘Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye ihtiyacı vardır’ argümanı tek başına doğru değildir.
Aynı zamanda ‘Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere ihtiyacı vardır’ çünkü…
Bunu ister Türkiye’nin adadaki varlığı, yani uluslararası anlaşmalar çerçevesinde değerlendirin, ama isterseniz ekonomi ve dış politika ihtiyaçları açısından bakın.
Hatta ‘modern ve laik yaşam’ bakımından, ‘demokrasi ve temel haklar’ bağlamında bir ‘rol modeli’ bile olabilir, küçücük olmasına rağmen Kıbrıs Türk Toplumu…
Bu sefer ‘örnek alan’ ile ‘örnek olan’ yer değiştirebilir, eğer istenirse…
Bu kadar yakın ilişki içinde olan iki devletin birbirinden ‘iyi şeyler’ öğrenmesi son derece normal değil mi?

*  *  *

Erdoğan’ın ziyareti ile KKTC-TC ilişkileri bakımından düzelmesi gereken bir başka nokta ise Kıbrıs sorunuyla ilgili…
Ankara’nın ‘Kıbrıs sorununda patron kim?’ sorusuna açık ve net yanıt vermesi gerekiyor.
Yoksa ‘Toplum Lideri’ sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na seçilen ve müzakerelere katılan kim olursa olsun inandırıcı olamaz.
Ne Kıbrıslı Rumlar nezdinde, ne de dünya önünde…
Herhalde ‘anavatan’ Türkiye ‘yavru vatan’ KKTC’yi ve onun liderini böyle kötü bir duruma düşürmek istemez.
Yanılıyor muyum?

 

 

Bu yazı toplam 2067 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar