Lefkoşa, Girne ve Mağusa; neden?
Kıbrıs Türk siyaset sahnesi önümüzdeki dönemde yeni baştan şekillenecek.
Çünkü belediye seçiminin sonuçları, taşları yerinden oynatır nitelikte.
Sonuçlara matematiksel olarak bakarsak, zafer CTP’nin.
9 olan belediye sayısını 14’e çıkardı.
Yani toplam belediye sayısının yarısını kazandı.
Ancak bu öyle bir seçim ki, zaferi sadece matematikle ilan etmek zor.
Hele de üç büyük belediyeyi kaybetmişken!
***
Belediyelerde gerek genel gerekse bölgesel anlamda elde edilen oy oranları, partiler bağlamında çeşitli yönleriyle değerlendirilecektir, muhakkak.
Ancak CTP’nin Lefkoşa’yı, Girne’yi ve hele de Mağusa’yı kaybetmiş olmasını, özel olarak değerlendirmesi gerekecek.
Büyük kentlerin seçmen davranışları ile köylerin seçmen davranışlarının aynı dinamiklerden beslenmediği kesin.
Dolayısıyla büyük kentlerde alınan sonuçlarla köylerde alınan sonuçları aynı kefe içerisinde değerlendirmemek önemli.
Aksi halde, bu değerlendirmelerden sağlıklı sonuçlar çıkarmak mümkün olamayabilir.
Büyük kentlerde seçim kaybetmek, tek başına o kentlerin nevi şahsına münhasır koşulları ve başkanların kişisel duruşlarının bir yansıması değil.
Buralarda yaşanan yenilgilerde, vatandaşın bizzat o partiye yönelik bakışının da çok etkisi var.
Bu nedenle CTP, Lefkoşa, Mağusa ve Girne’yi öncelikle bu noktadan hareketle değerlendirmeye almalı, partinin hükümet olarak son bir yıldır sergilediği tavrın, büyük kentlerde yeterince kabul görmediği, tasvip edilmediği gerçeğiyle barışmalı.
Ama devamla, devreye giren diğer dinamikleri de gözden kaçırılmamalı.
***
Lefkoşa’da karşımıza çıkan sonuç, Mağusa ve Girne’dekinden biraz farklı sanırım.
Yukarıda bahsettiğimiz parti-aday pozisyonlarına ek olarak, Lefkoşa aslında bir anlamda bir ‘adayın’ da zaferi.
Bunu net biçimde ortaya koymak lazım.
Mehmet Harmancı’nın zaferi, aslında biraz da Harmancı’nın kişisel başarısı ve bu başarının hakkı, Harmancı’nın şahsına teslim edilmeli.
Ve Harmancı’nın başkenti kazanmış olması, siyasi partilerin, ‘halkın arzuladığı siyasetçi profili’ üzerinde bir kez daha kafa yormasının gerekliliğini de beraberinde getirmeli.
***
Girne ve Mağusa’da ortaya çıkan sonuçları değerlendirirken ise CTP’nin bazı başka unsurları da ayrıca dikkate alması gerekiyor.
Mağusa ve Girne’de, Lefkoşa’da olduğu gibi kişisel özelliklerini sandığa yansıtan ‘rakiplerden’, Harmancı benzeri profillerden söz etmek mümkün değil.
Dolayısıyla yarayı, daha farklı noktalardan deşmek lazım.
Her şeyden önce Mağusa ve Girne, CTP’nin kendi içinde en çok kavga ettiği, en çok ‘sürtüşmenin’ yaşandığı iki bölge.
Bu sürtüşmenin geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerin parti içi sonuçlarına etkisi ve bu etkinin partide yarattığı deprem henüz hatırlarda.
Ve her iki belediye başkanı da bu sürtüşmelerin doğrudan tarafıydı.
Demek ki bu tür ‘sürtüşmeler’, vatandaşın gözünde prim yapmıyor.
Bu ‘detayı(!)’ da atlamamakta fayda var.
Ve son olarak bir kenara not etmek gerektiğine inanıyorum; belli ki CTP yönetimi, büyük şehirlerde ‘durum’ tespiti yapma konusunda yeterince başarılı olamadı.
Bölge insanının ‘durum tespitlerinin’, parti yönetiminin ‘durum tespitleriyle’ uyum göstermediği noktalarda, sanırım dışarıya biraz daha fazla kulak vermek faydalı olacaktır.