1. YAZARLAR

  2. Onur Olguner

  3. LEFKOŞA MAHKEMELER BİNASI MÜZEYE DÖNÜŞMELİ
Onur Olguner

Onur Olguner

LEFKOŞA MAHKEMELER BİNASI MÜZEYE DÖNÜŞMELİ

A+A-

tt-055.jpg


1- Leventis Belediye Müzesi
2- A. G. Leventis Galerisi
3- Arkeoloji Müzesi
4- Bizans Müzesi
5- Yorgacis Kornesios Evi
6- Pankıbrıs Gynasium Müzesi
7- Kıbrıs Madeni Para Müzesi
8- Kıbrıs Folklor Sanatları Müzesi
9- Kıbrıs Klasik Motosiklet Müzesi
10- Görsel Sanatlar ve Araştırma Merkezi
11- Milli Mücadele Müzesi
12- Devlet Çağdaş Sanat Müzesi
13- Antik Idalion Arkeoloji Müzesi
14- Fikardou Etnograf Müzesi
15- George & Nefeli Pierides Koleksyonu
16- Kıbrıs Doğal Tarih Müzesi
17- Zampelas Sanat Müzesi
18- Shacolas Kulesi Müzesi

Yukarıda saydığım müzeler tüm Güney Kıbrıs’ın değil, sadece Güney Lefkoşa’nın müzeleridir.

Bu müzeler sayesinde Lefkoşa’nın güneyi öncelikle kendi gençlerini, ardından şehirde yüksek öğrenim gören öğrencilerini, ardından ülkesine göçmen olarak aldığı bireyleri ve en son olarak da şehre ayak basan turistleri tarihi, kültürü ve hikayesi ile büyülüyor.

Hani bazen bizler isyan ediyoruz ya: “Kıbrıslı Kültürü yok oldu”  diye, işte tam da o kültürü canlı tutmak ve dünyada bilinir kılmak için kullanılıyor bu müzeler.

Sınırın bu tarafına, kuzeyine geçecek olursak, maalesef bizlerin müzeler konusunda fakir bir ülke olduğumuzu görüyoruz. Ülkemizde müze olarak açık tuttuğumuz yetersiz sayıda binamız var ve maalesef bu binaların pek çoğu “butik” müze olmaktan öteye geçemiyor. 

“Butik” müze derken sakın küçümsediğimi sanmayın. Özellikle bu ülkede devletin unuttuğu önemli bir faktörü kendine misyon edinmiş gerçek anlamda yurtseverler tarafından yapılan bu müzelerimiz çok değerlidir.

Ama yine de St Petersburg’daki Heritage Müzesi, Viyana’daki Belvedere Müzesi veya bir Milan’daki Sgrozesco Kale Müzesi ölçeğine yaklaşamıyorlar. Ülkemize gelen ve şehrimizi gezen insanların ilgisini tam olarak çekemiyorlar.

Halbuki bu binalar kadar büyük olmasa da, bizim de Kıbrıs ölçeğinde aynı muadilde bir binamız var. Mahkemeler binası 1900’lü yılların başında yapılmış. Eskiden yanan Luzinyan Sarayı’nın yerine İngiliz İdaresi tarafından yapılmış tam bir tarihi kültürel miras.

Ve bu binanın boyutu ve konumu bakımından muadili ne Lefkoşa’nın güneyinde, ne de kuzeyinde yok. Bu bakımdan kuzey, güneye göre çok ama çok daha şanslı.

Ama biz bu şansı nasıl kullanıyoruz? Bu turistik merkezin ortasında bulunan 100 yıllık tarihi binaya polis araçlarıyla suçluları getirerek yargılamak için kullanıyoruz. Venedik Sütunu’nun yanına gelen turistler bu binanın girişinde yargılanan insanları, avukatları ve polisleri görüyorlar. 

Şimdi söyleyince size de saçma geldi değil mi?

İnanılır gibi değil ama bunu cidden yapıyoruz. Müze olması gereken binamızı hâlâ zanlıları yargılamak için kullanıyoruz.

Dahası bu da yetmiyor, binanın karşısındaki tarihi posta binasını bile hala bir müzeye çevirmemişiz. Sanki bu muadilde çok binamız varmış gibi bu binayı Kıbrıs Pulları Müzesi olarak değerlendirmek aklımıza bile gelmiyor. 

Halbuki yapmamız gereken şey çok basittir:

1.    Mahkemeler binası ve tarihi posta binası ülkenin değil, adanın en büyük müzesine çevrilecektir
2.    Bu iki binanın arasındaki yol bir an önce yayalaştırılacaktır
3.    Yayalaştırılan bu yol, Dikilitaş’ın olduğu meydan ve mahkemeler binasının bahçesi ile birleştirilerek Lefkoşa’nın merkezine yakışır büyüklükte bir meydana dönüşecektir
4.    Ülkemizin tarihi dönemlerinden eserler buraya kronolojik sırası ile sergilenmesi için taşınacaktır
5.    Müzenin son bölümünde tüm ziyaretçilere, ve özellikle de turistlere 2004 yılında Annan Planına referandum ile Kıbrıslı Türklerin evet, Kıbrıslı Rumların hayır dediği hatırlatılacaktır.

Şimdi tabii ki bir kısım arkadaşımız bize neden böylesi bir vizyonun olamayacağını söyleyecektir. Özellikle de verilen sebeplerin başında Lefkoşa Surlariçi’nin ekonomisinin bu mahkemelere muhtaç olduğunu söyleyeceklerdir.

Bu söylem 2013 yılında yaptığımız LTB Asmaaltı ve Arasta Yayalaştırma Projesi’ne kadar geçerli bir gerekçeydi. Ama 6 yıl önce dönemin LTB Başkanı Kadri Fellahoğlu ile attığımız Lefkoşa Surlariçi Yayalaştırma adımının ardından bu gerekçe geçerliliğini yitirmiştir.

Bu gerekçenin aksine, Mahkemeler Bölgesi mesai saatleri dışında çalışmadığından dolayı Lefkoşa Surlariçi’nde gelişemeyen karanlık bir bölge olarak kalmıştır.

5 adımda yapılacak bu vizyonun uygulanması halinde, özellikle avukatların ofis olarak kullandığı pek çok bina butik otel olarak dönüşebilecek ve Asmaaltı Yayalaştırma Projesi ile başlayan bu gelişimin tüm Lefkoşa Surlariçi’ne yayılmasının önü açılacaktır. 

Böylece şehrin turizmini artacak, güneye gelen her turistin kuzeyde vakit geçirmesi teşvik edilecek, Kıbrıslı Türkler olarak derdimizi anlatmamız sağlanacak ve en önemlisi kültürümüz yayılarak güçlendirilecektir. 

2013 yılında geceleri karanlık ve boş olan Lefkoşa Surlariçi’ni canlandırmamızı sağlayan Asmaaltı ve Arasta Yayalaştırma Projesini nasıl yapmışsak, 2019 yılında bugün bu adımı atmamız için de hiçbir engel yoktur.

Tek ihtiyacımız ise biraz istek, biraz irade, ve bolca da VİZYON!
 

Bu yazı toplam 3672 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar