“Lefkoşa Merkez Hapishanesi’nin enginar bahçesine 1964’te bazı Kıbrıslıtürk “kayıplar” gömülmüştü…”
OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…
*** “Ocak 1964’ün ilk haftası olabilir – gece 11-12’den sonra bir kamyon geçmişti yoldan ve bu evdekilerin dikkatini çekmişti… “Bu saat ne işi var kamyonun” diyerek dışarı çıkıp bakmışlardı… Kamyon hapishanenin kapısından içeri girmiş, sola dönmüş, enginar bahçesine gitmişti…”
*** “Şiroyla bir çukur açılmıştı hapishanenin enginar bahçesine… Kamyondaki cesetler buraya boşaltılıp gömülmüştü… Babama sormuştum, “Kaç kişiydiler?” diye… “Sayamadım ki oğlum” demişti bana…”
*** “Enginar bahçesi dediğim, hapishaneye ait bir yerdi… Buraya domates, patates, enginar ekerlerdi… Hapiste yatan mahkumlar için bir tür bahçecilik programıydı bu… Hapislik dönemlerinin son altı ayında bu bahçeyle uğraşırlar, dışarıya çıktıklarında iş ararken “Bahçecilik da yaptım” diyebilirlerdi böylece…”
Bir okurumuz, Kıbrıs’ın güneyinde bulunan Lefkoşa Merkez Hapishanesi’nin enginar bahçesine 1964 yılında bazı Kıbrıslıtürk “kayıplar”ın gömüldüğünü anlattı.
Okurumuz, bu konuda bize şöyle konuştu:
“… 21 Aralık 1963’te iki toplumlu çarpışmalar çıkınca biz Lefkoşa suriçinde bulunan evlerimizden kaçmak zorunda kalmıştık ve Lefkoşa Merkez Hapishanesi’nin hemen yanındaki bir eve sığınmıştık. Bu eve 30-40 kişi sığınmıştı, bizim gibi aynı şekilde… Bu evde toplandıydık ve ne olacağını bilmeden bekliyorduk…
Ben o zamanlar 10 yaşlarında bir çocuktum… Ailemle birlikte bu evde kalıyordum… Babamın anlattığına göre bir gece saat 11-12 civarı, bir kamyon geçmişti… “Bu saatte bu kamyonun burada ne işi var?” diye evde bulunanlardan üç kişi dışarı çıkıp bakmışlardı. Bulunduğumuz yol, çıkmaz bir yoldur, 40-50 metrelik bir yoldur.
Babamın anlattığına göre kamyon Lefkoşa Merkez Hapishanesi’nin kapısından içeri girmiş, sola dönmüş ve enginar bahçesine gitmişti.
O dönem buralarda hiç ev yoğudu, tek tüktü etraftaki evler… Açıklık alandı…
Kamyon, hapishaneye ait enginar bahçesine bir şironun kazdığı bir çukura, kamyonda bulunan ölüleri getirip döktüydü. Babam ve iki kişi daha bunu gördü ve evlatlarına anlattılar.
Şiroyla bir çukur açılmıştı hapishanenin enginar bahçesine… Kamyondaki cesetler buraya boşaltılıp gömülmüştü… Babama sormuştum, “Kaç kişiydiler?” diye… “Sayamadım ki oğlum” demişti bana…
Enginar bahçesi dediğim, hapishaneye ait bir yerdi… Buraya domates, patates, enginar ekerlerdi… Hapiste yatan mahkumlar için bir tür bahçecilik programıydı bu… Hapislik dönemlerinin son altı ayında bu bahçeyle uğraşırlar, dışarıya çıktıklarında iş ararken “Bahçecilik da yaptım” diyebilirlerdi böylece…
Kamyonla hapishanenin bahçesine dışarıdan bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in getirilip gömüldüğünü gören sözkonusu üç kişiden birisi babamdı. Bir diğeri bir papazdı. Ve üçüncü bir şahıs daha vardı. Bu üç kişi, kaldığımız evden çıkıp kamyonun ne yapmaya buraya geldiğine bakmaya giden üç kişiydi. Üçü de hayatta değildir. Ama üçü de evlatlarına, yakınlarına bu olayı anlattı.
Ben bunu senelerce içimde tuttum. Şimdi size anlatıyorum ki araştırasınız… Eğer orası boşaltılmamışsa, hala oradadır o “kayıp” Kıbrıslıtürkler…”
Bu okurumuza paylaştığı bu bilgilerden ötürü çok teşekkür ederiz…
Okurumuzun sözünü ettiği kamyonla ilgili olarak, geçmiş yıllarda, Ayvasıl’daki toplu mezarların bazılarının boşaltılması esnasında, hapishaneden bazı mahkumların da kullanılmış olduğu yönünde bazı okurlarımızdan bize ulaşmış olan bilgiler aklımıza geldi. Ancak sözkonusu kamyonunun Ayvasıl’dan mı yoksa başka bir yerden mi geldiği hakkında herhangi bir bilgimiz yok.
Hatırlanacağı gibi, 13 Ocak 1964’te Kıbrıslıtürk yetkililerin İngiliz askerleri eşliğinde Ayvasıl’a 3-4 kez farklı toplu mezarlara gömü yapılmış olan yerlerden birini veya birkaçını Kıbrıslırum makamlar boşaltmak için operasyon yapmışlardı. Bunun nedeni Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda toplanmış olan, Lefkoşa’nın çeşitli yerlerinde öldürülmüş olan Kıbrıslıtürkler’in 21 veya 22 kişi olması, bu listenin Kıbrıslırum yetkililer tarafından Kıbrıslıtürk makamlara Kızılhaç aracılığıyla 4 Ocak 1964’te ulaştırılmış olmasıydı. Kıbrıslırum yetkililer, bu arada Ayvasıl’da 9 Kıbrıslıtürk’ün öldürülerek aynı alana gömülmüş olmasının da Kıbrıslıtürk yetkililerce 13 Ocak 1964’te yürütülecek kazıda ortaya çıkacağını anlayınca, böyle bir operasyon düzenlemeye karar vermişler ve Ayvasıl’dan bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’i gömülü oldukları yerlerden çıkararak bilinmeyen bir noktaya götürmüşlerdi. Bu “operasyon”u, kazının yapılacağı 13 Ocak 1964’ten bir veya birkaç gece önce yaptıkları anlatılmaktaydı. Nitekim kazıyı yürüten Dt. Hüsrev Dağseven, buradaki çukurlardan birisini boş bulmuştu – yani bu çukur boşaltılmıştı…
Sözkonusu “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in nereye gömülmüş olabileceği hakkında daha önce bir Kıbrıslırum okurumuzla 1 Eylül 2014’te Kayıplar Komitesi yetkililerine ara bölgede bir yer göstermiştik ve bu yer askeri bölgeye bitişik olan bir noktadaydı. Bu noktada kısa süreli bir kazı yapıldığını duyumuştuk ancak askeri bölge olduğu için burasının ne oranda kazılmış olduğu yönünde herhangi bir bilgimiz mevcut değil…
Hapishaneye ait enginar bahçesine hangi “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömüldüğü hakkında da herhangi bir bilgimiz yok… Bu konuda araştırmalarımıza devam edeceğiz…
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni aramaya davet ediyorum. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Mine Balman’ı da 22-83607 numaralı telefondan arayabilirsiniz…
Hamit Zübeyir Yıldırıcı “kayıp” evladına kavuşamadan yaşamını yitirdi…
Hamit Zübeyir Yıldırıcı, 1974 “kaybı” sevgili oğlu Zübeyir Hamit’in akibetini öğrenemeden bu dünyadan göçüp gitti… Hamit Zübeyir Yıldırıcı, bir “kayıp” babası olarak 1974’ten beridir sevgili oğlu Zübeyir Hamit’in akibetini öğrenmek için bekledi durdu yıllarca ve 90 yaşında yaşama veda etti…
1974’te Piskobu’da bulunduğu mevziden “kayıp” edilen Zübeyir Hamit’in öyküsünü daha önce bu sayfalarda yayımlamıştık… 2012 yılında “kayıp” Zübeyir Hamit’in Bostancı’da (Zodya) yaşayan ailesiyle buluşarak babası Hamit Zübeyir Yıldırıcı, annesi Ayşe Hamit Yıldırıcı ve kardeşi Kubilay Hamit Yıldırıcı’yla konuşmuştuk… Bu buluşmamızın ardından Hamit Zübeyir Yıldırıcı ve Kubilay Hamit’le birlikte, Kayıplar Komitesi yetkilileri eşliğinde 21 Haziran 2012’de Piskobu’ya giderek, Kubilay Hamit’in “kayıp” edildiği mevzinin yerini bulmuş, Piskobu’daki mezarlığı incelemiştik… Zübeyir Hamit’in sevgili babası ve kardeşi, bildiklerini, duyduklarını Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkilileriyle de paylaşarak, Piskobu’da “kayıp” edilip de bulunmamış olan tek Kıbrıslıtürk “kayıp” olan Zübeyir Hamit için geniş bir araştırma yapılmasını talep etmişlerdi.
Edinilen bilgilere göre, Zübeyir Hamit ile Orhan İsmail aynı mevzideydiler… Bu mevziden açtıkları ateş sonucunda dört Kıbrıslırum subay ölmüştü. Kıbrıslırum askerler bu mevziye saldırırken el bombası kullanmışlardı. Orhan İsmail atılan el bombası sonucunda ölmüş, Zübeyir Hamit de yaralanmıştı. “Mevzi” dediğimiz yer aslında bir yarım inşaatın üst katıydı…
Kıbrıslırum askerler Orhan İsmail’i bulunduğu üst kattan aşağı indirerek, buraya kazdıkları bir mezara gömmüşlerdi. Ancak Zübeyir Hamit yaralı olduğu için askeri bir cipe konularak hastaneye götürülme gerekçesiyle oradan alınıp götürülmüştü… O günden beridir de Zübeyir Hamit “kayıp”tır…
Zübeyir Hamit’in babası da, annesi de Koloşlu (Kollosi) idi… Hamit Zübeyir Yıldırıcı o bölgenin canlı bir tarih kitabı gibiydi… Bize Koloş’ta geçen günlerini, Fasur çiftliğinde yıllarca çalışmasını, Koloşlu Polikarpu’nun Mağusa limanında bazı Kıbrıslıtürkler tarafından şişlenerek öldürülmesinden sonra, adamın kardeşlerinin ricası üzerine Maraş’a giderek Polikarpu’nun cenazesini alıp Koloş’a nasıl getirdiğini anlatmıştı… Hamit Zübeyir Yıldırıcı, Polikarpu’nun cenaze törenine de katılmıştı… “Teşkilat”tan bir emir üzerine Ocak 1964’te Koloş’tan Piskobu’ya göç edişlerini anlattı Hamit Zübeyir Yıldırıcı – köyün teşkilat başkanı Mustafa Kombos’un Kıbrıslırumlar tarafından tutuklanıp Leymosun’a götürülmesi üzerine, Hamit Zübeyir Yıldırıcı da Piskobulu dört Kıbrıslırum’u kaçırarak hamama kapatmış ve Kombos’a karşılık bu Kıbrıslırumlar’ı takas edeceğini duyurmuştu. Takas gerçekten gerçekleşmişti fakat ondan sonra MAHİ gazetesi Hamit Zübeyir Yıldırıcı aleyhine “Baş terörist” diyerek yayınlar yapmaya başlamıştı… Sonra da Fasur çiftliğinde çalışırken iki tetikçi Hamit Zübeyir Yıldırıcı’yı öldürmeye çalışmış, dört kurşunla ağır yaralamıştı… Hamit Zübeyir Yıldırıcı bu saldırıdan sağ kurtulmuş, elini kaybetmekten onu bir İngiliz doctor kurtarmıştı üsler hastanesindeki zorlu ameliyatta… Hamit Zübeyir Yıldırıcı, yine de Kıbrıslıtürk makamlar tarafından hiçbir zaman “gazi” sayılmamıştı!
Hamit Zübeyir Yıldırıcı, 23 Aralık 2017 Cumartesi günü Omorfo’da Fatih Camisi’nde kılınan cenaze namazı ardından Yuvacık mezarlığına defnedildi.
Ailesinin acısını paylaşıyoruz… Nurlar içinde yat sevgili Hamit Zübeyir Yıldırıcı…
Çok uğraştık ama bir türlü “kayıp” evladından geride kalanların bulunup sana teslim edilmesini sağlayamadık… Bir Kıbrıslırum okurumuz – ki o da senin gibi vefat etti – bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine, oğlun “kayıp” Zübeyir Hamit’in nerede gömülmüş olduğu hakkında topladığı bilgileri anlatmış ve bize olası bir gömü yeri göstermişti – burası kazılmış ama herhangi bir ibareye rastlanmamıştı – belki de burası boşaltılmıştı çünkü buraya yapılan alel acele gömüde, gömülen şahsın eli dışarıda kalmış, bu görülmüş ve duyulmuştu…
Oğlun Zübeyir Hamit’in Piskobu Kıbrıslıtürk mezarlığına gömüldüğü yönünde bilgiler de vardı ancak bu konu da ileriye götürülemedi çünkü Kıbrıslıtürk makamlar oğlunu resmi “Kayıplar Listesi”ne koymayı ihmal etmişlerdi zamanında… Resmi “Kayıplar Listesi”nde olmayanlar için ise, Kayıplar Komitesi’nin kararı uyarınca herhangi bir çalışma yapılamıyordu…
Sevgili Hamit Zübeyir Yıldırıcı – sen bu dünyadan göçüp gittin, “kayıp” oğlunun akibetini öğrenemeden göçüp gittin… Ama biz sevgili oğlun Kubilay Yıldırıcı’yla birlikte, “kayıp” Zübeyir Hamit için çaba göstermeye devam edeceğiz…