Lefkoşa seçim sonuçlarını “yerel”in ötesinde okudum.
Yaşadığımız sosyal, siyasal, kültürel baskıya bir başkaldırı olarak gördüm.
Toplumsal varlığa dair “bu memleket bizim, biz yöneteceğiz, özne Lefkoşa’dır” mesajı Harmancı üzerinden verildi.
Böyle algıladım.

Kıbrıs coğrafyasında ortak bir gelecekle dünyaya bağlanmak isteyen yığınlar siyasi bir tavır ortaya koydu.
Talimatla yönetim anlayışına karşı bir duruş gösterildi.
Bu düşüncem değişmedi.

Kimi dostlarım bu yorumuma katılmadı ve seçim sonucunu Toplumcu Demokrasi Partisi – Ulusal Birlik Partisi “ittifakı”nın belirlediği değerlendirmesini yaptı.
Kendi görüşleridir.

***

Lefkoşa’daki sonucun “yerel” hizmet ya da beklentilerin ötesinde bir mesaj olduğunu düşünüyorum, halen…
Seçenlerin mesajı bu!
Ancak ne yazık seçilenler birbirinden “rövanş” alıyor.
“İtaat” beklentisi “iktidar” hastalığıdır ve “güç” iyi yönetilmediği zaman tehlikelidir.

***

Lefkoşa Belediye Meclisi’nde asbaşkanlığı, Lefkoşa Belediyesi’nden emekli, sevilen bir emekçi, güzel bir insan Önder Ecesoy kazandı.
Ecesoy, Ulusal Birlik Partili…
Lefkoşa Belediye Meclisi’nde TDP ve CTP’li üyelerin oyları çoğunlukta…
Ana muhalefet konumunda CTP var.

Muhtemelen bu sonucu Harmancı istedi.
Seçim yarışına da “Harmancı’nın Ekibi” olarak girmişti zaten belediye meclis üyeleri…

Önder Ecesoy’a dair işin “kişisel” boyutunda bir sorun yoktur.
Ancak yaşananlar “siyasi mücadele” anlamında sorunludur.
“Siyasi rekabet mi, toplumsal gelecek mi?” noktasında siyasi rekabetin daha baskın olduğu görülüyor.

Federal çözüm,  kendi kendini yönetme iradesi, bağımsızlık ve özgürlük gailesi en önemlisi de demokrasiye yönelik hassasiyete baktığınız zaman “Harmancı’nın Ekibi” ile “Ulusal Birlik Partisi”nin yan yana gelmesi üzücüdür.
Siyasi elitlerin yaptığı hesaplar toplumsal aydınlık yerine karanlığı çoğaltıyor.

***

Bir “yara”ya dönüştü, Lefkoşa’daki ayrışma…
Kazıdıkça kanıyor!
“KKTC düzeni”ne uyumlaşılıyor git gide…
Bu yarayı iyileştirmek gerekiyor, her şeye rağmen…
Yeni bir Kıbrıs’a böyle yürünemeyeceğini anlamak gerekiyor.
 

Mine Atlı: Trajik bir sonuç

Lefkoşa Türk Belediyesi’nde “TDP-UBP ittifakı” gibi okunan asbaşkanlık seçimini Mine Atlı’ya sordum.
Toplumcu Demokrasi Partisi’nin başkanı “trajik bir sonuç” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Mine Atlı’nın sözleri önemli:

• “Lefkoşa Belediyesi’nde yaşananlar önceden tasarlanmış bir parti politikası değildir.”
   
•  “Belediye meclis üyeliğim döneminde CTP’den arkadaşlarla kimi zaman uyumlu çalıştık, kimi zaman farklılaştık. Böyle bir sonuç olsun istemezdim.”
   
• “Ön toplantı olmadı, parti kararı olmadı, karar belediye meclisinde verildi, belli ki orada bir güvensizlik var.”
   
• “Bizlere düşen bu güvensizliği gidermektir.”
   
• “Yapıcı bir tavır ortaya konmadı. Bu sonucun kaygılardan ve korkulardan kaynaklandığını düşünüyorum.”
   
• “Keşke önceden bunu konuşsaydık...”
   
• “Yeni bütünleşmiş merkez yönetim kurulumuz ile önümüzdeki hafta CTP yönetiminden toplantı isteyeceğim.”

Asgari ücretle kuzeyde 42 kilo dana kıyması alabilirsiniz, güneyde 104 kilo!

Kıbrıs’ın güneyinde ilk kez yaygın asgari ücret uygulamasına geçildi.
1 Ocak’ta yeni uygulama başladı.
Asgari ücret 940 Euro oldu.
İlk altı aylık deneme sürecinde bu ücret 885 Euro şeklinde uygulanacak.
Tarım, gemicilik ve ev işçileri bu kapsamın dışında tutuldu.
Ayrıca işverenin yemek ve barınma imkanı sunması durumunda bu ücretten yüzde 15 kesinti yapılabilecek.

Adanın kuzeyinde de evlerde yatılı bakıcılar için böyle bir sorun yaşanıyor.

***

Asgari ücrette en temel mesele “alım gücü”dür.
O zaman bakalım…

Kuzeyde asgari ücretle 202 adet 1 litre sıvı Ayçiçek yağı alabilirsiniz.
Güneyde 285.

Kuzeyde asgari ücretle 518 adet 1 litre süt alabilirsiniz.
Güneyde 606 adet.

Kuzeyde 42 kilo dana kıyma alırsınız.
Güneyde 104 kilo…

Elbette fiyatlar ortalamadır ve farklı farklı sonuçlara da ulaşabilirsiniz.
En temel fark ise eğitim ve sağlıktır sanırım…
Kuzeyde paranız ya da tanıdığınız yoksa işiniz çok zordur ve en temel harcamalarınız buralardadır…

Bir de şu var!
Güneyde euro kazanır, kuzeyde TL harcarsanız, sizden iyisi olmaz!

Atayanın sesi!

- Türkiye’ye girişine izin verilmeyen yurttaşlar soruldu, Türkiye’nin hakkı olduğunu söyledi. -

Ertuğruloğlu!
Kendi yurttaşını değil bir başka ülkenin haklarını savunan ‘bakan.’

Türkiye boşuna atamamış!