1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Lefkoşa Surlariçi’ndeki isyan
Lefkoşa Surlariçi’ndeki isyan

Lefkoşa Surlariçi’ndeki isyan

“Rap” müzik… Kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, bir diğer deyişle "getto"lara dayanıyor… Gettolar… Yani herhangi bir ülkede azınlıkların ve yoksulların yoğun olarak yaş

A+A-

 

 

 

 

“Rap” müzik…

Kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, bir diğer deyişle "getto"lara dayanıyor…

Gettolar…

Yani herhangi bir ülkede azınlıkların ve yoksulların yoğun olarak yaşadıkları bölgeler…

RAP'in "Rhytm and Poem" ('Ritim ve Şiir' ya da 'Ritmik Şiir') veya "Rhytmic American Poetry" (Ritmik Amerikan Şiiri) sözcüklerinin kısaltması olduğu görüşü yaygın olsa da aslında rap kelimesi, İngilizce sözlük anlamı olarak "ağır eleştiri" anlamına geliyor.

Rap, sözlerin müziğin tempo ve ritmine uyarlanarak söylendiği bir yapıda...

RAP müzik aslında bir “isyan” türü, bir nevi tepkinin dile yansıması, müzikle harmanlanması…

Gettolardaki yaşamın isyan etmesi bir anlamda…

Bunları niye mi yazıyorum?

Çünkü bizdeki gettolardan da isyan sesleri yükseliyor!

                                                                            ***

Kıbrıslı Türklerin “gaco” sözcüğü gibi tepkilerine neden olan nüfus politikaları nedeniyle zaman zaman hortlayan Kıbrıslı-Türkiyeli çatışması kontrolden çıkan bir noktaya gelebilir!

Kıbrıs’ın kuzeyinde “getto” diye adlandırabileceğimiz Lefkoşa Surlariçi bir isyan doğuruyor çünkü.

Surlariçi’nde doğup büyüyen Türkiyeli göçmenlerin çocukları dışlanmışlıklarına bir nevi müzik yaratarak isyan ediyorlar.

İnternetteki video paylaşım sitesi Youtube’u tıklayın bakın.

Göçmen ailelerin çocukları isyan ediyor.

Bakın ne diyorlar şarkılarında:

"Elektrik kesildi, Kuzey Kıbrıs karanlık, Surlariçi’ndeyiz biz, yolumuz hep aydınlık, rep ortamını yarattık, konuşmayın siz artık, fazla kasılmayın lan, size meydan bırakmadık"

                                                                            ***

Bu sözler Kıbrıslı Türklere, nam-ı diğer “orijinal Kıbrıslılara” karşı bir öfke barındırıyor.

Size meydan bırakmadık diyorlar.

Bölgelerini de vurguluyorlar.

Bu büyük bir tehlikenin habercisidir.

Eğer Kıbrıs’ta UBP’nin yarattığı nüfus politikalarının önüne geçilmez ve bu ortam böyle devam ederse çok açık ve net söylüyorum “çatışma” kaçınılmazdır.

Adanın kuzeyinde yaratılan ve dillere yerleşen “isyanlar” bir gün sokak çatışmalarına dönüşebilir!..

Gaco, sizi biz kurtardık, fellahlar, size meydan bırakmadık lan... Vs vs vs…

Bu sözler gidişatın hiç de iyi olmadığının göstergesidir.

 


 

 

Tatildeki Ayşe’yi aradım!

 

Nam-ı diğer “Ayşe”

1974 Harekâtı döneminde Bülent Ecevit başkanlığındaki Türkiye’deki koalisyon hükümetinin Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in kızı.

Harekâtın ünlü “Ayşe tatile çıksın” parolası onun adıyla oluşturuldu.

Malum tarihe mal olmuş parolanın “Ayşe tatile çıksın”ın Ayşesi…

Ayşe Ayata…

ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezun Ayşe Ayata…

İngiltere'de doktora yapmış…

ODTÜ'de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi.

İngiltere'de Manchester ve Oxford üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak bulunmuş…

ABD'de Harvard Üniversitesi'nde iki yıl da ders vermiş…

Son olarak geçen hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Danışma Kurulu üyeliğine atanmış…

                                                                 ***

Ayşe Ayata’yı aradım önceki gün…

Kendisi ile Kıbrıs ile ilgili röportaj yapmak istediğimi söyledim.

Çok kibar karşıladı, “Çok naziksiniz” dedi.

Ancak “Kıbrıs’la ilgili bugüne kadar hiç konuşmadığını ve konuşmak istemediğini” anlattı.

Keşke konuşsaydı, her şeyi sormak isterdim.

Kıbrıs’taki nüfus politikasını destekliyor muydu?..

Hâlâ isminin eylemlerde kullanılmasını nasıl karşılıyordu?..

Vs… Vs…Vs…

1974’te tatile gelen Ayşe şimdi ODTÜ’de öğretim görevlisi, Profesör…

Ancak Kıbrıs’la ilgili “susmayı” tercih etti…

Hâlâ umudum var, bir gün konuşacak Ayşe…

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2173 defa okunmuştur