LEFKOŞA, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE NE SUNUYOR?
Akademik çalışmaların merkezi olan üniversiteler son yıllarda ülkemiz ekonomisinde ve gündelik yaşantımızda önemli bir yer kaplamaya başladı. Başta Lefkoşa olmak üzere pek çok şehrimiz artık kendisine bağlı üniversitelerle bütünleşiyor, Kıbrıs ise Eğitim Adası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu ilerlediğimiz yolda ise şehirlerimiz ve özellikle belediyelerimiz öğrencilerin ihtiyaçlarına hazırlıksız yakalanmış durumdalar. Öğrencinin ülkemize gelmesi ve başta küçük esnaf olmak üzere ekonomimize katkı sağlaması hepimizin arzuladığı konularken, bizim öğrencilere sunmamız gerekenler konusunda eksikliklerimiz mevcut. Bunlardan ilk akla gelenler belki de şu şekilde sıralanabilir:
- Öncelikle şehirlerimizde yaşayan öğrencilerin ucuz, dakik ve sistemli toplu taşıma sistemleri ile ulaşımlarını sağlamamız çok önemli. Gecenin 3’ünde dahi olsa öğrencinin ulaşımını sağlayabilmesi, öğrenim görmeye geldiği ülkede araba kullanmak zorunda bırakılmaması gerekiyor
- Öğrencinin okuduğu şehirde kendini şanslı hissetmesini sağlayacak kentsel soluk alanları, spor alanları ve rekreasyon bölgeleri oluşturulmalı
- Özellikle ilk yıldan sonra öğrencilerin kampüs dışında konaklaması teşvik edilmeli. Eskişehir örneğinde olduğu gibi 1+1 ve stüdyo tipi konutların yapılmasını mümkün kılarak öğrencilerin şehirle bütünleşmesi sağlanmalı
- Bazı ciddi adımlar ile kenti geliştirerek üniversitelerimizin dünya sıralamalarındaki performanslarına katkı sağlanmalı
- Kültür ve sanat etkinlikleri için öğrencilerle birlikte çalışmalar yapılmalı
Tüm bunlar çağdaş şehirlerin öğrencilerine sunması gereken hizmetlerken, akademik çalışmalarla üniversitelerin şehirlere sunabileceği hizmetleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
‘Akademi’ kelimesinin kökleri antik yunan zamanında Plato’nun Felsefe öğrencilerini yetiştirmek için kurduğu ve 900 yıl varlığını sürdüren “Akademia”dan geliyor aslında. Plato ise gündelik hayatı ile ilgili yapılan felsefeyi hep ‘çerez’ felsefe olarak nitelendiriyor ve Academia’nın kurulma amacını “hayatın anlamını bulmak” olarak tanımlıyordu.
Günümüzde ise bu durum artık farklı. Çağdaş ülkelerde akademik dünya özel sektöre, yerel yönetimlere ve idarelere teknik bilgilerle katkı koyma görevini de üsleniyor.
Bunlara verebileceğimiz ilk örnek belki de Eskişehir Belediyesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasındaki işbirliği olabilir. Birçok alanda yapılan kentsel projeler ve vizyonların yanında, geçtiğimiz ay başlayan Porsuk Çayı projesi de İTÜ ile çalışılarak risk alanları hesaplanıyor.
Türkiye’deki ilk Citta Slow akreditasyonunu alan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yıllar önce bir ziyaret yapmıştık. Ziyarette bizlere şehrindeki üniversiteler açısından ne kadar şanslı olduğunu belirtmiş ve “İmar planı çalışmalarında üniversitelerimizle birlikte çalışarak çok farklı seçenekler ortaya koymayı başardık” diye eklemişti.
Ülkemizden de bir örnek verecek olursak, Kıbrıs’ın ilk Citta Slow akreditasyonunu alan Yeniboğaziçi Belediyesi buna bir örnek olabilir. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin aylarca süren çalışmaları ve katkısıyla başvuru projeleri ve dosyaları hazırlanıyor. Ve bu raporlar sayesinde izolasyonlar kırılarak Kıbrıs adasında ilk Citta Slow akreditasyonunu Yeniboğaziçi Belediyesi alıyor.
Peki, bizler başkentimize akademik dünya ile birlikte çalışarak neler katabiliriz?
- Birçok kültürün izlerini taşıyan tarihi Lefkoşa Surlariçi için üniversitelerimizde restorasyon bölümleri kurulmasını teşvik edebiliriz. Eğitim sürecinin içinde bu üniversiteler ile ortaklaşa çalışıp tüm surlariçini restore etmemizi sağlayacak projeleri tamamlayabiliriz.
- Lefkoşa İmar Planının tekrardan gözden geçirmek ve bugün geldiği noktada tekrar şehrin ihtiyaçlarına yönelik düzenlemek amacıyla üniversitelerimizdeki şehir planlama uzmanlarıyla çalışabiliriz. Bu adımı master ve doktora programlarından yararlanarak tamamlayabiliriz.
- Kentsel Soluk alanları ve kamusal alanların oluşturulmasında üniversitelerin mimarlık fakülteleriyle işbirliği yapabiliriz
- Şehrin altyapı sorunu için mühendislik fakülteleriyle çalışarak sorunları tespit edebilir ve yatırımlar için Altyapı Master Planı hazırlayabiliriz
- Kültürel ve sanatsal etkinlikler için üniversitelerimizle işbirliği yapılabiliriz
Her ne olursa olsun üniversitelerimiz, tüm öğrencileriyle birlikte artık şehirlerimizin birer parçası. Bu parçayı gerek sağlamamız gereken hizmetlerle, gerekse ortak çalışmalar ile şehrin faydasına çevirmek de yine bizlerin elinde.
Yeter ki öğrencilerin bu şehirdeki ihtiyaçlarına sağır kalmayalım.
Yeter ki üniversitelerimizin bilgi potansiyelini kullanmaya niyet edelim.
Yeter ki bu vizyonu belediyecilik anlayışımıza yerleştirebilelim.