Lefkoşa’nın kaderi
Lefkoşalı bekliyor.
10 gün sonra Lefkoşa Belediyesi’nin başına yeni bir isim geçecek. Gelen isim, sadece bir yıl için mi yoksa gelecek yılki seçimlerden sonra devam edecek mi?
Son yayınlanan ankette Mustafa Arabacıoğlu’nun önde, hemen arkasında ise Kadri Fellahoğlu’nun olduğu görülüyor.
Son tesbitlerde ise Fellahoğlu’nun yükselen bir trentte, Arabacıoğlu’nun ise düşen bir trentte olduğu ifade ediliyor.
Yani iki aday arasında bir yarış olduğu söylenebilir.
İlk kez bütün siyasi partilerin iyi aday çıkardıkları da konuşulurken YKP’nin de aday çıkarması olumlu bir gelişme olarak algılanıyor.
Biliyorsunuz, YKP geçmiş seçimlerde, ister yerel, isterse genel seçimler olsun boykotu tercih ediyordu. İlk kez bir Belediye’de aday göstermiş olmasını ben de kişisel olarak olumlu ve güzel bir gelişme olarak algıladım. Bu algı toplumda da olsa gerek.
Elbette ki seçilen adayın kim olacağı, hangi partiden olacağı ve plan, projeleri önemli.
Her ne kadar da “seçilen kişi önemli değil, önemli olan iş yapması” dense de o kadar basit olmuyor bu işler…
İş yapılabilmesi için o kişinin partisi de, planı, projesi de, kişiliği de, verdiği güven de önemli.
Sandığa gidecek Lefkoşalılar, eş, ahbap, dost yargısından kurtulup biraz da ülkenin diğer belediyelerindeki gelişmeleri dikkate alarak oy vermeliler. Diğer belediyelerin hizmetlerini, yaptıklarını veya yapamadıklarını da görmeli, araştırmalı, kendileri açısından örnekler de çıkarmalı ve kendi gelecekleri için sandığa gitmeliler, seçilecek olan kişiye bir paye vermek için değil.
Uzun zamandır, Lefkoşa’dan yükselen pis kokuların! bitmesi, çalışanların ödenmesi, haklarının verilmesi, Belediye’nin rantabl hale gelmesi, başkente hizmet gelmesi, Lefkoşalı’ya ve ülkeye yakışır bir belde olması için sandığa gidilmeli.
Geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarılmalı, 7 Nisan’da başarılı sınav verilmeli.
Lefkoşalılar, Lefkoşa’nın kaderini değiştirebilmeli.
------------
Güney’de hareketlenme ve sonrası
Rum tarafında bankalar bugün açılıyor. Bankalar açılırken elbette ki güçlü güvenlik tedbirleri de alınıyor. Çünkü 10 gündür kısıtlı para kullanabilen halkın ne yapacağı pek belli olmuyor doğal olarak…
Tabii ki ekonomik kriz, bankalardaki mevduatlar söz konusu iken uzun süredir ‘siesta’ durumunda olan Kıbrıslırumlar hareketlendi, birikimlerinin ellerinden gitmesini önlemeye çalışıyor, ekonomideki başarısızları, suçluları arıyor, bir çıkış yolu aralamaya çalışıyorlar.
Elbette ki zor ve istenmeyen bir durum. Bu zor durumun çok mümkün olmasa da erken bir zamanda geçmesi benim de beklentim ancak ekonomik nedenlerle oluşan şimdiki halk hareketlenmesinin dinmeden, siyasi hareketlenmeye yol açması da diğer beklentim.