“LGBTİ+’ları devlet tanımıyor”
Kuir Kıbrıs Derneği, hak savunuculuğu görüşmeleri kapsamında TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, TDP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Yeşin Beyaz ve Çise Erdoğa ile görüşme gerçekleştirdi.
Kuir Kıbrıs Derneği, hak savunuculuğu görüşmeleri kapsamında TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, TDP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Yeşin Beyaz ve Çise Erdoğa ile görüşme gerçekleştirdi.
Toplantıda Kuir Kıbrıs’ın hazırladığı ‘LGBTİ+ Seks İşçilerin Durumunun Haritalandırması Raporu’, ‘Yasal Boşluk Analizi’, ‘LGBTİ+'ların Sosyal Hizmetlere Erişiminin Haritalandırılması’, ve 'LGBTİ+'ların İstihdama Erişimi ve Emek Piyasası Deneyimleri’ Raporlarının içeriği aktarıldı, LGBTİ+’ların yaşadıkları hak ihlalleri ile çözüm önerilerine dair fikirler paylaşıldı.
TDP Lefkoşa İlçe Binası’nda gerçekleştirilen toplantıya Kuir Kıbrıs’tan, Derviş Taşkıranlar, Doğukan Gümüşatam, İbrahim Ray, Ziba Sertbay ve Erman Dolmacı katıldı.
LGBTİ+’ların yaşadığı sıkıntıların ve aktarılan verilerin çok acı olduğunu kaydeden TDP Genel Başkanı Özyiğit, Kuir Kıbrıs’a bir teklifte bulunarak, önümüzdeki genel seçimler için hazırlayacakları manifestolarının içeriğine katkı yapmalarını istedi. Özyiğit, “Gelin seçim manifestosuna katkı yaparak, içeriğine dair önerilerinizi bizimle paylaşın, biz de manifestoya dahil edelim” dedi.
Özyiğit’in önerisi olumlu karşılanırken, önümüzdeki süreçlerde de işbirlikleri ve ortak çalışmalar için söz verildi.
Gümüşatam: “Transların ekonomik hayata katılımının önü kapanmıştır”
Kuir Kıbrıs aktivisti Doğukan Gümüşatam, toplantıda LGBTİ+’ların ekonomik alanda ciddi sıkıntılarla boğuştuğunu, birçok hak ihlali ile yüzleştiğini ve kamusal koruyucu mekanizmaların olmadığını ifade etti.
Gümüşatam, araştırmalardan çıkan sonuçlara göre LGBTİ+’ların %30.8’inin geliri olmadığını, %49.3’ünün ise açlık sınırı altında yaşadıklarını aktardı. Bu rakamlar içerisinde transların oranının %83 olduğunu vurgulayan Gümüşatam, “özellikle transların ekonomik hayata katılımının önü kapanmıştır” dedi.
Yapılan araştırmaya katılan transların %50’sinin seks işçiliği yaptığını, geriye kalanın ise devletten aldıkları sosyal yardım ile geçinmeye çalıştıklarını ifade eden Gümüşatam, sosyal koşulların transları insan ticaretinin mağdurları olmaya ittiğini vurguladı.
İşe alım süreçlerinde dışlanıyorlar
LGBTİ+’ların işe alım süreçlerinde de dışlandıklarını kaydeden Gümüşatam, istihdama katılımda ciddi sıkıntılar, ayrımcılıklar ve hak ihlalleri yaşandığını söyledi, çalışma hayatında ayrımcılığı önlemeye dair denetleme ve yaptırım mekanizmalarıyla da desteklenen kapsamlı bir yasal değişikliğe ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.
Açılan kişilerin %20’si aileleri tarafından dışlanıyor
Gümüşatam, LGBTİ+’ların yaşadıkları bir diğer sorunun da açılma ve kimliklerini beyan etme süreçlerinde olduğunu söyledi. %41 oranında LGBTİ+ aile baskısı nedeniyle açılamadığını ifade eden Gümüşatam, açılma ve kimliğini beyan etme durumunda ise %20’lik bir oranın aileleri tarafından dışlandığını tespit ettiklerini kaydetti.
LGBTİ+’ların yaşadığı şiddet oranlarını aktaran Gümüşatam:
“Şiddeti deneyimleme durumu cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği özelinde incelendi. Lezbiyen (%50), gey (%48,7) ve biseksüel (%41,1) cinsel yönelime sahip olanların yarıya yakınının şiddeti deneyimlediği görülürken, trans cinsiyet kimliğine sahip olanların %83,3’ünün cinsiyet kimliği nedeniyle yaşamının bir evresinde şiddete maruz kaldığı sonucuna ulaşıldı” dedi.
Şiddet türlerinden de bahseden Gümüşatam:
“Yaşanılan şiddet türlerine bakıldığı zaman şiddete maruz kalanların tamama yakınının (%91) Duygusal/Psikolojik/Sözel şiddete maruz kaldığı dikkat çeker. Bunu %39,6 oranında fiziksel şiddetin takip ettiği görülürken, katılımcıların%32,4’ünün cinsel, %27’sinin ise ekonomik şiddete maruz kaldığı sonuçlarına ulaşıldı”
Şiddete maruz kalanların sadece %23’ünün polise gittiğini kaydeden Gümüşatam, bu oranın polise güvensizliğin bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Devletin onayı ile şiddet süreçlerinin yaşandığını belirten Gümüşatam, “Devlet bu alanda adım atmadığından bu insanalar insan ticaretinin de potansiyel mağduru oluyor” ifadelerini kullandı.
Ray: “Erkekse kız arkadaşı var gibi, kadınsa de erkek arkadaşı varmış gibi davranmak zorunda kalıyorlar.”
İstihdam süreçlerinde yaşanan sıkıntıları aktaran Kuir Kıbrıs aktivisti İbrahim Ray, 179 kişinin iş yeri deneyimlerini araştırdıklarını, bir kısmıyla derinlemesine görüşmeler yaptıklarını belirtti.
“Transların yaşadıkları ayrımcılığın çok daha derin ve ağır olduğunu gördük” diyen Ray, “Okulun ilk yıllarından yaşadıkları baskılardan dolayı eğitim hayatlarını yarıda bırakmak zorunda kalıyorlar. Akranlarından gelen şiddet söz konusu. Aile desteğini kaybetme söz konusu. Bu da transları erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmaya zorunlu kılıyor” dedi.
Eğitimden dışlanma durumunun ilerleyen yıllarda istihdama da katlımı etkilediğini kaydeden Ray, “Yaklaşık her 5 LGBTİ+’dan 4’ü kimliğini saklamak zorunda bırakılıyor” ifadelerini kullandı, “Erkekse kız arkadaşı var gibi, kadınsa de erkek arkadaşı varmış gibi davranmak zorunda kalıyorlar.”
Ray, araştırmalarına yansıyanları şu şekilde anlattı:
“Daha iş başvurusu yapmadan ‘sen zaten normal değilsin, kabul edilmeyecen’ baskısı görüyorlar. Cinsiyet kimliği ile kimlik kartındaki cinsiyet ifadesi aynı değil. Başvurularda da otomatik olarak reddedilmektedirler. İstihdam döngüsünde kendine yer bulamama söz konusu. Genel olarak LGBTİ+’lar daha geçici ve kısa vadeli işlerde çalışmaya itiliyor. Uzun süreli çalışmalarda yer alamıyorlar. Transların ameliyat süreçleri çok ağır, ekonomik güç isteyen süreçlerdir. Bu durumda olan insanlar göç etmek zorunda kalıyorlar veya daha ağır işlerde daha fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Devlet tarafından karşılanması gereken bir ihtiyaç bu.”
Yapılan araştırmaya katılan LGBTİ+’ların %50’sinin iş deneyiminde yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı göç etmeyi düşündüklerini de tespit ettiklerini aktaran Ray, “Bu kişilerin tümü eğitim seviyesi yüksek insanlar. Bu alanda beyin göçü de söz konusu” dedi.
Ray, İş yerlerinde LGBTİ+’ların kimliklerinden dolayı ifşa edilerek kötülendiğini, sistematik şiddete maruz kaldıklarını da tespit ettiklerini ifade etti.
Devlet tanımıyor!
Kuir Kıbrıs aktivisti Erman Dolmacı ise, yaptıkları tüm araştırmaların birbirini teyit eden çalışmalar olduğunu kaydederek LGBTİ+’ların sosyal-ekonomik ve yasal durumlarına dair genel bir tablonun ortaya çıktığını ifade etti.
Yerel mevzuat ile uluslararası mevzuatı da karşılaştıklarını anlatan Dolmacı, bu alanda karşılarına çıkan uyumsuzlukları aktardı. Dolmacı, translar söz konusu olduğunda yerel yasaların cinsiyet uyum süreçlerinde tüm genital organların değiştirilmesini zorunlu kıldığını; fakat Dünya Sağlık Örgütü’nün cinsiyeti genital organlar üzerinden değil, beyan üzerinden tanımladığını aktardı.
Yerel yasaların bu anlamda, sonu ölümle dahi sonuçlanabilecek ameliyat ve operasyon zorunlu tutuğunu kaydederek, transların cinsiyetlerinin hukuken tanınmadığını; ‘Cinsiyetin Hukuken Tanınması’na yönelik yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Hemcins partnerlerin devlet tarafından tanınmadığını da vurgulayan Dolmacı, “Bir kadın ve erkek evlendiğinde devletten teşvik alır, vergi indirimleri alır. Ama eşcinsel bir partner, yıllarca birlikte olsalar da devlet tarafından tanınmıyorlar. Başka bir ülkede yasal birliktelik yapan eşcinselleri de burada tanıtamıyoruz, devlet tanımıyor. Bu da hak ihlallerine neden oluyor” dedi.
Dolmacı, genel olarak ayrımcılığı yasaklayan bir yasanın olmadığını, ceza yasasında ayrımcılığa dair maddenin olumlu ama yetersiz olduğunu da vurguladı.
Ziba: TDP açıklamalarında cinsel yönelim ve kimliklere yer veriyor
Kuir Kıbrıs aktivisti Ziba Sertbay ise, yaptıkları medya taramalarında TDP’nin açıklamalarında cinsel yönelim ve kimliklere yer verdiğini, çeşitli işbirlikleri yaptıklarını ve bunun sevindirici olduğunu ifade etti.
Sertbay, LGBTİ+’ların hayatın her alanında olduğunu belirterek, açıklamalarda LGBTİ+’ların genelde bir alt başlık olarak işlendiğini de tespit ettiklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“Partilerin açıklamalarına LGBTİ+’lara yer vermesi önemli. Ama bu sadece cinsellik adı altında veya alt başlık olarak işleniyor. Halbuki hayatın her alanında varız. Hayatın içinde çok daha fazla role sahibiz. Politikacıların bu meseleye çok az kaynak oluşturduğunu görüyoruz. Medyada yerelden çok az kaynak, açıklama, mesaj var. Paritlerden gelen mesajlar toplumdaki farkındalığı daha fazla arttıracaktır” dedi.
Özyiğit: “Rakamlar kaygı verici”
TDP Genel Başkanı, ortaya çıkan rakamların ve tablonun korkunç olduğunu kaydetti, bu alanda atılması gerken birçok adım olduğunu vurguladı. Özyiğit, Aile İçi Şiddet Yasası’nın Meclis’e sevk edildiğini fakat daha komitede bile tartışılmadığını ifade ederek, bu sürecin de takipçisi olduklarını belirtti.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin de faaliyete geçmediğini ve bunun üzücü olduğunu belirten Özyiğit, “Ne yazık ki hukuksal çalışmalar var ama uygulama alanında hayata geçirilemiyor” dedi.
Söz alan Derviş Taşkıranlar, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin faaliyete geçse bile bir yere kadar koruyucu olacağını, fakat LGBTİ+’ların sıkıntılarının devam edeceğini, bu alanda şiddeti ve ayrımcılığı önleyici kapsamlı yasal çalışmalara ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Taşkıranlar şöyle konuştu: “Yasalarda sivil birliktelik, cinsiyetin yasal olarak tanıması, eğitim, barınma, çalışma yasası gibi yerlerde koruyucu düzenlemeler yapılması lazım. Devlet dairelerinde çalışan trans arkadaşlarımız bir şekilde istifa etmek zorunda kaldılar. Çünkü önleyici bir mekanizma yok. Eğitimden barınma-sağlık sosyal hizmetlere ve istihdama erişme kadar yasal düzenleme ve koruyucu mekanizmalara ihtiyaç var.”
TDP başkanı Cemal Özyiğit de bu alanlarda yaptırım sıkıntısı olduğunu ifade ederek “Burada da mesele bu. Hak ihlalleri ve ayrımcılık var. Yasalarda olsa dahi yaptırım olması gerekmekte. Bunun için mekanizmalara ihtiyaç var.
Verilerin çok çarpıcı olduğunu kaydeden Özyiğit, ortak çalışmaya açık olduklarını belirtti.
“Gelin seçim manifestosunu beraber hazırlayalım”
LGBTİ+’ların yaşadığı sıkıntıların ve aktarılan verilerin çok acı olduğunu kaydeden TDP Genel Başkanı Özyiğit, Kuir Kıbrıs’a bir teklifte bulunarak, önümüzdeki genel seçiler için hazırlayacakları manifestolarının içeriğine katkı yapmalarını istedi. Özyiğit, “Gelin seçim manifestosuna katkı yaparak, içeriğine dair önerilerinizi bizimle paylaşın, biz de manifestoya dahil edelim” dedi.
Özyiğit’in önerisi olumlu karşılanırken, önümüzdeki süreçlerde de işbirlikleri ve ortak çalışmalar için söz verildi.