‘LİDERLER AKROBAT GİBİ’
Politis Gazetesi Köşe Yazarı Kostas Kostantinou, Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinin iki tarafta da umudu artırdığını ve süreç için katalizör etkisi yapacağını söyledi.
Ödül Aşık ÜLKER
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın çözüm istediğine %100 inandığını belirten Kostantinou, “Bu sefer çözüm bulma şansımız var” hissinin Güney Kıbrıs’ta büyümeye başladığını vurguladı.
Radyo Politis’de de program yapan Kostantinou, “Akıncı’nın seçilmesi çok şeyi değiştirdi... Şimdi Güney’deki insanlar Akıncı’nın seçilmesiyle daha olumlu oldular ama bu Kuzey’deki bazı kesimlerin Akıncı’nın Rumlar gibi düşüneceğini bekledikleri için değil, onun adil olmasını bekledikleri içindir” diye konuştu.
Kostantinou, Akıncı ve Anastasiades’in kendi dengelerini korumak zorunda olduğunun da altını çizerek, “Akrobat gibiler, kendi toplumları içindeki dengelerini de korumak zorundalar ki, çözüme ulaşabilsinler” dedi.
Kendisinin iyimser olduğunu da söyleyen Kostantinou, “Ama eğer bir daha başarısız olursak, 2004’deki özellikle Güney’deki toksisiteyi yeniden yaşarsak, bu herşeyin sonu olur. Çok dikkatli olmalıyız. Bu sefer referanduma gittiğimizde, Güney’den yine ‘hayır’ çıkarsa, Kuzey’de kesinlikle ‘bir şans daha’ diyecek insan bulunamaz” diye konuştu.
Kostantinou, her iki tarafın da tarihle yüzleşmesinin önemine vurgu yaptı.
“Bu son şans”
Soru: Akıncı’nın seçim zaferini neye bağlıyorsunuz? Barış isteği, değişim arzusu...
Kostantinou: İki şey var. Akıncı’da barış için istek var, bundan eminim. Akıncı’yı çok iyi biliyorum, geçmişini biliyorum. Emin olduğum birşey varsa, Akıncı barış istiyor. Kıbrıslı Türkler de barış istiyor. Kıbrıslı Türkler için belki Eroğlu’ndan kurtulmak da olabilir. Daha önce Akıncı’ya, CTP’ye oy vermemiş, daha fazla sağa yakın olan, ilk turda Özersay’a oy verip, ikinci turda Akıncı’ya oy veren pek çok kişi biliyorum, “Eroğlu ile artık yeter” diyorlardı. İnsanların çözüm için son bir şans vermeyi arzuladıklarını da görebiliyorum. Bence de bu son şans, bundan sonra başka şansımız olamayacak.
Soru: Yani sizce bu son şans mı?
Kostantinou: Kesinlikle...
Soru: Sizce Akıncı bunu yapabilecek mi?
Kostantinou: Bu diğer bir önemli soru. Ben de kaç gündür kendime bunu soruyorum...
“Akıncı %100 çözüm istiyor”
Soru: Bu sadece Akıncı’ya mı bağlı?
Kostantinou: Akıncı’nın yapmak istediğinden eminim ve bence bunu zorlayacak. Bunu da söyledi zaten... Bence Akıncı %100 çözüm istiyor. Ama konu ne kadarını yapabilecek olması? Güney’de, “acaba Türkiye bir noktada onu durdurur mu” düşüncesi ve hissi var...
“Güney’de çok hassas dengeler var”
Soru: Sosyal medya üzerinden çok sayıda Kıbrıslı Rum, Akıncı’nın seçilmesi konusunda olumlu yorum yapıyor. Hatta bazıları Kıbrıs Rum liderliğinden çok emin değil?
Kostantinou: Bu da bir başka konu... Bugünkü Anastasiades’in, 2004’deki, çözümü zorlamakta net bir şekilde kararlılığı olan Anastasiadis olduğu konusunda şüphesi olan çok sayıda insan var. Anastasiades’in buna yanıtı, “bazen manevralar yapmamız, çıkarlarımızı korumamız gerekir. 2004, 2004’tü. Bugün 2015’teyiz. Konulara farklı yaklaşmamız gerekiyor” oluyor. Çözüm isteyen çok sayıda kişinin Anastasiades konusunda şüphesi var. Ben de onlardan biriydim. Akıncı’nın seçim konusunu ele alış şekillerinden edindiğim izlenim, Anastasiades’in bu sefer yapmak istediğidir.. Tabi bu, görüşmelerden ne çıkacağına bağlı. Bu defa Güney’de çok hassas dengeler var.
“Dengelerin oyunu”
Soru: Anastasiades, Akıncı’nın seçilmesi konusunda olumlu açıklamalarda bulundu. Ama Akıncı’nın seçilmesiyle daha zor bir durumda olmayacak mı? Eroğlu’nun seçilmesi masada onun için daha iyi olmaz mıydı?
Kostantinou: Sözcü Hristodulides’i radyo programına aldığım zaman bunu sorduğumda bana, “Biz kesinlikle çözümden yanayız. Başka yolu olmadığını gördük. Takvim bizi zorluyor. Kesinlikle %100 çözüm istiyoruz. Elimizden geleni yapacağız, bakalım nasıl gidecek” yanıtını verdi. Şüpheci biri olmama rağmen, şimdi o kadar şüpheyle yaklaşmıyorum. Bence bu, dengelerin oyunu. Akıncı ve Anastasiades kendi dengelerini korumak zorunda. Akrobat gibiler, kendi toplumları içindeki dengelerini de korumak zorundalar ki, çözüme ulaşabilsinler. Akıncı’nın durumu biraz daha zor çünkü Türkiye’yi de göz önünde bulundurmak durumunda. Kolay olmayacak.
Soru: Sizin de az önce bahsettiğiniz gibi, Türkiye’nin etkin olmaya devam edeceği yönünde Güney’de bir inanç var...
Kostantinou: Kesinlikle.
Soru: Sizce Akıncı duruşu ve tavrıyla bunu değiştiremeyecek mi?
Kostantinou: Kişisel olarak ben etkileyebileceğini düşünüyorum. Çünkü görüyorum ki Akıncı bugünkü söylemlerine devam ederse, Türkiye’nin bir sorunu olacak. Türkiye’nin uzlaşma yapmanın yolunu bulması gerekecek. Aksi halde, Türkiye açıkça, “Herşeyi unutun, oyunu biz oynuyoruz, siz değil?” demek zorunda kalacak. Eğer Türkiye bunu yaparsa, Kıbrıs’la ilgili bugüne kadarki tüm stratejisini bozmuş olur. Türkiye hep “Kıbrıslı Türkleri savunmak ve korumak için geldik, işgal değil, barış harekatıydı” dedi. Sonrasında “Kıbrıslı Türkler devletlerini kurmak istediler, ne yazık ki kimse tanımadı ama bu bağımsız bir devlet, kendi kurumları var, biz sadece dost bir ülkeyiz” gibi bir yaklaşım sergileyen Türkiye, şimdi “oyunu biz oynuyoruz” derse tüm bunları yerle bir eder. AB’ye ve tüm dünyaya “bu sadece bir kukla rejimdir” demiş olur ve bence Türkiye bunu yapmak istemez.
“Nasıl bir formül bulacaklarına bağlı?”
Soru: Akıncı’nın Maraş konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Maraş’ın, Ercan’ın ve Mağusa limanının açılmasının, Türkiye’nin hava ve deniz limanlarını Rum uçak ve gemilerine açması, AB’nin üyelik müzakerelerinde Türkiye’ye yeni başlıklar açması gibi bir domino etkisi yaratabileceği de konuşuluyor...
Kostantinou: Değişik etkileri olabilir. Kıbrıs konusunun bu aşamasındaki zorluk, herşeyin detaylara bağlı olması. Dışişleri Bakanı Kasulides, direkt uçuşlar konusunda uygun formüller bulunursa buna itirazları olmayacağını söyledi. İlk defa biri böyle birşey söyledi. Nasıl bir formül bulacaklarına bağlı?
Akıncı’nın ortaya koyduğu yaklaşım, yani “Maraş’ı verelim, Ercan ve Mağusa limanının açılmasına itiraz etmeyin”, Anastasiades’in önerisinden farklı. Anastasiades, Mağusa limanının AB kanalıyla idare edilmesi gibi bir yaklaşım sergiliyor. Ercan hakkında konuşmuyor, Ercan konusu Güney’de hassas bir konu. Bildiğimiz kadarıyla Ercan konusunda da bir uzlaşmaya varmak istiyorlar. Ercan konusu Güney’de kesinlikle bir kırmızı çizgi. Havalimanı konusunda farklı bir durum var. Bunu vermek için çok sıkı pazarlık yapacaklar çünkü bunun Kıbrıs Türk tarafının en çok istediği şey olduğunu biliyorlar. Dürüst olmak gerekirse, “eğer Rum tarafı Maraş’ı, Kıbrıs Türk tarafı da Ercan’ı alırsa, bu Kıbrıs konusunun sonu olabilir” diye de korkuyorlar. Bu olduğu zaman, domino etkisi yerine başka birşey olabilir, süreç çıkmaza girer, sonra orada durur ve artık durum öyle gider” diye de korkuyorlar.
Bence siz haklısınız, domino etkisi de olabilir, Güney’in Ercan konusundaki kırmızı çizgisini ve Türkiye’nin Maraş konusundaki kırmızı çizgisini bertaraf edecek doğru formülü bulurlarsa olabilir. Biliyoruz ki Türkiye şimdi Maraş’ı vermek istemiyor. Bu iki engeli aşabilirlerse, domino etkisi olabilir. Çünkü bu iki toplum arasında çok büyük bir güven duygusu yaratır. Akıncı’nın Türkiye’yi Maraş’ı verme konusunda ikna etmesi gerekir. Diğer taraftan Rum tarafı da Ercan’ı daha kolay kabul etmenin yolunu bulmak zorundadır.
Soru: Kıbrıslı Rumlar halihazırda Ercan’ı kullanıyor...
Kostantinou: Çok doğru, bazıları kullanıyor. Çoğunluk kullanmıyor ve bu tabu yapılan konulardan… Ercan konusu da, insanları korkutmak istediklerinde, onların yüzüne attıkları kartlardan biri. İnsanlara Ercan’ın direkt uçuşlara açılmasını anlatmanın yolunu bulmaları lazım.
“Tarihle yüzleşilmeli”
Soru: Akıncı empati konusuna da vurgu yapıyor. Bu nasıl bir etki yapar?
Kostantinou: Bence iki tarafın da, çok hassas bir konuda büyük bir adım atması lazım, tarihi ele alma konusunda... Bence bu yapılması gereken en önemli şey. Bir köşe yazımda “bu adadaki sorun, iki toplum da tarihi biliyor ama yarım biliyor” yazmıştım. O günleri yaşamayan sıradan bir Kıbrıslı Türk’e 1974’de köylerde öldürülen suçsuz insanlardan bahsettiğiniz zaman, bunun birkaç vaka olduğunu söyler. Tersi de geçerli... Dışişleri Bakanlığı’ndan 1963 kayıplarının listesini almıştım ve bazı ailelerin tüm üyelerinin kayıp olduğunu görmüş, bunlarla ilgili yazı yazmış ve “savaş olmayan bir dönemde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolünde olan dönemde, bütün bir aile nasıl kaybolmuş olabilir” diyerek ve bunu ne zaman konuşmaya başlayacağımızı sormuştum. O zaman yaşanan şoku hatırlıyorum. Bunları konuşma konusunda tarihsel bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Hem Kuzey’de, hem de Güney’de tarihle yüzleşilmesi, olayları basitçe ele almaktan vazgeçilmesi lazım. Bunu yapmadan çok ilerlenemeyeceğini düşünüyorum.
“Güney’de ‘hayır’ diyenler, şimdi ‘bu sorunu bitirmeliyiz’ diyor”
Soru: Akıncı’nın seçilmesinin insanları referandum dönemindeki gibi harekete geçireceğini düşünüyor musunuz? Seçim döneminde çok heyecan yaşanmadı ama seçim gecesi öyle bir his vardı, çok sayıda insan sokaklardaydı ve umut görünüyordu...
Kostantinou: Ben de o gece Kuzey’deydim. Sarayönü’nde seçim sonuçlarını takip ettim, sonrasında Akıncı’nın ofisinin önüne gittim, insanlarla konuştum, neler yaşandığını gördüm. Umudum var. Referandum dönemi gibi bir etki yarattığını düşünüyorum. Aynı etkiyi Güney’de de yaptığını söyleyebilirim. Ancak iki taraf arasında fark var. Kıbrıslı Türkler, çözümün geleceğine dair yoğun inanç olan bir dönemden geçtiler, o başka bir dönemdi. Maalesef Denktaş ve Papadopoulos bunu öldürdü. Denktaş’ın Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar arasındaki “balayı” diye tanımladığı dönem bitti. Şimdi insanlar konulara farklı yaklaşıyor. İki tarafta da çok romantik değil, daha pragmatik bakılıyor. Güney’de “hayır” oyu kullananların pek çoğu şimdi “çözüm bulup, bu sorunu bitirmeliyiz” diyor. Kuzey’deki insanların da olumlu olduğunu düşünüyorum ama 2004’de oldukları gibi değil. Olumlular, çözüm istiyorlar ama o kadar heyecanlı değiller. Şimdi tamamen farklı bir ortam var.
“‘Çözüm bulma şansımız var’ hissi büyümeye başladı”
Soru: Yani Akıncı’nın zaferinin Kıbrıslı Rumlar için de yeni bir sayfa açtığını düşünüyorsunuz...
Kostantinou: Katalizör olduğunu düşünüyorum. Katalizör etkisi yapacağını ve o yönde çalışacağını düşünüyorum. Akıncı seçildiği gece bir konuşma yaptı ve kampanya boyunca söylediklerini tekrar söyledi. Seçim sürecinde çok şey söyleyebilirsiniz ama seçildikten sonra aynı şeyleri söylemesi insanları düşünmeye itti. Ertesi gün Erdoğan konusu yaşandı, insanlar o zaman emin oldular, Akıncı’nın ilerlemek istediğini gördüler. Anlaşılması gereken şey, Kıbrıs Türk toplumu, birilerini Kıbrıslı Rumların gündemlerini itmesi için seçmez. Akıncı pragmatik ve net biri... Kıbrıslı Rumlar önceleri “kim gelirse gelsin fark etmez, zaten Türkiye karar verecek” diye düşünürken, şimdi yaklaşımları farklı. Bunu söyleyen bazı politikacılar bile son günlerde, “Son karar Türkiye’nindir ama gelin Akıncı’yı destekleyelim ve ne yapacağını görelim” demeye başladılar. “Bu sefer çözüm bulma şansımız var” hissi Güney’de büyümeye başladı.
Soru: Anastasiades’in güven artırıcı önlemler konusundaki zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Akıncı görevi tam olarak devralmamışken, neden bunları açıklama ihtiyacı duydu?
Kostantinou: Bildiğim kadarıyla seçimlerden önce açıklayacaklardı ama bunların Kuzey’de Eroğlu’nu destekleyenler tarafından, Akıncı’ya destek olarak lanse edilmesini istemediler. Hristofyas, Talat’a böyle birşey yapmış ve çok büyük zarar vermişti.
“Neden birlikte yürüyemiyoruz?”
Soru: Peki neden iki liderin görüşmesini beklemediler?
Kostantinou: Anastasiades “çözüme gitmeye istekliyim”, “bir adım öndeyim” gibi mesaj vermek istemiş olabilir. Çünkü kendisi pek çok defa bir adım önde olmamakla suçlanmıştı. Biz Kıbrıslıların böyle aptalca bir kaygısı var, “Biz her zaman bir adım önde olmalıyız”. Neden birlikte yürüyemiyoruz? Eğer ikisi de gerçekten istiyorsa, otursunlar ve çözsünler, bu kadar basit.
Soru: Akıncı’nın Ankara’ya gitmeden Anastasiades ile görüşmemesiyle ilgili tepkiler nasıl?
Kostantinou: O konuda olumsuz bir tepki yok. Eğer Akıncı sorunu çözmek istiyorsa, Ankara ile işbirliği yapmanın yollarını bulmak durumundadır, bu anlaşılır birşeydir. Anastasiades ile görüşmeden Ankara’ya gitmesi de normal bence.
Soru: BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide geliyor. Görüşmelerin başlama tarihini açıklamasını bekliyor musunuz?
Kostantinou: Muhtemelen açıklayacak.
Soru: Yunan Dışileri Bakanı Nikos Kocas, garantilere gerek olmadığına dair bir açıklama yaptı. İlk defa bu tarz bir açıklama geldi...
Kostantinou: Bu gerçekten çok ilginç. Kocas iki hafta önce BM’de benzer birşey söyledi, “Yunanistan ve Türkiye Kıbrıs’tan çıkmalıdır” tarzında bir açıklama yaptı, sonrasında da garantilerle ilgili açıklaması geldi. Yunanistan ilk defa resmi olarak, “Yunan hükümetinin pozisyonu budur, siz kendi ayaklarınızın üzerinde olmak zorundasınız” dedi. Yunanistan’daki ve Türkiye’deki pek çok kişi için Kıbrıs bir sorundur ve üstesinden gelmek istiyorlar.
Güney’de lider değişimi…
Soru: Güney’de bir lider değişimi durumu nasıl etkiler?
Kostantinou: Kimin seçileceğine bağlı. Anastasiades’in çözüm istediğini ve bunu zorlayacağını düşünüyorum ama belki 2004’deki kadar sıcak olmayabilir. Güney’de çok kırılgan bir denge var. Ama bence Anastasiades derinlerde bir yerde ilerlemek istiyor. Eğer çözüm şansı varsa, bu Anastasiades ile olacak. Hele Anastasiades gider ve Lillikas gibi biri gelirse çok zor. AKEL’in iç sorunları var, Andros Kiprianou liderlik yapamıyor. Hristofyas döneminde olanlardan sonra, AKEL’den Cumhurbaşkanı seçilmesi bence mümkün değil. Bir kişinin AKEL tarafından desteklenmesi bile insanların ona oy vermemesi için yeterli bir sebep. İnsanlar AKEL’e karşı çok olumsuz ve bunun değişmesi çok zaman alacak. Olayları ileri götürmenin yolu mevcut durumdan geçer, DİSİ’nin AKEL desteğiyle iktidarda olması. Bir konu çok açık, AKEL Kıbrıs sorunu söz konusu olduğu zaman Anastasiades’e karşı çok olumlu bir tutum sergiliyor, çok yardımcı oluyor. Eğer bu iki parti biraraya gelirse, “evet” oyunu çıkarabilir.
“Çok dikkatli olmalıyız”
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Kostantinou: Momentum çok iyi. Akıncı’nın seçilmesi çok şeyi değiştirdi. Ama bu sefer çok etkileyici şeylerin olduğuna tanıklık etmeyeceğiz. 2002-2003’deki gibi hızlı birşeyler olduğunu görmeyeceğiz. Bu defa daha yavaş olacak, çok fazla güvensizlik var. “Hayır” oyundan sonra Kuzey’de Kıbrıslı Rumlara karşı büyük bir güvensizlik var. Şimdi Güney’deki insanlar Akıncı’nın seçilmesiyle daha olumlu oldular ama bu Kuzey’deki bazı kesimlerim Akıncı’nın Rumlar gibi düşüneceğini bekledikleri için değil, onun adil olmasını bekledikleri içindir. Doğal gaz konusuyla etrafımızdaki gerçekleri daha iyi gördüler. Şimdi çözüm bulmayı, sorunu bitirmeyi daha çok istiyorlar. Ben çok iyimserim. Ama eğer bir daha başarısız olursak, 2004’deki özellikle Güney’deki toksisiteyi yeniden yaşarsak, bu herşeyin sonu olur. Çok dikkatli olmalıyız. Bu sefer referanduma gittiğimizde, Güney’den yine “hayır” çıkarsa, Kuzey’de kesinlikle “bir şans daha” diyecek insan bulunamaz.