“Liderler çözümde samimi”
“Liderlerin Kıbrıs sorununun federal temelde nasıl çözüleceğine dair müşterek bir anlayışa sahip oldukları ortaya çıktı. Her iki lider de güçlü bir şekilde 11 Şubat 2014 anlaşmasına atıfta bulundular, bundan sonra yapacakları her türlü çalışmanın da bu an
Müzakereci Özdil Nami, iki liderin Kıbrıs sorununun federal temelde nasıl çözüleceğine dair müşterek bir anlayışa sahip olduğunun altını çizerek, cuma gün yapılan toplantılarda sonuç alıcı bir müzakere sürecine doğru çok önemli bir adım attıklarını söyledi
Ödül Aşık Ülker
Müzakereci Özdil Nami, iki liderin Kıbrıs sorununun federal temelde nasıl çözüleceğine dair müşterek bir anlayışa sahip olduğunun altını çizerek, liderler ve müzakerecilerin Cuma gün yaptıkları toplatılarda 11 Şubat 2014 anlaşmasında ortaya konan ilkeler ve belgenin ruhu çerçevesinde iyi yapılandırılmış, sonuç alıcı bir müzakere sürecine doğru çok önemli bir adım attıklarını söyledi.
“Herkes Kıbrıs sorununun bir an evvel çözülmesini arzu ediyor” diyen Nami, “Umarız, en kısa sürede, bu hedefe ulaşılır. Ben her iki liderin de bu arzu içerisinde olduğunu samimi bir şekilde gördüm, müşahade ettim” dedi.
Nami, iki liderin ve müzakerecilerin yaptıkları ilk resmi görüşmeden sonra ilk röportajı Yenidüzen’e verdi.
Nami şunları söyledi:
“Tüm yaşananlar her iki tarafın da çözüme ihtiyacı olduğunu açık bir şekilde su üstüne çıkardı. Bu iyi birşey çünkü taraflardan sadece birinin çözüme ihtiyacı olursa, o zaman çözüme gitmek mümkün olmaz. Sanki her iki tarafta da ‘kısa sürede Kıbrıs sorununu çözmeye gerçekten ihtiyacımız var’ bilinci (geçmişe göre) daha üst düzeyde. Bunu da sürecin leyhine kullanacağız”
• Soru: İlk liderler toplantısı cuma gün yapıldı, ardından da müzakereciler olarak siz ve Mavroyannis tekrar bir araya geldiniz. Bu toplantılar nasıl geçti?
• Nami: Cuma günkü liderler toplantısı yapıcı bir ortamda geçti. Liderler birer açılış konuşması yaptılar. Bunların içeriğine baktığımızda Kıbrıs sorununun federal temelde nasıl çözüleceğine dair müşterek bir anlayışa sahip oldukları ortaya çıktı. Her iki lider de güçlü bir şekilde 11 Şubat 2014 anlaşmasına atıfta bulundular, bundan sonra yapacakları her türlü çalışmanın da bu anlaşmayla tutarlı bir şekilde olması gerektiği konusunda da hemfikir oldular.
Diğer taraftan günlük hayatı kolaylaştıracak pratik adımlar neler olabilir, bununla ilgili de fikir alışverişinde bulunuldu. Bazı somut fikirler var, bunların üzerinde biraz daha çalışılması gerekir. Liderler, hem bu konuda mutabakatlar sağlamak, hem de iki hafta sonraki liderler görüşmesinden önce ana konularla ilgili nerede olduğumuzu tam tespite yönelik müzakerecilerine görev verdiler. Bu çerçevede biz müzakereciler de Cuma öğleden sonra ilk toplantımızı yaptık. İki saatlik bu toplantıda son derece yoğun, içeriğe yönelik görüş alışverişinde bulunduk. Sonuç olarak önümüzdeki iki haftayı hangi metodla değerlendireceğimiz hususunu derinlemesine tartışıp, mutabık kaldık. Bir sonraki toplantımızın gündemini de net bir şekilde belirledik. Bir sonraki liderler görüşmesi öncesinde yapacağımız dört görüşmenin tarihleri üzerinde mutabık kaldık. Bu sayede şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, liderler ve müzakereciler 11 Şubat 2014 anlaşmasında ortaya konan ilkeler ve o belgenin ruhu çerçevesinde iyi yapılandırılmış, sonuç alıcı bir müzakere sürecine doğru cuma gün çok önemli bir adım atmış oldular.
Cuma gün her iki tarafın da, tek yanlı iyi niyet adımlarının karşılıklı değiştirildiği bir gün oldu. Rum tarafı, daha önce açıkladığı gibi, 1974’den beri Beşparmak Dağları bölgesinde bulunan mayın tarlalarının koordinatlarını Türk tarafıyla paylaştı. Biz de karşılıklı geçişlerin artmasını sağlayacağını ümit ettiğimiz girişlerdeki form doldurma uygulamasını kaldırdığımızı açıkladık. Muhataplarımız bunu büyük bir memnuniyetle karşıladı, son derece olumlu bir adım olarak değerlendirdiklerini bizimle paylaştılar. Bundan sonra da mümkün olan her noktada, herhangi bir karşılık da beklemeden, atabileceğimiz bu tip iyi niyetli tek yanlı adımlar varsa, her iki taraf da atma yönünde bir irade sahibi olduğunu ifade etti. Bunların haricinde karşılıklı mutabakatla yapılabilecekler de var, bunlar zaten bir süredir gündemde olan koulardır. Özellikle cep telefonlarının her iki tarafta da çalışmasını sağlayacak bir düzenleme yapmak, elektrik hatlarımızı birleştirmek, hellim konusunda bir uzlaşıya varabilmek, yeni geçiş kapılarının açılıp açılamayacağına dair bir çalışma yapmak gibi konularda da müzakereciler bir çalışma içerisinde olacaklar.
• Soru: Yani telefon, elektrik gibi konular da cuma gün gündeme geldi.
• Nami: Evet.
Derinya kapısı...
• Soru: Dışişleri Bakanlığı’na da vekalet eden İçişleri Bakanı Teberrüken Uluçay, Derinya kapısının açılması konusunda çalışmalara başladıklarını söyledi. Bu konuda bir de eylem yapıldı. Derinya kapısının erken bir zamanda, öncelikli olarak açılmasını bekleyebilir miyiz?
• Nami: Yapılan çalışma, bu kapının açılmasına yönelik eğer bir adım atılacaksa neler yapılması gerektiğine, hangi şartlar altında açılabileceğine, ne kadar zaman gerektiğine, bölge birinci derecede askeri bölgedir, bununla ilgili ne gibi tedbirler alınması gerektiğine dair bir ön çalışmadır. Bu çalışmanın olumlu netice vermesini tabi ki arzu ediyoruz. Bu çalışmanın bitmesini beklememiz lazım. Prensip olarak Kıbrıs Türk tarafı anlamlı olan bazı noktalarda yeni geçiş kapılarının açılmasını desteklemektedir. Ama takdir edersiniz ki, her bölgenin kendine has durumu vardır ve bununla ilgili devletin ilgili kurumlarının da görüş belirtmesi gerekir. Kendi içimizde bu koordinasyonu sağladıktan sonra nihai karar üretilecektir.
“GSM konusunda her iki tarafta siyasi irade mevcuttur”
• Soru: İki tarafın ticaret odaları cep telefonlarının iki tarafta çalışması konusunda GSM şirketlerinin hazır olduğuna, topun liderlerde olduğuna dair açıklamalar yapmışlardı. Türk tarafının buna sıcak baktığını biliyoruz. Cuma günkü toplantıda Rum tarafının yaklaşımı ne oldu?
• Nami: Dediğiniz gibi Kıbrıs Türk tarafı sıcak bakıyor, Rum lider de çok sıcak bakıyor, prensip olarak güçlü bir şekilde destekliyor. Ancak kendi iç bürokrasilerinde bazı tereddütler belirten kurumlar olmuş. Onları göz ardı edemeyeceğini, ancak çözüm üretebileceğini düşündüğünü söyledi. Bunun da uzun sürmeyeceğini ifade etti. Bu da müzakerecilere delege edilen konulara dahil edildi. Biz yakından takip edeceğiz, her iki tarafta da siyasi irade mevcuttur. Onun için umarız gecikmeden bu da gerçekleşir.
• Soru: Rum Lider Anastasiades’in açıkladığı Güven Artırıcı Önlemler Paketi’nin bir maddesi de evkaf mallarının iadesiyle ilgiliydi. Bu konu ilk görüşmede gündeme geldi mi ve Kıbrıs Türk tarafının Kuzey’deki ibadethaneleri iade etme konusunda tutumu nedir?
• Nami: Hayır, cuma gün böyle bir konu gündeme gelmedi. Kendileri zaten evkafa ait olan bu yerlerin, yabancılara tahsis edilmemiş olanlarının, idaresinin evkafa iade edilebileceğine dair bir açıklamada bulundular. Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki bilinen tutumunda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.
“Her iki tarafta da iyi niyet var”
• Soru: İlk gün daha çok hayatı kolaylaştırıcı ve Güven Artırıcı Önlemler konuşulmuş gibi algılandı. Bundan sonra müzakereler nasıl yürütülecek? Öze dönük nasıl bir yöntem izlenecek
• Nami: Böyle bir algı varsa, bu yanlıştır. cuma gün daha çok müzakere sürecinin kapsamlı çözüme ulaşmak için en iyi şekilde nasıl kurgulanacağı üzerinde geçti.
• Soru: Örneğin müzakereler “al-ver”de durmuştu, “al-ver” ile başlanır mı tartışmaları var...
• Nami: Bu tip tartışmalar oldu, her iki tarafın da oluşturduğu kendi görüşleri vardı. Sonuç itibarıyla Kıbrıs Türk tarafının yeni bir lideri var, onun da tabi ki bu konularda yeni bir yaklaşımı var. Dolayısıyla cuma günkü toplantının ana gündem maddesi bundan sonra müzakerelerin nasıl kurgulanacağı, kapsamlı çözüme en yakın zamanda nasıl bir çalışma metoduyla ulaşılabileceği yönündeydi. Müzakerecilerin de ilk toplantısı bununla ilgili oldu. Günlük hayatı kolaylaştırıcı tedbirlerler ilgili olan kısım çok hızlı bir şekilde geçildi. Orada zaten her iki tarafta da iyi niyet var. Müzakereciler bunların olgunlaşanlarına öncelik verip neticelendirmeye çalışacaklar.
• Soru: Müzakereciler bir sonraki toplantıda ana konuları konuşmaya başlayacaklar diyebilir miyiz?
• Nami: Evet, bir sonraki toplantıda o konuda somut adımlar atılacak.
“Müzakereler sıfırdan başlamayacak”
• Soru: Rum basınına yansıyan bazı haberlerde ilk önce toprak, mülkiyet ve yönetim konularının ele alınacağı yazılmıştı. Bu aşamada konularla ilgili başlık vermeniz mümkün mü?
• Nami: Bu kadar detaya inmek doğru olmaz. Elbette toprak da, mülkiyet de, yönetim ve güç paylaşımı, AB, ekonomi gibi ana başlıkların hepsi ele alınıp tartışılacaktır. Elbette konuları sağlıklı bir şekilde tartışabilmemiz için ilk önce yapıyı sağlıklı kurmamız gerekir. Bunun mimarisi konusunda sağlıklı bir yapı kurulduktan sonra her konu karşılıklı mutabakatla ele alınacaktır.
• Soru: Bu sıfırdan başlanıyor demek değil herhalde...
• Nami: Hayır, müzakereler sıfırdan başlamayacak.
Maraş...
• Soru: Cumhurbaşkanı Akıncı’nın seçim sürecinde dile getirdiği Maraş’ın BM gözetiminde yerleşime açılması konusu Rum tarafında çok sıcak karşılanmıştı... İlk toplantılarda Maraş konusu gündeme geldi mi?
• Nami: Güven artırıcı önlemler başlığı altına giren birçok konu gündeme geldi. Bazılarıyla ilgili daha kısa sürede sonuç alabileceğimizden dolayı esas tartışmalar günlük hayatı hemen iyileştirebilecek pratik adımlar üzerine olgunlaştı, onun üzerine odaklanıldı. Şu anda genel hava daha kapsamlı müzakere gerektirebilecek konu başlıklarının daha ileriki aşamalarda gündeme gelebileceği yönündedir.
“Sürecin BM çatısı altında olduğu gözden kaçırılmamalı”
• Soru: Rum tarafı AB’yi sürece dahil etmek istiyor. Kıbrıs Türk tarafının buna yaklaşımı nedir?
• Nami: Elbette AB’yi her iki taraf da göz ardı edemez. Neticede adanın tamamı AB içindedir, kapsamlı çözümü bulduğumuz anda da AB yasalarının Kuzey Kıbrıs’ta askıya alınma durumuna tedrici bir şekilde son verilecektir. Her iki taraf arasında AB’nin üzerine inşa edildiği ilkelere saygı duyulması gerektiği konusunda mutabakat da vardır ve 11 Şubat 2014 anlaşmasında da bu net bir şekilde ifade edilmiştir. Bunu sağlıklı bir şekilde teminen AB’den destek elbette alınacaktır. Geçmiş süreçlerde de alınmıştı ama bu ancak liderlere bir danışma hizmeti verilmesi şeklinde kurgulanabilir. Mevcut kurgu içerisinde böyle bir imkan zaten vardır. Liderler istedikleri anda AB’nin görevlendirdiği bu şahsa danışma imkanına sahiptirler, bundan sonraki süreçte de bu böyle olacak. İhtiyaca göre de bunun modalitesinin nasıl olacağına karar verilecektir. Ama tüm bunlar olurken, bunun BM çatısı altında yürütülen bir süreç olduğu kesinlikle gözden kaçırılmamalıdır.
“İki lider de erken çözüm istiyor”
• Soru: Yaklaşık bir sene sonra Güney’de bir seçim var. Bu seçim öncesinde müzakerelerin bir çözümle sonuçlanması ihtimalini nasıl görüyorsunuz?
• Nami: Temennimiz o. Herkes Kıbrıs sorununun bir an evvel çözülmesini arzu ediyor. Zaten bu yüzden hızlı sonuç alabilecek bir kurguyu nasıl yapabiliriz konusuna vakit ayırıyoruz. Umarız, en kısa sürede, belki bahsettiğiniz seçimlerden de önce, bu hedefe ulaşılır. Ben her iki liderin de bu arzu içerisinde olduğunu samimi bir şekilde gördüm, müşahade ettim. Elbette zorlu bir mücadele olacak, her zaman gönlümüzde yatanı gerçekleştiremiyoruz. Geçmişte de kendimize böyle hedefler koymadık değil, koyduk. Hedef koymak da iyidir ama buna ulaşılmadığında “bu iş çözülemez” diye bir yılgınlığa kapılma riski de vardır. Buna kapılmadan, öyle bir hedefe ulaşma hevesini de taşıyarak, yoğun bir şekilde çalışmaya karar verildi.
“İki tarafın da çözüme ihtiyacı olduğu açık”
• Soru: Siz daha önce de müzakere masasında müzakereci olarak bulundunuz. O zamanki havayla şimdiki arasında, Rum tarafının tutumu açısından, nasıl bir fark görüyorsunuz?
• Nami: Bugünkü ortam aslında olumlu bir nokta. Tüm yaşananlar her iki tarafın da çözüme ihtiyacı olduğunu açık bir şekilde su üstüne çıkardı. Bu iyi birşey çünkü taraflardan sadece birinin çözüme ihtiyacı olursa, o zaman çözüme gitmek mümkün olmaz.
• Soru: 2004’teki gibi...
• Nami: Evet. Onun için bence en önemli fark burada. Sanki her iki tarafta da “kısa sürede Kıbrıs sorununu çözmeye gerçekten ihtiyacımız var” bilinci daha üst düzeyde. Bunu da sürecin leyhine kullanacağız.