1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Liderler, gelecek ve medya kuruntusu
Liderler, gelecek ve medya kuruntusu

Liderler, gelecek ve medya kuruntusu

Liderler, gelecek ve medya kuruntusu

A+A-

 

Yiorgos Kakouris
[email protected]


Bir hafta kadar önce, Kıbrıs Türk lideri Mustafa Akıncı her Kıbrıslı politikacının oldukça sık yaptığı bir şeyi yaptı ve  Rum medyasını “müzakereleri manipüle etme” ve “masada hangi sorunların tartışılması gerektiğini ve KKTC’nin seçilmiş başkanının ne söylemesi veya söylememesi gerektiğini belirlemeye teşebbüs etme” ile suçlayıp bu yaklaşımı “doğru bulmadığını” belirtti.

Gazetecilerin (buna ben de dahil olmak üzere) çoğu zaman sergilediği sorumsuz davranışlar söz konusu olduğunda Sayın Akıncı haklı olsa da, açıklamaları Kıbrıs Türk toplumunda kalıcı bir klişe gibi görünen, Kıbrıs Rum medyasının, Kilise ile birlikte sürekli olarak Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerde her türlü ilerlemeyi devirmeyi planlayan bir tür gerici komplo olduğu görüşünü yansıtmaktadır. Bu eğilimler iki tarafın medyasında da (ve Kilisede) mevcuttur ancak tüm komplo teorilerininde olduğu gibi, işler o kadar basit değildir.

Kıbrıs Türk lideri bir başka hata yapıyor; bir siyasetçi olarak, ifadelerinin Kıbrıs Rum toplumu üzerinde yaratacağı etkinin farkında olmak ve bu konuda dikkatli olmak ile ilgili kendi sorumluluğunu alıyor ve bu sorumluluğu Kıbrıs Rum medyasına itiyor. Kıbrıs Türk siyasi sınıfının bir süredir Kıbrıs halkına sunmuş olduğu belki de en ilerici politikacı olmasına ve Kıbrıs Sorunu söyleminin giderek yaygın bir kamusal alan içinde yer aldığının farkında olduğunu gösteriyor olmasına rağmen, Sayın Akıncı, bazen aslında sadece kendi hedef kitlesi tarafından duyulacakmış gibi konuşmaktadır. Liderlerin, sanki etnik kökenine bağlı olarak bu söylemleri duyan Kıbrıs halkının kulağına ulaşan görünmez bir filtre olduğunu sanmaları, güneydeki Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in de yapmakta olduğu bir hatadır.

Yankı Odaları

Bu iki hata, Kıbrıslı medya kuruluşlarının ve onların üretmekte ve pekiştirmekte olduğu söylemlerin, uzun süredir entegre ve ortak bir medya ortamı yerine iki ayrı vakumda varolmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Yıllardır Kıbrıs Rum medyası diğer taraf hakkındaki bilgileri toptan sadece resmi Kıbrıs Rum kaynaklarından, ya da Cumhuriyet Halk Bilgilendirme Ofisi’nden almışlardır.

Bugün bile, Kuzeyden gelen her türlü bilgi hafif bir gecikme ile gelmektedir. Günün haberlerinin önce Kıbrıs Türk gazetesinde basılması, sonraki gün çevrilmesi ve diğer gün de Kıbrıs Rum gazetelerinde tekrar edilmesi gerekmektedir. Bilgilerin bir vakumdan diğerine geçişi zaman alır ve katman katman oto-sansürden, bir devlet haber ajansının filtresinden, çeviri tuzaklarından ve gazeteciler ile editörlerin yayın seçimlerinden geçerler.

Güneydeki bir gazeteden görülen manzara böyledir. İşgal bölgelerindeki medya durumunun birkaç belirli şekilde farklı olduğunun farkındayım, ama  son yıllarda toplanan tecrübe birikimiyle manzaranın benzer olduğunu sanıyorum.

Bu durum genellikle bir geribildirim döngüsü oluşturur. Tipik senaryo biraz böyle gider: 1. gün, A tarafının medyası B tarafı taviz verdikten sonra bir anlaşmaya varıldığını bildirir. 2. gün, B tarafının medyası A tarafının benzer bir taviz verdiğini bildirerek B tarafının taviz vermiş olduğu herhangi bir algıyı dengelemek için acele eder. Bilgi aslında, kendisinin zayıf olarak algılanmaması adına hasar kontrolü yapmak isteyen B tarafı tarafından yedirilmiş olabilir. 3. gün A tarafında, B tarafındaki medyanın yazdıkları üzerine farklı gündem raporları hazırlayan aynı veya tamamen farklı medyalar A tarafını fazla umutlu olmakla suçlayabilir ve aslında hiçbir şeyin değişmediğini onayladığını ve B tarafının inatçılığa devam ettiğini söyleyebilir.

Bilginin hızlandırılması

Sonuç, tam bir karışıklık olur ve aslında orijinal hikaye karşılıklı yararlı bir anlaşma iken, diğer tarafın ikiyüzlü ve güvenilir olmadığı geriye kalan tek izlenim olur. Bu konuda kesinlikle medyanın bir miktar sorumluluğu vardır ancak siyasi liderler yıllardır hatta belki de çok yakın zamanlara kadar bunu önlemek için hiçbir şey yapmamışlardır.

Ancak topluluk liderliklerinin, bir taraftan diğer tarafa gelen bilgi akışı üzerinde sahip olduğu toplam kontrol azalmıştır. Bunun sebebi sadece kapıların açılması değil, daha ziyade insanların dijital çağdaki yeni bilgi paylaşım yöntemleridir. Ortak Kıbrıs medya küresi geleneksel medyada hayata geçiyor olmayabilir ancak sosyal medyada hızla gelişmektedir. Her iki taraftaki Lefkoşalılar artık, azıcık bir yağmur sele sebep olduğunda veya Kıbrıs Rallisi şehir merkezinde (merkezlerinde) tıkanıklığa neden olduğunda tipik Kıbrıslı şikayetleri ve Lefkoşa esprileri ile etkileşimde bulunabilirler.  Önemli siyasi ifadeler kolayca ve hızlı bir şekilde teyit edilebilir ya da çürütülebilir ve James Bond karakterini oynayan aktörü Daniel Craig’in Mammari’deki bir mayın tarlasında görülmesi veya Derinya sınır kapısının açılması üzerine anlaşmaya varılması gibi gelişmeler iki tarafta da anında viral olabilmektedir.

Medya çağını yakalamak

Bu medya ortamında Sayın Akıncı ifadelerinin güneyde anında başlık olmayacağını nasıl bekleyebilir? Olabilecek en kısa sürede ya da en azından birleşmeden kısa bir süre önce ortak bir söylem geliştirmeye ihtiyaç olduğuna karşı çıkmayacağını sanıyorum. Sayın Akıncı ve Sayın Anastasiades ve de ekiplerinin, bunun şimdiden olmaya başladığını ve bilgi çarpıtma sorumluluğunun tümünün kuzeydeki milliyetçi gazeteler veya güneydeki retçi medya patronlarına yüklenmemesi gerektiğini anlamaları gerekmektedir. Ve her ikisi de eleştirilecek ve ifadeleri amaçlanan kitle dışındaki izleyiciler tarafından incelenecek olduğu gibi bu yepyeni eleştiriler onların çabalarını destekleyen ve onları başarılı görmek isteyen medyadan da gelecek.

Her iki taraftaki siyasi liderlik ülkenin geleceğini inşa etmeye başlamak istediğinden, liderler ve ekipleri günümüz medya ortamında hareket etmekte etken hale gelmelidir. Ve siyasi yelpazedeki dar görüşlü insanların söylediklerine çaresizce bağlı olan küçük birer reis gibi değil de, gerçekten yeniden birleşmiş bir ülkenin ortak liderliği gibi davranmaya başlayabilirler. Rum medyasının Kıbrıs Türk liderinin söyleyecekleri üzerine bir görüş hakkı vardır ve Kıbrıs Türk medyası da Rum liderin söyleyecekleri üzerine bir görüşe sahiptir. Reddeden medyanın korkusunu gerekçe göstermek, bugün bilginin aktığı yöntemlerin yanlış anlaşıldığını ve de liderlerin inşa etmeye çalışığı cesur yeni dünyanın yürümesinde bir yetersizlik olduğunu gösterir.

Bu haber toplam 1717 defa okunmuştur
Gaile 339. Sayısı

Gaile 339. Sayısı