Liderlere İsviçre yolu göründü
İsviçre’de eşsiz manzaralı Bürgenstock!
Zirvedeydik...
Alp dağları bembeyazdı…
Lüzern gölü buz tutmuş...
Üşüyorduk… Titriyorduk…
Tümünün sebebi “mevsim”di!
Öyle düşlemiştik ki, zamanı gelmişti!
* * *
Yine İsviçre yolu göründü Kıbrıslı liderlere.
Hangi şehir, bilmiyorum.
Umarım Bürgenstock olmaz!
Annan Planı’ndan kalma anıları çok da iyi değil, malum, birlikte yaşadık, kırıldık...
* * *
Kasımın ikinci haftası gibi “tarafsız ülke” İsviçre’ye uçacak liderler…
İlk duyumlarım bu yönde…
Belki değişir, bilemem...
Yine “kuş uçmayacak” oralarda, “telefon erişimi” susacak belki…
Bu kez “boşlukları doldurmak üzere” bir hakem de yok!
Ve masaya “toprak” serilecek…
Ah’lı toprak!
Üzerine kemik kokusu sinmiş toprak!
Aç gözlülükle yağmalanan toprak!
Kirlenmiş, kirletilmiş toprak!
Birbirine hiç kurşun sıkmamış yeni kuşakların üzerinde koştuğu toprak!
Betona boğulmuş, rengi yitirilmiş toprak!
Yorulmuş, usanmış, umutlanmış toprak!
* * *
Bir “5’li zirve”ye dönüşürse eğer görüşme!
Toprağın ardından güvenlik ve garantiler bağlanırsa böylece…
İşte o zaman belki “referandum” yolu açılacak yine…
İsviçre gibi çok kültürlü, çok dilli, çok dinli, çok kimlikli bir “federasyon”un ilk sıcak mesajı, yine bu ülkeden gelecek belki.
* * *
Luzern Gölü'nü çevreleyen sarp yamaçların en tepesinde, Burgenstock’ta, beyaz bir örtünün kucağında “Kıbrıs”a kapanmıştı liderler, 12 sene önce…
En yakın gazeteci grubu üç kilometre ötedeydik, bu kez belki hiç olmayacak.
‘Kıbrıs meselesi artık sona yaklaştı’’ demişti o günlerde, De Soto!
Belki de haklı çıkacaktı…
İlk kez bir “referandum” yaşanmıştı çünkü.
İlk kez, kendi gelecekleri için sandığa gitmişti ahali, nasıl da ‘bayram yeri’ydi ülke.
Eğer, biraz daha “empati” kurabilseydi toplumlar, yarını biraz daha hayal edebilseydi…
Olacaktı… Olmadı!
* * *
Şimdi yine İsviçre yolu göründü liderlere, toprağı serecekler masaya!
Bir daha kanamasın diye…