1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. LİNÇ İŞTAHI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

LİNÇ İŞTAHI

A+A-

Fiziksel ve de ruhsal varlıklarımızın kırılganlığını yaşanan her kişisel ve toplumsal krizde bir kez daha hatırlıyoruz. Fiziksel olanın yaraları görünür durumda. İnsan bir saldırıya uğrasa örneğin, kolu bacağı kırılıyor, gözü morarıyor filan. Hepimiz anlıyoruz olup biteni. Alçıya alınmış kol, bacak, kafadaki bandaj net biçimde işaret ediyor mağduriyete. Ruhsal yaralanma ise dışardan bakınca görünmüyor. Ruh ağrısı organlarda fiziksel anlamda bir tahribat da yaratabiliyor tabii. Fiziksel bir hastalıkla ölen biri için ona kötü davranan, onu üzen eşini ya da toplumsal anlamda sistemi suçlayabiliyoruz.

Bir insanı darp etmenin, ateşli bir silah ile yaralamanın, hukuksal açıdan net cezaları var. Ruhsal yaralamalar ise cezalandırma açısından son derece silik durumda. Mahkeme elle tutulur kanıt istiyor. Biri size sözcüklerle ateş etmiş ve ruhunuzu ağır yaralamış olabilir örneğin. Çok ince bir işkence yöntemi uygulamış olabilir bunun için. En hassas yanınıza dokunup en acıtacak saldırıda bulunmuş, psikolojik sağlığınızı feci bir biçimde tahrip etmiş olabilir. Bunlar görünmüyor. Psikolojik ve sözel şiddet kavramları mevut ama oldukça muğlak bir alan bu.

Sözcüklerle yapılan saldırı, dedikodu, yanlış ve uyduruk bilgi yayma bir yana, bazen sadece bir bakış bile ateşli silah hükmünde olabilir. Narsis kişilerin bilinen bir özelliği son derece zeki olmalarıdır. Sözcük becerisine sahip insanlar imgeler yoluyla manipülasyon yapabilir, başka bir şeyden söz ediyormuş gibi yapıp karşılarındaki hedefi tahrip edebilir. Yakından tanıdığı kurbanının belleğindeki en acıtıcı noktalara bıçağını sapladıktan sonra hain bir sırıtışla hiçbir şey yapmamış gibi yoluna devam edebilir. İki kişi arasındaki sözlü diyalogların ya da başkalarına söylenip dedikodu yoluyla yayılanın elle tutulur bir kanıtı yoktur çoğu zaman.

Bu durumlarda kurban ve zalim çok daha hızlı biçimlerde yer değiştirir genelde. Mağdurun canı öylesine acımıştır ki bazen, karşı saldırıya geçer hemen. Öyle tahrip edici bir karşılık verir ki dışardan kimse göremez bunun neden bu kadar acıttığını. Bu çatışmanın kişileri birbirlerini iyi tanıyıp özel sırlarını biliyorlarsa işkencenin dozunun artması olasıdır.

Günümüzde Sosyal Medya bu tip saldırıların kayıt altına alınabildiği bir alan ama sözel saldırının yaygınlaşmasını, büyük bir kitle tarafından duyulmasını da sağlıyor bir yandan. Bir linç ortamı yaratıyor. İki kişi arasındaki çatışmayı tarafgirler arasındaki bir meydan muhaberesine dönüştürebiliyor.

Bazı insanlar vardır, bir biçimde gıcıktırlar size. Bazen kıskançlıktır bunun nedeni, bazen de sizin onları beğenmediğiniz ya da sevmediğinize inandıkları için negatif duygular içindedirler. Kimi zaman da  haklıdırlar böyle düşünmekte. Belki sizin onlara karşı negatif olmanızın nedeni tam da budur. Bakışlarından, beden dillerinden, bazı diğer işaretlerden sizi sevmediklerini fark etmişsinizdir bir biçimde. Hepimizin hayatında vardır böyle insanlar.  Zorunlu olmadıkça iletişime geçmek istemeyiz onlarla. Bazen hayat mecbur eder ama. Aynı ortamda bulunmamız, bir ortak projede yer almamız gerekebilir. Yakından tanımaya başlayınca algımızın değişmesi olasıdır. Yine de ilk bakışta sevmenin, ya da başka nedenlerle yakınlık hissetmenin yerini tutamaz bu.

Bir insanın canını acıtmanın çok çeşitli yöntemleri vardır. Tek bir bakış tek bir söz bile Aşil topuğuna isabet edip öldürücü olabilir.

İlk karşılaşma anında moral bozup hemen iktidara geçme taktiği çok yaygındır. Çok bilinen bir yöntemdir bu.  “İyi görünmüyorsun, kilo almışsın, elbisenin rengi hiç gitmemiş farklı renkler giymelisin, filana benzemişsin (çirkinliği ya da sevimsizliği ile ünlü biri olabilir bu), her zamanki sakarlığın üstünde vs.” gibi şeyler söylemek örneğin. Bunlara tepeden bakan, küçümseyici bir bakış da eşlik edebilir.

Burada karşı saldırı için bir alan bile açılmamıştır. Bir dost buluşması, bir ziyarettir belki de niyet edilen. Sonraki dakikaların rengi belirlenmiştir sadece.

İlk anda bunu yapan hemen iktidarını kurup zamanı ele geçirme telaşındadır aslında. Buna bir haz eşlik eder mi; bilemiyorum. Buruk bir haz belki.

Peki Sosyal Medya’daki linç iştahına ne demeli. Recim sırasında taş atanlar hangi psikolojiyle yaparlar bunu örneğin? Saldırıdan duyulan haz bir bilgisayar oyununda düşmanları öldürerek kazanılan puanlar gibi. Bazı insanlar gerçekten hadsiz ve bir derse ihtiyaçları var; bundan kuşku yok. Beni irkilten insanın öfke duyduğuna, karşı çıktığına dönüşebilmesi bir anda. Kurbanların içinde hortlayan zalimler içini acıtıyor insanın. Bir süre sonra eleştiri odağı muğlaklaşıp karşıdaki insanın mahvına yönelik bir linçe dönüşüyor saldırı. Bundan haz alınmasa devam edilebilir mi? İnsanlık haller ürkütüyor bazen beni.

Bu yazı toplam 2603 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar