Liste
“İki ülke arasında ‘mütekabiliyet’ esastır” denir bazı uygulamalarda…
Yani bir ülke diğer bir ülkeye karşı bir yaptırım, farklı bir uygulama yaparsa, o ülke de o uygulamayı yapan ülkeye benzeri veya aynı bir uygulama yapabilir gibi…
***
Bundan böyle Türkiye’ye pasaport ile seyahat edecek KKTC vatandaşlarının pasaportlarının en az 60 günlük sürelerinin kalmış olması gerekli olacakmış.
Yani pasaportunuzun bitmesine 59 gün kalmışsa Türkiye’ye seyahat edemezsiniz… Elbette ki pasaportla seyahat edecekseniz…
***
Bu uygulama da “Türkiye Cumhuriyeti’nin 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 7’nci maddesi kapsamında” yapılıyor… Yani bu uygulamada yabancı olduk! Hani yavru vatandı, hani soydaştı, hani ayrımız gayrımız yoktu!
Öyle olmalıyız diye söylemiyorum, çifte standardı ortaya koymak için yazıyorum.
Ekleme de var yeni uygulamada;
“Reşit olmayanlar ile kısıtlılar, yalnız seyahat etmeleri halinde, kanuni temsilcilerinin muvafakatlerini belirten ve noterce tasdik edilmiş veya resmi makamlardan alınmış bir vesikayı ayrıca ibraz etmekle yükümlü olup” şeklinde devam ediyor…
***
İyi, güzel iki ülke arasında yapılabilir, normal bir uygulama elbette ‘mütekabiliyet’ dedik ya!.. Ancak bizim tarafta ne gibi uygulama var?
TC pasaportlarında en az 60 günlük sürenin kalmış olması isteniyor mu yoksa nasıl olsa kimlikle herkes girebildiği için sorun yok mu?
Şimdiye kadar olanları bir kenara bırakıp sadece son olaya yani Arasta’daki ‘haraç’ çetesine bakacak olursak; orada haraç toplamak isteyenler Ada’ya girerken kim oldukları, neden geldikleri, ne iş yaptıkları sorgulandı mı?
LTB Başkanı Harmancı’nın açıklamasına göre bölgede oluşan haraç çetesinden 6 kişinin isimlerinin Ekim 2018’de İçişleri Bakanı’na verildiği söyleniyor.
Bakan Baybars, listenin polise verildiğini, son olayda yakalananlardan bir ismin de o listedeki isimlerden olduğunu belirtiyor ama polis böyle bir listenin kendilerine verilmediğini açıklıyor öte yandan…
Demek ki o yakalanan isim de tesadüf sonucu yakalanmış, yani listede olduğu için değil.
Ve tabii ki eğer öyle bir çetenin isimleri Ekim 2018’de İçişlerine verildiyse ama Polis’in açıklamasına göre de öyle bir isim listesi kendilerine verilmediyse acaba neden?
***
Son yıllarda canlanan, bir cazibe merkezi olan Arasta’nın umursuzluk ve sorumsuzluk içindeki makamlar tarafından tekrar eski haline dönüştürülmesine izin verilemez.
O Arasta ki şimdilerde eskilere sahip çıkılıyor, cafeler, restoranlar, butik oteller canlandırılıyor, genç yatırımcılar büyük bir şevkle ellerini taşın altına koyuyorlar…
Bu çaba birkaç gözü dönmüş ve arkalarında eğer birileri de varsa, o asalaklara bırakılamaz. Kesin önlem alınmalı ama bu önlem gazeteciler gözleminde baştan aşağı silahlı çevik kuvvetle değil.