LOGGAROLAR
Bir insan bir günde ne kadar yemek yiyebilir?
Normali üç öğün…
Fazlası zarar zaten…
Doktorlar, diyetisyenler ‘az yiyin, ara öğün de tüketin’ diyorlar.
Üç değilse beş öğün yani…
Daha ne kadar yiyecek ki insan?
Gelin görün ki sanki bütün dünyayı yese doymayacak kadar aç gözlüler var!
Karnı doysa da, gözü doymayanlar.
Loggarolar…
* * *
‘Etik’ sözcüğü lugatımıza çok sonra girdi.
Eskiden ‘ahlak’ derdik.
İnsanları ‘ahlaklı’ ya da ‘ahlaksız’ diye ayırırdık.
Yahut ‘iyi ahlaklı’ ve ‘kötü ahlaklı’.
‘Terbiye’ önemli bir meziyetti.
‘Terbiyesiz’ olanlar toplumdan dışlanırdı.
Mesela ‘Komşusu açken yiyip içmek’ ayıptı.
Köyde, mahallede cenaze varken eğlenilmez, televizyon, radyo açılmazdı.
‘Yasak’ değildi bunlar, ve fakat ‘ayıp’tı.
İnsanlarda ‘utanma duygusu’ vardı.
‘Ar’ yani…
Hani ‘damar’ı da var.
Çatladı pek çoğunun!..
* * *
Memlekette birileri sürekli ‘yeme’ peşinde…
Üç-beş tabak değil.
Ne varsa…
Hepsini…
Doymak bilmez bir hırsla…
Patlayıncaya, tıksırıncaya kadar…
Kamu malı onların hakkı…
Ne ganimet doyurdu, Rumlardan kalan…
Ne Türkiye’den akan kaynaklar…
Nerede bir arazi, nerede bir rant, nerede bir gelir kapısı varsa, üşüşüyorlar üstüne…
Aç insanlar mı var memlekette?
İşsizler mi var?
Onların canı cehenneme!..
* * *
Yaşını başını almış, gün görmüş adam, çocuklarına ve torunlarına nasihat ediyordu:
“Be çocuklar… Sakın aç gözlü olmayın. Bu dünya ne bana kalacak, ne de size… Sultan Süleyman’a bile kalmadı. Ne de krallara, tiranlara… Günde üç tas yemek insana yeter. Fazlasına tamah etmeyin. Başkasının aşında olmasın gözünüz. Hakkınızı isteyin muhakkak, yedirmeyin kimseye. Başkasının hakkını da yemeyin ama. Arkanızdan iyi konuşsun insanlar. Bundan başka zenginlik olmaz hayatta. Öleceğiz hepimiz ve sonuçta ne kadar yerse bu dünyada, kimse götüremiyor diğer tarafa… Bazıları götüreceğini zannetse de, kimse malını, parasını, mücevherini transfer edemedi öteki dünyaya…”
En loggarosu bile!..